REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 4/11 İlkİlk 1234567891011 SonSon
108 sonuçtan 31 ile 40 arası

Konu: Yeminli ATATÜRK Düşmanları!

  1. #31

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı emmi Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Arkadaşlar, Saidi Kürdi(Nursi) denen adam İngiliz Tali Cemiyetinin kurucuları arasındaydı. Ve bu nedenle İngilizlerin kışkırtmasıyla Doğu Anadolu bölgemizizin çeşitli yerlerinde isyanlar çıkartarak, Musul'un İngilizlerde kalmasına katkı sunmuştur. İngilizler ona tıpkı şimdi olduğu gibi Doğuda bir Kürt devleti kuracaklarını ve başınada kendisini geçireceklerini söylemişlerdir. Şimdi bu adamın dinle, imanla ne alakası var? Bu adam tamamen İngiliz siyasetinin yerli taşaronuydu. Doğuda görev yapanlar bilirler. Her evin baş köşesinde bu adamın resmi asılıdır. Bu sizlere birşey anlatmıyor mu? Özelliklede PKK sempatizanlarının evinde. Ve Hasan İzzettin Dinamo'nun "Kutsal İsyan" serisinin yanılmıyorsam (çünkü bu serileri okuyalı epey zaman oldu) 2. veya 3. cildi tek olarak alınıp okunur. Bu ciltte Doğudaki Kürt isyanları ve Saidi Nursi'nin bu isyanlarda oynadığı önemli roller anlatılmaktadır. Bu anlattıklarım kendi gördüklerimdir.
    Bazı arkadaşlar konuyu saptırmaya çalışıyorlar nedense. Ben bir anlayışı dile getiriyorum. İngilizin Atatürk'e düşmanlığı neyse, bu anlayışında düşmanlığı o.
    Bazı arkadaşlarda Atatürk olmasaydı şu olur muydu, bu olur muydu gibi yazılar yazmışlar. Evet sömürge olsaydın adın bile bu olmazdı belki de. Size bir örnek: Nelson Mandela nereli? Afrikalı değil mi? Peki adı neden Afrikalı değil de ingilizce? Söyleyim. Sömürge Afrikasında çocuk doğduğunda bir Afrikalı ismi konuluyor. Ancak çocuk okula başlayacağı zaman çocuğun adı bir ingiliz ismine çevrilip öyle kayıt yapılıyor. Yoksa okula kaydı yapılmıyor.
    Osman kardeş, ben yazıda dikkat ederseniz sorulan soruya vurgu yaptım. Bir gazeteci olan Altemur Kılıç'ın sorduğu soruya verilen cevaba özellikle. Haa babasına gelince; Kurtuluş Savaşında önemli başarılara imza atmış bir paşadır. Şapka giymeyenleri astı diyorsunuz. Evet astırdı idam kararlarını vererek. Peki asılanlar sütten çıkmış ak kaşıklar mıydı? Devrimlere karşı çıkanların listesine bir bakarsanız kimler olduğunu anlarsınız. Bu isyanları organize edenler, sadece devrimlere değil "Cumhuriyet'e" karşı çıkarak baş kaldırıyorlardı. Şapka ve diğer devrimler bahane edilerek, cumhuriyet rejimine isyan ediyorlardı. Arkalarında ise İngilizlerin oduğunu sizlerde biliyorsunuz.
    Her milleti kendimiz gibi unutkan sanmayalım. Adamları hem Çanakkale'de, hem de Kurtuluş Savaşın'da yen, dünya aleme rezil et. Tabiki adamlar her fırsatı değerlendirecek. Hem de çil, çil sarı İngiliz altınlarıyla.
    Saygılar.


    Bir bilgin varsa milletle paylaş. Böyle abuk, sabuk yazılar da yazma!
    Konu emmi tarafından (24-02-2009 Saat 15:08 ) değiştirilmiştir.

  2. #32

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bir milletvekili vardı şalvarla meclise gelmişti boynuna bir kıravat takmıştı eşek yuları gibi göbeğinden de şalvarın içine salmıştı. Medeni kıyafetten ne anladığına bakar insanın o şapka Devrimi ??????????.............hoşaftan ne anlar suyunu içer tanesi kalır.

  3. #33

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı emmi Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Arkadaşlar, Saidi Kürdi(Nursi) denen adam İngiliz Tali Cemiyetinin kurucuları arasındaydı. Ve bu nedenle İngilizlerin kışkırtmasıyla Doğu Anadolu bölgemizizin çeşitli yerlerinde isyanlar çıkartarak, Musul'un İngilizlerde kalmasına katkı sunmuştur. İngilizler ona tıpkı şimdi olduğu gibi Doğuda bir Kürt devleti kuracaklarını ve başınada kendisini geçireceklerini söylemişlerdir. Şimdi bu adamın dinle, imanla ne alakası var? Bu adam tamamen İngiliz siyasetinin yerli taşaronuydu. Doğuda görev yapanlar bilirler. Her evin baş köşesinde bu adamın resmi asılıdır. Bu sizlere birşey anlatmıyor mu? Özelliklede PKK sempatizanlarının evinde. Ve Hasan İzzettin Dinamo'nun "Kutsal İsyan" serisinin yanılmıyorsam (çünkü bu serileri okuyalı epey zaman oldu) 2. veya 3. cildi tek olarak alınıp okunur. Bu ciltte Doğudaki Kürt isyanları ve Saidi Nursi'nin bu isyanlarda oynadığı önemli roller anlatılmaktadır. Bu anlattıklarım kendi gördüklerimdir.
    Bazı arkadaşlar konuyu saptırmaya çalışıyorlar nedense. Ben bir anlayışı dile getiriyorum. İngilizin Atatürk'e düşmanlığı neyse, bu anlayışında düşmanlığı o.
    Bazı arkadaşlarda Atatürk olmasaydı şu olur muydu, bu olur muydu gibi yazılar yazmışlar. Evet sömürge olsaydın adın bile bu olmazdı belki de. Size bir örnek: Nelson Mandela nereli? Afrikalı değil mi? Peki adı neden Afrikalı değil de ingilizce? Söyleyim. Sömürge Afrikasında çocuk doğduğunda bir Afrikalı ismi konuluyor. Ancak çocuk okula başlayacağı zaman çocuğun adı bir ingiliz ismine çevrilip öyle kayıt yapılıyor. Yoksa okula kaydı yapılmıyor.
    Osman kardeş, ben yazıda dikkat ederseniz sorulan soruya vurgu yaptım. Bir gazeteci olan Altemur Kılıç'ın sorduğu soruya verilen cevaba özellikle. Haa babasına gelince; Kurtuluş Savaşında önemli başarılara imza atmış bir paşadır. Şapka giymeyenleri astı diyorsunuz. Evet astırdı idam kararlarını vererek. Peki asılanlar sütten çıkmış ak kaşıklar mıydı? Devrimlere karşı çıkanların listesine bir bakarsanız kimler olduğunu anlarsınız. Bu isyanları organize edenler, sadece devrimlere değil "Cumhuriyet'e" karşı çıkarak baş kaldırıyorlardı. Şapka ve diğer devrimler bahane edilerek, cumhuriyet rejimine isyan ediyorlardı. Arkalarında ise İngilizlerin oduğunu sizlerde biliyorsunuz.
    Her milleti kendimiz gibi unutkan sanmayalım. Adamları hem Çanakkale'de, hem de Kurtuluş Savaşın'da yen, dünya aleme rezil et. Tabiki adamlar her fırsatı değerlendirecek. Hem de çil, çil sarı İngiliz altınlarıyla.
    Saygılar.

    Böylesine büyük bir zat hakkında bilmeden hakaret etmeniz hiç hoş değil sait nursi (beddüzzaman) hazretleri ermenilere karsı savasta mıtralyoz denen sılahı tekbasına kullanmıs canı pahasına savasmıstır bilmeden etmeden hakaret etme!!! asıl ingiliz sömürgesinin izlerini malesef siz hala taşıyorsunuz yoksa böyle konuşmaz yüzlerce yıl lar boyunca islamiyetin yayılışında en büyük paya sahip osmanlı devletinin bıraktığı izleri yerine ingiliz izleri taşımazdınız...
    :49:

  4. #34

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı ibalaban Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    İstiklal mahkemeleri bu gün kurulsa çok kişinin boynu kopar. Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları o kadar çoğaldı ki artık bunu canlı televizyon proğramlarında da söyleyebiliyorlar.

    "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, meczuplar ülkesi olamaz." Bu sözü söyleyeni de unutmayın.
    atam bu sözü söylemiş,ama şunuda ekleyeyim bu ülke o sayılanların ülkesi olamayacağı gibi ,dinsizlerinin ,imansızların,atatürkçü geçinen bar entellerinin,millettinden bihaberlerinde ülkesi olamaz.bu ülke ;toprağının her karışında kanı olan,atasını ,bayrağını ,tarihini ,dinini,dilini bilenlerin ülkesidir öylede kalacaktır.atam bu cumhuriyeti bizlere emanet etti.

  5. #35

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı ibalaban Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Bir milletvekili vardı şalvarla meclise gelmişti boynuna bir kıravat takmıştı eşek yuları gibi göbeğinden de şalvarın içine salmıştı. Medeni kıyafetten ne anladığına bakar insanın o şapka Devrimi ??????????.............hoşaftan ne anlar suyunu içer tanesi kalır.
    bilgin doğru dostum,ama yanlış hatırlamıyorsam o vekil değilde bir belediye başkanıydı galiba ama yinede adres doğru

  6. #36

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı artech Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Böylesine büyük bir zat hakkında bilmeden hakaret etmeniz hiç hoş değil sait nursi (beddüzzaman) hazretleri ermenilere karsı savasta mıtralyoz denen sılahı tekbasına kullanmıs canı pahasına savasmıstır bilmeden etmeden hakaret etme!!! asıl ingiliz sömürgesinin izlerini malesef siz hala taşıyorsunuz yoksa böyle konuşmaz yüzlerce yıl lar boyunca islamiyetin yayılışında en büyük paya sahip osmanlı devletinin bıraktığı izleri yerine ingiliz izleri taşımazdınız...
    emmi bir konu açtı çoğunluk o zatı övme yarışına girdi ama kimse anlatmıyor o zatı. hadi ordan be veya benzeri söylemlerle geçiştiriyor.OSMANN kardeşim hariç açıklamaları güzel...böylesine büyük zat sizin için olabilir. anlatın bizde bilelim bilmediğimiz varsa. yosa hakaret etmeyen,durum böyledir diyen emmiye tepkiye gerek yok anlatında herkes bilsin.

  7. #37

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bediüzzaman'ın, Kendisine Atılan İftiralar Karşısındaki Tavrı

    Bediüzzaman'ın kendisine atılan iftiralara ve aleyhinde kurulan düzenlere karşı tutumu da, Kuran'da bildirilen peygamberlerin ve salih müminlerin ahlakı ile benzer olmuştur. Bu iftiralara karşı son derece sabırlı ve mütevekkil bir tavır göstermiş, çevresindekilere ise şevki, neşesi, kararlılığı ve imanı ile herzaman güzel bir örnek teşkil etmiştir.

    Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur'da, kendisine yöneltilen iftiralar sonucunda aldığı hapis cezasını ve kendisine çektirilen sıkıntıların güzel ve hayırlı yönlerini şöyle anlatmıştır:

    Benim şahsımı çürütmek fikriyle, hiç kimsenin inanmayacağı isnadlarda bulundular. Pek acib iftiraları işaaya çalıştılar. Fakat kimseyi inandıramadılar. Sonra pek âdi bahanelerle, zemheririn en şiddetli soğuk günlerinde beni tevkif ederek, büyük ve gâyet soğuk ve iki gün sobasız bir koğuşta tecrid-i mutlak içinde hapsettiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar ve daima mangalımda ateş varken, zaafiyet ve hastalığımdan zor dayanabilirdim. Şimdi, bu vaziyette hem soğuktan bir sıtma, hem dehşetli bir sıkıntı ve hiddet içinde çırpınırken, bir inayet-i İlahiye ile bir hakikat kalbimde inkişaf etti. Manen: "Sen hapse Medrese-i Yûsufiye namı vermişsin; hem Denizli'de sıkıntınızdan bin derece ziyade hem ferah, hem mânevî kâr, hem oradaki mahpusların Nurlardan istifadeleri, hem büyük dairelerde Nurların fütuhatı gibi neticeler, size şekva yerinde binler şükrettirdi, her bir saat hapsinizi ve sıkıntınızı, on saat ibadet hükmüne getirdi; o fâni saatleri bâkileştirdi. (Lemalar, s. 244)

    Bediüzzaman bir sözünde ise, çevresinde kendisiyle birlikte aynı iftira ve zulümlere maruz kalan müminlerin de, bu olaylardan dolayı ümitsizliğe kapılıp üzülmediklerini şöyle anlatmıştır:

    On aydan beri, münafıkların bir resmî memuru elde edip bütün desiseleriyle yaptıkları hücum en küçük bir şakirdi sarsmadı. O iftiraları hiç hükmündedir… böylelerden böyle iftiralar, binden bir tesiri bize olmadığı gibi, inşâallah daire-i Nur'a da zararı olmayacak. (Şualar s. 410)

    Bediüzzaman'ın ve çevresinde bulunan iman ehlinin zorluklara, iftiralara ve hileli düzenlere karşı gösterdikleri tavır, tüm Müslümanların kendilerine örnek alması gereken salih ve mütevekkil mümin tavrıdır. Allah Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in şahsında tüm Müslümanlara, inkarcıların düzenleri karşısında nasıl davranmaları gerektiğini şöyle hatırlatmıştır:

    Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme. Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir. (Nahl Suresi, 127-128)

  8. #38

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Said Nursi yakın geçmişimizde yetişmiş en büyük İslam alimlerinden ve fikir adamlarındandır. 1873'te Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünde dünyaya gelmiş, 1960'da Şanlıurfa'da Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Genç yaşta edindiği dini ve pozitif bilimlerdeki derin bilgisi, devrin ilim çevreleri tarafından kabul görmüş, küçük yaştan itibaren dikkati çeken keskin zekası, kuvvetli hafızası ve üstün kabiliyetleri dolayısıyla "Çağının eşsiz güzelliği" anlamına gelen "Bediüzzaman" sıfatıyla anılmaya başlanmıştır.

    Bediüzzaman Said Nursi, Doğu'nun en acil ihtiyacı olarak gördüğü eğitim problemini çözmek için din ve eğitim bilimlerinin birlikte okutulabileceği ve Medreset-üz Zehra ismini verdiği bir üniversite kurulmasını sağlamak için 1907'de İstanbul'a gelmiştir. Derin bilgisiyle buradaki ilim çevresine de kendini çok kısa süre içinde kabul ettirmiş, çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yayınlatmış, hürriyet ve meşrutiyet tartışmalarına katılarak hükümete destek vermiştir.

    Dönemin hükümeti, Said Nursi'nin üniversite ile ilgili dilekçesine ilgi göstermemiştir. Hatta İstanbul'daki ilim adamlarının, talebelerin, medrese hocalarının ve siyasetçilerin ona olan ilgisinden rahatsız olmuş, Bediüzzaman'ın önce akıl hastanesine daha sonra da hapishaneye gönderilmesini sağlamıştır.

    Said Nursi'nin serbest bırakılmasından kısa süre sonra 23 Temmuz 1908'de II. Meşrutiyet ilan edilmiş. Bu dönemde Bediüzzaman meşrutiyet ve hürriyet kavramlarının İslamiyet'e aykırı olmadığını anlatmak için İstanbul'da çeşitli yerlerde konuşmalar yapmış, Doğu'daki aşiret reislerine Bediüzzaman imzasıyla telgraflar çekmiştir. Yayınladığı bu makaleler ve yaptığı konuşmalarda yatıştırıcı bir rol oynamasına rağmen, 1909'da 31 Mart olayına karıştığı iddia edilerek haksız ithamlarla tutuklanıp, idam talebiyle yargılanmış, ancak beraat etmiştir.

    Bediüzzaman bu olaydan sonra tekrar Doğu'ya dönmüş, I. Dünya Savaşında talebeleriyle milis kuvvet oluşturarak savaşa katılmıştır. Gönüllü alay komutanı olarak büyük yararlılıklar gösterdiği I. Dünya Savaşında Rusya'da esir düşmüş, üç yıl süren esaret hayatının sonunda Sibirya'daki esir kampından kaçarak İstanbul'a gelmiştir.

    İstanbul'da devlet büyükleri ve ilim çevreleri tarafından büyük bir ilgiyle karşılanan Bediüzzaman, Dar-ül Hikmet-i İslamiye (İslam Akademisi) azalığına tayin edilmiştir. Buradan aldığı maaşla kendi kitaplarını bastırarak parasız olarak dağıtmaya başlamıştır. Said Nursi daha sonra İstanbul'un işgali sırasında işgalcilerin gerçek niyetlerini ortaya koyan Hutuvat-ı Sitte (Şeytanın Altı Desisesi) isminde uyarıcı bir broşür hazırlamış, bu hareketi, İngiliz işgal kuvvetleri komutanının emriyle ölü veya diri ele geçirilmek üzere aranmasına sebep olmuştur. Milli mücadeleyi savunmuş ve destek olmuştur. Bu hareketleri Anadolu'da kurulan Millet Meclisi'nin beğenisini kazanmış ve Ankara'ya davet edilmiştir. 1922'de Ankara'ya geldiğinde devlet merasimiyle karşılanan Bediüzzaman, kendisine yapılan Şark Umumi Vaizliği, milletvekilliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı tekliflerini reddetmiştir.

    Said Nursi 1925 yılında Şeyh Said isyanı çıktığında, olayla hiçbir ilgisi olmadığı halde, Van'da inzivaya çekilmiş olduğu yerden alınarak Burdur'a, oradan da Isparta'nın Barla ilçesine sürgüne götürülmüştür. Bediüzzaman Risale-i Nur Külliyatı'nın büyük bir kısmını burada yazmıştır.

    Nur Risalelerini önlerindeki en büyük engel olarak gören çevreler, 1934 yılında daha yakından kontrol edebilmek amacıyla Said Nursi'nin Isparta'nın merkezine getirilmesini istemiştir. 1935 yılında ise polisler burada da çalışmalarına devam eden Said Nursi'nin oturduğu evde arama yapmış ve bütün kitaplarına el koymuştur. Bediüzzaman emniyete götürülerek sorgulanmış, ancak suç unsuru bir şeye rastlanmayınca serbest bırakılmıştır. Ancak birkaç gün sonra, yeni tutuklamalarla birlikte Said Nursi ve Risale-i Nurlar hakkında soruşturma başlatılmış, Bediüzzaman ve 120 Nur talebesi askeri araçlarla Eskişehir Hapishanesine gönderilmiştir.

    Bediüzzaman, vatana ihanet iddiasıyla yargılandığı dava süresince tutuklu kalmıştır. Daha sonra ise Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararla, Said Nursi'ye 11 ay hapisle birlikte Kastamonu'da mecburi ikamet; on beş talebesine de altışar ay hapis cezası verilmiştir.

    Polis gözetimi altında mecburi ikamet için Kastamonu'ya getirilen Said Nursi, 1943'te Isparta savcısından gelen talimat üzerine yeniden tutuklanmıştır. Ağır hasta olmasına rağmen Ankara'ya oradan da trenle Isparta'ya getirilmiştir. Risale-i Nur ile ilgili davaların Denizli'deki davayla birleştirilmesi üzerine ise Denizli'ye sevk edilmiştir. Denizli hapsi yine tecrit altında başlamış, çok zor şartlar altında geçen yeni hapishane dönemi ve yargılama safhalarında da Bediüzzaman, Risale-i Nur'un yazımına devam etmiştir. Sonrasında ise 1944'te verilen beraat ve tahliye kararına rağmen, dönemin hükümeti Said Nursi'nin Afyon'un Emirdağ ilçesinde zorunlu iskana tabi tutulmasını emretmiştir.

    Bediüzzaman burada hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirilerek gözetim altına alınmıştır. Camiye gitmesine bile müsaade edilmediği, devamlı takip ve gözleme tabi tutulduğu Emirdağ sürgünü, Denizli hapishanesindekinden bile çok daha ağır ve zor şartlar altında geçmiştir. Bu dönemde, hukuki yollarla Bediüzzaman'ı etkisiz hale getiremeyen muhalifleri onu zehirleyerek öldürme yoluna gitmişlerdir. Hayatı boyunca yirmi üç defa denenecek bu teşebbüslerin üçü Emirdağ sürgününde gerçekleşmiştir.

    Bu zulümler yaşanırken Bediüzzaman'ın talebeleri tarafından Risale-i Nurlar çoğaltılmış ve böylece Kuran tebliğinin geniş kitlelere yayılması sağlanmıştır. Özellikle de teksir makinelerinin kullanımıyla birlikte bu çalışmalar daha da hızlanmıştır.

    1944'te Denizli Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının Yargıtay tarafından onaylanmasıyla birlikte Bediüzzaman serbest bırakılmıştır. Ancak Risale-i Nurlar'ın her geçen gün yaygınlaşarak insanlara ulaşması dönemin hükümetini rahatsız etmeye başlamıştır. Ocak 1948'de Said Nursi ve on beş talebesi evlerinden ve işyerlerinden alınarak Afyon hapishanesine gönderilmiştir. Ancak tüm bu ağır ve zor şartlara rağmen Bediüzzaman eserlerini yazmaya devam etmiştir.

    Aralık 1948'de Said Nursi hakkında 20 ay ağır hapis cezası kararı verilmiş, ancak karar temyiz edilmiş ve Bediüzzaman lehine bozulmuştur. Ancak Yargıtay'ın bu kararına rağmen Afyon Ağır Ceza Mahkemesi yargılamayı uzatarak 20 aylık sürenin cezaevinde geçmesini sağlamıştır. Hak etmediği cezanın süresini tutukluluk haliyle dolduran Said Nursi, Eylül 1949'da serbest bırakılmıştır. Fakat Ankara'dan gelen bir emirle bu sefer de Afyon'da mecburi iskana tabi tutulmuş ve Emirdağ'a ancak Aralık ayında dönebilmiştir.

    Bediüzzaman'a 1951'de Emirdağ'da, bundan hemen bir yıl sonra da İstanbul'da, Gençlik Rehberi adlı kitabı nedeniyle birer dava daha açılmıştır. İstanbul'da yapılan duruşmada mahkeme lehte karar vererek davayı sonuca bağlamıştır.

    Ocak 1960'ta Ankara'ya girmesi polis tarafından engellenen Bediüzzaman buradan Isparta'ya gitmiştir. Bu dönemde ağır hasta olan 83 yaşındaki Said Nursi, daha sonra talebeleriyle birlikte Urfa'ya gitmiştir. Burada, yürüyemeyecek kadar rahatsız olan Said Nursi'nin yerleştiği otele gelen polisler, İçişleri Bakanının emriyle Bediüzzaman'ı Isparta'ya geri götürmeye çalışmışlardır. Said Nursi bu baskılar sürerken Hakkın rahmetine kavuşmuştur

  9. #39

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    bazı insanlar vardır, bunları bir kaç kelime ile anlatamazsınız...
    said nursi bir kaç kelime ile anlatılacak biri değil...tek kaynaktan öğrenilecek biri de değil...
    (yani sadece nurculardan dinlenecek biride değil...)
    kısaca buraya yazmakla olacak iş değil...
    genel olarak bakıldığında vatanperver, dinine son derece bağlı ve kahraman biridir... (hocalığını buna karıştırmadan söylüyorum...ben nurcu değilim...)
    internet sınırsız bir derya...kepçeyi google ın dibine daldırın, bakın neler çıkıyor...
    selametle...

  10. #40

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı osmann Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    bazı insanlar vardır, bunları bir kaç kelime ile anlatamazsınız...
    said nursi bir kaç kelime ile anlatılacak biri değil...tek kaynaktan öğrenilecek biri de değil...
    (yani sadece nurculardan dinlenecek biride değil...)
    kısaca buraya yazmakla olacak iş değil...
    genel olarak bakıldığında vatanperver, dinine son derece bağlı ve kahraman biridir... (hocalığını buna karıştırmadan söylüyorum...ben nurcu değilim...)
    internet sınırsız bir derya...kepçeyi google ın dibine daldırın, bakın neler çıkıyor...
    selametle...

Sayfa 4/11 İlkİlk 1234567891011 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •