Arkadaşlar sizlerle bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
1- Şimdiki bu İsrai-Filistin Savaşı bir din savaşı değil, tamamen su savaşıdır.
İsrail Golan Tepelerini neden işgal etti dersiniz? Çünkü o bölgedeki Golan çayının kaynağıda onun için. Peki İsrail, neden FKÖnün bulunduğu bölgeyi değilde; FKÖ hareketini karpuz gibi ikiye bölmek için kendi parasal desteğiyle Mısır'da kurdurduğu Hamas bölgesini ele geçirmeye çalışıyor? Çünkü en zengin yeraltı su kaynakları o bölgede bulunuyorda ondan. O bölgelerin çöl olduğunu göz önüne alırsak bu savaşın anlamını daha iyi kavrarız. Sizce İsrail Suriye ve Filistinden başka, neden bir Arap ülkesiyle savaşmıyor. Çünkü öbürlerinde de, su yok ondan. Önceki savaşları yurt edinme savaşıydı. Şimdiki ise su savaşı. Belki bilmeyenlerimiz veya unutanlarımız vardır. Halen, İsrail bizim Manavgat çayının sularını gemilerle ülkesine taşıyan bir ülke. Zamanında onlara satılmıştı, Manavgat çayının suyu. Buna din savaşı diyenler bir düşünler bakalım Hamasın her "füze!" saldırısından sonra kim karlı çıkıyor?
2- Davos'la ilgili olarak;
Belki daha önce yazılıp söylenmiştir ama ben bugün Mustafa Balbay'dan duydum. Mustafa Balbay'ı seversiniz, sevmezsiniz, zıt fikirlerde olabilirsiniz ama asla yalan haber vermemiştir. Habere gelince o toplantıyı, sayın Tayyip Erdoğan'la, Perez ortaklaşa Davos Toplantı başkanından istemişler. "Biz ortaklaşa bir toplantı yapmak istiyoruz" diye. Sizce de anlamlı değil mi bu olayın tertiplenmesi? Yani katılımcılar ne konuşacaklarını biliyorlar. Sayın başbakanımız olay sonu yaptığı basın toplantısında "Ben ne İsraillileri, ne de sayın Perez'i hedef aldım"diye açıklamada bulundu. İnsanın aklına şu geliyor başbakanımız böyle söyleyince. Demek ki Gazze'de çoluk, çocuk katledenler Perez'in cumhurbaşkanlığını yaptığı İsrailliler değil de, o toplantıyı yöneten kişiymiş. Başbakanımızın tepkisi ona olduğuna göre. Şimdi bazı arkadaşlar diyecekler ki ya Perez'e söylediği sözler neydi? Dikkat ederseniz başbakanımız elindeki not kartonlarından okudu. Yani herkes ne söyleyeceğini biliyordu. Onun için alel acele basın toplantısı düzenleyip "Aman sayın Perez, benim tavrim size ve İsraillilere değil, o lavuk yöneticiyeydi" açıklamasını yapmak zorunda kaldı. Dikkat ettiniz mi hiç? En ufak sorunda bile, dünyayı ayağa kaldıran İsrailden bir-iki cılız sesten başka ses çıkmadı.
Arkadaşlar birde şunu asla unutmayalım. Dünya diplomasi arenasında, hiçbir hesap faturasız kalmıştır. Eninde sonunda bu fatura, birgün önümüze gelecektir.
3- Osman kardeş, o hadis dediğiniz sözü rahmetli babamla epey tartışmıştık. O da hadis demişti bana. Onun vitrinler dolusu ve hemen hemen tamamına yakınını okuduğu islam büyük eserleri var. Dedim ki babama: Peki baba hadisi diyorsun şu islami eserlerinden birinden bana hadis olduğunu yazan bir yer bul dedim ve bulamadı. Bu tamamen Arap Vahabiliği ve Emevi uydurması olup, Arap olmayan olmayan müslümanların kendilerini sevmeleri için hadis diye uydurmuş bir sözdür.
Biraz mantıken düşünsek, biz bile bunun yüce Peygamber Efendimizin sözü olmadığını anlarız. O yüce insan hep ümmetim diye hitap etmiştir. Ne Arap, ne Türk, ne İran vb. diye hitap etmemiştir. Gariban Arap milletiyle kimsenin bir alıp verece olamaz. Bizlerin kızdığı nokta, yöneticilerinedir. Sebebini açıklamaya gerek. Onu sizlerde biliyorsunuz.
4- Şu çelişkiye bakarmısınız!
Arap dışişleri bakanlarının yaptığı toplantı sonucu açıklamada, ne diyor hazretler? "Arapların işlerine, Arap olmayan devletlerin (tabiki Türkiye'nin) "yıkıcı faaliyetlerini" kabul etmiyoruz. Bilmem anlatabildim mi? Yorum sizlerin.
Saygılar.
Yer imleri