Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
10 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: 08.02.2008 Sağlık Haberleri..

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    08.02.2008 Sağlık Haberleri..

    Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, gittiği bir hastane ile yetinmeyip aynı branşta muayene için birkaç hastane dolaşıp kuruma fatura çıkaranların sağlık harcamalarını artırdığını belirterek, “Sağlık Uygulama Tebliği gereğince, 1 Nisandan itibaren, 10 gün içinde aynı branşta birden fazla muayene olunamayacak” dedi.
    Acar, incelemelerde bulunmak üzere geldiği Adana'da, sağlıkta çok önemli açılımlar geldiğini, buradaki amaçlarının, sigortalılara daha kaliteli hizmet sunarken, kurumun gereksiz sağlık harcamalarıyla zor durumda kalmasını önlemek olduğunu söyledi.
    Bu yıl, sağlıktan toplayacakları primin toplam tutarının yaklaşık 18.5 milyar TL olduğunu, bunun karşılığında sağlık harcamalarının ise 27,6 milyar TL olmasının tahmin edildiğini belirten Acar, şunları kaydetti:

    “Sağlık harcamaları toplanan primlerin üzerinde olabilir. Ne kadar prim o kadar harcama mantığı doğru değil. Biz kurum olarak sigortalıların gerek hastanelere, gerekse doktor ve ilaca ulaşımında büyük kolaylıklar getirdik. Sigortalılarımız kuyruklarda beklemeden doktora ve ilaca ulaşabiliyorlar. Ancak, bunun parasal açıdan sürdürülebilirliği de çok önemli. Biz böyle açılımlar getirirken varsa suiistimalleri de önlemek zorundayız.”
    Acar, sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleşmesinin ardından gerek sigortalıya hizmette gerekse gereksiz sağlık harcamalarıyla kurumun zarara uğratılmasını engellemede önemli mesafe aldıklarını anımsatarak, şunları söyledi:

    “Yaptığımız incelemelerde en fazla rastladığımız ve kurumun mali yükünü artıran faturaların önemli bir bölümünün hastalık hastası diye tabir edilen kişilere ait olduğunu görüyoruz. Aynı branşta aynı gün ya da birkaç gün içinde birden fazla hastanede muayene olanlar, kurumun faturalarını gereksiz yere şişiriyor. Ancak, Sağlık Uygulama Tebliği kapsamında, 1 Nisan 2009'dan itibaren, 10 gün içinde aynı branşta birden fazla muayene olunamayacak. Hastanelerin acil servislerine yapılacak başvurular bundan ayrı tutulacak.
    Hasta aynı branşta 10 gün dolmadan hastaneye gitmişse, hastane görevlileri, hastaya daha önce aynı branşta muayene olduğunu, üzerinden 10 gün geçmediğini, bu nedenle bedeli kendi cebinden ödemek zorunda olacağını bildirecek. Çünkü, sağlık harcamalarının daha kontrol edilebilir hale gelmesini sağlayacak teknik altyapıyı tamamladık. Daha önce böyle bir kontrol mekanizması yoktu.”
    Acar, muayenenin yanı sıra hangi filmin ne kadar arayla çekilebileceğinin de formatını oluşturduklarını belirterek, “vücudun herhangi bir bölgesinden çekilen filmin tekrarının ne kadar süreyle olabileceği de belirlendi. Bu nedenle, film çekiminde de Sağlık Uygulama Tebliği'nde belirtilen sürelerin dışına çıkılmayacak” dedi.
    14 HASTANEDE 1,1 MİLYON TL HAK EDİLMEYEN ÖDEME
    Sağlık harcamaları denetiminin Ankara'daki 14 hastanede, 34 müfettişle 3 aydır sürdüğünü, burada oluşturulan denetim formatının diğer illerde de uygulanacağını belirten Acar, şöyle devam etti:

    “Yaptığımız denetimlerde inanılmaz suistimallerle karşılaşıyoruz. Örneğin ölmüş 222 hastaya reçete yazılmış. 35 kutu yerine 54 kutu yazılarak devlete fatura edilmiş.Bazı hastanelerin, paket hizmet kapsamındaki kalemleri bile tek tek fatura ederek kurumu zarara uğrattıklarını belirledik. 14 hastanede 1,1 milyon TL hak edilmeyen ödeme tespit ettik. Bunun yanı sıra 20'ye yakın farklı suistimal olayıyla karşılaştık.”
    Acar, “Ankara'da gerçekleştirdikleri denetim formatını başta İstanbul olmak üzere diğer illerde de uygulayacaklarını” sözlerine ekledi.


  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kalp sorunu olan Süreyya'nın hayatta kalması için günde 3 adet ****** alması şart. Süreyya’ya yılda 1100 ****** gerekiyor.
    Sabah Gazetesi'nden Özge İpekçioğulları'nın haberine göre, İzmir Buca'da 6 yıl önce "Eisenmenger Sendromu" hastalığı nedeniyle kalp ve akciğer yetmezliği teşhisi konan Süreyya Karadağ, hayatta kalmak için ****** kullanıyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki doktorları sayesinde 5 yıldır ölüme direnen genç kıza, kalp ritmi bozukluğunu düzene sokan ve akciğere daha çok kan pompalanmasını sağlayan ******" kullanması önerildi. Erkeklerde ereksiyon sağlayan ilaç, genç kızın kan dolaşımını kısa sürede düzene soktu. Maddi durumu ortaya çıkınca Buca Kaymakamlığı Süreyya'ya 3 aylık ihtiyacını karşılayacak 93 kutu ****** verdi.
    BAKANLIK'TAN OLUMLU YANIT
    Kaymakamlığa minnettar olduğunu söyleyen Karadağ, Sağlık Bakanlığı'na sağlık raporlarını göndererek ihtiyacı olan ******'yı sağlık karnesiyle almayı talep etti. Olumlu yanıt veren bakanlık durumun ilaç kurulunda görüşüleceğini bildirdi.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren, sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmeniz için ne zaman, hangi test yaptırmanız gerektiğini bilmelisiniz.

    Hamilelik süreci ile ilgili doğru bilinen yanlışlar ve diğer konularla ilgili olarak Anadolu Sağlık Merkezi Ataşehir Tıp Merkezi’nden Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Meltem Çam, on soruda bilgi verdi.

    Anne adayı size geldiğinde ilk olarak hangi testleri yapıyorsunuz?
    Gebelik başladıktan sonra ilk etapta yani beklenen adet günü geçtikten sonra, gebeliği tespit için kanla ya da idrarla bir gebelik testi yapıyoruz. Ultrasonla gebeliği tespit etmeye çalışıyoruz. Gebeliğin ultrasonla ilk değerlendirilmesi son adetten 5 hafta sonra yapılıyor.

    İlk üç ay içinde başka testler uygulanıyor mu?
    İlk üç ay içerisinde herhangi bir genetik anormallik olup olmadığını belirlemek için yaptığımız ilk test, ikili test dediğimiz tarama testidir. Bu testle, kanda iki tane özelliğe bakıyoruz. Annenin kanına bakılırken ultrasonla da bebeğin bazı ölçümleri yapılıyor. Bebeğin ensesindeki kalınlığa bakılıyor. Çünkü ense kalınlığı arttığı zaman bebeklerde bazı genetik anormallikler ya da kalp anormalliklerinin riski artıyor.
    Bu anormallikler neler olabiliyor?
    Sık bilinen Down sendromu var, yani Mongolizm. Bir de daha ender görülen trizomi 13 ya da 18 dediğimiz, döllenme sırasında oluşan genetik kodlama hataları görülebiliyor. Bizi en çok rahatsız eden ise Down sendromu. Çünkü Down sendromlu doğan bazı çocuklar, uzun yıllar yaşayabiliyor, eğitim alabiliyorlar. Ama bir ailenin Down sendromlu bir bebek sahibi olması gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Biz bu sorunu tespit edebiliyoruz. Eğer ailenin onayı varsa, doktor onayı da varsa gebelik 3-3,5 aylıkken sonlandırılabiliyor. Fakat bu bebeklerin doğduktan sonra yaşama olanağının olması, gebeliğin sonlandırılmasını tartışmalı bir konu haline getiriyor.
    İkili testten sonra hangi testler yapılıyor?
    İkili testten sonra 16. ve 19. haftalarda üçlü test var. Yaklaşık olarak gebeliğin 3,5 ayında ikili teste benzer şekilde anne kanı alınarak yapılan bir testtir. Fakat her iki test için de bunların tarama testleri olduğunu belirtmemiz gerek. Anneden kan alarak bebekle ilgili fikir sahibi olmaya çalışıyorsunuz. Bu testler hiçbir zaman yüzde yüz kesin sonuç vermiyor. Ancak size istatistiki veri sağlıyor. Böyle bir çocuk sahibi olma riskiniz binde bir ya da yüzde bir gibi. Bu risk hep vardır. Bu riski ortadan kaldıramazsınız. Tarama testi olduğu için annenin kuşkularını da aslında ortadan kaldırmaz.
    Yüzde 100 tespit sağlamak için ne yapılabilir?
    3,5-4 ay olduğunda anne karnından ince bir iğneyle girip bebeğin suyundan örnek alınabiliyor. Bunu tahlile gönderiyoruz ve bebeğin genetik yapısı inceleniyor. Bu yöntem bebek hakkında genetik olarak yüzde 100 kesin bilgi veriyor. Biz buna amniyosentez diyoruz. Aynı şekilde bebek kanı alınarak da yapılabiliyor fakat bunun düşük riski daha yüksektir.
    Gebelikte diyabet riski çıktığında ne tür önlemler alınıyor?
    Gebeliğiin 24-28 haftaları arasında 50 gr. şeker yükleme testini yaptıktan sonra sonuç belli bir sınırın üzerinde çıktıysa hastayı doğrudan gebeliğe bağlı diyabet olarak kabul ediyoruz. 50 gram yükleme de bir tarama testi ve onun da bir yanılma payı var. Eğer bu testte yüksek çıkarsa bizi yanıltmasın diye bir de 100 gram yükleme testi yapıyoruz. Bu yüklemeyi herkesten istememe nedenimiz ise güç olmasıdır. 3 saat takip gerektirir. Bunların sonucunda hastanın gebeliğe bağlı diyabetli olduğuna karar verdiğimizde ilk etapta hastaya diyet öneriyoruz ve kontrole alıyoruz. Diyetle şekerini kontrol altına alırsak devam ediyoruz. Ama diyetle halledemezsek o zaman insülin kullanmaya başlıyoruz. İnsülin kullanmamızın nedeni de insülin bebekle anne arasındaki bariyeri aşmıyor.
    Gebelikte diyabet, ne tür riskleri beraberinde getiriyor?
    Bebek sürekli çok şekerli bir ortamda olduğu için normalden fazla büyüyor. Doğum travmaları artıyor. Çünkü o kadar büyük bir bebeği doğurmaya çalıştığınızda normal doğumda hem anneye hem de çocuğa zarar verebiliyor. Diyabetik bebeklerin kiloları genelde gövde ve omuz çevresinde oluyor. Bebeğin kafası çıkıyor ama ondan sonra omuz takılıyor ve çok büyük bir risk oluşturabiliyor. Bebeğin iri olmasını sezaryenle aşabilirsiniz. İkinci problem bebeklerin akciğerlerinde bulunan sürfaktan denilen bir madde var ve bu madde akciğerlerinin düzgün genişleyip, düzgün solunum yapmasını sağlıyor. Diyabetik bebeklerde akciğer gelişimi de problem oluyor. Akciğerler daha geç ve güç gelişiyor. Bu bebekler, akciğer gelişimi problemi yaşıyorlar. Diyabetik annelerin de bebeklerinde bazı anormallikler görülebiliyor. Kalp problemleri daha sık görülüyor. Diyabetik annelerin bebeklerinde 28. haftada mutlaka fetal eko da yapmak gerekiyor.
    Erken doğum riski dönemi bittikten sonra, gebeler hangi aşamalardan geçiyor?
    28. haftadan sonra erken doğum riskinin bittiği dönem olan 37. haftaya kadar hastayı özel durumlar haricinde idrar tahlili ve kan sayımlarıyla takip ediyoruz. 37. haftadan sonra önemli olan doğum zamanını tespit etmek ve sağlıklı olarak bebeğin doğumunu sağlamaktır. 37. Haftadan sonra bebeğin büyüklüğünü ultrasonla takip ediyoruz. Bebeğin içinde bulunduğu su kesesine bakıyoruz; çünkü su miktarı önemli. Bir de kardiyotokografi dediğimiz bir alet var, bebeğin kalp atımlarının düzenli olup olmadığını kontrol ediyoruz. Bebeğin kalp atımları da çok önemli, çünkü bebek anneden rahat oksijen alabiliyorsa kalp atımları da normal oluyor. Fakat bir sorun varsa annenin doğumunun başlamasını beklemeden müdahale ederek bebeğin doğumuna karar veriyoruz.
    Gebelikte vajinal muayenenin yanlış olduğuna dair bir inanış var. Bu ne kadar doğrudur?
    Biz gebe hastayı gerek vajinadan elle muayene ettiğimizde, gerekse vajinadan ultrasonla baktığımızda hasta tarafından bir dirençle karşılaşıyoruz. Özellikle hastanın kanaması olduğunda ya da düşük şüphesi olduğunda doğru kararı verebilmek için mutlaka bu muayeneleri yapmak gerekir. Sadece bebeğin eşinin (plasenta) aşağıda olduğu özel durumlarda bu muayeneler sakıncalı olabilir.
    Cinsel ilişki kaçıncı aya kadar normal şekilde devam edebiliyor?
    Erken doğum ya da düşük tehdidi varsa hastaya cinsel ilişkiyi yasaklıyoruz. O da sadece sperm faktöründen dolayıdır. Onun dışında bilgi olarak son bir aya kadar anne adayları normal bir şekilde aktif cinsel hayatına devam edebilir.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Nijerya'da diş ilacı verilen 84 çocuk hayatını kaybetti. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, kasım ayından bu yana 111 çocuğun aynı ilaçtan rahatsızlandığının tespit edildiğini, çocuklardan 84'ünün öldüğünü açıkladı.
    "My Pikin" (Çocuğum) adlı ilacın piyasadan toplatıldığını belirten yetkililer, hayatını kaybeden çocukların 2 ay ila 7 yaşında olduğunu kaydetti.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart


    Dünyanın en saygın üniversitelerinden Yale Üniversitesi tarafından yapılan ve dünyanın en saygın bilim dergisi New Scientist'ta yayınlanan bir araştırmaya göre insan beyni "tanrı'ya inanmak için programlanmış"...
    Bebekler ve çocuklar arasında yapılan araştırmaya göre, insan beyninin doğasında tanrıya ya da bir yaratıcıya inanmak var. Beyin "neden ve sonuçla" çalışıyor.
    Beyin, "beyin ile ruhun" birbirinden ayrı olduğunu düşünmek için programlı.. Bu da "hayali arkadaşlar" edinmeye veya "tanrıya ve dinlere inanmamıza" neden oluyor.
    Araştırmaya göre, hiçbir din eğitimi almamış 6-7 yaşında çocuklar bile dünyadaki herşeyin bir nedeni olduğuna inanıyor. Taşların, nehirlerin veya kuşların yaratılmasının bir nedeni olduğunu düşünüyor.
    Darwinci uzmanlara göre bunun nedeni de yine "doğal seleksiyonda" saklı. İnsanlar tarih boyunca belirli bir tanrı inancına sahip oldu. Bu inanca sahip olan atalarımız da, kendi inançlarına inanan insanlarla bir araya gelerek grup kuruyordu. Böylece avlanmak, beslenmek ve korunmak daha kolay oluyordu.
    Yani inanmak hayatta kalma olasılığını artırıyordu. Böylece "inanmaya ihtiyaç duymak veya inanmak" genlerimize işlemiş ya da içgüdüsel olabiliyor.

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Obezite dünyada en hızlı yayılan hastalıklardan birisi. Sigaranın neden olduğu ölümlerin ardından ikinci sırada obezite yer alıyor.
    Her yıl 300 bin insan, obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Bütün ülkeler, sağlık harcamalarının yüzde 10 - 12’sini, obezite ve obezitenin neden olduğu hastalıklara harcıyor. ABD’de obezite ile ilgili hastalıkların tedavisi için yıllık 75 ile 100 milyar dolar harcanıyor.
    Obezite kronik bir hastalıktır, genetik ve çevresel etkileşimleri vardır. Vücutta yağ dokusunun artması çok sayıda faktöre bağlıdır.
    Bir kişiye obez denilebilmesi için, beden kitle indeksinin 30’un üzerinde olması gereklidir. Beden kitle indeksi, kişinin ağırlığının boyunun metre cinsinden karesine bölünmesi ile elde edilen değerdir ve bu değer 18.5 - 24.9 olduğunda normal, 25 - 29.9 olduğunda kilolu, 30 ve üzeri olduğunda obez, 40 üzerinde morbid obez olarak gruplandırılır.
    Obezite işin uzmanları tarafından tedavi edilmeli
    Obez bireyler ciddi yaşam tehdidi altındadır. Obezlerde kalp ve damar hastalıklarından ölüm oranı, normal bireylere göre 4 kat daha fazladır. Yüksek tansiyon görülme sıklığı obez olmayanlara göre 3 kat daha fazladır. Obezite bu işin eğitimini almış kişiler tarafından tedavi edilmelidir; güzellik salonları, kısa dönem kurslar sonucu alınan sertifika yetkileri bu hastalığın tedavisi için yeterli değildir. Obezite tedavisinin ilkelerini hekim ile sağlık muayenesi, diyetisyen ile beslenme ve diyet eğitimi, diyet, bozulmuş yeme alışkanlığının düzeltilmesi, psikolojik destek, gerekirse ilaç tedavisi ve cerrahi müdahaleler oluşturmaktadır.
    Beslenme ve stres
    Kortizol gibi stres hormonları vücutta bazı vitaminleri etkiler. Vitaminler kasların gerilmesi ve kan basıncının yükselmesi gibi stres tepkileri için kullanılır. Bu nedenle anksiyete nedeniyle sinir sistemimiz fazla çalıştığında B vitaminine özel olarak ihtiyacımız oluyor. B vitaminleri, yiyeceği enerjiye dönüştürmekte de kullanılıyor.
    Stresli zamanlarda alınan kaloriler besleyici yiyeceklerden gelmezse vücut için durum daha da zorlaşıyor. Bir kaç gün fazla cips yiyip gazlı içeceklerden içmenin sonucu olan hafif B vitamini eksikliği bile sinir sistemini alt üst ediyor. Böyle zamanlarda muz, balık, fırın patates, avokado, tavuk ve koyu yeşil yapraklı sebzeler yenilmeli.
    Aşırı stres daha da büyük bir besinsel hasar yaratıyor. Stres hormonları vücuttaki A,B, C vitamini ve magnezyum gibi önemli besinleri tüketirken 1400 kimyasal değişim yaşanıyor.
    Strese tepki olarak salgılanan hormonlar, sakinleştirici hormon olan seratonin seviyesini düşürerek karbonhidrat aşermelerine yol açabiliyor. Karbonhidrat tüketimini artırmak seratonin seviyelerini yükselterek strese toleransı artıra-bilir, ancak şekerli yiyecekler yemek kilo alımına yol açabilir. Baskı altındayken abur cubura yönelmemek kolay değil. Ancak az şekerli, az yağlı ve az kafeinli besinlere yönelmek bile sizin için iyi bir başlangıç olabilir.
    Obezite, vücudun her organını ve duygu durumunu etkiler.
    RUH HALİ
    Depresyon
    Kendini beğenmeme duygusu
    BEYİN
    Beyindeki basıncı artırıp baş ağrısı ve çift görüşe neden olur.
    AKCİĞER
    Uyku apnesi
    Astım
    Nefes almada zorluk, kesik kesik nefes alma problemi
    KALP VE KAN DAMARLARI
    Yüksek LDL (kötü huylu) kolesterol
    Düşük HDL (iyi huylu) kolesterol
    Yüksek trigliserid seviyesi
    Yüksek kan basıncı
    Kanın pıhtılaşmasında anormallik
    Kan damarlarına zarar veren kronik inflamasyon (iltihap)
    SİNDİRİM SİSTEMİ
    Reflü
    Kabızlık
    Safra taşları
    Karaciğer yağlanması
    KEMİK VE EKLEMLERDE
    Kalça çıkığı
    Blount hastalığı (dizlerde eğrilik)
    Düztabanlık
    Fazla kilodan dolayı ayaklar, dizler, kalça ve sırtta meydana gelen ağrılar
    TİP 2 DİYABET
    Vücudun yeterli insülin üretememe veya kullanamama durumu
    ERKEN ERGENLİK DÖNEMİ
    Kızlarda, polikistik over sendromu
    Hormon seviyelerindeki değişikliğe bağlı olarak menstürasyonun (âdet) siklusundaki düzensizlikler ve çene, göğüs, karın çevresinde meydana gelen aşırı kıllanma./Dilara Koçak-Milliyet

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hint asıllı 60 yaşındaki Kanadalı bir kadının, tüp bebek yöntemiyle ikiz doğurduğu bildirildi.
    CBC kanalının haberinde, Hindistan'da tüp bebek tedavisi gören kadının, Calgary kentindeki bir hastanede sezaryenle doğum yaptığı ve prematüre bebeklerin 7 hafta erken doğduğu belirtildi. Bebeklerden birinin solunum cihazına bağlanmasına karşın, her iki bebeğin de durumunun iyi olduğu kaydedildi. Kilo alana ve nefes alıp vermeleri düzene girene dek bebeklerin hastanede tutulacakları ifade edildi.
    Yaşı nedeniyle Kanada'da tüp bebek yöntemi uygulaması reddedilen kadının, daha önce 3 kez düşük yaptığı bildirildi.

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Konya'da Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Bayır, trafik kazalarının ardından beyin travması sonucu ölümleri ve sakatlanmaları azaltmak için tavşanlar üzerinde bir araştırma yaptı.

    Araştırmada, beyin travması geçiren tavşanların, melatonin hormonunu salgılaması sağlandı. Melatonin hormonunu salgılayan tavşanlarda, beyin travması sonucu ölüm olayı gerçekleşmediği görüldü. Yrd.Doç.Dr. Bayır, beyin travması geçiren insanlarada melatonin hormonunun salgılanması sağlandığı takdirde, ölüm olayları ile beyin travması sonucu oluşan sakatlanmaların en aza indirileceğini belirtti.

    Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Bayır, kazalarda meydana gelen beyin hasarları ve beyin travması sonucu ölümlerin dikkatini çekmesi üzerine araştırma yapmaya başladığını belirtti. Selçuk Üniversitesi Kombassan Araştırma Merkezi'nde gerçekleştirdiği araştırmasında, denek olarak tavşanları kullandığını söyleyen Yrd.Doç.Dr. Bayır, "Tavşanlar üzerinde melatonin hormonunu denedik. Melatonin 'epifiz bezinin pineolasit' adı verilen hücrelerinden salgılanır. Melatonin tüm insanlar tarafından salgılanır, yaşa ve beslenmeye göre de salgılama oranı değişir.'' dedi.

    Bayır şunları söyledi:

    ''Beyin travması ve beyninde hasar oluşan insanlarda bu salgı çok aza iner. Biz de denek olarak kullandığımız tavşanları iki gruba ayırdık. Beyin travması geçiren tavşanlardan bir grubuna melatonin hormonunu salgılaması için ilaç verdik, diğerine ilaç vermedik. Araştırmamızın başında, tavşanların beyin travması geçirmesini sağladık. Bunun için havyanların açı çekmemesi için anestezi uyguladık. Tavşanların kafatasını açtıktan sonra, kemik yapısını ortadan kaldırdık. Ardından beyin zarının üzerine uzun bir boru koyarak belli bir mesafeden çelik bilye düşürdük. Böylelikle beyin travması geçirmesini sağladık. Her iki tavşana beyin travması sonrası yapılacak tedaviyi uygaladık. Bununla birlikte bir grubun melatonin hormonunu salgılaması için ilaç verdik. Yaptığımız tedavi olumlu sonuç verdi. Eğer bu tedavi yöntemini, insanlar üzerinde de uygularsak olumlu sonuç alacağımıza inanıyoruz. Çünkü beyininde hasar oluşan veya beyin travması geçiren insanlarda melatonin hormonu salgılama oranı az oluyor. Bunu yeterli düzeyde yükselttiğimizde, ölüm ve sakatlanma olaylarını en aza indireceğimizi gördük"

    Yrd.Doç.Dr. Ayşegül Bayır, yaptığı araştırmanın dünya genelinde yayın yapan bilimsel dergilerde makele olarak yayınlanacağını ve araştırma sonucu bulduğu tedavi sisteminin insanlar üzerinde uygulanması içinde gerekli girişimlerde bulunacağını söyledi.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Muş'ta tandıra düşmesi sonucu el parmaklarının tamamında işlev ve yapı kaybı oluşan kadına deri ve doku nakliyle parmak yapıldı. Parmaklar, beslenmeleri ve oluşumlarını tamamlamaları için kadının karın bölgesine dikildi.
    Muş'un Korkut ilçesine bağlı Altınova beldesinde yaşayan Hürriyet Çiçek (50), tandırda pişen ekmekleri almaya çalışırken tandıra düştü.
    Oğlu ve komşuları tarafından tandırdan çıkarılan ve Muş Devlet Hastanesine kaldırılan Çiçek, buradan sevk edildiği Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi yanık tedavi ünitesinde tedavi altına alındı.
    Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi plastik cerrahi uzmanı Dr. Eyüphan Gencel, yaptığı açıklamada, Çiçek hastaneye geldiğinde vücudunda ciddi derecede yanıklar olduğunu söyledi.
    Hürriyet Çiçek'e genel cerrahi uzmanlarınca gerekli müdahalelerin yapıldığını bildiren Gencel, ''Hastamızın ellerindeki parmakların tamamı yanmıştı. İşlevlerini kaybeden parmakların kesilmesi öngörüldü. Hastanın psikolojisinin olumsuz etkilenmemesi için parmaklarının kesilmesini istemedik'' dedi.
    Vücudunun yanık oluşmayan bölgelerinden alınan deri ve doku parçalarıyla Çiçek'e parmak yaptıklarını ifade eden Gencel, şunları söyledi:
    ''Hasta geldiğinde ellerinde, kafatasında, yüzünde ve bacaklarında 3. derece yanıklar oluşmuş, parmakları işlevini ve görünümünü tamamen kaybetmişti. En ciddi sorun parmaklarındaydı. Bacağından aldığımız deriyi yüzüne ve kafatasına yama yaptık. Bu yamalar tuttu. Aldığımız doku ve derilerle de hastanın parmaklarını yeniden oluşturduk. Bir elinin üç parmağı, diğer elinin ise 4 parmağını beslenmesi için karın bölgesine gömdük.
    Karın bölgesinde damarı belli olan bir dokuyu kaldırarak parmakları buraya diktik. Bu geçici bir süreçtir. Yaptığımız müdahale ile kemik yapısının kurtulduğunu düşünüyoruz. Şimdilik hastaya iki ameliyat yapıldı. Parmakların tam görünümünü kazanması ve bazı işlevlerini yeniden kazanması için birkaç ameliyata daha ihtiyaç var. Amacımız fonksiyonel ve yapısal olarak parmakların yeniden oluşumunu biraz da olsa sağlamaktır.''

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Diyarbakır'da kupürleri kesilerek Devlet Su İşleri'ne ait sulama kanalı ve Dicle Nehri kıyısı ile bir binanın çatısına atılan 6 bin ilaç kutusuyla ilgili açılan ve 7 ayda tamamlanan soruşturma bir skandalı ortaya çıkardı.
    4 eczacı kalfasının tutuklandığı soruşturmada, bin 500 kişinin sağlık karnelerini para karşılığı, ilaç yazdırılması için 38 eczaneye verdiği ortaya çıktı. Geçen yıl, Devlet Su İşleri'ne ait sulama kanalı, Dicle nehri kıyısı ve bir apartmanın çatısında kupürleri kesilmiş 6 bin ilaç kutusunun bulunması üzerine soruşturma başlatan Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, söz konusu ilaçların daha çok hangi ezcaneler tarafından istendiğini belirlemek amacıyla, Diyarbakır'daki ecza depolarına resmi yazı yazdı.

    Ecza depolarının gönderdiği cevap yazısından yola çıkan polis, 20 eczane tespit ederek, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü'ne başvurup söz konusu eczanelerin reçetelerinin incelenmesini istedi. Daha sonra mercek altına aldığı 12 eczaneyle ilgili soruşturmayı derinleştiren polis, bu eczanelere baskın düzenleyerek, 90 kalfayı parmak izlerini almak için gözaltına aldı. Emniyet Müdürlüğü'nde, ifadeleri ve parmak izleri alınan eczane kalfalarının parmak izleri, yok edilmek istenen ilaç kutularındaki parmak izleriyle karşılaştırıldı. Parmak izi uyan 4 kişi, tutuklanarak cezaevine konulurken, olayla ilgisi olduğu belirlenen 1 kişinin ise arandığı belirtildi.

    SAĞLIK KARNELERİ KİRAYA VERİLMİŞ
    Polisin, kupürü kesilerek devlete fatura edildikten sonra yok edilmek istenen ilaç kutularındaki parmak izlerinden yola çıkarak başlattığı soruşturma bir skandalı da ortaya çıkardı. Polisin 7 aylık çalışması sonucu tamamlanan soruşturmada, çoğu yeşil kart sahibi bin 500 kişinin sağlık karnelerini para karşılığı, ilaç yazdırılması için 38 eczaneye kiraladığı ortaya çıktı. Bunun üzerine, Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişlerinin 38 eczane, 1 özel tıp merkezi ve 8 doktor ile bin 500 kişiye ait Sağlık karnesiyle ilgili soruşturma başlattığı, olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü öğrenildi.

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •