Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Hackerlar sıkıldı mı?
Eski günleri hatırlıyorum da, bin bir kurnazlıkla yazılmış virüs ve solucanlara karşı yine bin bir cambazlıkla mücadele verir dururduk. Sürekli antivirüs yazılımları kurup, kaldırır hangisinin daha iyi olduğuna karar vermeye çabalardık. O dönemlerde zararlı yazılımlar belli başlı taşıyıcılar kullanırlardı; ya bir imaj dosyası ya bir ses dosyası ya da herhangi bir e-posta eki... "I love you" ya da "Çernobil" virüslerini hatırlamayanınız yokftır herhalde. Peki, ne değişti? Neden şimdi bu kadar meşhur virüs ya da solucana sahip değiliz?
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Diskoyu evinize taşıyın!
BeoSound 3200'ün ön yüzündeki cam kapılar, önünde el sallandığında açılarak müziğin sihirli dünyasına ulaşmayı sağlıyor. Kapak açıl-iığında beliren ışık. cd çalmak, radyoya geçmek veya dijital müzik losyalarına ulaşmak şeklindeki seçenekleri sunuyor. Cihazın belleğinde depolanabilen 400 cd'den birini dinlemek de seçenekler arasında. Bellekte saklanan bu 400 cd dolusu içerik, farklı renk kodlarılyla ifade edilen dört grup altında toplanabiliyor.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bir telefondan daha fazlası
HTC Touch Diamond
Yeterli disk alanı, dikkat çeken bir tasarım, dengeli ağırlık, çift kamerası ile akıllı telefondan beklenen özellikleri katlayabilen bir telefon olma özelliği taşıyor Diamond.Windows Mobile 6.1 kullanması kişisel bir tercih olarak benim için bir artı. Ayrıca HTC ilk defa bu telefonda kullandığı TouchFlo 3D ara-yüzü ile telefonda kullanıcı dostu ve cezbedici bir yapı sunuyor. Çift kamera desteği, yüksek depolama alanı dışında tek söylenecek olumsuz şey ekstra bir kart yuvasının olmaması ve emsallerinin üzerinde bir fiyata sahip olması. Ancak Diamond için bir çok kullanıcı, tasarım ve 3D ekranı nedeni ile bu fiyatı bile katlanabilir bulabilir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
6 adımda numaranı taşı!
İlk aşamada abone, kimlik fotokopisi ile bir alıcı şebe***e şahsen başvuruyor ve başvuru esnasında taşıma talep formu, abonelik sözleşmesi doldurularak, müşteri tarafından imzalanıyor.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30 dakikada web sitesi kurun!
KİŞİSEL web sitenizi ya da şirketinizin sitesini hazırlamak belki de defalarca aklınızdan geçmiştir. İnternette hızlı bir aramayla sizin için bu işi üstlenebilecek sayısız firma bulabilirsiniz ancak web sitenizi kendi ellerinizle hazırlamak da oldukça ***ifli ve özel olabilir. Konuyu biraz incelediğinizde bu işin aslında imkansız olmadığını, hatta hiç de zor olmadığını göreceksiniz. İnternetin gelişimi, kullanıcıların etkileşiminin artması ve ücretsiz araçların ortaya çıkması, geçtiğimiz yıllar içinde web sitesi yapımını iyiden iyiye kolaylaştırdı.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
7 adımda frekans ayarı
Türksat 3A'ya geçildikten sonra hafta başı televizyon kullanıcıları kaos yaşadı. Birçok vatandaş boş yere soluğu uyducularda aldı. Kimileri de evlerinde saatlerce frekans ayarlarıyla uğraştı. Uydu cihazını uydu tamircilerine götürenler 10 YTL ödemek zorunda kaldı. Oysa Türksat geçen hafta yapılması gerekenleri basın toplantısı aracılığıyla duyurmuştu. Elinizdeki kumandadan bir kaç adımda ayarlarınızı yaptırmak mümkün..
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Nasıl bir netbook almalıyım?
Uzun zamandır "dizüstü bilgisayar" dendiğinde akan sular duruyor. Fiyatlar öyle bir geriledi ki uygun fiyat seviyesindeki bir masaüstü bilgisayarın üzerine 100 dolar daha katıp aynı ayarda bir dizüstü bilgisayar satın alınabiliyor. Seçenekler genelde 15 inç seviyesinde seyretti ve birçok kullanıcı "neden benzer özellikler daha küçük yapıda sunulmuyor?" diye düşünmeye başladı. Netbooklar yapıları itibariyle uygun fiyat seviyesindeki bir dizüstü bilgisayardan çok da farklı değiller. Geliştirilmiş birkaç yeni teknolojinin dışında fiyatları yükselten bir bileşen içerdikleri söylenemez.
Nokia'nın Home Control Center platformu, yeni nesil güvenlik ve akıllı ev çözümleri ve ev enerji yönetimi sistemlerine temel teşkil edecek.
Bu platform, üçüncü partilerin kendi akıllı ev çözüm ve servislerini de entegre edebileceği açık bir platform olma özelliği taşıyor. En temel tüketici değeri ise, dahili yüksek güvenlik seviyeleri sayesinde tüm çözüm alanlarında kolayca "tak ve çalıştır" deneyimi sağlaması. Bu platformdaki tüm çözümler yerel ya da uzaktan bir akıllı telefon veya kişisel bilgisayar aracılığıyla kullanılabiliyor. Tüketiciler elektrik kullanımlarını kontrol edebiliyor, cihazları açıp kapatabiliyor, sıcaklık, kamera ve hareket gibi veri ve objeleri izleyebiliyor. Güvenlik, ısıtma ve havalandırma sistemi gibi ev içinde kullanılan tüm sistemler gelecekte de Nokia platformuna bağlanabilecek.
Nokia yetkilileri konuyla ilgili görüşlerini şöyle belirtiyorlar, "Akıllı ev pazarında büyüme olduğunu gözlemliyoruz. Günümüz evlerinin her yerinde akıllı cihazlar var ama bugüne dek bu ev sistemlerinin çoğuyla bir arada çalıştırılabilecek, kullanımı kolay bir çözüm getirilememişti. Bizler, dışarıdaki ortaklarımızın bizim platformumuzun üzerinde kendi çözüm ve servislerini geliştirebilecekleri açık bir çözüm ortamı getirmek istiyoruz. Mobil servisin, özellikle evde kimse yokken, evdeki akıllı sistemleri kontrol edebilecek ideal bir arayüz olduğuna inanıyoruz."
Nokia ayrıca Avrupa'nın en büyük enerji şirketlerinden biri olan RWE ile işbirliğine gittiklerini de duyurdu. Bu işbirliği, evlerdeki CO2 izini ve enerji tüketimini yönetecek kapsamlı bir çözüm bulmayı amaçlıyor. Bu işbirliği ile RWE'nin enerji uzmanlığı Nokia'nın teknolojik deneyimi bir araya gelecek.
Bundan yola çıkan Nokia ile RWE'nin ilk ortak çözümü 2009 yılı sonlarına doğru evlerdeki ısıtma yönetimini odak alacak. Bu ürün, asıl ısı dağıtıcı sistemin uzaktan kumandalı termostatlarını içeren merkezi kontrol ünitesinden oluşuyor. Kullanıcı arayüzü ise bir kişisel bilgisayar veya mobil telefon olacak ve buna özel ayrı bir ekran da sağlanacak. RWE bu araçları yeni enerji tedarik sözleşmeleriyle birleştirmek gibi özel bir öneri de planlıyor. Nokia ile RWE ikinci adımda da, 2009 yılından sonra, akıllı ölçerlerle ilgili ilave servisler de sunmayı planlıyor. Bu servislerle tüketicilere, enerji tüketimleriyle ilgili gerçek zamanlı bilgiler sunulacak ve enerji faturalarını uzaktan kontrol etme fırsatı sağlanacak.
RWE yetkilileri, "akıllı ev enerji ürün yelpazemizde Nokia gibi dünya lideri bir teknoloji firmasıyla ortak çalışmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Amacımız, her evde rahatlıkla kullanılabilecek, basit, yenilikçi, yaratıcı ve enerji maliyetini düşüren etkin çözümler sunmaktır".
Ayrıca Nokia, evdeki akıllı sistemlere mobil erişim sağlayacak yeni nesil ürünler yaratmak için sağlam bir zemin oluşturacak bir dizi şirketle de birlikte çalışmaya başladı. Bu iş ortakları arasında Danfoss, Delta Dore, Ensto ve Meishar Immediate Community (MIC) ile Zensys yer alıyor. Nokia akıllı ev ortaklık programı, mobil erişimle açılacak ve yeni nesil akıllı evleri için yepyeni fırsatlar sunacak beş kilit nokta üzerine yapılandırıyor: Güvenlik, verimli enerji kullanma, sıhhat, inşaat, emlak ve akıllı ev çözümleri.
Nokia Home Control Center Nokia çözümlerinin bir parçası olacaktır. Çözüm, 2-3 Aralık tarihlerinde İspanya-Barselona'daki Nokia World etkinliği çerçevesinde tanıtılmıştır. Ticari lansmanı ise 2009 yılı sonunda gerçekleştirilecektir.
Turkcell, numara taşınabilirliği uygulamasında, 74 bin kişinin numarasını Turkcell’e taşıma talebinde bulunduğunu duyurdu.
Turkcell’den yapılan açıklamada, Turkcell’in numara taşınabilirliği performansı açısından bakıldığında, giden abonenin 3 katı kadar abonenin Turkcell’e geldiği kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi: "Numara taşınabilirliği süreci öncesinde yapılan; tüketicilerin hizmet alacakları mobil operatörü seçerken en çok; geniş kapsama alanı, kesintisiz ve kaliteli iletişim ve uygun fiyat tekliflerine önem verdiği öngörüsü doğru çıktı ve numara taşınabilirliğinin ilk 5 gününde tüketicilerin tercihi yine Turkcell oldu. 9- 13 Kasım tarihleri arasında 74.000 tüketici numarasıyla Turkcell avantajlarından yararlanma talebinde bulundu. Turkcell’in numara taşınabilirliği performansı açısından bakıldığında, giden abonenin 3 katı kadar abone Turkcell’e geldi."
Turkcell’in, çalışmalarını Telekomünikasyon Kurumu ile koordineli olarak sürdürdüğü, sistemle ilgili 13 bin test gerçekleştirdiği ve Telekomünikasyon Kurumu gözetiminde Numara Taşınabilirliği Sistemi (NTS) ile yapılan testlerin 14 Ekim 2008 itibarıyla başarıyla tamamlandığı kaydedilen açıklamada, "Bayileri ve çağrı merkezi dahil yaklaşık 13.000 kişiyi süreçle ilgili eğitti. Testler, eğitimler ve diğer hazırlıkların tamamlanmasıyla MNT ile ilgili tüm çalışmaları tamamlamış oldu" denildi.
-MNT’DE TONLU UYARIYA DİKKAT-
Mobil numara taşınabilirliği sürecinde tüketicilerin tonlu u
Turkcell, numara taşınabilirliği uygulamasında, 74 bin kişinin numarasını Turkcell’e taşıma talebinde bulunduğunu duyurdu.
Turkcell’den yapılan açıklamada, Turkcell’in numara taşınabilirliği performansı açısından bakıldığında, giden abonenin 3 katı kadar abonenin Turkcell’e geldiği kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi: "Numara taşınabilirliği süreci öncesinde yapılan; tüketicilerin hizmet alacakları mobil operatörü seçerken en çok; geniş kapsama alanı, kesintisiz ve kaliteli iletişim ve uygun fiyat tekliflerine önem verdiği öngörüsü doğru çıktı ve numara taşınabilirliğinin ilk 5 gününde tüketicilerin tercihi yine Turkcell oldu. 9- 13 Kasım tarihleri arasında 74.000 tüketici numarasıyla Turkcell avantajlarından yararlanma talebinde bulundu. Turkcell’in numara taşınabilirliği performansı açısından bakıldığında, giden abonenin 3 katı kadar abone Turkcell’e geldi."
Turkcell’in, çalışmalarını Telekomünikasyon Kurumu ile koordineli olarak sürdürdüğü, sistemle ilgili 13 bin test gerçekleştirdiği ve Telekomünikasyon Kurumu gözetiminde Numara Taşınabilirliği Sistemi (NTS) ile yapılan testlerin 14 Ekim 2008 itibarıyla başarıyla tamamlandığı kaydedilen açıklamada, "Bayileri ve çağrı merkezi dahil yaklaşık 13.000 kişiyi süreçle ilgili eğitti. Testler, eğitimler ve diğer hazırlıkların tamamlanmasıyla MNT ile ilgili tüm çalışmaları tamamlamış oldu" denildi.
-MNT’DE TONLU UYARIYA DİKKAT-
Mobil numara taşınabilirliği sürecinde tüketicilerin tonlu uyarı sistemine dikkat etmesi gerekiyor. Şebeke içinde aranıldığı düşünülen abonenin numarası başka operatöre taşınmışsa arayan kişi bir ton sesi duyuyor.
Abonenin burada ton sesine dikkat etmesi faturasına beklenmedik bir ücret yansımasını önleyecek.
yarı sistemine dikkat etmesi gerekiyor. Şebeke içinde aranıldığı düşünülen abonenin numarası başka operatöre taşınmışsa arayan kişi bir ton sesi duyuyor.
Abonenin burada ton sesine dikkat etmesi faturasına beklenmedik bir ücret yansımasını önleyecek.
Cep telefonu operatörü Avea, numara taşınabilirliği uygulaması için özel bir kampanya başlattı
Şirket, 31 Aralık 2008 tarihine kadar numarasını faturasız tarifelerine taşıyan cep telefonu abonelerine, 2 ay boyunca her yöne 600 dakika hediye edeceğini açıkladı. Avea’nın açıklamasında kampanyanın ‘hoşgeldin’ hediyesi olduğunun altı çiziliyor.
31 Aralık’a kadar sürecek kampanya kapsamında, numarasını Avea’ya taşıyarak faturasız tarifelerden birini seçen bireysel ve kurumsal aboneler 2 ay boyunca her ay her yöne 300’er dakika, toplamda da 600 dakika kazanıyor.
Bu uygulamadan yararlanmak için, öncelikle numaranın taşınması ardından da 1 ay içerisinde tek seferde en az 100 kontörün yüklenmesi gerekiyor.
Toshiba, taşınabilir mini bilgisayar kategorisinde 12.1 inç ekrana sahip olan Portege A600’ü tanıttı
1.46 kilogram ağırlığında olan yeni model dizüstü bilgisayar, 3D sensörleri ile darbeye dayanıklı hard diske sahip. Cihaz, çoklu seviye şifre koruma ve parmak izi tanıma ile kolay giriş yapabilme gibi güvenlik özellikleriyle destekleniyor.
Portege A600, Intel Centrino 2 CPU üzerinde çalışıyor. 8 saate kadar dayanan pil ömrü, cihazın iddialı olduğu bir diğer özellik olarak öne çıkıyor.
Mobil ortamda 7.2 Mbps’a kadar veri akışı sağlayan dahili mobil genişbant modülü içeren SIM Kart girişi, WLAN ve Bluetooth özelliği, cihaza teknoloji tarafında güç katıyor.
Bu arada Portege R600’ün, kurşun, cıva ve diğer tehlikeli maddelerin kullanımını kısıtlı düzeyde tutarak çevresel etkileri en aza indirgediği de açıklandı.
Toshiba’nın Türkiye pazarında satışa çıkardığı G500 modeli cep telefonu, küçük boyutlarının yanı sıra içerisindeki WLAN özelliğiyle dikkat çekiyor.
</B>WLAN özelliği sayesinde bir iş telefonu gibi kullanılabilen ürün, Windows Mobile işletim sistemiyle çalışıyor.
Sürgülü kapak tasarıma sahip olan yeni model cihaz, parmak izi okuma teknolojisini de destekliyor. 2.3 inç boyutundaki QVGA ekranıyla gelişmiş renk deneyimi sunan ürün üzerinde, DivX formatında görüntüler de izlenebiliyor.
G500, fotoğraf alanında da 2 megapiksellik kamerayı içerisinde bulunduruyor. 110 gram ağırlığında olan ve 64 MB dahili hafızası bulunan G500’ün kutusunda, 2GB boyutunda hafıza kartı bulunuyor. </B>
</B> </B>
</B> </B>
</B> </B>
</B> </B>
Logitech Milyarıncı Mouse’unu İlk Bilgisayar Mouse’unun 40. yıldönümünde piyasaya sunuyor!
Milyarıncı mouse’unu piyasaya süren Logitech, 1980’li yıllarda bilgisayar mouse’unun geliştirilmesine öncülük etti. Marka, insanların dijital deneyimleriyle aralarında bağ kurarak, mouse teknolojisiyle ilgili neredeyse tüm büyük yeniliklerde yer aldı. Bugün tüm dünyada bilgisayar mouse’u kullanan bir milyarın üzerinde insan bulunyor, ayrıca analiz firması Gartner tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2014’e kadar bir milyar insanın daha mouse kullanacağını düşünülüyor. Bunlar göz önüne alındığında, Logitech bir sonraki bir milyarıncı mouse’u ve gelecekte sunacağı çevrebirim cihazlarıyla yenilikler yaratmaya devam edecek.
İsviçre Apples ‘de bir çiftlik evinde kurulan ve kısa zaman içinde Silicon Vadisi’ne genişleyen Logitech, ilk perakende mouse’unu 1985 yılında piyasa sürdü ve 1996 yılında 100 milyonuncu mouse rekoruna ulaştı. Bundan yedi yıl sonra Logitech’in mouse satışları, 500 milyona ulaştı. Logitech bugün, 100’ün üzerinde ülkede mouse satıyor ve günde 376.000 ayda 7.8 milyon mouse üretiyor.
Logitech Başkan ve CEO’su Gerald P. Quindlen konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Logitech P4 mouse’un 1982 yılında piyasaya sürülmesinden bu yana, Logitech’in mouse’ları PC gelişiminde büyük bir rol oynadı. Son yıllarda, insanların bilgisayarlarını kullanma şekli önemli ölçüde değişti; öyle ki bir zamanlar sadece iş cihazı olarak görülen bilgisayarlar kişisel yaşamımıza iyice girdi. Logitech bu değişen koşullara yönelik ihtiyaçları karşılayabilmek için sadece son beş yılda dünyadaki ilk lazer mouse’u, hyper-fast (çok yüksek hızlı) kaydırma ve nano-receiver (nano-alıcı) gibi teknolojileri duyurarak sürekli olarak yenilik yapmaya devam etti.”
Rory Dooley, Logitech Kontrol Cihazları Birimi Üst Düzey Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü ise konuyla ilgili olarak; “Harekete dayalı Logitech MX Air mouse ve avuç içi boyutundaki hibrid Logitech diNovo Mini klavye, Logitech’in önümüzdeki dönemlerde ne gibi yenilikler yapacağına dair ipucu veriyor. Geleneksel mouse ve klavyeler hali hazırda verimli bir ortam sağlarken, dijital ev kavramının ve yeni eğlence formlarının ortaya çıkması bilgisayarla etkileşim anlamında yeni kapılar açıyor. Bu ses, dokunuş ya da tamamen yeni bir şey olabilir” dedi.
Logitech bir kilometretaşını kutlarken, birçok insan, bilgisayar mouse’unun piyasaya sürülmesinin 40. yılını kutluyor olacak.
Uluslararası Stanford Araştırma Enstitüsü (SRI) Başkan ve CEO’su Curt Carlson, “Önde gelen bir mouse üreticisi böyle bir kilometre taşına ulaşırken, aynı ay Doug Engelbart’ın efsanevi bilgisayar mouse’unu halka sunmasının 40. yıldönümünü kutluyor olmamız ne büyük bir tesadüf. Logitech’in ürün yenilikleri, Engelbart’ın insanların bilgisayarlarla aralarında interaktif ve işbirlikçi bir etkileşim sağlama vizyonunu desteklemektedir” dedi.
Nokia, dünya genelinde insanların gerektiğinde nasıl yol bulduklarını incelediği araştırmasının sonuçlarını açıkladı.
Metropoliten olarak anılan büyük kentlerde dolaşırken kaybolmanın kaçınılmaz olduğunu pek çok insan kendi deneyimlerinden de bilir. Harita destekli cihazlarda dünya lideri olan Nokia tarafından yaptırılan bir araştırmada*, örneğin, nüfusu İstanbul’un nüfusuna yakın olan Londra’da (yaklaşık 10–12 milyon) dolaşan insanların, bu kentin iki katı büyüklüğündeki Bangkok ve Pekin gibi kentlerde dolaşanlardan daha fazla kaybolduğu saptandı. Bu bulgular, dünya genelinde ve şu ana dek yapılan en büyük navigasyon araştırmalarından biri olan bir araştırmanın parçası olarak çıktı. Araştırmaya 13 ülkeden 12,500 insan katıldı ve kendilerine yön bulma duyuları ve navigasyon alışkanlıklarıyla ilgili sorular soruldu.
Araştırmadan ortaya çıkan bulgular, her on kişiden birinin (yüzde on) Londra gibi büyük bir kentte kaybolmadan dolaşmanın imkânsız olduğunu düşündüğünü gösteriyor. Gezegende en çok kaybolunan diğer kentleri ise sırasıyla Paris (yüzde dokuz), Bangkok (yüzde beş), Hong Kong (yüzde beş) ve Pekin (yüzde dört) izliyor. Dahası, İstanbul gibi büyük kentlerde sık sık rastlandığı ve Londra’da da üç kişiden birinin kabul ettiği gibi insanlara yanlış yol tarif edildiği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Araştırma sonucunda ortaya çıkan ilginç saptamalardan bazıları da şöyle:
• İnsanların yüzde 30’u kaybolduğu için, o sırada kavga eden ya da bağırarak yol tarif eden eşini suçluyor.
• Teknoloji bağımlılığı öyle bir noktaya ulaşmış ki, her dört kişiden biri çevrimiçi haritalar veya GPS olmazsa yolunu asla bulamayacağına inanıyor.
• Her on İspanyoldan biri yön bulma duyusunun, iyi şarapta da olduğu gibi yaşla birlikte olgunlaştığını düşünüyor.
• En çok Hintli erkeklerin, çocuklarının doğumuna yetişemediği ortaya çıkıyor.
• İtalyanların yaklaşık dörtte biri yollarını mobil navigasyon cihazları kullanarak buluyor.
• Çinlilerin yarısı, yol tarifini diğer kişilere sorarak almaya yöneliyor.
• Asyalıların yolda kaybolmalarına getirdiği en popüler mazeret kötü hava koşulları.
• Ruslar yol tarifi konusuna farklı bir motivasyonla yaklaşıyor; on kişiden biri yol sormayı flört fırsatı olarak kullanıyor.
Dijital navigasyon geleneksel haritaların yerini alıyor
Araştırmaya katılanların yüzde 25’inden çoğu yollarını bulurken çevrimiçi araçlara ve mobil navigasyon araçlarına güvendiklerini ifade ediyor. Katılımcıların yüzden 13’ü ise, en çok kullandıkları navigasyon cihazının cep telefonu olduğunu özellikle ortaya koyuyor. Yön bulma duyusunun en yüksek olduğu ülke ise Almanya. Almanya’da halkın üçte biri hiçbir zaman kaybolmadıklarını ifade ediyorlar. Elbette, buna paralel olarak Almanya, uydu navigasyon sistemlerini de en çok kullanan ülke olarak ortaya çıkıyor. Her on kadından biri geleneksel haritalardan yol bulamadıklarını ifade ederken, bu rakamın erkeklerin iki katı olduğu saptanıyor. Tüm bunlar artık geleneksel haritaların, pusulanın ve dünya genelinde zayıf olduğu kabul edilen harita okuma becerilerine dayanmanın sonunun geldiğini gösteriyor.
Yön bulma duyusu
Her beş kişiden biri yön bulma duyusunun genetik olduğuna ve yön bulmakta zorlanmanın doğuştan gelen bir özellikle olduğuna inanıyor. Bununla birlikte yön bulma yeteneğinin ender bir yetenek olduğu ve çevrimiçi haritalar ve mobil navigasyondaki muazzam gelişmelere rağmen araştırmaya katılanların neredeyse hepsi (yüzde 93) hala sık sık kaybolduğunu belirtiyor. Kaybolanların yitirdiği zaman ise ortalama 13 dakika olarak saptanıyor. Kimileri için bu süre son derece büyük önem taşıyor: on kişiden biri iş görüşmelerini, önemli bir iş toplantısını ya da bineceği uçağı yolda kaybolmak yüzünden kaçırdığını belirtiyor. Kaybolmak insanların kişisel yaşamlarını da etkiliyor. Her on Brezilyalıdan biri yolda kaybolduğu için buluşacakları arkadaşıyla randevusunu kaçırdığını ifade ediyor.
Nokia yetkilileri bu konudaki görüşlerini şöyle belirtiyor, “Artık giderek daha çok sayıda insan telefonlarındaki ve arabalarındaki navigasyon cihazlarını rahatlıkla kullanabiliyor ve günlük yaşamlarında bu cihazları kullanmanın doğrudan faydalarını görebiliyor. Cep telefonlarındaki navigasyon özelliklerini kullanabiliyor, gitmek istedikleri yönlere uygun rota çizebiliyorlar. Ayrıca bilgileri güncellemek de geleneksel haritalara kıyasla çok daha çabuk ve kolay yapılabiliyor. Hatta navigasyon destekli cep telefonunuzla, pek çok kişiyi yol değiştirmek zorunda bırakan trafik tıkanıklıklarından ve yol yapım çalışmalarından da kaçmayı başarabiliyorsunuz.”
Sürekli değişen durumlara uyum sağlamak
Kendisine yol sorulan kişiler genellikle, heykeller, camiler, kiliseler ve köprüler gibi çok iyi bilinen yapıları referans vererek yolu tarif etmeye çalışırlar. Yol tarifleri, kentlerin kendilerine özgü kültürlerini de yansıtıyor. İngiltere’deki insanlar yolları tarif etmek için genelde semt barlarını ve kulüplerini kullanıyor. Çin’de yol sorulduğunda ise gökdelenler referans verilerek yol tarif ediliyor.
Nokia yetkileri, “Kentlerin hızla büyüdüğü, yeni yapıların ve yolların yapıldığı bir ortamda insanlar artık yanlarından ayırmadıkları navigasyon cihazlarına çok daha fazla güveniyorlar. Yayalar için geliştirilen sokak sokak navigasyon özelliği, gidecekleri istikameti kolayca bulmak isteyen insanların dört elle sarılacağı bir teknoloji.” diyor.
En yeni hizmetleri Nokia 6210 Navigator gibi cihazlarla buluşturan Nokia Maps servisi, yolunuzu kaybetmemek için kusursuz bir araç. Sokak sokak yaya navigasyonu, yüksek duyarlıklı A-GPS (Assisted GPS) ve entegre pusula ile herkes gitmek istediği yere en etkin şekilde ulaşabiliyor. Nokia Maps gerek yurt içinde, gerekse yurtdışında mükemmel bir yol arkadaşı.
* Araştırma 1-23 Ekim 2008 tarihleri arasında ICM tarafından 13 ülkede 12,500 katılımcıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan ülkeler arasında İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya, İtalya, Avustralya, Brezilya, Çin, BAE, Rusya, Singapur, Hindistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti yer almaktadır.
Xerox, düşük sıcaklıkta eriyebilen yeni bir toner teknolojisi geliştirdiğini ve fabrika üretimine hazırlandığını duyurdu.
Xerox;lu bilim adamlarının geliştirdiği yeni nesil kimyasal toner, dijital baskı makinelerinde yüzde 30’lara varan oranlarda enerji tasarrufu sağlayacak.
Xerox, ABD’nin Webster şehrindeki toner üretim tesislerinde her biri yaklaşık 100.000 litre büyüklüğündeki 6 adet toner tankında üreteceği yeni tonerin fabrika üretimine 2009 yılı içinde başlamayı planlıyor.
Yazıcı ve çok fonksiyonlu ofis cihazlarının, en fazla elektrik kullandığı an, tonerin ısınması ve kağıt üzerine aktarılması işlemi esnasında yaşanıyor. Yazıcı cihazları tükettikleri toplam elektriğin yüzde 50 ile yüzde 80’ini bu işlem esnasında kullanıyor.
Mevcut tonerlere göre 45 Fahrenhayt (7,22 santigrat) daha düşük bir ısıda eriyen yeni toner teknolojisi, yazıcının baskı işlemi için daha az elektrik talep etmesini sağlıyor.
Xerox’un Kanada’daki AR-GE Merkezinde geliştirilen yeni kimyasal toner teknolojisinin, dijital baskı makinelerinin kullandığı elektrik enerjisi miktarını yüzde 15 ile yüzde 30 arasında düşüreceği belirtiliyor.
Teknolojinin ulaştığı en son noktanın sergilendiği COMPEX Uluslararası Bilgisayar ve Tüketici Elektroniği Fuarı 33’ncü kez ziyaretçileriyle buluşuyor.
Lütfi Kırdar Fuar Merkezi’nde düzenlenen, aralarında Toshiba, Lenovo gibi üst düzey teknoloji markalarının da bulunduğu 300’ü aşkın yerli ve yabancı marka ve firma COMPEX Fuarında son teknoloji ürünlerini sergileme fırsatı bulacaklar.
Oyun tutkunlarını buluşturacak Türkiye’nin ilk büyük oyun festivali olan INTEL GameX oyun alanı, sıra dışı fiyatlarla teknoloji ürünlerinin satışının gerçekleştirileceği 600 metrekare alana kurulu Media Markt ile teknoloji çılgınlığının yaşanacağı COMPEX, 20-23 Kasım 2008 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek.
Her Çocuğa Bir Dizüstü’ organizasyonun bilgisayarları 399 dolardan satışa sunuldu. Bilgisayarlar internet aracılığıyla satılıyor.
Amerikan “Her Çocuğa Bir Dizüstü” (OLPC) organizasyonunun Üçüncü Dünya ülkelerinde yaşayan çocukları hedef alacak şekilde geliştirdiği XO dizüstü bilgisayarlar, dünden itibaren amazon.com aracılığıyla Türkiye’den de müşterilere satılmaya başlandı.
Nicholas Negroponte’nin kurduğu OLPC’nin projeyi geliştirirken amacı, 100 dolara satılabilecek bir dizüstü bilgisayarı Üçüncü Dünya ülkelerindeki yoksul çocuklara hükümetlerin yapacağı yardımlarla dağıtmaktı. Ancak hesaplar umulanın çok üzerinde çıktı. Bilgisayar dün 27 AB ülkesinin yanı sıra İsviçre, Rusya ve Türkiye için 399 dolardan satışa sunuldu.
600 bin satıldı
Bu rakam tek bir bilgisayarın fiyatı değil. Bilgisayarı satın alan kişi, aslında diğeri yoksul bir çocuğa verilmek üzere iki bilgisayar alıyor. Bu programın adı da “Bir Vermek İçin, Bir Al.”
Geçen yıl kasım ayında ABD’de satışa çıkarılan XO’dan bugüne dek bu ülkede 170 bin adet satıldı.
100 dolara mal edilmesi planlanan XO’nun maliyeti 188 dolar olmuştu. Aslında satış rakamları bugüne dek beklenenin altında kaldı. Dünyada 600 bin XO satılabildi ki, bunun nedeni olarak projede yer alacaklarını söyleyip vazgeçen ülkelerin tutumu gösteriliyor.
XO’nun AB ülkelerine ve Türkiye’ye geç gelmesinin nedeniyse teslimat konusunda yaşanan sıkıntılardı.
Üçüncü Dünya hedeflenerek üretilen XO’lar en zorlu doğa koşullarında kullanılmak üzere tasarlandı.
Yoksul ülke çocukları için geliştirilen ve maliyeti 188 doları bulmasına karşın "100 dolarlık lap top" olarak bilinen kampanyadan Avrupa ülkeleri de yararlanacak.
"Her Çocuğa Bir Lap Top" (The One Lap Top Per Child-OLPC) adlı kuruluş tarafından üretilen ve XO lap top da denilen ucuz bilgisayarlar, ABD’de daha önce başlatılan "Bir ver, bir al" kampanyası çerçevesinde, internetten satış yapan Amazon şirketinin Avrupa branşlarında bugün satılmaya başladı.
Şimdilik Amazon’un satış yaptığı İngiltere, Almanya ve Fransa’da satılan bilgisayarların yakında Türkiye, İsviçre ve Rusya ile 27 AB üyesi ülkenin tamamında satılması bekleniyor.
"Bir ver, bir al" kampanyası çerçevesinde yaklaşık 313 avro (yaklaşık 620 YTL) ödeyecek alıcılar, yeşil beyaz renkteki bilgisayarların birini gelişmekte olan bir ülkedeki bir çocuğa bağışlayacak.
ABD’nin prestijli üniversitesi Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyesi Nicholas Negroponte tarafından kurulan OLPC, geçen yıl ABD’de kasımda başlattığı kampanya çerçevesinde 190 bin civarında bilgisayar satmış, ancak bilgisayarların zamanında tesliminde bazı sorunlar çıkmıştı.
OLPC’nin başta 100 dolara mal etmeyi planladığı ucuz bilgisayarların 188 dolar civarındaki maliyeti, gelişmekte olan ülke hükümetlerinin büyük miktarlarda sipariş vermesine engel olmuş ve birçok ülke XO ile ilgilendiğini bildirmesine karşın, grup şimdiye dek bu dizüstü bilgisayarlardan sadece 600 bin adet satabildiğini açıklamıştı.
İşlemci devi Intel’in Classmate adlı ürünüyle rekabet etmek zorunda kalan XO için en son Kolombiya’nın Caldas bölgesi 65 bin adet sipariş verdi.
Venezüella ise okul çocukları içini Classmate adlı bilgisayardan eylülde bir milyon adet sipariş etti.
Teknolojide sınır tanımayan Japonlar şimdi de çevreçi çözümlere kafa yoruyor. İşte Bamgoo...
Bunu da Japonlar yaptı. Bamgoo adı verilen elektrikli otomobilin gövdesi tamamen bambudan.
Japonya'nın Kyoto kentinde hayata geçirilen Bamgoo yalnızca 60 kilogram ağırlığında ve 270 santimetre uzunluğunda.
Tek kişilik olarak tasarlanan Bamgoo Kyoto Üniversitesi'nin labaratuarlarında geliştirildi.
Bamgoo 50 kilometre hız yapabiliyor
Son yıllarda birbiri ardına çıkan müzik temalı oyunlar, evleri sanal sahnelere çeviriyor, oyunculara “sanal müzisyen” olma şansı tanıyor
Menderes Özel
Daha önce Rock Band serisinden iki, Wii Music’ten bir kez bahseden ve Wii Music’in Türkiye’ye getirileceğinden haberdar olup da niye bir girişimci Rock Band 2’yi getirmiyor diye sızlanan ben, son bir kez daha çağrıda bulunuyorum; “Bu oyunu getiren iyi para kazanır” diye...
Geçenlerde Melis (Alphan) Paris’e gitmeden önce “Bir şey ister misin?” diye sordu. Ben utana sıkıla bir Rock Band 2 getirirsen hiç fena olmaz dedim. “Tamam” yanıtını verdiğinde, ben yine utana sıkıla “Ama kutunun içinde oyuncak bir davul seti, bir gitar, bir mikrofon, vs. var” diye devam edince gözleri faltaşı gibi açıldı; sesi titreyerek “getirmeye çalışırım” dedi. Ben sonra vazgeçtiğimi, söyledim.
Devasa ebatlardaki oyun Amazon’da 300 YTL’ye eşit dolara satılıyor. Gittigidiyor’daki fiyatıysa 735 YTL. Bu oyunu ebay veya amazon’dan almaya kalktığımızda bir 300 YTL daha nakliye ücreti vermek gerekiyor. Yine karşımıza 735 YTL’den daha ekonomik bir tablo çıkıyor: 600 YTL. Merak ettiğim bu kadar parayı verdikten sonra, gümrükte bir sorun yaşanıp yaşanmayacağı. Bilen varsa lütfen anlatsın...
Beatles geliyor
Şimdi Rock Band’in yapımcıları Harmonix ve MTV Games, Beatles şarkılarının kullanılacağı yeni bir oyun üzerinde çalışıyor, ki bu oyun Beatles müziğinin kullanılacağı ilk oyunu olacak. 2009’a damgasını vuracak diğer müzikal oyunlar şunlar:
Wii MusicSatışına 14 Kasım’da başlanacak olan oyun, müzikal açıdan daha eğitimsel bir fonksiyon üstleniyor. Efsane geliştiricisi Shigeru Miyamoto, Wii Music’in oyunculara yanlış nota basma riski olmadan eğlenceli saatler vadettiğini söylüyor. Mario ve Zelda gibi en iyi satan oyun karakterlerinin yaratıcısı da olan Miyamoto, “Amaç, bir enstrüman çalmasını bilmeyenlerin çalarken eğlenmesi, sınırsız bir şekilde doğaçlama yapmasını sağlamak” diyor.
Guitar Hero World Tour
Bu oyunun daha doğrudan bir yaklaşımı var: “İçindeki rock yıldızını açığa çıkar” sloganı da bu yaklaşımı işaret ediyor. Guitar Hero serisinin son halkası World Tour yani Dünya Turnesi’nde oyuncular bir grup kurabiliyor. Aynı anda dört kişiye kadar oynanabilen oyunda, oyuncular ekranda akan notaları ellerindeki oyuncak gitarlarla, davul ve mikrofonla doğru zamanda yakalamaya çalışıyor.
Rock Band 2
Kısaca özetleyeyim, Aynı anda 4 kişinin bir rock grubu edasıyla oynamasına izin veren Rock Band 2’deki oyuncak enstrümanlar, dışarıda satılan eklentilerle kişiselleştirilebiliyor. Mesela gitarlara özel üretilmiş çıkarmalar, değişik askılar veya davula eklenecek ekstra ziller oyunun havasına hava katıyor. Davul seti daha profesyonel bir setle de değiştirilebiliyor. Bu eklentiye de fazladan 200 dolar vermek gerekiyor. Bu davul gerçek bir elektronik davul işlevi de görüyor.
Teknolojinin kucağımıza kadar çıkmış hali dizüstü bilgisayarlar bugün 40 yaşına girdi. Peki bu fikri ilk akıl eden kişi olan Alan Kay, günümüzün dizüstüleri konusunda ne diyor?
Çok tini, bir o kadar da mini (05/11/2008) İkisi bir yerde (04/11/2008) Casper Nirvana uçuyor (03/11/2008) Eee PC'ler 200 dolara düşüyor (01/11/2008) Monitörler daha parlak, ama değil (31/10/2008) Bilgisayar denen nesneyi çantamıza, oradan da çıkmamacasına hayatımıza sokan dizüstü/taşınabilir bilgisayar teknolojisi, bugün 40 yaşına girdi. Ancak dizüstü bilgisayarlarla geçen dönemimiz dört onyılı bulmuş olmasına rağmen, cihazların hala katedecek bayağı yolu var.
İlk taşınır bilgisayar fikri, Xerox PARC bilgisayar mühendisi Alan Kay'den çıktı. Kay, bu fikri, bilgisayarların onlarca kilo ağırlığında, delikli kart yiyen canavarlar olduğu 1968 yılında bulmuştu. Kay'e göre bilgisayar en fazla bir kilo ağırlığında, ince bir nesne olmalı ve işleri bir nebze kolaylaştırmak için insanları zorlamaktansa, insan çabalarının etkinliğini artırmalıydı. Kay, ilk olarak iki çocuğu büyükçe birer kitap boyunda, tablet şeklinde bilgisayarlarla oynarken çizdiği eskizden yola çıkarak maketler yaptı.
Bunlar, hangi boy ve ağırlıktaki taşınabilir bilgisayarların işlevsel olduğunu anlamak için kartondan yapılıp içine kurşun ağırlıklar doldurulan çeşitli boylarda karton kutulardan oluşuyordu. Kay'e göre bir şeyin "taşınabilir" olması, kaldırılıp başka bir yere konabilmesi değil, çantada ya da elde başka nesnelerin de taşınmasına yer bırakması anlamına geliyordu. Ayrıca, 1 milyon piksel gösterebilme kapasitesine sahip olmalıydı. Kay, bu özellikleri "Dynabook" adı altında bir rapor halinde Xerox'a sunduğında, günün teknolojisi düşünülerek cihaz biraz daha büyütülüp ağırlaştırılmıştı. Ancak, Kay'in bir dizüstü bilgisayarın boyu ve kapasitesi konusundaki ilk tespitleri hala geçerliliğini koruyor.
Bundan 13 yıl sonra, 1981'de çıkan ilk "taşınabilir" bilgisayar olan Osborne 1'in, Alan Kay'in fikirleriyle pek ilgisi yoktu. Sadece 5 inçlik bir CRT ekrana sahip olan cihazın ağırlığı 11 kiloya yakındı. Aynı yıl piyasaya sürülen ilk "dizüstü" bilgisayar Epson HX-20'nin ise boyu bir A4 kağıt kadar, ağırlığı mantıklı 1.6 kg. gibi mantıklı bir miktardı, ancak ekranı hesap makinesi kadardı. Ertesi yıl ise kapaklı tasarıma sahip ilk dizüstü, GRiD Compass 1100 oldu. Bu cihazların fiyatları, stratosferi zorluyordu. Taşınır bilgisayarlar çok uzun süre boyunca zengin işadamlarının oyuncağı ya da yüksek teknolojiye ihtiyacı olan şirketlerin lüksü olarak kaldı. Alan Kay'in düşlediği yaygınlığa ulaşması, hayli yeni bir hadise.
Son zamanlarda hayli evrim geçiren ve 1 kg.a kadar hafiflemeyi başaran günümüzün dizüstü bilgisayarları, hala Kay'i tatmin etmekten çok uzak. Kay, geçtiğimiz yıldan beri piyasayı esir eden mini dizüstüleri, işlevleri daha küçük cihazlar (akıllı telefonlar, avuçiçi bilgisayarlar) tarafından yerine getirilebildiği için "ziyanlık" olarak niteliyor. Kay ayrıca "her web tarayıcısı kullandığında yüzünün asıldığını, bu işin daha insan odaklı, kullanıcı dostu yolları olduğunu ama yazılımcıların sanki bilerek bunlardan kaçındığını" belirtiyor. Yani "insan çabasının etkinliğini artırmak" konusunda da başarıya ulaşılamadı. Kay'e son zamanlarda gerek boyutu, gerek arayüzüyle en çok umut veren cihaz ise OLPC XO.
Kaynak: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
GPS endüstrisinin lider oyuncularından Mio'nun navigasyon cihazı C725, multimedya özellikleriyle göz kamaştırıyor.
7 inçlik parlak ve geniş ekranıyla müzik dinleyip, video seyredilebileceğiniz Mio C725 modelinde, kendinize özel bir fotoğraf albümü oluşturabilmeniz de mümkün.
7 inç genişliğindeki dokunmatik ekranı ve zarif tasarımıyla otomobillere şıklık katan Mio C725, akıllı yazılımı sayesinde kullanım kolaylığı sağlıyor. Mio C725 800x480 çözünürlükteki ekranıyla video izlemenize olanak tanırken hafıza kartına ya da flash sürücüye yükleyebileceğiniz fotoğraflarla özel bir fotoğraf albümü yaratma ve yanınızda taşıma imkanı da sunuyor.
Mio C725'te bulunan MioMore Desktop uygulaması, cihazınızda yer alan harita bilgilerini güncelleyebilmenize, yeni harita eklemenize, POI düzenleyebilmenize; SD/MMC Kart Yuvası, 64MB dinamik hafızası ve 2GB'lık artabilen hafıza kapasitesi ise yeni harita bilgileri ekleyebilmenize olanak tanıyor. C725'in, 3.5mm'lik telefon ve radyo kulaklığı çıkışı, DVD, Dijial TV ve taşınabilir hard disk ile bağlantı yapmayı sağlayan çıkışları sayesinde veri aktarımı kolaylıkla sağlanabiliyor. Mio C725, aynı zamanda AV girişiyle diğer cihazlara bağlanarak müzik ve video izleme olanağı da sunuyor.
Akıllı klavyesi sayesinde adres arama derdine son veren Mio C725, hızlı ve kısa rota seçenekleriyle de gideceğiniz yere kaybolmadan ulaşmanızı sağlıyor. 38 Avrupa ülkesinin harita bilgilerinin bulunduğu ve Türkçe dâhil 12 dilde sesli yönlendirme yapabilen Mio C725 kutudan çıkarıldığı anda kullanıma hazır durumda bulunuyor.
GPS endüstrisinin lider oyuncularından Mio'nun yeni modeli C725, SiRF starIII teknolojisi ile yüksek binaların arasından bile GPS sinyallerini alabiliyor. Hafızasında önceden yüklenmiş olan eczane, benzin istasyonu, ATM gibi gerekli noktalar listesi (POI) bulunduran C725, seyahatlerinizin yanı sıra şehir hayatının karmaşasında da en büyük yardımcınız olmaya aday. Mio Teknoloji firmasının Türkiye'deki tek distribütörü olan olan Albim Bilgi İşlem, cihazların tamir ve bakımı için gerekli olan Teknik Servis hizmetlerini de yürütüyor. Mio C725 modeli 799KDV fiyatla satışa sunuluyor.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. şarj edilebilen ilk otomobil satışa çıkarıldı
Çin’de seri üretimi yapılan ilk hibrit (melez motorlu) otomobil bugün iç piyasada satışa çıkarıldı.
Hem elektrik hem de benzinli motora sahip aracın üreticisi BYD Auto, F3DM adı verilen otomobilin 150 bin yuana (yaklaşık 33,6 bin YTL) satılacağını belirterek, bunun, sürücüsünün evinde normal elektrik prizi ve aynı zamanda özel istasyonlardan şarj edebileceği, dünyanın ilk otomobili olduğunu bildirdi.
Şirketin başkanı Vang Çuanfu, elektrik-benzinli F3DM ile yenilenebilir enerjiler kullanan otomobil pazarında avantaj elde ettiklerini belirtti.
Çin’in 12 kadar kentinde satışa çıkan F3DM, bataryası dolu olduğunda 100 km yol alabiliyor.
Şenzen kentinde kurulu ve elektronik parçalar ile bataryalar konusunda uzman Çin şirketinin hisselerinin yüzde 9,9’u Amerikalı milyarder Warren Buffet’a ait bulunuyor.
Çin’de başka otomobil üreticisi firmalar da hibrit modeller üzerinde çalışır, ancak henüz hiçbiri modellerini satışa çıkaramazken, BYD (Build your dreams-Rüyalarınızı gerçekleştirin) şirketi, Japon Toyota ve Amerikan General Motors’dan önce evde şarj edilebilen ilk otomobili piyasaya çıkardığını açıkladı.
![]()
Yer imleri