“Yalanlar Üstüne” filminin senaryosu romanından uyarlanan Ermeni asıllı ABD’li gazeteci Ignatius, “Ermeni soykırımının tanınmasını ben de istiyorum” dedi
Harputlu bir Ermeninin oğlu ve ABD’nin saygın gazetesi Washington Post’un önde gelen köşe yazarlarından ve editör yardımcısı olan David Ignatius, Ermeni meselesinin “Türkiye’nin kendi içinde halletmesi gereken bir konu olduğunu” söyledi. Türkiye’de önümüzdeki hafta vizyona girecek olan “Body of Lies” (Yalanlar Üstüne) filminin senaryosuna konu olan romanın yazarı David Ignatius Milliyet’in sorularını yanıtladı.

Obama yönetimi neyi değiştirecek?
Hukuka bağlı olduğumuzu gösterecek. Ben iktidarının ilk 100 gününde Müslüman çoğunluğu olan bir ül***e gitmesini ve “Yeni bir başlangıç yapalım” demesini bekliyorum. Bu kent Ankara da olabilir.

Ankara, nasıl yaklaşmalı Obama’ya?
Bir ölçüde yapay diyebileceğim, “Ermeni Soykırım Tasarısı” krizinden sonra bir yılda ilişkiler biraz düzelme sürecine girdi. Bu kriz, aslında iki tarafın da ilişkinin temellerine daha sağlıklı bakmasını sağladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’a gitmesi ve sonrasında başlayan süreç için umutluyum.

Ermeni asıllı bir Amerikalı olarak bu meselede objektif kalabiliyor musunuz?
Bir gazeteci olarak dengeli olabilmeye çalışıyorum. Duygularınızı bir noktada kapıda bırakmanız gerek. Dedem Harput’ta doğmuş, ABD’ye 1903’te gelmiş. Annemin babası da Harput’taki Fırat Koleji’ne gitmiş. Ermeni asıllı bir Amerikalı olarak umudum, Türkiye’nin geçmişini anlamasıdır.
Ama, biliyorum ki başkalarına istediğinizi zorla yaptıramazsınız. Ermeni Soykırımı’nın tanınmasını ben de istiyorum. Ama, bunu dışarıdan birilerinin size zorla yaptırmaya kalkması doğru değil.

Bu konuda bir kriz daha yaşanabilir mi?
Pek sanmam. Meselenin özü, bunu Türklerin kendi içinde halletmesidir. İnsanlar, Kongre’nin kendilerine bir şeyleri “yap” veya “yapma” demesinden hoşlanmıyor.

Kitap nasıl ortaya çıktı?
Üst düzey bir CIA görevlisine bizimle işbirliği yapan istihbarat teşkilatlarını sormuştum. “Ürdünlüler bu konuda süperstar” yanıtını vermişti. Amman’a gittiğimde Kral’dan rica ettim ve Muhaberat’ta birkaç gün geçirdim, oradan başladı. Sahnelerin bir kısmı tamamen hayali, ama, kitaba ve filme gerçekliği katan bölümler de onlar oldu.

İncirlik’i kullandınız. Olayda gerçeklik payı var mıydı?
Yok. Üssü görmeden yazmıştım. Daha sonra gezdim. Bir parça Ankara’yı da koydum tabii romana.

Film, kitabı yansıttı mı?
Genel anlamda memnunum. Ana teması korundu. O da şuydu: Biz Amerika olarak Ortadoğu’yu bu kadar derin müdahale edecek kadar iyi tanımıyoruz. Onun için dostlarımıza güvenmek zorundayız. Ürdünlüler ve Türkler gibi.
Kitaptaki Roger Ferris, (Leonardo di Caprio’nun canlandırdığı CIA ajanı) hep birilerinden ABD için risk almalarını istiyor ondan sonra da onları koruyamıyor, ölüme gönderiyor. Sonunda buna dayanamıyor ve CIA’dan kopuyor.