Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 3/7 İlkİlk 1234567 SonSon
62 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Yusuf HAYALOĞLU Şiirleri..

  1. #21

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Dağlarda Kar Olsaydım
    Şu dağlarda kar olsaydım
    Bir asi rüzgar olsaydım
    Arar bulur muydun beni
    Sahipsiz mezar olsaydım

    Şu yangında har olsaydım
    Ağlatıp bizar olsaydım
    Belki yaslanırdın bana
    Mahpusta duvar olsaydım

    Şu bozkırda han olsaydım
    Yıkık perişan olsaydım
    Yine severmiydin beni
    Simsiyah duman olsaydım

    Şu yarada kan olsaydım
    Dökülüp ziyan olsaydım
    Bu dünyada yerim yokmuş
    Keşke bir yalan olsaydım
    Yusuf Hayaloğlu

  2. #22

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Demedim Mi Haydar?
    Biz dağlarda keklik idik
    Şimdi bu çöplükte karga olduk
    Bizimde boyumuzu aştı bu şehir
    Yerlere serildik madara olduk

    Demedim mi Haydar Demedim mi sana
    Bu İstanbul yutar adamı
    Demedim mi Haydar demedim mi söyle
    Bu şerefsiz geceler satar adamı

    Biz umutlar yolcusuyduk
    Rakı sofrasında bir meze olduk
    Bizimde harcımız değildi sevmek
    Yosmalar içinde kepaze olduk
    Yusuf Hayaloğlu

  3. #23

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Diyarbakır
    Diyarbakır düze doğru
    Yar salınır bize doğru
    Bu hasretlik diner bir gün
    Dert dolanır saza doğru


    Diyarbakır önü surlar
    İçinde bir sevdiğim var
    Ana bugün düğün olsun
    Güller açsın, gülsün dağlar


    Diyarbakır size kalmaz
    Geceler gündüze kalmaz
    Bu acılar biter bir gün
    Devran döner güze kalmaz
    Yusuf Hayaloğlu

  4. #24

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Diyarbakir Türküsü

    Diyarbakır ortasinda vurulmuş uzaırım
    Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
    Bu dağlarda gençliğim cayı cayır yanarken
    Ay vurur gözyaşına ben gecede kalırım

    Üzülme sen, üzülme başını öne eğme
    Gün olur kavuşuruz, dert etme Diyarbakır
    Yüreğini dağlama, kanlı bezler bağlama
    Bu yangın söner birgün, ağlama Diyarbakır

    Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım
    Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım
    Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken
    Gün doğar yaylalara, kahrımdan utanırım

    Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
    Dağlarında ateşler, alnında kızıl bakır
    Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
    Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır
    Yusuf Hayaloğlu

  5. #25

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Dokunma Yanarsın
    Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir-pas içinde
    Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde
    Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım
    Küçük voltalardan bıktım, usandım
    Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
    Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan
    Usanmadan, bıkmadan
    Deli taylar gibi koşmak istiyorum!
    Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum
    Beni kendi halime bırak yavrucuğum
    Ben yolumu nasıl olsa bulurum...

    Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
    Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük
    Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
    Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
    Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
    Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim
    Dönemezsem affet..

    Firari gecelerin uzmanı olmuşum
    Bütün istasyonlarda afişim durur
    Beni bir çocuk bile bulur!
    Dokunma bana çıldırırsın
    Dokunma bana sende ellerin tutuşur!

    Koşmak istiyorum
    Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından
    Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
    Manzarasızlıkların, parasızlıkların
    Allahsızlıkların kıyısından
    Kimseye ve hiçbirşeye değmeden
    Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!

    Koşmak istiyorum
    Şiirimin ve yumruğumun namusuyla
    Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden
    Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!

    Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum
    Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun..
    Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet
    ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! .
    Kurşunlara geleyim istiyorum
    Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim
    Sağ kalırsam affet

    Firari acıların uzmanı olmuşum
    Bütün telsizlerde adım okunur
    Beni bir korkak bile vurur! .
    Dokunma bana fişlenirsin
    Dokunma bana, sende yanarsın
    Yusuf Hayaloğlu

  6. #26

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart


    Fosso Necdet

    Elinde bir buzbağ şişe
    Dolanıyor köşe köşe
    Şimdi karakola düşe
    Cop tirina nirinomda
    Hop tirina nirinom

    Sivri burun top yumurta
    Nara basar uluorta
    Bekçileri tarta tarta
    Tır tirina nirinomda
    Tara tirina nirinom

    Gene bir gün böyle zır zop
    Gece bekçisi demiş hop
    Belinin ortasına cop
    Cop tirina nirinomda
    Hop tirina nirinom

    Geçirmiş bir siyah şalvar
    Poz kesiyor gaddar gaddar
    Tesbihi sarı kehribar
    Şık tirina nirinomda
    Tok tirina nirinom

    Gene bir gün böyle yan yan
    Hava basarak bir yandan
    Karakolun sokağından
    Pat tirina nirinomda
    Pataküte de nirinom

    Şapkası tam sekiz köşe
    Zevkten olmuş dokuz köşe
    Güveniyor on kardeşe
    Hot tirina nirinomda
    Zot tirina nirinom

    Mahalleli bezmiş ama
    Çıkamıyor kimse cama
    Adam değil sanki kazma
    Hoşt tirina nirinomda
    Foşt tirina nirinom

    Gene bir gün böyle çalım
    Yürüyorken zalım zalım
    Demişler ki gel bakalım
    Şak tirina nirinom da
    Şaka sukada nirinom

    Fosso Necdat demiş aman
    Anlamış vaziyet yaman
    Kafasından çıkmış duman
    Fos tirina nirinomda
    Fıs tirina nirinom
    Yusuf Hayaloğlu

  7. #27

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Geride Kaldın Sen
    Devrilip gidiyorum işte
    Geride kaldın sen...

    Aşınmış sevdalar gibi
    Yıpranmış postallar gibi
    Lime-lime, yarasız
    Geride kaldın sen...

    Kaprislerinle, nazlarınla
    Bakışlarınla, sözlerinle
    Tutulmayan vaatler gibi
    Harcanmış saatler gibi
    Tek başına, kararsız
    Geride kaldın sen...

    Buraya kadarmış güzelim
    Boynumda bıraktığın diş izi
    Bitmez sandığın aşk denizi
    Buraya kadarmış.

    Vedalaşmak isterdim oysa
    Klasik bir film öyküsü gibi
    Ellerini tutup usulca
    Son bir kez öpmek isterdim
    Kendimi mazur gösterip
    Masum ve mağrur bir duruşla
    Her şeyi kadere yıkmak isterdim.

    Ne gerek var oysa
    Yürümeyen birtakım şeylerin
    Nedenlerini tartışmaktansa
    Asla yürümeyeceğini anlayıp
    Bunu hiç konuşmamak
    Daha bir yiğitçe değil mi?

    Süzülüp gidiyorum işte
    Bela olmadan
    Yoluna çıkmadan
    Hesap filan sormadan
    İncitmeden, acıtmadan...

    Bir bileti yırtar gibi
    Bir kabuğu atar gibi
    Sıyrılıp gidiyorum işte
    Geride kaldın sen...

    Bir tren penceresinden
    Akıp giden bozkırın
    Ortasında bir kuru ağaç gibi
    Geride kaldın sen...
    Yusuf Hayaloğlu

  8. #28

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Giderim
    Artık seninle duramam
    Bu akşam çıkar giderim
    Hesabım kalsın mahşere
    Elimi yıkar giderim

    Sen zahmet etme yerinden
    Gürültü yapmam derinden
    Parmaklarım üzerinden
    Su gibi akar giderim

    Artık sürersin bir sefa
    Ne cismin kaldı ne cefa
    Şikayet etmem bu defa
    Dişimi sıkar giderim

    Bozar mi sandın acılar
    Belaya atlar giderim
    Kurşun gibi mavzer gibi
    Dağ gibi patlar giderim

    Kaybetsem bile herşeyi
    Bu aşkı yırtar giderim
    Sinsice olmaz gidişim
    Kapıyı çarpar giderim

    Sana yazdığım şarkıyı
    Sazımdan söker giderim
    Ben ağlayamam bilirsin
    Yüzümü döker giderim

    Köpeklerimden kuşumdan
    Yavrumdan cayar giderim
    Senden aldığım ne varsa
    Yerine koyar giderim

    Ezdirmem sana kendimi
    Gövdemi yakar giderim
    Beddua etmem üzülme
    Kafama sıkar giderim
    Yusuf Hayaloğlu

  9. #29

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Git

    Demek şimdi gidiyorsun;
    Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
    Demek şimdi gidiyorsun; Kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak!
    Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
    aynanın sahtekâr yüzüne
    -Oy benim yaralım-
    Demek şimdi gidiyorsun;
    Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!

    Her şey tamam diyorsun, git...
    Beni viran bir şehir gibi terket...
    Haydi git!
    Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...
    Seni bir gören olmasın, dikkat et! ..

    Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...
    Üstüne titremekmiş...vefaymış! ..
    Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp
    Çıkıncaya kadarmış! ..
    Bana komaz deyip
    Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
    -Oy benim yaralım-
    Asıl sancı, uyandığında
    Bütün odaları boş görünce koyarmış! .

    Gitmek istiyorsun, git...
    Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
    Durma git!
    Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!
    Şunu cbine koy, ne olur ne olmaz..

    Eylül mağdurlarıydık, kimsemiz yoktu,
    Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
    Kimseye kıymamıştık oysa, masumduk..
    Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
    Yırtılan bir pankart gibi
    Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
    -Oy benim yaralım-
    En az bir karıncanın yüreği kadar
    Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!

    Artık bitti diyorsun, git..
    Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam..
    Sorma git!
    Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
    Biliyorum, seni vuracaklar bu akşam...

    Ne çok fire verdik üstüste..
    Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..
    Kimliği tespit edilmemiş,
    Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
    Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
    İçerden çürümüşüz meğerse...
    -Oy benim yaralım-
    Her gelen ölüm yazmış,
    Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...

    Kendini arıyorsun, git..
    Aptal bir hayat kur, içinde beni barındırmayan
    Kalma git..
    Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!
    Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..

    Demek şimdi gidiyorsun;
    Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
    Demek şimdi gidiyorsun;
    Yıkılan bir duvar gibi; ömrüme devrile devrile..
    Demek mecburi istikametlerin,
    Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında
    -Oy benim yaralım-maralım
    Demek şimdi gidiyorsun,
    Ve bana bir tek secenek kalıyor: güle güle!

    Beni öldürüyorsun, git..
    Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim
    Bakma git
    Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...
    Yusuf Hayaloğlu

  10. #30

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gitti Ah Gitti
    gitti ah..,
    gecelere hüzünleri serperek
    yarali bir kus gibi kanarcasina gitti..,
    yalvaran gözlerime, elemi pay ederek,
    bir kabahatmis gibi, kacarcasina gitti...

    gitti ah..
    sarkilara bel baglamak faydasiz.
    üstüme kapilari kaparcasina gitti...
    gecenin geldigini haber vermeden; hirsiz...
    yasanmis bir ömrü calarcasina gitti

    gitti ah... bir nehirdi,
    yazamadigim siirdi.
    yüzüme son bir defa
    bakarcasina gitti...

    gitti ah...
    gözyaslari yanaklarimda kaldi.
    hayatin perdesini cekercesine gitti...
    belki doyulmamis toz pembe bir masaldi.
    gögsümden yüregini sökercesine gitti...

    gitti ah...
    karsilasmak ömür boyu imkansiz.
    beni hazanda koyup bahar dalina gitti...
    bilmiyorum ne yapsam, ne söylesem anlamsiz.
    ayrilmisti dünyamiz; kendi yoluna gitti...

    gitti ah... bir mevsimdi,
    cizemedigim resimdi.
    kalbime bir civiyi,
    cakarcasina gitti...
    Yusuf Hayaloğlu

Sayfa 3/7 İlkİlk 1234567 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •