Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 2/2 İlkİlk 12
13 sonuçtan 11 ile 13 arası

Konu: Diyet Ve Kilo Yönetimi

  1. #11

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Osman MÜFTÜOĞLU Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Yanlış diyetler hasta ediyor


    Her bahar olduğu gibi, bu bahar da bir "yeni diyet" furyası ortalığı kasıp kavuruyor.


    Aslında bu yenilerin de eskilerden hiçbir farkı yok. Tek fark var: İddialar bu yıl daha da uçuk: Bir haftada dört-beş, hatta yedi kiloyu vermeyi garanti edenler bile var. Eğer, bu "diyet mucitleri"nin söylediklerine inanırsanız, bir haftada yedi, on haftada 70 kilo verir, kendinizi bile ortadan kaldırabilirsiniz!

    Bu yılın başka bir yeniliği ise uzun bir süre Güneybatı ve Güneydoğu Amerika kıyılarında gezinen diyet mucitlerinin, tası tarağı toplayıp Kuzey’e kaymaları, New York’a geçmeleri... Bu yılki diyet palavrasının adı "New York Diyeti". Florida kökenli "South Beach Diyeti" veya Kaliforniya kökenli "Sonoma Diyeti" çoktan "out" oldu.

    Diyetler yeni ama içerikler, yanlışlar hiç değişmemiş. Bilinen taktikler aynen korunuyor:

    Diyet listesini mümkün olduğu kadar düşük kalorili tutacaksın, mümkünse 800 kalorinin üzerine çıkmayacaksın (birinci yanlış)

    Protein tüketimini mümkün olduğu kadar artırıp, hafif bir ketoz durumu yaratacaksın (ikinci ve en önemli günah)

    Listeyi yaparken, zor bulunan, pahalı ve farklı besinler kullanacaksın. Domates, salatalık kulvarından çıkıp avokado, bluberry yoluna sapacaksın (üçüncü saçmalık)

    Diyet listelerine destek olacak aktivite planlarını yaparken, her zaman, her yerde ve herkesin kolayca yapabileceği egzersizleri yok sayacak (yürüyüş, hafif koşular, yüzme); yeni, farklı, pahalı ve ulaşılması zor egzersiz aktiviteleri (aikido, tai-chi) öğreneceksin (dördüncü ayıp)

    Bu listeleri ve aktiviteleri anlatan bir kitap ve/veya CD çıkarıp satacaksın (beşinci uyanıklık)

    Bu alanlardan kazandığın paralarla da yetinmeyecek, içinde ne olduğu belirsiz bitkisel karışımlar bulunan içecekleri veya tabletleri, bu saçma sapan diyetlerin ayrılmaz bir parçası gibi satmaya çalışacaksın (altıncı ticari kural)

    Diyet mucitlerinin sizi bekleyen başka numaraları da var: Yosun hapları, zayıflama tozları, detoks şurupları, yağ eritici iğneler, bedene yapıştırılınca zayıflatıveren filaster-patch’ler (yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu günahlar)

    HER BAHAR DİYETLE BAŞLAMASIN

    Eğer kilo sorununuz olduğunu düşünüyorsanız (düşünmek yetmez, beden kitle indeksinizi ve bel çevrenizi ölçmek gerekir); bundan kurtulmak için baharın ilk günleri iyi bir başlangıçtır. Bedeninizi de doğa gibi kış uykusundan uyandırmak, ona yeniden sağlık ve form kazandırmak için bu aylar en uygun zamandır.

    Bunu başarmak istiyorsanız; işe neyi, nerede, ne sıklıkta yanlış yaptığınızı sorgulayarak başlayın. Doğru ve samimi kararlar vermek, bu kararların arkasında durmayı becerebilmek, ama işi gereğinden çok abartıp kilolarla yapılan bir kavgaya çevirmemek gerek. Doğru bilgilerle, doğru ve sürekli desteklerle hareket etmelisiniz. Yoksa, her bahara diyetle başlayan bir "diyet bağımlısı"na dönüşebilirsiniz!

    FAZLA KİLOLARIN DÖRT NEDENİ VAR

    Fazla kilolu olmanın dört nedeni var: Aşırı kalori tüketmek, yeteri kadar hareket etmemek, yeme davranışlarını kontrol edememek (kontrolsüz gıda tüketmek) ve bedensel veya ruhsal bir sağlık sorunu nedeni ile vücuda yağ biriktirmek... Bazen de bu sebeplerden biri değil birkaçı, hatta hepsi birden sizi yağlanma sürecine sokabilir. Yapılması gereken şey, yanlışı veya yanlışları belirleyip, ortadan kaldırmaktır.

    Tiroit bezi tembelliği nedeni ile veya kullandığı depresyon ilaçlarının yan etkisi sonucu kilo alan birine, tıbbi bir çözüm üretmek yerine onu sıkı bir diyetle günlerce aç bırakarak birkaç kilo verdirebilirsiniz. Ne var ki verdiği birkaç kiloyu, o dayanılması zor açlık kürlerini veya diyet kamplarını terk ettikten en geç birkaç hafta sonra fazlasıyla geri alacağından hiç kuşkunuz olmasın.

    HIZLI KİLO KAYBI TEHLİKELİ

    Bir kez daha hatırlatalım: Kilonuzu yönetmenizin çaresi asla "sadece diyet yapmak", saçma sapan kalori listelerini şuursuzca uygulamak değil. Doğru bir kilo yönetimi, hem fazla kalorileri törpülemeyi, hem tembellikten vazgeçmeyi, hem de (eğer varsa) yeme davranışı bozukluklarınızı düzeltip sağlık sorunlarınızı çözmekten geçiyor. Hiçbir bilimsel kilo yönetimi programı, ayda dört kilodan fazla kilo kaybını sağlıklı bulmuyor. Orta yaş ve sonrasında ise kilo kaybını ayda iki-üç kilo ile (morbid obezite sorunu haricinde) sınırlıyor.

    Hızlı ve bilinçsiz kilo kaybının metabolizmanızı bozacağını, hormonal dengenizi sarsacağını, kemiklerinizi zayıflatıp saçlarınızı azaltacağını, damarlarınızı kolesterol kırıntıları ile dolduracağını ve sizi mutsuz, ümitsiz ve hırçın bir "müzmin diyetçi" yapacağını aklınızdan çıkarmayın.

    Antidepresanları bırakırken dikkat edin

    Uzun süredir antidepresan alıyorsanız, ilacınızı aniden kestiğinizde "anti-depresan bırakma sendromu" olarak bilinen bir tıbbi durumla karşılaşabilirsiniz. Bu durum kendini üzüntü hali, sinirlilik, baş ağrıları, yorgunluk, bulantı, kusma ve hatta ishal şeklinde gösterebilir. Bu nedenle doktorunuza danışmadan antidepresan kullanımını kesmemeniz gerekir. Doktorunuz, ilacınızı muhtemelen yavaş yavaş azaltarak kesecek, bu da beyninizin ilacın yokluğuna alışmasına yardım edecektir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Dr. Ece HATTAT

    Besin seçimi neden önemli

    Yaşamı tehdit eden en yaygın altı hastalık (kalp hastalıkları, kanser, felç, diyabet, kronik karaciğer hastalıkları ve siroz, aterosklerozis), insanların yiyip içtiklerinden etkilenir. Her ne kadar diğer faktörler (öncelikle genetik oluşum) hastalık riskinizi belirlese de sağlıklı bir diyet, bir hastalık gerçekleşmeden genetik eğilimi önleyebilir veya geciktirebilir. Daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek için, daha az kalori tüketmeli, daha az yemelidir. Ne kadar çok kalori tüketirseniz, ömrünüz o kadar kısalır.

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Diyetisyen

    Tuğçe ALTAN

    BAHÇE


    Elele Nisan sayısında hediye

    Elele dergisinin nisan sayısından yaşamınızı değiştirecek bir hediye: Total Diyet kitabı. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu yeni beslenme programını sadece Elele dergisi okurları için kitap haline getirdi. Total Diyet kitabı hediyeli Elele nisan sayısı bayilerde...

    DİYET GÜNLÜĞÜ

    Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

    Bahar buluşmalarına son

    Geçen sene bu zamanlarda bir diyet programına başlamıştım. 4 ayda 8 kilo verdim. Ancak kış döneminde 6 kiloyu geri aldım, şu anda 85 kiloyum, yaşım 43... Bu sene artık tamamen bu işi halletmek istiyorum. Yeni bir program için nelere dikkat etmeliyim?

    Zayıflama programlarının hemen hepsi işe yarayabilir. Yeter ki günlük yakacağınız kalori miktarını artırıp, aldığınız kalorileri azaltın ve ihtiyacınız olan motivasyonu sağlayabilen bir program benimseyin. Güvenli ve başarılı zayıflama programını seçerken bazı noktalara özellikle dikkat etmeniz gerekiyor.

    Diyetiniz güvenli olmalı: Temel besin öğelerini (vitamin, mineral, protein, karbonhidrat ve yağ gibi) günlük önerilen dozlarda (RDA) mutlaka içermeli. Zayıflama diyetinde temel besinlerde değil, yalnızca kalori (enerji) miktarında azaltmaya gidilmeli...

    Doktor kontrolleriniz yapıldı mı?: Diyet aslında beslenme alışkanlıklarınızın tedavi edilmesidir. Bunun yanı sıra kötü alışkanlıklarınızın vücudunuza verdiği hasarların belirlenmesi için diyete başlamadan önce doktor kontrolünü unutmayın!

    Kaybettiklerinize dikkat: Yeterli ve dengeli bir beslenme planı ile uygun görülen kalori kısıtlamaları büyük oranda yağ kaybını sağlar. İlk haftalarda beklentileriniz yüksek olduğu için su kayıplarına aldanmayın. Haftada 3-4 kilo vermek mucize olsa gerek.

    "Egzersiz şart" diyen programa güvenin: Sizi "yo-yo" diyetlerinden kurtaracak en önemli unsur, diyetle beraber yürüteceğiniz egzersiz programıdır. Başladığınız programda egzersiz danışmanı varlığını araştırın. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

  2. #12

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hangi peynir kaç kalori

    Muzaffer Kuşhan'la Diyet Dergisi Buzdolabından ilk çıkarılan da, kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi de, simit, zeytin, domates ve rakının ekürisi de odur. Diyetle başı dertte olan peynir tutkunlarına ne demeli peki? 'Kibrit kutusu' etrafında hayatı sürdürmek mayın tarlasında sınırı geçmeye benzer artık. Gerilim had safhadadır ...

    Sürekli diyette olan peynir tutkunları için, 'bir kibrit kutusu kadar' sözü bir kabusun da başlangıcıdır adeta… 'Kibrit kutusu' etrafında hayatı sürdürmek mayın tarlasında sınırı geçmeye benzer artık. Gerilim had safhadadır. Kimi zaman mayınlara basmadan aşılır sınırlar. Oysa dönüşü, mayın yüklüdür sınırın. Zira, aşılmış her kibrit kutusu daha da küçülmüş kibrit kutularını beraberinde getirir; yağlısı, tuzlusu, bol kalorilisiyle, 'küçülmeyi' biraz da hak etmiştir peynir…

    Evet, diyet listelerinin baş köşesine oturan peynir hayatımızın önemli bir parçası… Öyle ki, sabah güne uyanırken başlar peynirle kucaklaşmamız… Buzdolabından ilk çıkarılan da kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi de simit, zeytin, domates ya da rakının ekürisi de odur. Böreklerin harcı, makarnanın tadı, fakirin katığı, zenginin her gün bir yenisini keşfettiği aperitifidir. Burnunu sokmadığı hiçbir sofra yok desek yeridir. Pastaya da katılır, bebek mamasına da…
    İnek sütünden yapılan peynirin müptelaları ayrıdır, koyun ya da keçi sütünden yapılanlarınki ayrı...

    Otlusundan kızartılmışına, çökeleğinden küflüsüne kadar, kokusu, yumuşaklığı ve sertliği, hatta rengiyle bile her zevke, her keseye hitap edebilir peynir. Söz sanatlarına da katkısı olmuş, 'peynir gemisi'nin lafla mı işle mi daha iyi yürüyeceği şeklindeki tartışmaların odağına oturmuştur.

    Peynir, artık kahvaltılık bir malzeme olmaktan çıkıp, ana yemeklere girdi, şarabın tamamlayıcısı oldu. Evde yiyecek bir şey bulamadığımız zamanlarda yaptığımız makarnayı peynirle çeşnilendirdik ya da karnabaharla fırına verdik. Yani peynir, artık tüm öğünlerin ve özellikle diyetlerin ayrılmaz bir parçası oldu… Kısacası bazı tutkunları için aşkın, bazıları içinse bağımlılığın öteki adıdır peynir.
    AMA HANGİSİ?
    Peynirin içindeki kalori ve yağ oranları, öyle 'aş'a 'katık' edilecek cinsten değil… 'Bir kibrit kutusu' ölçüsü hayati önemi taşıyor bu nedenle. Hangi peyniri ne miktarda tükettiğimiz çok önemli.

    Peynirlerin besin değerlerine göz atıp, 'kibrit kutusu' sınırının ne olduğunu görelim istedik. 30 gram, yani yaklaşık 'bir kibrit kutusu' peynir neleri içeriyor.
    Dr. Muzaffer Kuşhan sizin için peynirlere not verdi
    İSVİÇRE PEYNİRİ

    120 kalori, 9 gr. yağ, 290 mg. kalsiyum
    Protein ve mineral açısından zengin. 30 gramında, günlük olarak alınması tavsiye edilen kalsiyumun üçte birinden fazlası var.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    BRİE
    96 kalori, 8 gr. yağ, 162 mg. kalsiyum
    Brie, yağlı peynirlerarasında gösterilse de içerdiği yağ kaşar peynirinden az. B1 vitamini açısından zengin. Çinko oranı da azımsanmayacak düzeyde.
    Sağlık değerlendirmesi: 7

    CAMEMBERT
    89 kalori, 7 gr. yağ, 105 mg. kalsiyum
    Sert peynirlere oranla, üçte bir oranında daha az yağ ve dörtte bir oranında daha az kalori mevcut. Folik asit açısından zengin.
    Sağlık değerlendirmesi: 8

    PARMESAN
    136 kalori, 9.8 gr. yağ, 360 mg. kalsiyum
    Kalsiyum deposudur. Makarna üzerine koyacağınız sadece bir çorba kaşığı parmesan, tavsiye edilen günlük kalsiyum miktarının yüzde 15'ini karşılar. Fazlaca tuzlu, ancak çinko oranı bir hayli yüksek.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    SÜZME PEYNİR
    29 kalori, 1.2 gr. yağ, 22 mg. kalsiyum
    Gerçekten çok az yağ içeriyor ve kilo vermeye çalışanlar için de ideal. Ancak kalsiyum açısından zengin değil.
    Sağlık değerlendirmesi: 10

    KAŞAR
    124 kalori, 10.3 gr. yağ, 216 mg. kalsiyum
    En yağlı peynirlerden, ancak iyi bir kalsiyum ve çinko kaynağı.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    MOZARELLA
    90 kalori, 7.5 gr. yağ, 155 mg. kalsiyum
    Orta yağlı olmasına rağmen doymuş yağ oranı yüksek.
    Sağlık değerlendirmesi: 8

    RİCOTTA
    56 kalori, 4.4 gr. yağ, 63 mg. kalsiyum
    Nispeten daha az yağ ve tuz içeriyor. Kalsiyum açısından çok zengin değil.
    Sağlık değerlendirmesi: 9

    KEÇİ PEYNİRİ
    59 kalori, 4.7 gr. yağ, 57 mg. kalsiyum
    İnek peynirine oranla az kalorili. D vitamini açısından zengin. Ancak kalsiyum, ya da çinko açısından zengin olduğu söylenemez.
    Sağlık değerlendirmesi: 9

    BEYAZ PEYNİR
    75 kalori, 6 gr. yağ, 108 mg. kalsiyum
    Yarım yağlı kaşardan daha az kalori içeriyor. Kalsiyum oranı ne çok az ne de fazla. Tuzlu ve D vitamini açısından zengin.
    Sağlık değerlendirmesi: 7
    Alırken, saklarken, yerken, bunları unutmayın!

    Beyaz peynir çok fazla gözenekli ise alırken bir kez daha düşünün. Gözeneklerin fazlalığı, asitli süt kullanıldığını gösterir.

    Beyaz peynir ambalajına fazla su salmışsa bu peynirin yeterince olgunlaşmadığını gösterir.

    Tadıldığında çok fazla ekşilik veren beyaz peynirden kaçının. Ancak ekşi oranı çok az olan peynirde yoğurt kültürünün kullanılmış olabileceği aklınızda olsun.

    Taze kaşar peyniri açık sarı renkte, homojen yapıda, süt kokulu, kolay dilimlenebilir ve az tuzlu olur.

    Dil peyniri az tuzlu olmalı ve lif lif ayrılabilmelidir.

    Peynir, ışıksız ortamda (buzdolabında, sebzelik gözünde) saklanmalıdır.

    Peynir hemen tüketilmeyecekse, kendi ambalajında saklanmalıdır. Ambalajı açıldıktan sonra ise mutlaka saklama kabında veya ambalaj malzemelerine sararak korunmalıdır. Aksi takdirde peynir nemini kaybeder, aroması ve lezzeti azalır.

    Beyaz peynir; ambalajı açıldıktan sonra, içme suyuna, yumurta yüzecek kadar tuz eklenerek hazırlanan sıvıda saklanabilir. Böylece peynirin olgunlaşma süreci de devam eder.

    Peynir dilimlere ayrılmadan saklanmalıdır, böylece dış ortamla teması en aza indirilebilir.

    Kabuklu peynirler (eski kaşar gibi), kabuğu temizlenmeden saklanmalı, temizleme işlemi peyniri tüketmeden hemen önce yapılmalıdır. Krem peynirler mutlaka kendi ambalajının içinde ve kapağı kapalı olarak saklanmalıdır.

    Kızartma peynirler tüketilmeden önce 4-5 saat suda bekletilerek tuzu alınmalıdır.

    Beyaz peynir dışındaki peynirler yıkanmaz, su ile temas peynirin lezzet ve aromasının kaybolmasına yol açar.
    Beyaz peynirleri keserken, bıçağı ıslatmak peynirin düzgün kesilmesine yardımcı olur.

    YÖRESEL TATLAR

    Kars gravyer peyniri

    Peynir ve zeytin cenneti olan Türkiye'de, tam 23 çeşit yöresel-özgün peynir bulunuyor.
    Türkiye Perakendeciler Federasyonu Dergisi'nde (PERDER) yer alan bilgilere göre, Türkiye'de en yaygın olan peynirlerin başında beyaz peynir ve kaşar peyniri geliyor.

    İşte, bir dönem sadece üretildiği kentin sınırları içinde kalan, ancak şimdilerde farklı lezzetleriyle her tür tüketiciye ulaşabilen, özgün peynirlerimiz: Mihaliç (kelle) peyniri, keçi peyniri, Erzincan tulum (şakak) peyniri, İzmir tulum peyniri, Van otlu peyniri, lor, Urfa beyaz peyniri, dil peyniri, Çerkez peyniri, Abaza peynirleri, tel (civil) peyniri, çökelek, Yozgat çanak peyniri, külek peyniri, Hatay cara (testi) peyniri, örgü peyniri, golot peyniri, İstanbul çayır peyniri, Manisa çayır peyniri, Ordu torba peyniri, Giresun imansız peyniri, Kars gravyer peyniri ve Denizli yörük peyniri.
    "Türkiye'deki insan mozaiği, peyniri de çeşitlendiriyor"

    Özellikle peynir çeşitlerinin fazlalığıyla övünen Fransızlarla, bir rekabete girmemiş olsak da ülkemizde de hatırı sayılır bir peynir lezzeti var. Prof. Dr. Artun Ünsal, bu çeşitliliği bizzat yerinde tespit etmiş. Sadece şarküterilerde gördüğü peynir çeşitleriyle yetinmemiş, semt pazarlarına, oralardan da Anadolu'nun dört bir köşesine 'peynir' yolculuğuna çıkmış. 'Süt Uyuyunca' kitabıyla noktaladığı gezilerden izlenimleri de bir hayli ilginç. Zira peynir tüketim alışkanlıkları yöreden yöreye değişiyor. Kaşar peyniri, bizim bildiğimiz kaşar peynirinin ötesinde dil peyniri olabiliyor, örgü peyniri, hellim peyniri olabiliyor.

    Ünsal. peynirdeki çeşitliliği ise insan mozaiğine bağlıyor. "Orta Asya'daki atalarından öğrendiği şekilde bir peyniri yapan köylüye karşılık, Balkanlar'dan, Trakya'dan ve daha birçok yerden gelenlerin peyniri tabii ki çok farklı olacak. Bu topraklarda var olan mozaiği düşünürseniz müthiş bir zenginlik gözünüze çarpar" diyor. Dünyada 8 peynir yapım çeşidi olduğunu Türkiye'de ise 7'sinin kullanıldığını söylüyor Artun Ünsal.

    Kafkas Üniversitesi Kars Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Asya Çetinkaya da Türkiye'nin peynir haritasını çıkarmış, 260 peynir çeşidi elde etmiş. Ancak, peynirlerin birçoğu yapım benzerliği gösterdiği için bunları eleyerek 193 peynir çeşidini içeren bir kitap ve harita oluşturmuş.

    'Light' diye aşırıya kaçmayın siz yine de!

    Piyasadaki pek çok markanın diyet peynirleri ile 'kibrit kutusu' sınırını aşıp aşmamak sizin kararınız artık. Hemen bütün peynir ürünlerinin "light"ları var marketlerde. Düşük kalorili, şekersiz, tuz oranı azaltılmış, yağsız, diabetik peynir ürünlerini bulmak zor değil. İşte birkaç örnek. Sütaş'ın light kaşar peyniri, kalori oranını sınırlamış. Pınar'ın Labne light sürülebilir krem peyniri, Pınar Labne'nin yüzde 50 daha az yağlı ve yüzde 30 daha az kalorili halidir. Yörsan'ın light teneke beyaz peyniri yine az kalorili olarak piyasada. Ülker'in mavi yeşil light kaşar peyniri de az yağlı az kalorisiyle diyet listelerine uygun.

  3. #13

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    En çok yaşatan iki mutfak

    Dr. Muzaffer Kuşhan'la Diyet Bütün dünyada en çok yaşayan insanların Girit Adası'nda, Kafkaslar'da,Tibet'te ve Japonya'da bulunduğunu, ülke olarak da insanların en çok yaşama şansının olduğu yerler Japonya ve özellikle Okinawa Adası. Şimdi de en çok yaşatan iki mutfağı ve özellikleri irdeleyelim.

    Akdeniz Mutfağı

    Avrupa'da yapılan bir araştırmada, beslenmeyle kalp hastalıklarının ilişkisi incelendi. Güney Fransa, İspanya, İtalya ve Yunanistan'da kalp ölümlerinin Orta ve Kuzey Avrupa'ya göre yüzde 75 daha az olduğu tespit edildi. Bunun sebebi olarak da, beslenme tarzı gösteriyor. Bu çalışmadan sonra Akdeniz mutfağı mercek altına alındı ve örnek bir beslenme tarzı olarak kitaplara geçti.
    Sofra çok önemli

    İnsanlar saatlerce oturarak, sohbet ederek, acele etmeden, neşe içinde yemek yiyor. Zaman çok, kimsenin acelesi yok. Diğer Avrupa ülkelerinde bu mümkün değil.
    Öncelikle balık, daha sonra et

    Akdeniz sahillerinde balık ve deniz ürünleri et ve tavuktan daha çok tüketiliyor. Et ve tavuk porsiyonları küçük. Et olarak en çok tercih edilen kuzu.
    Zeytinyağı baş tacı

    Zeytinyağı en çok tüketilen yağ. Salatalara yalnız zeytinyağı konuluyor. Zeytinyağlı sebzeler çok çeşitli ve lezzetli. Zeytinyağının bileşiminin çoğunluğu tekli doymamış yağ asitlerinden oluşuyor. İçinde sadece yüzde 12 doymuş yağ asitleri ve yüzde 10 çoklu doymuş yağ asitleri var. Doymamış yağ asitlerinin faydalı kolesterolü (HDL) yükselttiği, zararlı kolesterolü (LDL) düşürdüğüne inanılıyor. Zeytinyağı çoğunlukla çiğden kullanılıyor.
    Salata, sebze, meyve cenneti

    Salatasız sofra yok. Sebzelerin çeşidi çok. Yenen sebze ve meyve miktarı Orta ve Kuzey Avrupa ortalamasının dört misli. Söylentiye göre Giritli'nin geçtiği yerde ot kalmazmış. Salata ve zeytinyağlı sebze her sofranın demirbaşı gibi. Her yemekten sonra meyve yeniyor. Baklagiller çok tüketiliyor.
    Ekmek ve hamur işleri sofradan eksik edilmiyor

    Buna karşılık yağlı yemek ve hayvansal gıdalardan uzak duruluyor. Kremalı ve kaymaklı yiyecekler yok denecek kadar az tüketiliyor.
    İçkisi yalnızca şarap

    Şarap dışında pek içki içilmiyor. Uzun süre devam eden yemeklerde şarap çok yavaş içiliyor. Kırmızı şarabın içindeki bazı maddelerin (bioflavonoid) kalp sağlığını koruduğunu düşünülüyor. Bu korumanın mekanizması da şu şekilde açıklanıyor:

    1. Pıhtılaşma şarabın içindeki maddeler vasıtasıyla azaltılarak kanın akışkanlığı azaltılıyor.

    2. Şarap iyi huylu kolesterolün (HDL) yükselmesini sağlıyor; iyi kolesterol, kötü kolesterolün kandaki miktarını düşürüyor.

    3. Şarabın içindeki bioflavonoidler kolesterolün okside olmasını önlüyor. Kötü kolesterol okside olmadıkça, damarların çeperine çökmüyor.
    Mekanizma ne olursa olsun Akdeniz mutfağının insanların ömrünü uzattığı ispatlanmış bir gerçek.
    Okinawa (Japon) Mutfağı
    Yemeğin hazırlanması ve yenmesi ibadet gibi...

    "Her yemek ilaçtır" felsefesiyle hazırlanan yemeğe çok önem veriliyor. Sağlıklı yemek hazırlama alışkanlığı geleneksel olarak nesilden nesile geçiyor.
    Soya fasulyesi ve pirinç sofranın müdavimi!

    Soya fasülyesi filizi, süt ve yoğurt çok tüketiliyor. Soya yağı en çok tüketilen yağ. Pirinç sofradan hiç eksik edilmiyor.
    Balık, sebze, deniz yosunu ve otlarla zengin bir sofra

    Akdenizliler gibi balık, sebze, salata, baharat ve özellikle deniz yosunları sofradan eksik olmuyor.
    Düşük kalorili beslenme

    Anavatanları Japonya'ya göre Okinawa Ada halkı yüzde 30 daha az kalori alıyor ve daha çok yaşıyor.
    İKİ MUTFAĞIN PÜF NOKTALARI

    İki mutfağın ortak noktaları

    Bu iki mutfak ilk bakışta birbirine benzemese de pek çok ortak noktaları var.

    1. Yemeğin hazırlanmasına ve yenmesine çok özen gösterilmesi. Doğal yiyeceklerin tercih edilmesi.

    2. Birinde zeytinyağı, diğerinde soya yağının tüketilmesi sağlıklı etkileri açısından benzerlik gösteriyor. Her iki yağ da bitkisel, sıvı ve doymamış yağ asitlerinden oluşuyor.

    3. Her iki mutfakta da ana hayvansal protein kaynağı balık.

    4. Her iki mutfakta da bol salata, sebze, otlar ve meyve var.

Sayfa 2/2 İlkİlk 12

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •