Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
10 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: 10.12.2008 saglı haberleri

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    New41 10.12.2008 saglı haberleri

    Kanser olmamak için bugünden tedbir alınması gerektiğinin altı çizildi.
    Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kanser Hastanesi Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, 2020 yılında dünyada 25 milyon insanın kanser hastası olacağının tahmin edildiğini belirterek, "Kanser olmamak için bugünden tedbir alın" dedi.
    Topuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyadaki kanser vakası sayısının her geçen gün arttığını, sağlıksız beslenme ve kullanılan ürünlerin hastalığı tetiklediğini ifade etti.
    Kanser denilince akla hemen ölüm geldiğini ama kanserin tedavisini bulma yolunda önemli adımlar atıldığını anlatan Topuz, şöyle konuştu:
    "Kalp hastası olacağına kanser ol. Kanser çaresiz bir hastalık değildir. Esas olan bilimdir. Tedavi aşamasında alternatif tedavi yöntemleri de gündeme geliyor. Hiçbir zaman şarlatanlar bilimsel tıbbın önüne geçemez. Şarlatanların icat ettiği bazı bitkiler hastalığı geciktirmekte ve ölüme neden olmaktadır. Kemoterapi sırasında bazı bitkiler vardır ki hastayı zehirler. Alternatif tıp diye bir şey yoktur, tamamlayıcı tıp vardır. 15 maydanoz koy, 20 dereotu koy, sakın 10 dakika değil, 8 dakika kaynat... Bunlar halkı kandırmaya yönelik tarifler. Bunu diyenler tıp doktoru bile değil, ziraat mühendisi falan."
    Dünyada 2020 yılında 25 milyon insanın kansere yakalanacağının tahmin edildiğini anımsatan Topuz, "Hemen kanser olmayı beklemeyin. Kanser olmamak için bugünden tedbir alın" dedi.
    Kanserle mücadelenin anne karnında başladığını dile getiren Topuz, iyi beslenen annenin çocuğunda kanser çıkma riskinin 5 kat daha az olduğunu söyledi.
    Tarım ilacına maruz kalan köylülerin şehirde yaşayanlara göre beyin, lenf ve lösemiye 7 kat daha fazla yakalanma riski bulunduğunu dile getiren Topuz, "bilinçsiz köylü kansere bizden daha yakın" görüşünü dile getirdi.

    TAMAMLAYICI TIP
    Topuz, kanserden koruyan ve kanser tedavisinde hastalara destek olan tamamlayıcı tıbbın "ruhsal ve bedensel yaklaşımlar" ile "bitkiler" şeklinde ikiye ayrılabileceğini ifade ederek, tamamlayıcı tıp hakkında şu bilgileri verdi:
    "- Dünyada bilinçli kişiler tarafından uygulanan hipnozun kanser ağrılarını azalttığı kabul edilmiştir.
    - Bir yerde namaz da Hristiyanların, Musevilerin ibadeti de yoga da meditasyondur. Yani doğrudan doğruya yaratana odaklanarak iyi şeyler dilemek, güzel düşünmek...
    - Kemoterapi ve ilaç tedavisi olan hastalarda önerilmeyen akupunktur, ehil kişiler tarafından uygulanınca bulantı ve kusmayı engelleyebiliyor, kronik ağları yüzde 36’ya kadar azaltabiliyor, kemoterapi sonrası el ve ayak uyuşukluğunu gideriyor.
    - Çin yakın dövüş sanatlarından olan taichi egzersizleri kan ve enerji sirkülasyonunu olumlu etkilediğinden hastalıklara karşı direncin artmasına yardımcı oluyor, kemik kaybını geciktiriyor.
    - Masaj bilinçli kişiler tarafından yapılırsa hastayı rahatlatıyor.
    - Acılı arabesk değil, huzur veren müzikler, Mozart, Haydn, Schubert,
    Beethoven, Brahms dinleyin. Kaos oluşturan gürültülü müzikler dinletilen farelerin kanser olduğu görüldü. Dans edin.
    - Son 10 senede yapılan araştırmalar, ailesinden birini, yakınını kaybedenlerde kanserin daha hızlı çıktığını gösterdi. Stresin kanser üzerindeki olumsuz etkisi ispat edildi. Mutlu olun, devamlı gülmeye çalışın. 3-4 bin yıl önce Mezopotamya’da çaresiz hastalığa yakalanan insanlar maskların önünden geçirilir ve güldürmeye çalışılırmış. Eskiler ’Bir kahkaha bir kilogram pirzolaya bedel’ der. İnsan neşeli ve mutlu olduğu zaman vücudu potansiyel zararlı maddelere karşı koruyan immun sistemi güçleniyor. Günde 5-6 kez içten kahkaha atın.
    - Sevgi-inanç tedavisi önemli. İster Müslüman, ister Hristiyan, ister Musevi ol, seni yaratana inan. Seni yaratana inandığında ve güvendiğinde, sana destek olacağına inan. Güveneceğiniz bir doktor seçin. Aile sevgisi de çok önemli. Hastayı, ailesi, arkadaşları, komşuları, dostları hayata bağlar.
    - Spor yapın. Her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski var.
    Bu nedenle her gün yarım saat yürüyün, aletsiz jimnastik yapın ya da yüzün. Vücudunuzdaki yağı yakmaya bakın aynı zamanda spor yapınca insan stresten uzak kalır."

    EN UCUZ ANTİOKSİDAN BİBERİYE
    Erkan Topuz, Türkiye’nin yiyecek açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu belirterek, doğal olması şartıyla kanser tedavisinde olumlu etkileri olan yiyecekleri şöyle sıraladı:
    "- D-limoen: Limon ve mandalina kabuğunda olan D-limoen kanser tümörünü eritiyor ve çoğalmasını durduruyor. Limon ve mandalina kabuklarını atmayın. Sirkeli su ile iyice yıkadıktan sonra yiyin.
    - Nar: Meme kanserinde nar suyu çok faydalı. Kabuğunda ve çekirdeğinde de büyük şifa var. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin. Meyveleri posasıyla yiyin.
    - Mantar: Çeşitli terapötik özellikleri olduğu bilinen en azından 270 mantar türü mevcuttur. Japonya, Çin ve Kore’de yürütülen çok sayıda bilimsel çalışma mantarların sağlığa yararlı yeni uygulamalarını ortaya koymuştur. Draje halinde satılan bu mantar haplarını eczanelerden bulabilirsiniz. Ayrıca kültür mantarlarından beyaz olanları değil, esmer olanları yiyin. Çünkü mantarlar kanserojen madde ile beyazlatılıyor.
    - Kansere karşı etkili olan ellagıc asit, bütün kırmızılarda bulunan bir antioksidandır. Ahududu, çilek, böğürtleni mevsiminde bol bol yiyin. Yapraklarından çay yapın. Bunlar kemik iliğini harekete geçirir, immun sistemini güçlendirir, tümörlerin erimesine neden olur.
    - En ucuz antioksidan olan biberiye tüketin. Çok arsız bir bitkidir, saksıda bile yetişir. Her türlü tümörde etkili olan biberiyeyi aktardan almak yerine balkonunuzda yetiştirin. Yaşını salatalarınıza atın, kurusunun da çayını yapın. Karahindiba, kuzu kulağı, tere, ökse otu da tüketin.
    - En çok havuçta bulunan A vitamini cilt, lenfoma, böbrek, kolon, meme kanserinde çok faydalı.
    - Uzun ömrün sırrı domates, erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanserinde çok faydalıdır. Ama mevsimlik domates... İyi ev hanımları, 1 Temmuz ile Eylül sonu arasında üretilen domatesi kışın kullanmak için salça yapar. Ev salçası ve ketçapı kullanın.
    - E vitamini için selenyum açısından zengin ananas, yoğurt, enginar, brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, semizotu çok tüketin. Bunlar memedeki ödemi alır."

    YEŞİL ÇAY İÇİN

    Topuz, kanser tedavisinde olumlu etkileri olan yiyecekleri sıralarken, şöyle devam etti:
    "- Hücre bölünmesini yavaşlattığı için yeşil çay için. Koyu çay, mide kanseri riski oluşturur. Çayı, açık ve şekersiz olarak tüketin. Günde 2 kupa, 8-10 dakika demlenen yeşil çay için. Her gün papatya ve zencefil çayı için.
    - Güçlü bir antioksidan olan indol-3-karbinol, en çok brokoli, karnabahar, kırmızı ve beyaz lahana, semizotu ve turunçgillerde bulunuyor. Bunlar, meme kanserini önleyen en önemli gıdalar. Dünyadaki en ucuz ve şifalı bitki olan lahanayı haftada bir kez yiyin. Lahana, bağırsak ve karaciğerdeki zehirleri bloke ediyor, tümörlerin bilinçsizce çoğalmasını durduruyor.
    - Soya keten tohumu ile birlikte fibrokistlerde, meme kanserinde ve prostat kanserinde çok faydalı. Yemeklerde kullanacağınız yarı zeytinyağı, yarı soya yağı sizi meme kanserinden belli ölçüde koruyacaktır. Soya ayrıca kemik yoğunluğunu da artırıyor. Menopoz döneminde de sıkıntıyı gideren bir özelliği vardır.
    - Antikansorejen olan meyan kökü ülseri kapatır ve ağız yaralarına iyi gelir. Tansiyon ve diyabeti olmayanlar 2 ay meyan kökü içsin, 3 ay ara versin.
    - Yoğurt, probiyotik yoğurt kullanılarak evde yapılmalı. Günde 300 gram yoğurt tüketmek meme, kolon, mide, yumurtalık, endometriyoz kanserinde koruyucu."
    - Acı biber, Arnavut biberi mide kanserinden koruyor. Çok şifalı. İmmun sistemini güçlendiriyor. Ancak Gaziantep, Şanlıurfa gibi yerlerde damda yetiştirilmiş, kurutulmuş biberler aflatoksin denen bir madde ihtiva eder ki karaciğer kanseri yapar. Siz biberinizi saksıda yetiştirin, sonra blender ile çekin ve yemeğinizin üzerine atın.
    - Bağışıklık sistemini güçlendiren beta glukan arpa, maya, nişasta, mantar, esmer pirinç ve ekmekte bulunuyor. Özellikle meme kanserine karşı koruyucu özelliği var.
    - D vitamini kanseri önler, belli dozda tüketilmeli.
    - At kestanesi. Özellikle hemoroid tedaivisinde iyi. 4-5 tane at kestanesini alın, içine biraz da krem koyarak blendarda ezin, hemoroid tedevisinde kullanın. Ayrıca varis, hemoroid ve meme kanserine bağlı ödem oluşan kollarda kullanılır.
    - Karadut hormon atılmayan tek ağaç. mevsiminde bol bol tüketin.
    - Kanserden koruyucu etkisi olan melatonin salgısı açısından mutlaka karanlıkta uyuyun. Kanser hücresi aydınlıkta çoğalır, karanlığı sevmez. Saat 22.30-23.00 gibi yatın. Işıksız ve rahat bir uyku, güneşin doğuşuyla kalkmak sağlıklı yaşam tarzınız olsun. Gece vardiyasında çalışanlarda ve aydınlıkta uyuyanlarda meme kanserine yakalanma riski 5 kat artıyor."

    KORUNMA YOLLARI

    Topuz, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri de şöyle sıraladı:
    "- Çikolata, kola ve kahveden sakının. Salam, sosis, sucuk, hazır meyve suyu, mayonez, ketçap, konserve tüketmeyin. Yamuk yumuk elma alın.
    - Hayvanlara büyüme hormonu verilince süt ve eti artıyor. Bunlar insana da geçiyor. Akciğer kanseri hastalarında aşırı süt tüketenlerde ömür daha da kısalıyor. Kırmızı ette kuzu eti tercih edin, genellikle kuzular zehirlenmemiştir. Kırmızı et yerine beyaz et tercih edin. Kümes hayvanlarından köyde yetişenleri yemeye çalışın. Marketlerden aldığınız kümes hayvanlarının derisini yemeyin.
    - Beyaz un, şeker ve tuzu hayatınızdan çıkarın.
    - Daima bebe şampuanı, defne sabunu ve saf sabun kullanın. Oda spreyi, ter önleyici koltuk altı kremi, deodorant kullanmayın. Organik denilen saç boyaları bile kanserojendir, kullanmayın, kına yakın.
    - Küçük balık tercih edin, dip balığı yemeyin. Balık yaşlandıkça kanserojen etkisi artar. Haftada en fazla bir kilo balık tüketin. En ucuz balığı tüketin.
    - Fast-food’tan uzak durun. Haftada 3 kezden fazla fast-food yiyenlerde kanser riski daha fazla.
    - Alkolü kısıtlı kullanın. Sigara içmeyin.
    - Stresten uzak durun, pozitif olun.
    - Kanserden korunmak bebeklikte başlar. Çocuğunuza gülmeye alıştırın, onu mutlu edecek şeyler yapın. 12 yaşından önce cep telefonu kullanmasına izin vermeyin. Cep telefonunu kendinizden uzakta şarj edin. Çocuk odasında şarj etmeyin. 30-45 saniyeden fazla konuşmayın. Uzun yolculukta kapatın.
    - Televizyonu 5 metre uzaktan izleyin.
    - Sprey şeklindeki böcek ilacı kullanmayın.
    - Badana yapılan eve 15-20 gün girmeyin. Mobilya cilası kanserojendir.
    Eski mobilyalarınıza sahip çıkın.
    - Sentetik halıdan uzak durun.
    - Çocuklarınızın plastik çim bahçelerinde oynamasına izin vermeyin.
    - Çocuk bahçelerini ilaçlamayın.
    - Mutfakta plastik, bakır, alüminyum kullanmayın.
    - Bulaşık makinenizin parlatıcı gözüne sirke koyun. Makineden çıkardıklarınızı sirkeli sudan geçirin. Ne kadar durulansa da üzerinde deterjan kalır.
    - Çamaşır makinesinde zeytinyağlı sabun kullanın."

    ZAYIFLAMA İLAÇLARI KANSEROJEN

    Bütün zayıflama ilaçlarının kanserojen olduğunu vurgulayan Topuz, "Hızlı kilo vermek kanserojendir. Bir ayda 1-1,5 kilo verilir. Kısa sürede aşırı kilo verenlerde kanser olma riski daha yüksek" dedi.
    Prof. Dr. Erkan Topuz, vatandaşları mangal konusunda da uyararak, "Fazla mangal yapmayın. Yaparsanız da fazla pişirmeyin, yakmayın. En ufak yanık kanserojen riskini artırır. Mangal yerine fırın haşlama, buğulama tercih edin" diye konuştu.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    "Hedefe yönelik tedavi" yöntemiyle, özellikle ileri evre kanserlerde, kanserli hücrelerin çoğalmasını ve hayatta kalmasını sağlayan sinyal yolları kesilerek, tümörün geriletilmesinin başarıldığı bildirildi.
    İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevil Bavbek, "hedefe yönelik tedavi" yöntemiyle, özellikle ileri evre kanserlerde, kanserli hücrelerin çoğalmasını ve hayatta kalmasını sağlayan sinyal yolları kesilerek, tümörün geriletilmesinin başarıldığını bildirdi.
    Bavbek, yaptığı yazılı açıklamada, hedefe yönelik tedavinin, kanser hastalarına yeni bir umut ışığı sunduğunu ifade etti. Bilim adamlarının, hedefe yönelik tedaviyle, tümörü besleyen sinyal zincirlerinin hedefli bloke edilmesinin bir sonucu olarak tümörlerin kısmi gerilemesini deneysel olarak başardığını belirten Bavbek, bunun aynı zamanda ileri böbrek ve karaciğer kanseri olan hastalarda gerçekleştirilen klinik çalışmalara da yansıtıldığını aktardı.
    Bavbek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Hedefe yönelik tedavi yöntemiyle özellikle ileri evre kanserlerde, kanserli hücrelerin çoğalmasını ve hayatta kalmasını sağlayan sinyal yolları kesilerek, tümörün geriletilmesi başarıldı. Bu, milyonlarca kanser hastasına yeni bir umut ışığı oldu. Ayrıca, yeni hedefe yönelik ilaçların ağızdan alınması ve genellikle iyi tolere edilmesi sayesinde yaşam kalitesi tedavi nedeniyle bozulmuyor."
    Kanserin diğer türlerinde tedavi sonuçlarını geliştirmenin anahtarının, daha ileri hücre sinyal yolları bulmayı ve hatalı sinyalleri bloke etmek için uygun ilaçları tanımlamayı kapsadığını kaydeden Bavbek, bazı kanser türlerinde tam tedavi sağlanmasından henüz uzakta olunmasına rağmen hastaya dost ilaçlar ile kanserin diyabet gibi, uzun yıllar kontrol altında tutulabilen kronik bir hastalık olabilmesi için çaba gösterildiğini belirtti.
    Bavbek, en yaygın kanser türlerinin, böbrek ve karaciğer kanserleri olduğunu ifade ederek, böbrek kanserinden her yıl dünyada 102 bin kişinin hayatını kaybettiğini aktardı.
    Türkiye’de böbrek kanserinin görülme sıklığının yaklaşık 8 bin hasta olarak tahmin edildiğine dikkati çeken Bavbek, geç tanı konulması nedeniyle hastaların yaklaşık dörtte birinde ilk tanı sırasında hastalığın yayılmış olduğunu bildirdi.
    Bavbek, dünyada her yıl 600 bin kişiye karaciğer kanseri tanısı konulduğu, bu sayının her yıl arttığını ve 2002’de 600 bin civarında kişinin karaciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybettiğini vurgulayarak, Türkiye’de yaklaşık 10 bin karaciğer kanseri hastası olduğunun tahmin edildiğini kaydetti.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    10 yılda 5000 lösemili ve kanserli aileye ulaşmanın mutluluğunu yaşayan Lösemili Çocuklar Vakfı, 10. yılını yarın, Fahir Atakoğlu’nun eserleriyle taçlandıracağı bir gala gecesiyle kutluyor
    Löseminin maddi ve manevi yükü altında ezilen binlerce lösemili ve kanserli aileye sağlık, eğitim burslarının yanı sıra gıdadan giysiye, çamaşır makinesinden oyuncağa kadar tüm yardımları evlerine kadar ulaştıran Lösemili Çocuklar Vakfı, 10 yaşında... Bu 10 yılda 5000 lösemili ve kanserli aileye ulaşan LÖSEV, 10. yılını özel bir geceyle kutluyor. 10 yıldır kuruma destek veren bağışçılar ve gönüllülerle, lösemili çocuklar ve ailelerinin bir araya geleceği geceden katılımcılar unutulmaz anılarla ayrılacaklar.
    Beyazıt Öztürk sunacak
    Yarın saat 19.00’da, İş Sanat Kültür Merkezi İş Kuleleri’nde kokteyl ile başlayacak olan gala gecesini besteci ve müzisyen Fahir Atakoğlu notalarıyla taçlandıracak. Müzik çalışmalarına ABD’de devam eden ünlü besteci Fahir Atakoğlu’nun ücret almadan sahneye çıkacağı konserden elde edilen gelir, “Lösemili Çocuklar Köşkü”nün inşası için kullanılacak. Atakoğlu, konserle ilgili olarak, “Lösemili çocuklarımıza ufak da olsa bir katkım olduğu için çok mutluyum. Çocuklarımız bizim geleceğimizim teminatı. Onların gülen yüzlerini görebilmek ve geleceğe güvenle bakabilmelerini sağlamak için elimizden gelenin en iyisini yapmak bizim görevimiz” dedi.
    Aynı gece bir fotoğraf sergisi ile el sanatları sergisinin açılışı var. Usta yönetmenlerin gözüyle lösemili çocuklar ve onların annelerini ekrana getiren sinevizyon gösterisinin ardından gala gecesi ödül töreniyle sona erecek.
    Törende, 10 yıldır LÖSEV dostu olan bağışçılara ödülleri verilecek. Beyazıt Öztürk’ün sunuculuğunu üstleneceği gecenin, biletleri 50 - 250 YTL arasında satılıyor.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bilim dünyasında şok gelişme. Bilimadamları kanserli hücrenin genetik izini sürmeyi başardı.
    Bilim adamları, bir kanser hastasının DNA’sının şifresini çözerek, hastalığın genetik kökenlerinin izini sürmeyi
    başardılar. Washington Üniversitesi bilim adamları, kemik iliğindeki kan yapıcı hücrelerin kanseri olan akut myeloid lösemi (AML) hastası bir kadından iki örnek alarak DNA’daki farklılıkları incelediler.
    Örneklerden biri sağlıklı deri hücrelerinden diğeri ise kanserli hücrelerin olduğu kemik iliği dokusundan alındı.
    Nature dergisinde yayınlanan araştırmada bilim adamları, kadının AML hastalığına yakalanmasına yol açtığı düşünülen 10 gen mutasyonu tanımladılar. Bu mutasyonlardan sadece ikisinin hastalıkla bağlantısı daha önce biliniyordu. Araştırmacılar, alınan tümör örneğindeki neredeyse her hücrede bu ana mutasyonların dokuzuna rastladılar. Bu mutasyonlardan üçünün normalde tümör gelişimini bastıran genlerde, dördünün kanserin yayılmasıyla bağlantılı genlerde bulunduğu, bir diğerinin de ilacın hücrelere iletilmesini etkilediği ve böylece muhtemelen kanser tedavisine direnci tetiklediği belirtildi.
    Bilim adamları diğer 187 AML hastasından alınan tümör örneklerini de incelediler ancak hiçbirinde bu 8 mutasyona rastlamadılar. Araştırma başkanı Richard Wilson, "Bu, kanserde, hatta tek bir türünde bile çok büyük genetik çeşitlilik olduğunu gösteriyor" dedi.
    KANSER ARAŞTIRMASINDA DÖNÜM NOKTASI
    Diğer çoğu kanserde olduğu gibi AML de yaşamı süresince insanların DNA’sında biriken mutasyonlardan ortaya çıkıyor. Ancak, bu değişikliklerin mahiyeti ve kontrolsüz hücre çoğalmasına yol açan biyolojik süreci nasıl etkilediği tam olarak bilinmiyor. Washington Üniversitesi bilim adamları, kansere yol açan mutasyonları tespit etmek için, gen sıralama tekniğini kullandılar. Bu tekniğin diğer kanser türlerine de uygulanabileceği ve böylece yeni ilaçların geliştirilebileceği belirtildi.
    ABD İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü’nün eski başkanı Dr. Francis Collins, bunun "kanser araştırmasında bir dönüm noktası" olduğunu söyledi. Collins, bu araştırmanın kanserin mahiyetini tam olarak anlama dönemini başlattığını, teşhis, önleme ve tedavide yeni yaklaşımların geliştirilmesinde ümit vadettiğini kaydetti. İngiltere’deki Kanser Araştırma kurumundan Kat Arney de "Bu sadece löseminin değil diğer kanser türlerinin de anlaşılmasında çok önemli bir araştırma. Teknolojideki gelişmeler sayesinde artık kanser hücrelerindeki genetik gizemleri çözmek mümkün" dedi.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Dünya genelinde erkeklerin yüzde 8’inin, kadınların da yüzde 6’sının yaşamlarının bir döneminde akciğer kanserine yakalanma riski taşımakta oldukları belirtildi.
    Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) Başkanı Prof. Dr. Fadıl Akyol, akciğer kanserinin erkeklerde görülme sıklığını kadınlardan daha yüksek olduğunu belirterek, "Dünya genelinde erkeklerin yüzde 8’i, kadınların da yüzde 6’sı yaşamlarının bir döneminde akciğer kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Akciğer kanseri, Türkiye’de erkeklerde yüzde 35 oranı ile en sık görülen, kadınlarda ise yüzde 6 oranıyla 5. sırada yer alan kanserdir" dedi.
    TAKD tarafından İzmir’de Swissotel Grand Efes’de bugün başlayan ve 9 Kasım Pazar gününe kadar sürecek olan "3. Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi"ne başkanlık eden Akyol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin tüm dünyada ölüm nedenleri arasında kalp hastalıklarından sonra ikinci sırada yer aldığını söyledi.
    Akyol, akciğer kanserinin gelecekte de en sık görülen kanser türleri arasında ilk sıralarda olacağının öngörüldüğünü belirtti. Türkiye’de kansere bağlı ölümler incelendiğinde, akciğer kanseri olan erkek hastaların yüzde 40’ının hayatını kaybettiğini ifade eden Akyol, "Dünya genelinde erkeklerin yüzde 8’i, kadınların da yüzde 6’sı yaşamlarının bir döneminde akciğer kanserine yakalanma riski taşımaktadır. Türkiye’de akciğer kanseri, erkeklerde yüzde 35 oranı ile en sık görülen, kadınlarda ise yüzde 6 oranıyla 5. sırada yer alan kanserdir" diye konuştu.
    Akyol, Türkiye’de yılda en az 20 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konulduğunu ve yaklaşık 15 bin kişinin bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.
    -"SİGARA KULLANIMINA SON VERİLMELİ"-
    Akyol, son yıllarda tıptaki gelişmelere rağmen akciğer kanserine bağlı ölümlerde ciddi bir düşüş sağlanamadığını ifade ederek, sigara kullanımının akciğer kanseri için önemli bir etken olduğuna dikkati çekti.
    Akciğer kanserinin yüzde 85-90 oranında tütün ve tütün mamulleri kullanma alışkanlığından kaynaklandığını belirten Akyol, ABD’de 1960’larda başlayan propaganda ve yaptırımlar sayesinde sigara kullanımının azaldığını ve buna bağlı olarak hastalığın görülme sıklığının düştüğünü bildirdi.
    Akyol, Türkiye’de son dönemde bu konuda önemli adımlar atıldığını, etkili çalışmalar sonucunda tütün ve tütün mamullerinin kullanımında ciddi düşüş olmasını beklediklerini söyledi.
    Türkiye’de erkeklerin yüzde 50’sinin, kadınların yüzde 18’inin sigara kullandığını belirten Akyol, "Bu oran, çocuk ve gençler arasında erkeklerde yüzde 11, kadınlarda ise yüzde 4’tür. Sağlık çalışanlarının da yüzde 42’si sigara
    içmektedir. Bu oranlar, ciddiyeti gözler önüne sermektedir" diye konuştu.
    Akciğer kanserlerinin yüzde 85-90’ının, kronik bronşitin yüzde 75’inin ve kalp hastalıklarının yüzde 25’inin sigaradan kaynaklandığına dikkati çeken Akyol, sigaranın akciğer kanserinin yanı sıra gırtlak, ağız boşluğu, yemek borusu, pankreas, mesane, böbrek, mide ve rahim kanserlerinin de en önemli nedenleri arasında yer aldığını sözlerine ekledi.
    Akyol, erkekler arasında tütün ve tütün mamullerinin kadınlara oranla daha sık kullanılıyor olmasının, akciğer kanserine yakalanma riskinin en önemli nedeni olduğunu kaydetti.
    BELİRTİLERE DİKKAT
    Hastalığın belirtilerini, "Tedavilere cevap vermeyen devamlı öksürük, kan tükürme, göğüs duvarının çeşitli yerlerindeki ağrı, zayıflama, nefes darlığı" olarak sıralayan Akyol, bu gibi durumlarda karşılaşılması halinde vakit kaybetmeden hekime başvurulması gerektiğini bildirdi.
    Akciğer kanserinin tedavisinde erken teşhisin önemli olduğunu belirten Akyol, "Erken teşhis, tüm kanser tiplerinde önemlidir. Bütün kanserlerde olduğu gibi, hastalığın yakalandığı döneme göre cerrahi, radyasyon ve tıbbi tedaviler uygulanmaktadır. Bu tedaviler tek başına, birbirini izleyen ya da kombine şekilde yapılmaktadır" dedi

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    İngiltere’nin Norwich kentindeki John Innes Merkezi’nden bir grup bilimadamı, antokiyan açısından zengin olan aslanağzı çiçeği genlerini domatesle birleştirdi.
    Nature Biotechnology adı tıp dergisinde de yayımlanan çalışmada, bu şekilde geliştirilen domatesleri yiyen farelerin daha uzun yaşadıkları belirlendi.
    Böğürtlen, kızılcık ve kuş kirazı gibi meyvelerde bol miktarda bulunan antokiyan maddesinin kalın bağırsak kanseri hücrelerininin büyümesini önemli oranda yavaşlattığı belirlendi.

    Bu meyveler aynı zamanda vücudu kardiyovasküler ve yaşlanmayla ilgili dejeneratif hastalıklara karşı da koruyor.
    Pigmentlerin iltihaplanmayı önleyici, görme yeteneğini güçlendirici, obezite ve diyabet hastalıklarına karşı koruyucu olduğuna dair kanıtlar da bulunuyor.
    John Innes ekibi bu pigmentlerin daha çok tüketilen meyve sebzelerde de bulunmasını sağlamanın yollarını araştırıyor.
    Domates, likopen ve falavanoid gibi faydalı antioksidant madde açısından zengin olan bir bitki. Şimdi domates genetik değişime uğratılarak genelde mor renkli meyvalarda bulunan diğer faydalı pigmentlerde eklendi.
    Çalışmaya başkanlık yapan profesör Cathie Martin, “Birçok kişi günde beş porsiyon meyva ve sebze yemiyor ama eğer biyoaktive madde açısından zengin hale getirilmiş sebze ve meyveleri az miktarlarda da yeseler daha çok faydalanabilirler” dedi.

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Lösemi tedavisi için geliştirilmiş bir ilacın, MS (multipl skleroz) hastalığının beyinde yol açtığı hasarı onarabileceği bildirildi
    İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, alemtuzumab adlı ilacın, MS hastalığının ilk aşamasında bazı hastalarda kaybedilen beyin fonksiyonlarını yeniden kazandırdığı belirlendi. Araştırmacılar bunun, hastalığı durdurma ve yıkıcı etkilerini geri çevirme potansiyeli taşıyan ilk MS ilacı olduğunu vurguladılar. Bilim adamları bununla birlikte, çalışmalarının hâlâ başlangıç aşamasında olduğunu belirterek, ilacın çok ciddi yan etkileri bulunabileceği uyarısında bulundular. 1970’lerde geliştirilen alemtuzumab, uzun süredir lösemi tedavisinde kullanılıyor.

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Günlük hayatta yapabileceğiniz bir dizi basit değişiklikle kanser riskinizi azaltabilirsiniz: Sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek, güneşten korunmak, aşı olmak ve güvenli **** bunlardan bir kaçı.
    Dr. Hasan İnsel
    Kanser hep korkulan bir hastalık. Bu korkuyu bilinçli bir korunmaya dönüştürmenin bize kansere karşı avantaj sağlayacağı da kesin. Günlük hayatta kolayca yapabileceğimiz bir dizi değişiklik, kanser riskimizi azaltmaya yardımcı olur. İşte size basit, ama geçerliliği kanıtlanmış öneriler:
    Sigarayı bırakın
    Aslında hemen herkesin bildiği bu gerçeği artık söylemek bile gereksiz ama yine de buradan başlamakta yarar var. Sigarayı bırakmak hayatınız boyunca sağlığınızla ilgili alacağınız kararların belki de en önemlisi olacaktır. Sigara içilen ortamlarda bulunmak da akciğer kanser riskini artırdığını unutmayın. Sigaranın akciğer kanseri dışında, başka bir çok kanser türü ile de ilişkili olduğu bilinmektedir.

    Sağlıklı yemek çeşitlerini artırın
    Bitkisel kökenli beslenmeyi artırın, ama yediğiniz sebze ve meyvelerin tarım ilacı kalıntısı ve başka toksik maddelerden iyice temizlenmiş olmasına da dikkat edin. Sebze ve meyvelerin yıkanması ve kabuk soyma gibi önlemler toksik kalıntıları azaltabilir. Bol ve çeşitli meyve ve sebze tüketin. Günde en az beş porsiyon veya daha fazla. Tam tahıllar, baklagiller, bol posalı besinleri sofranızdan eksik etmeyin. Böylece kalın bağırsak (kolon), yemek borusu, akciğer ve mide kanseri riskinizi azaltmış olacaksınız.
    Aşı olun
    Bazı kanserlerle viral enfeksiyonlar arasında bağlantı vardır. Doktorunuzla konuşarak bu aşılarla ilgili bilgi ve destek alın:
    Hepatit B karaciğer kanseri riskini artıran bir enfeksiyon. Bebeklikten itibaren herkesin aşılanması öneriliyor. Hepatit B’ye karşı aşılanmadıysanız aşılanın.
    Human papillomavirus yani HPV rahim boynu kanserine yol açabilen bir virüstür. Kız çocuklarının ve genç kadınların kansere neden olan iki HPV tipine karşı aşılanması öneriliyor, bu konuyu jinekoloğunuzla konuşun.
    Riskli davranışlara dikkat
    Kanser riskini artırabilecek enfeksiyonlara yol açabilen riskli davranışlardan kaçının: HPV esasen sık rahim boynu kanseri ile ilişkili, ama anüs, penis, yutak, vulva ve vagina kanserlerini de artırabiliyor. Hayatınız boyunca ne kadar çok cinsel partneriniz olursa HPV riski de o ölçüde artıyor.
    HIV yani AIDS hastalarında anüs, rahim boynu, karaciğer, lenf kanseri ve Kaposi sarkomu riski daha fazla. Korunmasız cinsel ilişki, HIV riskini artırıyor.
    Hepatit B ve C. Kronik hepatit B veya hepatit C enfeksiyonu, kanser riskinizi artırabilir. Cinsel temasla bulaşabilen bu hastalıklarda cinsel ilişkide kondom kullanımı basit ama etkili bir önlemdir.
    Güneşten korunun
    Deri kanseri en sık kanser türlerinden biri ve aynı zamanda en önlenebilir olanı. Zira güneşe maruz kalınması deri kanserinin en yaygın nedeni. Tabii ki güneşten korunma da en etkili önlem. Erken tanı konulduğunda hemen hemen bütün deri kanserleri şifaya kavuşabilir ama hastalığa yakalanmaktansa korunmak daha iyi. Sabah saat 10.00 ile öğleden sonra 16.00 arasında güneşte kalmayın. Açık renkli, rahat kıyafetler giyin ve kulaklarınızı da güneşten koruyan geniş kenarlı bir şapka takın.
    Hayvansal yağ alımını kısıtlayın
    Alkol içiyorsanız, az ve ara sıra için. Ağız, yutak, yemek borusu, böbrek, karaciğer ve meme kanserleri riski alkol ile artıyor. Bu risk artışı aldığınız alkol miktarı ve düzenli alkol kullanımının süresi ile bağlantılı. Erkekseniz günde 2 kadeh karşılığı (mesela 2x 100 ml şarap), kadınsanız günde bir kadeh (ya da her iki cinsiyet için 65 yaşından sonra günde bir kadeh) gibi miktarları geçmeyin, bunlar bile yerine göre riski artırabilir.
    Aktif yaşam ve kilo kontrolü
    Kilonun kalp hastalıkları için risk faktörü olduğu bilinir de kanserdeki rolü pek bilinmez. Oysa fazla kilolu olmak meme, kolon, yemek borusu, böbrek ve rahim kanserleri riskini artırabilir. Fiziksel aktivite gerek kilo kontrolüyle gerekse kendi başına faydalı bir faktör olarak meme, kolon, prostat ve rahim kanseri risklerini azaltabiliyor. Örneğin haftada 3-5 gün 30 dakika veya daha uzun süreli hızlı ve tempolu yürüyüş gibi fiziksel aktivite kansere karşı genel bir korunma önlemidir. Tabii doktorunuzun onayını aldıktan sonra.
    Ve düzenli doktor kontrolü (tarama testleri)
    Düzenli tıbbi taramalar, check-up ve kendi kendine meme muayenesi, vücudumuzdaki benler gibi değişikliklere dikkat kanserde erken tanı şansını artırabilir böylece tedavinin başarı şansı da artar. Deri, ağız, kolon, rektum, erkekte prostat, testis, kadında meme, rahim boynu taramaları ve doktorunuzun önereceği başka taramalar bu listede yer alır. Vücudunuzdaki ve vücut fonksiyonlarındaki değişimlere karşı duyarlı olun. Bunlarda değişiklik fark ederseniz doktorunuza görünmeyi ihmal etmeyin.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    İngiltere’de yapılan son araştırma, fazla et ve günlük süt ürünü tüketiminin prostat kanseri riskini artırabildiğini ortaya koydu.
    Oxford Üniversitesi ekibinin 9 bin erkek üzerinde yaptığı 12 araştırmaya göre, et ve günlük süt ürünleri tüketimi, hücrelerin büyümesini sağlayan ensülin benzeri Growth Factor-1 (IGF-1) hormonunun seviyesini yükseltebiliyor.
    Kanlarında yüksek oranda IGF-1 bulunan erkeklerin prostat kanserine yakalanma olasılığının, diğerlerine göre yüzde 40 oranında fazla olduğunu belirleyen araştırmacılar, çok miktarda et ve günlük süt ürünü tüketenlerde IGF-1
    seviyesinin yüzde 15 oranında yüksek olduğuna tanıklık etti. Araştırmanın başında bulunan Dr. Andrew Roddam, IGF-1 seviyesinin yüksek olmasının sadece prostat kanseri riskini artırmakla kalmadığını, aynı zamanda tümörlerin yayılması riskini de çoğalttığını belirtti. Çocukların ve gençlerin gelişiminde kilit rol oynayan IGF-1, yetişkinlerde hücrelerin büyümesi ve gelişimini düzenlemekle kalmıyor, ayrıca doğal yaşam döngülerinin sonuna gelen hücrelerin ölümüne engel oluyor.

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Tabii ki hayır! Deodorant kullanmayı bırakırsanız kokmaya başlarsınız ve kanser olma riskinizde herhangi bir azalma ya da çoğalma olmaz.
    1999 senesinde anti-perspirant deodorant aleyhinde bir hikâye ortaya atılmıştı; sözüm ona koltuk altlarındaki ter bezlerini tıkayan anti-perspirantlar kansere sebep olan toksinlerin göğüslerde birikmesini sağlıyormuş. Tamamen saçmalık! Amerikan Kanser Cemiyeti’nden Dr. Ted Gansler, bu varsayımın tıbbi verilerle alakasız bir zırvalık olduğunu belirtiyor. 2002’de yapılan derin bir araştırma anti-perspirantların göğüs kanseriyle uzaktan yakından ilgisi olmadığını kanıtlamış

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •