Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/3 123 SonSon
26 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: 06.12.20008 Sağlık Haberleri...

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    New41 06.12.20008 Sağlık Haberleri...

    Yaşlanmayı önlemek ister misiniz?Kırışıklık ve sarkmanın önüne geçin...

    06.12.2008 13:40Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Plastik Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Karacalar, 30 yaşından sonra seneda bir kür meyve asidi, iki kez botoks, iki kez dolgu ve bir kür yüzeysel mikrotraşlamanın yaşlanmayı geciktireceğini belirtti.

    Prof. Dr. Karacalar, yaptığı yazılı açıklamada, yaşlanmayı geciktiren koruyucu estetik uygulamaların deformasyon oluştuktan sonra yapılan müdahalelere göre çok daha avantajlı olduğunu kaydetti.

    Deformasyon oluştuktan sonra estetik yaptırma anlayışının doğru olmadığını belirten Karacalar, kırışıklık ve sarkma oluşmadan önlem alınırsa estetiğin daha başarılı olacağını ifade ederek, açıklamasında şunları kaydetti:

    ''Mesela bir koruyucu hekimlik hizmeti olan aşının estetik cerrahide de benzerleri vardır. Bunlardan biri botokstur. Özellikle kötü kullanılan mimikler deformasyon nedenlerinden biridir. Botoks mimikleri terbiye eder. Yüzde çizgiler çok oluşmadan, özellikle çok mimik kullanan biri koruyucu estetik önlemi olarak botoks yaptırabilir. Bir başka koruyucu estetik yöntemi dolgudur. 30 yaşından sonra hücreler arasında bulunan jel azalmaya başlar. 40'lı yaşlarda ise iyice etkisini gösterir. Yüzümüzün yaşlanmasının nedenlerinden bir tanesi hücreler arası maddenin ve yağ dokusunun erimesi ve yer değiştirmesidir. O nedenle 30 yaşından sonra kayıp olan yerlere dolgu takviyesi yapılırsa bu çökme olmaz.''

    Karacalar, 30 yaşından sonra ciltte damarlanma ve lekeler oluştuğuna, lekelerin zaman içerisinde koyulaştığına dikkati çekerek, bu nedenle ''temel meyve asiti'' uygulamasının her sene en azından bir kere yaptırılmasının yararlı olacağını belirtti. Meyve asitlerinden oluşan özellikle glikolik asit gibi asitlerle cildin ölü tabakası soyularak, leke yapıcı hücrelerin baskı altına alındığını anlatan Karacalar, şu önerilerde bulundu:

    ''Son zamanlarda çok popüler bir uygulama olan askılar da özellikle yanağı ağır, sarkmaya meyilli olan kişilerde destek amaçlı koruyucu estetik tedavisi olarak uygulanır. 30 yaşından sonra seneda bir kür meyve asidini yaptırın. Yılda iki kez botoks, seneda iki kez dolgu, seneda bir kür yüzeysel mikrotraşlama yaşlanmayı geciktirecek ve deformasyonları azaltacaktır.''

    AA

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Selim Pata, kulak kirini temizlemek için pamuk kullanmanın sakıncalı olduğunu belirterek, ''Kulak pamukları ile biriken kirler içeri doğru itilip kulağı tıkar. O nedenle pamukla kulağın dıştan görülen yerlerinin nemini almak yeterlidir'' dedi.

    Pata, yaptığı yazılı açıklamada, kulakta biriken kirlerin yanlış yapılan temizleme nedeniyle kulağı tıkayabildiğini bildirdi.

    Kulak kirinin nasıl oluştuğu hakkında bilgi veren Pata, şunları kaydetti:

    ''Vücudumuzda birçok organ kendine ait bir salgı salgılar. Ağzımızdaki tükürük salgısı, burnumuzdaki sıvı salgısı gibi kulağımızda da bir salgı vardır. Bu salgı tükürük kadar sulu bir salgı değildir.

    Ağzımızdaki tükürük salgısı sürekli salgılanır ve biz bunu yutarak ağzımızı temizleriz, kulaktaki salgı da kulaktaki minik titrek tüyler sayesinde dışarıya doğru yavaş yavaş itilir ve dış kulak yolundan kulak kepçesine itilir.''

    Pata, kulak kiri oluşumunun kişiden kişiye değiştiğini, kirin açık sarı ile koyu kahverengi arasında olabildiğini ve sıvı veya daha katı kıvamda salgı şeklinde görülebildiğini belirterek, ''Bazı insanların kulağında bu salgıyı dışarıya atan mekanizma daha az çalışır ya da dış etkenlerle bozulur ve buna bağlı olarak kulak yolunda kir birikir'' dedi.

    -''İŞİTME KAYBI YAPAR''-

    Pata, kulaktaki kirin dışarı çıkma mekanizmasının nasıl bozulduğunu da şöyle anlattı:

    ''Kulak kiri kulak pamuklarıyla temizlenmeye çalışılırsa hem kulak yolundaki kir biraz içeriye doğru itilmiş olur, hem de kulak salgısını dışarı atan tüylerin hareketi kısa süreli de olsa bozulur. O esnada salgı salgılanmaya devam eder ama tüyler çalışmadığı için dışarı atılamaz. Bir müddet sonra bu tüylerin taşıma kapasitesini aşan şekilde salgı birikir. Dışarı atılamadığı zaman da birikerek kulak kanalını tamamen kapatır ve problem başlar. Kulak kanalını tamamen doldurana kadar şikayet yapmaz.''

    Kulak çöplerinin, kulağın girişine yarım santim veya bir santim kadar sokulup temizlik yapılabileceğini, çünkü kulak zarının yaklaşık 2.5-3 santim ileride bulunduğunu ifade eden Pata, özellikle banyodan sonra kulak yolunun girişindeki nemi almanın faydalı olduğunu vurguladı.

    Pata, kulak kanalının 7–8 milimetre genişliğinde ve silindir şeklinde olduğunu kaydederek, bu kanalda bir toplu iğnenin geçeceği kadar bir delik bile kalsa işitme problemi yaşanmayacağını ancak bir dolgunluk problemi olabileceğini bildirdi. Genellikle havuza ya da denize girdikten veya banyodan sonra, birikmiş olan kulak salgısının su ile şişip kulak kanalını tamamen doldurduğuna dikkati çeken Pata, ''Kulak kanalı dolduğu zaman işitme kaybı ve dolgunluk hissedilir. Hatta zaman zaman kulak çınlaması ve baş dönmesi bile olur'' bilgisini aktardı.

    AA

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kurban Bayramı'nda et tüketiminin artmasının sağlık açısından riskleri artırdığı, ziyaretlerde aşırı kahve ve demli çay tüketilmesinin de tansiyon ve kalp-damar rahatsızlıklarına davetiye çıkardığı bildirildi.

    Konya Vakıf Hastanesi Diyetisyeni Serpil Koygun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kurban Bayramlarında beslenmede büyük değişiklik yaşandığını, genelde dengesiz gıda tüketildiğini bildirdi.

    Öğün saatlerinin değiştiğini, genelde ete ve hamur tatlılarına yönelik beslenme olduğunu ifade eden Koygun, bu durumun vücudun dengesini bozduğunu ve sağlık açısından risk oluşturduğunu söyledi.

    Etin çok önemli bir besin kaynağı olduğunu vurgulayan Koygun, şunları kaydetti:

    ''Kaliteli protein içermelerinin yanı sıra etler, yağ, çinko, demir, fosfor, magnezyum gibi mineraller ve B12, B6, B1, A vitamini gibi vitaminler yönünden de zengindir. Önemli besin kaynağı olan et, kontrolsüz tüketildiğinde kalp-damar, şeker, yüksek tansiyon, böbrek ve mide için tehdit oluşturabilir. Bu yüzden etler kesilmesinin ardından hemen tüketilmemeli, buzdolabında 1-2 gün bekletilmelidir. Etlerin pişirilmesinde haşlama, ızgara gibi yöntemler tercih edilmeli, kızartmadan kaçınılmalıdır. Çok yüksek ısıda uzun süre pişirme, kızartma ve direkt ateşte pişirme yöntemleri etin besin kalitesini azaltacağı gibi kanserojen riskini artırmaktadır.''

    -ETİ SEBZEYLE TÜKETİN, KAHVEYE DİKKAT-

    Etlerin sebzelerle pişirilmesini ya da çiğ sebzelerle beraber tüketilmesini öneren Koygun, ''Sebzeler, etlerde bulunan vitamin ve minerallerin emilimini kolaylaştıracağı için etin bioyararlılığını artırır. Lifli olmaları nedeniyle etin sindirimini kolaylaştırır. Hazımsızlığı büyük ölçüde önler'' dedi.

    Koygun, bayramda güne mutlaka kahvaltı ederek başlanmasını önererek, şöyle devam etti:

    ''Ziyaretlerde ikramlar büyük önem taşıyor. Aşırı et tüketimi ile zaten sağlık açısından ciddi riskler ortaya çıkıyor. Bunun üzerine tüketilecek diğer gıda ürünleri riski artırabilir. Öncelikle hamur tatlıları ve çikolata yerine sütlü tatlı veya meyveler tercih edilmeli. Özellikle aileler günde birkaç yakınını ziyaret ediyor. Türk kültüründe ziyaretlerde kahve çay büyük önem taşıyor. Et ve hamurlu tatlılar nedeniyle zor anlar yaşayan vücut, kahve ve demli çayla iflas edebilir. Aşırı kahve ve çay tüketimi tansiyon ve kalp-damar riskini artırdığı düşünüldüğünde bayramda çok dikkat edilmesi gerekiyor. Ziyaretlerde açık limonlu çay içilebilir. Limonlu çay, C vitamini desteğiyle etteki demirin emilimini kolaylaştıracaktır.''

    Koygun, Kurban Bayramı'nda gazlı içecek ve çayın fazla tüketilmesi nedeniyle suyun çok az içildiğini belirterek, ''Çay ve gazlı içecekler su yerine geçmez. Günde 8-10 bardak su tüketimi ihmal edilmemeli. Etlerin yanında asitli içeceklerden ziyade taze sıkılmış meyve suları ve ayran içilmeli'' diye konuştu.

    AA

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sezaryenle doğan bebeklerin astıma yakalanma riskinin normal doğanlardan daha fazla olabileceği belirtildi.
    Hollanda’daki Sağlık ve Çevre Enstitüsünden Dr. Caroline Roduit ve ekibi, 8 sene boyunca Hollanda’da Mayıs 1996 ile Aralık 1997’de dünyaya gelen, 247’si (yüzde 8,5) sezaryenle doğmuş 2 bin 917 çocuğun sağlık durumunu araştırdı.
    Bu çocuklardan yüzde 12,4’ünün 8 yaşından itibaren astıma yakalandığını gören bilim adamları, sezaryenle doğan çocukların astıma yakalanma riskinin daha fazla olduğu sonucuna vardı.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu sene gerek Ramazan Bayramı, gerekse Kurban Bayramı'nda dokuzar gün tatil olması, sanatçılar başta olmak üzere, çalışanların da estetik operasyonlar için senebaşından önceki bu molaları tercih etmelerini sağladı.

    Genellikle Ramazan ayında programlarını erteleyen sanatçılar bu bir aylık süreci estetik amaçlı değerlendirirken, Kurban Bayramı'ndaki dokuz günlük tatil de daha kısa sürede iyileşen estetik operasyonların yaptırılması amacıyla fırsat yarattı. Üstelik sadece sanatçılar değil, iş programları nedeniyle mesailerinden estetiğe zaman ayıramayan çalışanlar da dokuz günlük tatili estetik amaçlı değerlendirmeyi tercih eder oldu.

    International Hospital Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nuri Soysal, dokuz günlük tatil süresice en çok tercih edilen estetik işlemleri şöyle sıralıyor:

    Liposuction
    Göz kapağı
    Göz torbası
    Burun ameliyatları
    Botoks
    Dolgu ve iple asma yöntemleri
    Meme toparlama
    Meme dikleştirme
    Meme büyütme

    Spor ve diyete rağmen gitmeyen yağlara 'liposuction'

    Günlük yaşamlarında düzenli spor yapan, beslenmesine dikkat ettiği halde çeşitli bölgelerinde yağlanma olan kadınlar ve erkeklerin yardımına liposuction yetişiyor. Bunun için en çok karın, basen, bacak içleri, belin kenarları gibi yerlere uyguladığımız, ince kanüllerle yağ alma işlemi anlamına gelen liposuction yöntemini kullanıyoruz. İkinci sırada botoks işlemleri geliyor. Botoksu alındaki yatay ve di*** kırışıklıklarda, göz kenarlarındaki çizgilenmeleri açmada kullanıyoruz. Üçüncü sırada dolgu işlemleri geliyor. Yanaklarda ve yanak çizgilerinde yararlanabiliyoruz.

    Sanatçılar tatilleri estetik amaçlı değerlendirdiklerinde elbette yüz estetiğini daha ön planda tutuyorlar. Çünkü vücutlarındaki bir olumsuzluğu iyi hazırlanmış bir kostümle örtebilirler. Liposuction olduktan sonra işini gücünü yapar hale gelebilir ama yüzde yapılan işlemler 4-5 günde iyileşemeyebilir. Yüzde ise sanatçıların en çok tercih ettiği operasyonlar burun ve göz kapağı ameliyatlarıdır.

    Yüz germe oranı azaldı…

    Yüz germe operasyonlarının bir yaşı yok günümüzde. Yüz germeyi kişiler 30 yaşında da 60 yaşında da yaptırabiliyor. Yüzme germe ameliyatı yüz yumuşak dokusunun düşmesiyle, yerçekiminin aşağı doğru hareketiyle çok gerekli olabiliyor. Ama son senelarda yüz germe eskisi kadar rağbet görmüyor. Onun yerine küçük cerrahi işlemler dediğimiz botoks, dolgu ve ipler daha ön planda. Dünyada da çok agresif cerrahiden uzaklaşmaya yönelik bir trend hakim. Yüz germe ameliyatları da bu iki nedenden dolayı azalıyor. Ayrıca birçok aletler geliştiriliyor. Deri ve deri altı dokusunu etkileyen laser aletleri, thermajlar, radyofrekans işlemleri var. Yüz germeye olan ihtiyacı bu aletlerle yapılan işlemler de geciktiriyor.
    Çok uyguladığımız işlemlerden botoksu sanatçılarda daha çok, göz etrafı, alın, iki kaş arası, zaman zaman boyun, koltuk altı bölgelerine uyguluyoruz. .

    İyi bir burun 'estetikliyim' diye bağırmayandır!

    Burun konusunda doğal estetik daha ön planda. Kimse doğallığın dışına çıkmak istemiyor. Ameliyat olduklarını gizlemek istiyorlar. Çok belirgin çizgilerden kaçınıyorlar. Aynı şekilde dudaklarda da doğallık hep birinci tercihleri oluyor. Dudaklara silikon yaptırma modası devam etmiyor, epeyce bir azalma var. Çok abartılı dudaklar yaptırırken, birçokları bundan zarar gördüler. Basına da yansıyor. Dudaklarını öyle gözle görülür biçimde değiştirmek isteyen sanatçılar yok.

    Bazen sanatçılar birden fazla defa aynı bölgeye yaptırdıkları estetik işlemlerle gündeme geliyorlar. Kötü estetik uygulamalarında, her zaman memnun olmayan bir kesim olabilir. Her cerrahın böyle bir hasta grubu olabilir. Ancak bu oranın çok düşük düzeyde kalması önemlidir. Bu mutlu olmamanın sebepleri her zaman doktora ait olan sonuçlardan kaynaklanmaz. Hastanın beklentilerinin doktorun ona vereceği sonuçtan daha fazla olması durumunda daha çok böyle sorunlar ortaya çıkıyor. Her zaman kötü ameliyatlar yapılıyor, hasta bundan mutsuz oluyor anlamına gelmemeli. Hasta ve hekim konuyu yeterince tartışmalı. Beklentilerine kavuşamıyor olabiliyorlar.

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kurban Bayramı tatilinin dokuz gün olması, günlük et tüketiminin de artmasına yol açıyor. Doymuş yağ içeriği yüksek olan kırmızı etin tüketimi bayram süresince arttığı için, kalp damar, diyabet, tansiyon hastaları ya da risk altındaki kişilerde tüketimin sınırlandırılması gerekiyor.

    International Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilem İrkin, kalp damar, diyabet, tansiyon hastaları ve risk altındaki kişilerin dikkat etmelerini önererek, “Sığır etinin yerine daha az doymuş yağ içermesinden dolayı koyun etini tercih edin. Bayram süresince görünen yağı alınmış dana etini ızgara, haşlama ya da fırında pişirmek kaydıyla az miktarda tüketebilirsiniz” diye konuştu.

    Dilem İrkin, Kurban Bayramı'na özel beslenme kurallar ve dikkat edilecek noktalara ilişkin soruları yanıtladı:

    Dokuz günlük bayram tatilinde günde ne kadar et tüketilmeli?


    Kolesterol içeriği nedeniyle tüketim miktarına çok dikkat etmek gerekir. Özellikle kalp hastalığı riski taşıyan ya da bu hastalıklara sahip kişilerde et tüketimi ortalama 100 gramı (günde 3-4 köfte kadar) geçmemelidir. Bununla beraber yine doymuş yağ içeriği yüksek olan sakatat tüketiminden kaçınılmalıdır.

    Et fazla miktarda yenilirse vücutta ne gibi zararları olur?

    Fazla miktarda tüketilen kırmızı et sonucunda kan yağlarında yükselmeler, buna bağlı damar hasarları, plak yırtılması ve hatta kalp krizlerine neden olabilmektedir. Yine diyabet hastalarının fazla kırmızı et tüketimi sonucu diyabetin evresine göre böbrek komplikasyonu olan kişilerde böbrek hasarlarına neden olabilmektedir. Yüksek miktarda tüketilen et karaciğer yağlanması, gut hastalığı gibi sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir.

    Çok et yiyerek rahatsızlanan kişiler hemen soda içerler. Soda ve bol su içmek hazmı kolaylaştırır mı?

    Sodanın ve maden suyunun hazmı kolaylaştırıcı etkileri vardır; fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta soda ve maden suyunun arasındaki farktır. Maden suyu mineraller açısından da zengin olduğu için sodaya nazaran daha iyi bir içecektir. Özellikle tansiyon hastaları soda yerine maden suyunu tercih etmelidir. Çünkü soda tansiyonu yükseltmektedir.

    Et ile birlikte hazmı kolaylaştırmak için ne yenilmeli?

    Yeni kesilmiş etin sindirimi, etin sert olmasından kaynaklı oldukça zordur. Bu nedenle özellikle mide ve bağırsak sorunu yaşayan kişiler taze et tüketiminden kaçınmalıdır. İyi bir sindirim için et, bir gün süreyle dolapta bekletildikten sonra tüketilmelidir. Ette bulunan doymuş yağın zararlı etkilerinden vücudumuzu korumak için kolesterol düşürücü etkisi olan ve yüksek oranda posa içeren sebze tüketimi bu dönemde biraz daha artırılmalıdır.

    Kavurmanın miktarı ne olmalı? Nasıl hazırlanmalı?

    Tüketim miktarı kadar tüketilme şekli de sağlığımıza vereceği zararlı etkiler açısından önem taşır. Etin kızartma ya da kavurma şeklinde tüketimi, zararlı etkilerini artırmaktadır. Kavurma için kullanılan etin daha yağlı oluşu doymuş yağ alımını artırmakta ve dolayısıyla kolesterol yüksekliği ve kalp-damar hastalıkları açısından risk oluşturmaktadır. Mümkünse eti kavurma şeklinde tüketmekten kaçınmalı ya da çok az miktarla sınırlanmalıdır, yine kavurma yapılacak etin mümkünse en az yağlı kısımları tercih edilmelidir.

    Çoçukların et tüketimi 2-3 porsiyon olmalı

    Kurban Bayramı'nda çocukların günlük et tüketimi ne olmalı?


    İçeriğindeki yüksek protein açısından çocuk beslenmesinde önemli bir yeri olan kırmızı et tüketiminde çocuklarda da aşırıya kaçmamak gerekmektedir. Çocuklarda obezitenin ve buna bağlı hastalıkların hızla artışı, beslenme konusunda daha bilinçli olmayı gerektirmektedir. Bu nedenle et tüketimine çocuk beslenmesinde mutlaka yer verilmeli; fakat bunun miktarına, tüketilme şekline dikkat edilmelidir. Hayvansal gıda alımı okul dönemindeki bir çocuk için 2-3 porsiyon olmalıdır.

    Çocuk fazla et yerse ne gibi rahatsızlıklar olur? Bunları gidermek için ne yapmalı? Çocuklar eti rahat hazmedebilir mi, hazmı kolaylaştırmak için neler yapılmalı?

    Kalp-damar hastalıkları, diyabet, yüksek tansiyon yetişkinlerde görülen hastalıklar gibi görünse de ne yazık ki kötü beslenme alışkanlıklarına hareketsizlik de eklenince çocuklarda görülen obezite sorunu da hızla artmaktadır. Bu nedenle çocukların et tüketiminin miktarı ve tüketim şekline dikkat etmek gerekir. Kolay sindirim için ise, etin yumuşak ve iyi pişmiş olması ve özellikle yapısındaki demirin vücutta daha iyi kullanılması için sebze ile birlikte pişirilerek tüketilmesi daha yararlı olacaktır. Mümkün olduğunca etin yağsız yeri tercih edilerek, sebze ile birlikte pişirilmesi hem sindirim açısından hem de biyoyararlılık açısından önemlidir

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Müge Özturna, uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlık hayvanlardan insanlara tenya, şarbon, tüberküloz, kuduz, salmonella gibi hastalıkların bulaşma tehlikesi olduğu uyarısında bulundu.
    Medicana International Ankara Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Müge Özturna yaptığı açıklamada, yaklaşan Kurban Bayramı'nda sağlıklı beslenme, kurban kesimi ve et tüketimi konusunda dikkat edilmesi gerekenler bulunduğunu bildirdi.
    Kurban Bayramı'nda yanlış beslenmeden dolayı sadece kilo artışı değil, başka sağlık sorunlarının da ortaya çıkabileceğini belirten Özturna, ''Uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlık hayvanlardan insanlara tenya, şarbon, tüberküloz, kuduz, salmonella gibi hastalıkların bulaşma tehlikesi var. Bu nedenle hayvan kesiminin öncelikle veteriner kontrolünde ve sağlığa uygun bir ortamda yapılması büyük önem taşıyor'' dedi.
    Kurban eti bekletilmeden tüketildiğinde, iyi pişirilse de hem sert hem de sindiriminin kuvvet olacağını kaydeden Özturna, ''Etler soğuk ortamda 3-4 gün bekletildiğinde yumuşar, lezzeti artar'' ifadesini kullandı.
    -KURBAN ETİNİN MUHAFAZASI-
    Özturna, kurban etinin muhafazası konusunda da şu uyarılarda bulundu:
    -Kurban etleri, parçalar halinde temiz kaplara konulmalı ve öncelikle güneş görmeyen serin bir yerde (14–16 derecede), 5–6 saati geçmeyecek şekilde bekletilmelidir. Bekletme sırasında etlerin hava alması sağlanmalı, bu süre sonunda oda sıcaklığına ulaşan etler buzdolabına kaldırılmalı, 4-5 derecede muhafaza edilmelidir.
    -Kurbanlık etler henüz kesim sıcaklığındayken buzdolabına poşet içinde veya hava alamayacak bir durumda büyük parçalar halinde üst üste konulursa, buzdolabı sıcaklığı etin iç kısımlarını soğutmaya yetmeyecektir. Bu durumda, etin hava almayan kısımlarında çok kısa sürede (2. gün) bozulma ve kokuşma meydana gelecek, hatta daha ileri aşamalarda yeşillenme görülecek ve bu değişim sağlık açısından risk oluşturacaktır. Bu nedenle, ön soğutma koşullarına özen gösterilmeli, buna rağmen bozulma olan etler kesinlikle tüketilmemeli ve imha edilmelidir.
    -Kurban etlerinin uzun süre muhafazasında öncelikle kesim sırasında hayvanın kanının çok iyi akıtılmış olması büyük önem taşır. Kan mikroorganizmalar için iyi bir ortam oluşturacağından, kanı iyi akıtılmamış hayvanların eti dayanıksız olur ve çabuk bozulur. Kurbanlık etin dayanma süresi, kesim kalitesine ve parçaların büyüklüğüne göre değişmekle beraber, normal buzdolabı koşullarında en fazla 3–4 gündür. Ancak, etler kıyma haline getirilirse bu süre 1–2 gün kadardır. Etlerin, daha uzun süre muhafaza edilebilmesi için buzlukta (dondurucuda) -18 derecede dondurulmuş olarak saklanması gerekir. Diğer taraftan, dondurulmuş etlerin de belirli bir raf ömrü olduğu unutulmamalı ve saklama süresi 4–6 aydan fazla olmamalıdır.
    -KALP-DAMAR, DİYABET VE GUT HASTALARI DİKKAT-
    Kurban Bayramı'nda kesilen kurban etleriyle birlikte şeker, çikolata, şerbetli hamur tatlıları gibi besinlerin de aşırı miktarlarda tüketilebildiğini ifade eden Özturna, kırmızı etin iyi, kaliteli protein, demir, çinko gibi minerallerin yanı sıra folat ve B12 vitamini kaynağı olmasına karşın, yüksek yağ ve kolesterol de içerdiğine işaret etti.
    Kırmızı etler görünen yağlarından temizlense de ortalama yüzde 20 yağ içerdiklerini kaydeden Özturna, ''Kırmızı etlerin doymuş yağ asitleri oranı da beyaz etlere göre daha fazladır. Doymuş yağların tüketilmesinin kalp-damar hastalıklarının oluşumunda risk faktörlerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle sağlıklı beslenmede, kan kolesterol düzeyi yüksek, aşırı kilolu, hipertansiyon, kalp-damar, diyabet ve gut hastalığı olanların kırmızı et tüketimini sınırlandırması gerekir'' uyarısını dile getirdi.
    Çiğ köfte gibi pişmeden hazırlanan yemeklerin ve yanmış etlerin tüketilmemesi, pişirilen et ve et yemeklerin oda sıcaklığında bekletilmemesi gerektiğini bildiren Özturna, ''Pişirilmiş et yemeklerinin bozulmaması için tüketilecek miktarlarda buzdolabından çıkartılıp ısıtılmalıdır'' dedi.
    Et hazırlamada kullanılan kap ve kesme tahtalarında çiğ sebze ve meyvelerin doğranmaması gereğine de dikkati çeken Özturna, çiğ etteki bazı zararlı mikroorganizmaların sebze ve meyvelere bu yolla geçerek insan sağlığını tehdit edebileceğini kaydetti.
    Gerektiği kadar et tüketilirken, çeşitliliği sağlamak adına, süt ve süt ürünleri, taze sebze ve meyve, ekmek ve tahıl grubu, pirinç ve bulgur gibi diğer besin grubundaki yiyeceklerden aynı öğünde tüketilmesinin önemli olduğunu belirten Özturna, ''Eğer bayramın ilk günü yemek tüketiminde aşırıya kaçmışsak, diğer günler bunu telafi edecek şekilde hafif yiyecekleri tercih etmeliyiz'' uyarısında bulundu.
    İkram edilenlerin geri çevrilmeyeceği düşünülüyorsa güne sade bir kahvaltıyla başlanabileceğini belirten Özturna, kahvaltıda da bal, reçel gibi şekerli yiyecekler yerine, domates, salatalık, tuzsuz ve az yağlı beyaz peynir tercih edilebileceğini bildirdi.
    AA

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Fatih Acar, sağlık alanındaki istismarları önlemek için ''Akıllı Kart'' uygulamasına geçileceğini söyledi.
    Acar, Topkapı Eresin Oteli'nde sosyal güvenlik reformunu tanıtmak amacıyla düzenlenen akşam yemeğinde basın mensuplarıyla bir araya geldi.
    Sosyal güvenlik reformunun Türkiye'nin uzun süredir beklediği bir reform olduğunu dile getiren Acar, Türkiye'deki genç nüfusa rağmen aktif-pasif oranının çok düşük olduğunu belirtti.
    Acar, OECD kriterlerine göre dört çalışana bir emekli olması gerekirken, erken emeklilik ve kayıt dışı istihdam nedeniyle iki çalışana bir emekli oranının dahi tutturulamadığını ifade etti.
    Kanuna göre 2000 seneından sonra ilk defa işe giren kadın sigortalıların 58, erkeklerin ise 60 yaşında emekli olacağını anlatan Acar, 2036'ya kadar emeklilik yaşında bir değişiklik olmayacağını, bu tarihten sonra emekli olacaklarda ise kademeli bir artış ile erkeklerde 2046, kadınlarda ise 2048 seneında 65 yaşın uygulanacağını kaydetti.
    AKILLI KART UYGULAMASI
    Acar, genel sağlık sigortası düzenlemeleri ile ülkedeki tüm vatandaşların sağlık güvencesine kavuşturulduğunu belirterek, 18 yaşından küçüklerin de otomatik olarak güvence altına alındığını anımsattı.
    Genel Sağlık Sigortası primini ödeme gücü olmayan vatandaşların primlerinin devlet tarafından karşılanacağını ifade eden Acar, amaçlarının etkin ve verimli çalışan bir sosyal güvenlik kurumu oluşturmak olduğunu belirtti.
    Acar, ''Sağlık alanındaki istismarı önlemek için Akıllı Kart uygulamasına geçeceğiz. TÜBİTAK ile çalışmalara başladık. Aralık ayında Bolu'da pilot uygulamaya başlayacağız. Bolu'da 76 kart erişim cihazı kurduk'' dedi.
    A.A.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve AIDS ile Mücadele Derneği Denizli Şube Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Turgut, AIDS virüsünün tespit edilmesinden bugüne 34 milyon kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 33 milyon kişinin AIDS virüsüyle yaşadığını belirten Prof. Dr. Turgut, "Bir seneda 2.5 milyon kişide HIV virüsü tespit ediliyor. Virüsü taşıyanlara HIV pozitif, belirtiler görülmeye başladıktan sonra ise AIDS hastası denilmektedir. Hastalığın tespitinden bu yana yaklaşık 34 milyon, 2007 seneında ise 2 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti. HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı demeden herkesi tehdit edebilen, henüz tam kür sağlayabilecek tedavisi ve aşısı bulunamamış bir hastalıktır." dedi.
    Dünyada HIV vakalarının hızla arttığını, Türkiye'nin de bu salgının dışında kalmasının beklenmediğini ifade eden Turgut, "Sağlık Bakanlığı 2007 verilerine göre 2 bin 920 kişinin HIV ile birlikte yaşadığı belirlendi. Bunların 647'si AIDS basamağına ulaşmış, 2 bin 273 kişi ise HIV pozitif. Hastalığın, hiçbir belirti vermeyen ortalama 8-10 senelık kuluçka süresi bulunuyor. En çok 20-49 yaş aralığında görülüyor. Bütün enfeksiyon hastalıkları gibi önlenebilir. Korunma önlemleri, tedaviden daha kolay ve ekonomiktir." şeklinde konuştu.
    Hüseyin Turgut, AIDS'in bulaşma şekillerini ve korunma yollarını da şöyle özetledi: "Korunmasız her türlü cinsel temasla yüzde 70-80, kan ve kan ürünleriyle ya da kan bulaşmış araçlarla yüzde 5-10, anneden bebeğe gebelikte, doğumda ve emzirmekle yüzde 5-10 oranında bulaşabilir. Bu yolların dışında dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, aynı yerde oturmak, aynı havayı teneffüs etmek, aynı tabaktan yemek, aynı çatal, bıçak, kaşık veya bardağı kullanmak, aynı saunayı, havuzu, banyoyu ve tuvaleti paylaşmak, giysileri ortak kullanmak, telefon kulaklığı, gözyaşı, ter, sivrisinek, böcek veya arı sokmasıyla bulaşmaz."
    Cihan

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Göbek bölgesinde gözle görünür bir şişlik ve ağrıyla kendini belli eden göbek fıtığının tedavi edilebilmesi için erken teşhis şart. Memorial Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Bölümü’nden Op. Dr. Yücel Yankol, “Göbek fıtığı ve tedavi yöntemleri” hakkında bilgi verdi.

    Fıtık; karın bölgesindeki organların karın içini saran zarın oluşturduğu bir kese içerisinde, destek dokuların zayıf veya yırtık bir bölgesinden dışarı doğru çıkmasıdır. Karın duvarında çeşitli bölgelerde fıtık oluşabilmektedir. Göbek bölgesinde bu şikayetin olması durumunda göbek fıtığından bahsedilir. Yaklaşık 100 kişiden 4-5‘inde fıtık şikayeti mevcut olup, bunların % 8-9 ‘u göbek fıtığıdır.
    Göbek fıtığı doğumdan itibaren her yaşta ve cinste görülmekle birlikte, fazla doğum yapmış kilolu bayanlarda daha sık rastlanmaktadır.

    Göbek fıtığı oluşması için öncelikle göbekte bir zayıflık olması gerekir. Bu zeminde karın içi basıncı artıran, kronik öksürük, kabızlık, aşırı ağırlık kaldırma, idrar yaparken zorlanmaya sebep olan durumlar ( prostat şikayeti ), fazla kilo, aşırı kilo kaybı, çok sayıda hamilelik, assit ve karında kitleler göbek fıtığına sebep olabilmektedirler.

    Belirgin olması durumunda göbek bölgesinde gözle görülebilen bir şişlik ve şekil bozukluğu mevcuttur. Göbekte baskı hissi ve künt bir ağrı da şişliğe eşlik eder. Parmak ile göbek halkası hissedilir. Şişlik içeriye doğru itilebilir. Şikayetler fiziksel aktivite ile artabilmektedir.

    Göbek fıtığının içinde genellikle karın içi yağ dokusu olan omentum ve ince bağırsak bulunur. Göbekteki şişlik içeriye itilemiyorsa, hassasiyet artmışsa, tuvalet yapamama, bulantı ve kusma olmuşsa, akla dışarıya çıkan karın içi organların fıtık deliğinde sıkışması sonrası dolaşımın bozulması, doku harabiyeti olduğu ve sıkışan organın canlılığını kaybetmeden acil ameliyat gerektiği akla getirilmelidir.
    Erişkin döneminde göbek fıtığının tek tedavisi cerrahidir. Göbek fıtığı zaman geçtikçe büyümesi ve kilolu hastalarda ciddi sorunlara sebep olabilmesi nedeniyle başlangıç halinde küçük boyuttayken ameliyat ile onarılması daha kolay ve sonuçları açısından daha başarılıdır. Ameliyat öncesi ideal olan hasta kilolu ise kilo vermesi ve karın içi basıncı arttıran etkenlerin (kronik öksürük, kabızlık, prostat şikayetleri, asit vb ) tedavi edilerek ortadan kaldırılmasıdır.
    Ameliyat esnasında genellikle göbek çukuru korunmaya çalışılır. Ameliyat açık yöntemler ( Primer kapama ve yama ile tamir ) ile veya laparoskopik (kapalı) yöntem ile gerçekleştirilir.

Sayfa 1/3 123 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •