Akşam haberleri izlerken bu haberi duyunca böyle bir yazı yazmanın artık kaçınılmaz olarak farz olduna karar verdim. Yazının nasıl gelişeceğini şimdiden kestiremediğim içinde geçecek argo veya benzeri sözler için herkesten şimdiden özür diliyorum.
Haber: İmralı sakininin yalnızlıktan delirmek üzere olduğunu ve yanına görüşebileceği mahkumların verilmesi AB tarafından bizim yöneticilere iletilmiş. Ve bu emrin gereğini yapmak tabiki farz. Onun için İmralı'ya yeni koğuşlar yapılmaya başlanmış bile. Bazı konularda pek sinirli adalet bakanımızın tvlere verdiği demeçte olayı doğruluyor ve oraya 5-6 daha mahkum getireleceğini söyledi.
Öyle ya sayın bakan, cezaevleri yönetmeliğinin 25. maddesini nasıl olsa bu okumayı sevmeyen millet bilmez. İmralı'ya hangi elzem nedenlerden ötürü koğuş yapma gereği duydunuz? Mesela Konya Ovasının ortrasına vb. yerlere yapsaydınız bunu, kimse farkına varmazdı. Ama sizin yaptığınız kör gözüm parmağına işi oluyor ki; bunu kimye anlatamazsınız. Tabi nemalananlar hariç! AB emri olduğu için kimseye anlatmanızda gerekmiyor zaten. Sahi siz nerenin bakanınısınız? Peki aynı uygulamayı diğer mahkumlar içinde yapmayı düşünüyor musunuz? Sayın bakanım, oldu olacak bu pek "SAYINI" birde hayrınıza evlendirinde bu iş tamamlansın. Bildiğiniz gibi değil, pek makbule geçer valla.
Şimdi bazı aklı evveller çıkıpta bir sayın bakana bu ne biçim hitap şekli diye sorarlarsa, çok ayıp olur valla. Böyle bakana, böyle sorular sorulur. Düzmece, yalaka sorular değil. Sayın başbakanımız "Ya sev, ya terket" söylemiyle Türklerden, sayın bakanımız (dolayısıyla hükümetimiz) bu emrivakilerle Kürt vatandaşlarımızdan oy alacaklar. Ne de olsa ufukta yerel seçimler var değil mi?
Sahi, sizler hala benim gibi, şehit cenazelerini izlerken ağlıyormusunuz yoksa?
Saygılar.
Yer imleri