Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 4/13 İlkİlk 12345678910111213 SonSon
127 sonuçtan 31 ile 40 arası

Konu: Prof. Dr. Ahmet Maranki 'den sağlık ve güzellik önerileri

  1. #31

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    kekikKekik (Thymus serpyllum, Thymus vulgaris) çimenlik tarla kıyılarında, orman kıyılarında, ve çayırlardaki karınca yuvalarının üstünde yer almaktan hoşlanır. Güneş ve sıcak istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelere çoğalır. Güneşli öğlen sıcaklarında menekşe renkli çiçeklerinden yayılan güzel koku, arıları ve böcekleri kendisine çeker. Kendilerine özgü bir kokuya sahip olan bu çiçekler beni çocukluğumdan beri etkilemiştir.
    Ülkemizde kekik adı altında Origanum (Mercanköşk türleri) türlerinden elde edilen drogun satışı yapılmaktadır. Eterli uçucu yağ; Thymol (%50 civarında), Carvacrol, Borneol, Cymol, Pimen, Tanen ve flavonlar içerir. Öncelikle baharat olarak kullanılır. Yağlı ve ağır yemeklerin tadını zenginleştirir, sindirimi kolaylaştırır. Şifalı bitki olarak kekik; öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözebilir. Aymı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılmalıdır. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir, kötü kokulu ve yumuşak dışkı normalleşir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanısıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçzüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılabilir. Kekik çayı ile ayrıca adet kanamaları dengelenebilir, adet zamanlarındaki kramplı ağrılar geçiştirilebilir, ergenlik sivilceleri iyileştirilebilir. kekik çayı içimi ve kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizma güçlendirilebilir ve dengeye kavuşturulabilir. Kekik tentürü friksiyonları ile (ovarak sürme) romatizmal ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar ve organ titreklikleri tedavi edilebilir. Sıcak kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Bu küçük bitki yastıklarını herkes hazırlayabilir. Kekik, öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı biçimde kullanılabilir.

    Kekik çayı, bedenin değerli organlarını temizler.” Sabahları kahve veya çay yerine bir bardak kekik çayı içen, etkisini kısa sürede fark edecektir: Zeka keskinliği, midede rahatlık, sabah öksürüğüne tutulmamak ve genel bir rahatlık. Kekik, papatya ve civanperçemi, güneşli havada toplanıp, bir kuru bitki yastığı hazırlanır. Bu yastığı uygularken, bir yandan da aynı bitkilerin karışımından hazırlanmış çay içildiğinde, sinirsel yüz ağrıları iyileşir. Eğer aynı zamanda kramp da varsa, kurutulmuş kurtpençesi yastığı uygulamak gerekir. 79 yaşındaki bir çiftçi, 27 yıldır ağır bir sinirsel yüz ağrısı çekmekteydi. Hatta, birkaç kere yüz ameliyatı bile geçirmişti. Bu hastalığa, bir gün sırılsıklam eve geldiğinde, kurulanma olanağı bulamadan yine dışarı çıktığında yakalanmış. Hastalığın son zamanlarında, ağzının bir ucu, büyük ağrılar eşliğinde kulağına kadar çekilmişti. İlk olarak İsveç iksiri kompresleri hafif bir rahatlık sağladı. Ama yukarıda belirtilen bitkiler güneşli havada toplandıktan sonra hazırlanan bitki yastığı uygulandığında,hızla büyük bir düzelme başladı. Sağlığına tam olarak kavuştuktan sonra da bu bitkilerin çayını içmeyi sürdürdü (Referans1). Çocuğum 4 yaşlarında iken geçirmiş olduğu tifo hastalığından sonra bir türlü kendine gelememişti. İki yıl sonra bir gün, tanıdığımız birinin önerdiği kekik banyosunda 20 dakika kaldıktan sonra, banyodan çıkardığım sanki başka bir çocuktu. Sanki bir mantonun düğmesi açılmışçasına, çocuğumun üstündeki tüm hastalıklar sıyrılıverdi ve o günden sonra da gözle görülür bir biçimde güçlenip serpildi (M.Treben :Referans1). Kekik, çiçeklenme zamanı olan haziran- ağustos arasında toplanır ve öğlen sıcağında toplananları en etkili olanlarıdır. Kekik yağı, kötürümlükte, kalp krizlerinde, organ sertleşmesinde (skleroz ), kas erimesinde, romatizmada ve burkulmalarda kullanılabilir. Mide ve dölyatağı kramplarında bitkinin içten ve dıştan kullanılması önerilir. Günde 2 bardak kekik çayı içilmelidir. Dıştan kullanıldığında, bitkilerin sap ve çiçeklerinden hazırlanmış bir kuru bitki yastığı uygulanmalıdır. Yatmadan önce bu yastık sıcak hava ile ısıtılır (kaloriferin üzerine koyarak veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ve midenin veya dölyatağının (rahim) üstüne koyulur. Tümörlerde, eziklerde ve eskimiş romatizmalarda da bu yastık önerilir. Solunum yolları hastalıklarında, kekik, sinirliot ile birlikte çok eski zamanlardan beri kullanılmakta olan etkili bir yöntemdir. Balgamlı bronşitlerde, bronşiyal astımda ve hatta boğmacada, kekik ile sinirliot karışımını çayı, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak, günde 4-5 bardak içilmelidir. Zatürre tehlikesine karşı bu çay saatte 1 yudum içildiğinde etkisini gösterecektir. Çok şükür ki, kekik pek çok kişi tarafından hala anımsanmaktadır. Ama buna karşın, buzdolabından alınan su ve meşrubatların çocuklara içirilmesiyle, onların kronik bronşit hastası olabilecekleri hiç düşünülmüyor. Bu tür hastalıklar, daha sonraki yıllarda en ağır amfizemlere ve soluk alma zorluklarına neden olabiliyor. Kekik'in, alkol bağımlılığına karşı kullanılabileceğini de unutmamak gerekir. Bir avuç dolusu bitki, 1 litre kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için 2 dakika beklenir. Çay termosa koyulur ve hastaya 15 dakikada 1 yemek kaşığı içirilir. Sonra mide bulanması, kusma, dışkı ve idrar çıkarma, terleme, yemek ve içmek için duyulan büyük iştah izler. Bu uygulama doğal olarak bir kerede kalmamalı ve gerektiğince yinelenmelidir. Kekik, sara krizlerine karşı da önerilir. Günde 2 bardak içilen bitki çayı yalnızca krizler arasında değil, yıl boyunca, 10 günlük aralarla 2-3 haftalık kürler halinde uygulanmalıdır.

    UYARILAR : Kekik Çayı, içerisindeki en etkili madde olan eterli uçucu yağın (Thymol) yitirilmemesi için hiçbir zaman kaynatılmaz! Hamilelerin (Düşükleri kolaylaştırır ve bebeğin rahimden çıkmasını çabuklaştırır.) kullanmaması tavsiye edilir. Önerilen dozlar aşılmadığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Fakat kekik yağının içten kullanımında aşırılığa kaçılması, tiroid bezinin işlevini arttırabilir. Bu nedenle guatr hastalarının kekik yağını kullanmaması tavsiye edilmektedir. Kekik çayı içimi ise böyle bir duruma yol açmaz.

    Kullanım Biçimleri :

    Çay hazırlamak : Yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulup, ince kıyılmış kekik,orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapatılarak 8-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 bardak yeni demlenmiş olarak, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.

    Kekik Banyosu: 70-100 gr kurutulmuş kekik bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak 2-3 litre soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra (kaynatılmaz), üstü kapalı olarak 15 dakika demlendirilir. Tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra sıcak banyo suyuna (Küvet) eklenir. Banyo suyu sıcaklığı 37-38 derece arasında olmalıdır ve banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Bu süre boyunca küvet içerisinde oturularak yapılan banyodan sonra üşütülmemeli ve bir bornoza sarılınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.

    Kekik Tentürü : Öğlen güneşinde toplanmış ve ince kıyılmış çiçekli dallar, gevşekçe, bir şişenin boğazına kadar doldurulur, üstüne konyak veya 35-40 derecelik etil alkol, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir.14 gün boyunca, arada bir çalkalanarak, güneşli ve sıcak bir ortamda bekletilir, sonra tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklanmalıdır.

    Bitki yastığı: Öğlen güneşinde toplanıp kurutulmuş çiçekli dallar, ince kıyılarak keten bezinden yapılmış bir yastığa doldurulur ve ağzı dikilir.yatmadan önce sıcak, kuru hava ile (Örnek : Kaloriferin üzerinde veya saç kurutma makinası kullanılabilir) ısıtılır ve hasta organın üstüne koyulur.

    Kekik Yağı: Aynı tentür işlemi gibidir, konyak yerine, sızma zeytinyağı kullanılır. Bir şişenin içine doldurulan çiçeklerin üstüne sızma zeytin yağı eklenerek, 10 gün güneşte bekletilir ve kullanılacak kadarı süzülür.

    Karışım: Öksürüğe karşı, 2 ölçü kekik, 1 ölçü sinirliot, 1 ölçü ezilmiş anason iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı bitki "Çay Hazırlamak" başlığı altında belirtildiği şekilde demlenir ve balla tatlandırılarak, küçük yudumlarla içilir.


    Referanslar:

    1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Saglık", Maria Treben

    2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.

    3-"Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk,Anahtar yayınları,İstanbul,2000

    kekik tedavisi kekik bitkisi kekik bitkileri kekik faydaları kekik nelere iyi gelir kekik karışımı kekik tedavi yöntemi

  2. #32

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ebegümeci Küçük yapraklı ebegümeci (Malva Vulgaris), çit,yol ve eski duvar kıyılarında, harabeliklerde, ama yalnızca insanların yaşadıkları yerlerin çok yakınlarında yetişir. Büyük yapraklı ebegümeci (Malva Grandfolia) ve öteki değişik cinsleri genellikle çiçek ve sebze bahçelerinde yetişir. Anadolu'da 8 Malva türü yetişmekte olup, bunların çiçek ve yaprakları bir ayrım yapılmaksızın "Ebegümeci" olarak kullanılmaktadır. Bu bitkilerin hepsi de yapraklarında, çiçeklerinde ve saplarında (bamyada olduğu gibi) bir sümüksel madde içerirler.
    Küçük yapraklı bitkinin uzun saplarının ucundaki yapraklar yuvarlak ve çentiklidir. Açık pembeden eflatun rengine kadar değişebilen renkte çiçek açarlar.Bir de yuvarlak meyvesi vardır. Çiçekleri, yaprakları ve sapları, Haziran'dan Eylül'e kadar toplanabilir. Bitki, kurutulduğunda özelliklerinin bir bölümünü yitireceği için, elden geldiğince taze kullanılması gerekir. Ama kurutulmuş bitki yine de kullanılabilir.

    Ebegümeci çayı özellikle mukoza iltihaplarında, gastrit, mesane iltihabı, mide ve bağırsak mukoza iltihabında ve ağız boşluğu iltihabında olduğu kadar, mide ve bağırsak ülserinde de başarıyla kullanılabilir. Ama bu son iki hastalık için, arpa ile karışık bir çorba hazırlamak gerekmektedir. Önce arpa kaynatılır ve soğuduktan sonra bitki yaprakları eklenir. Ayrıca, akciğer balgamlanmalarında, bronşiyal nezlede, öksürük ve aşırı ses kısıklığında özellikle önerilir. Gırtlak ve bademcik iltihabı ve ağız kuruluğunda da başarıyla kullanılabilir. Bitki, sümüksel özelliğinin yitirilmemesi için, geceden soğuk suya koyularak demlenmelidir. Günlük kullanım için 2 veya 3 bardak ılıklaştırıp, gün boyunca yudumlanarak içilmelidir.

    Nefes darlığına yol açan akciğer amfizemi bile ebegümeci çayı ile iyileştirilebilir. Bu durumda, günde en az 3 bardak çay içilmeli ve süzüldükten sonre geriye kalan yapraklar iyice ısıtılarak bronşların ve akciğerin üstüne geceleyin kompres olarak uygulanmalıdır. Oldukça ender görülen gözyaşı azlığı durumunda da, gözlere ebegümeci banyosu ve kompresi uygulandığında, çok iyi sonuçlar alınabilir. Kaşınan ve yanan yüz alerjilerinde de, yüzü ılık ebegümeci çayı ile yıkamak rahatlatıcıdır.

    Ebegümeci dıştan, kırıklardan veya damar iltihaplarından kaynaklanan yaralarda, çıbanlarda, şiş ayak ve ellerde kullanılır. Kaşınan ve yanan deri alerjilerinde yapılan ebegümeci çayı yıkamaları çok rahatlatıcıdır. Bu durumlarda, ayak ve el banyoları yapılmalıdır. Bu banyolarda çok iyi sonuçlar alındığını söyleyebilirim (M.Treben). Özellikle kırık ayak kemiklerinde, yük taşımak zorunda kalan ayağın şişmesi halinde, ebegümeci harikalar yaratır. Bir keresinde, komşum (Ref1: M.Treben) olan bir hanım ayak kemiğini kırmıştı. Sürekli problem yaratan bu kırık yüzünden, bir süre sonra yeniden hastaneye yatmak zorunda kalmıştı. Hastaneden çıktığında rastladım ona (M.Treben). Sakat ayağı dizkapağına kadar şişmiş ve baston kullandığı halde güçlükle yürüyebiliyordu. İşte o zaman onunla ebegümeci topladık (M.Treben) ve ertesi gün ayak banyolarına başladı. Bir hafta sonra bastonsuz yürümeye başladı. Sağ el bileği kırılmış başka bir kadında da aynı olayı yaşadım (Ref1: M.Treben). Bu ev kadını da, sağ elini kullanmakta zorluk çekiyordu. Sakat el geceleri ağrıyor ve sık sık şişiyordu. Ona da ebegümeci kullanmasını önerdim (M.Treben) ve kısa sürede başarılı bir sonuca ulaşıldı.

    Açık yaralı şiş bir bacak, kişi ne kadar yaşlı olursa olsun, uzun süre bekletilmemelidir. Burada da ebegümeci banyoları, sinirliot ile birlikte yardımcı olacaktır. Sinirliot, iyice yıkanıp hafifçe ezildikten sonra yaranın üstüne yatırılmalıdır. Yara, 10 veya 15 yıldır kapanmamış olsa bile, en geç bir kaç gün içinde kapanacak ve bir daha da açılmayacaktır. Eğer böyle bir yara yüzünden acı çekiyorsanız, mutlaka dar yapraklı sinirliotu kullanınız. Yaranın ne kadar çabuk kapandığını görerek şaşıracaksınız ve bu satırları okurken, sakın Bayan Treben abartıyor diye düşünmeyiniz! Söylediklerimde ısrar ediyorum, çünkü onların gerçek olduğunu biliyorum. (Referans1: M.Treben)

    Şimdi, kulağa mucize gibi gelebilecek, ama gerçeklere dayanan bir öykü anlatmak istiyorum (M.Treben). Bu küçücük bitkinin şifalı gücüne şaşmamak elde değil. Bir gün Linz'deki Tiyatro Gazinosunda yalnız başıma yemek yiyordum (M.Treben). Yanıma oturan bir kadınla konuşmaya başladık ve bu arada eşinin sağlığı hakkındaki üzüntülerini de öğrenmiş oldum: Adam sık sık hastaneye gitmek zorundaymış ve son günlerde sesini de yitirmiş. Doktorlar, sorularına hep kaçamak yanıt verdikleri için hastalığın gırtlak kanseri olduğundan kuşkulanmaya başlamış. "Cesaretinizi yitirmeyiniz, şifalı bitkileri deneyiniz. Nasıl olsa, gırtlak iltihaplanmalarını iyileştiren ebegümecimiz var. Eşinize gün boyunca sık sık gargara yaptırın ve geceleyin de, geri kalmış olan posayı arpa unuyla karıştırarak, sıcak kompres olarak uygulayınız." dedim (M.Treben) ona. Tam bir hafta sonra beni (M.Treben) aradı: "Bir koruyucu melek beni masanıza yöneltmiş olmalı. Kocam kendini çok daha iyi hissediyor. her şeyi söylediğiniz gibi yaptık. Doktor olan kızıma telefon ederek, babasını hastaneden çıkaracağımı ve şifalı bitkilerle tedavi etmeye çalışacağımı söyledim. Eğer bu seni rahatlatacaksa, yapabilirsin anne, dedi. Ayrıca, konuştuğumuz doktorumuz da, prensip olarak şifalı bitkilere karşı olmadığını söyledi. Ben de kocamı eve çıkardım. Sık sık gargara yapıyor ve ben de bir yandan boğazına kompresler yapıyorum. Bir kaç günden beri yine konuşabiliyor." Bir hafta sonra ikinci bir telefon daha geldi:"Kocamın durumu çok iyi ve kısa zamanda yeniden çalışmaya başlamayı düşünüyor. Size yalnızca kocamı tedavi eden doktorun sözlerini yinelemek istiyorum: "Bu kadın (Bayan Treben) bir altın madalya hak etmiş doğrusu". Yani, bizim kendi halindeki ebegümecimiz yalnızca gırtlak iltihabını iyileştirmekle kalmayıp, tehlikeli gırtlak hastalıklarında da başarı sağlayabiliyor. Bu tür olaylarda, gün boyunca kullanılmak üzere, iki buçuk litre suya geceden bitki eklenerek demlenmeye bırakılır (Bir bardak suya, yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış taze bitki) ve ertesi gün hafifçe ısıtılarak bir termosa doldurulur. Gün boyunca, yudumlanarak 4 bardak çay içilir ve gerisiyle de derin gargaralar yapılır. Hastayı sinirli kılan, gırtlak, ağız boşluğu ve burun kuruluklarında da gün boyunca elden geldiğince sık gargara yapılmalıdır.

    Özellikle kırsal kesimdeki evlerin çevresinde yetişen ebegümeci, günümüzde azalmaya yüz tutmuştur. Evleri çamur ve rutubetten korumak ve de güzel bir görünüm kazandırmak amacıyla, çevrelerine beton dökülmektedir. Böylece, bitkinin yaşam alanı daraltılmaktadır. Varlığı için Tanrı'ya edeceğimiz teşekkürlerin hiç bir zaman yeterli olamayacağı, insanlığın bu büyük yardımcısı, ne yazık ki, böylece her geçen gün azalmaktadır.

    Kullanım Biçimleri:

    Çay Hazırlamak: Yalnızca soğuk suda demlendirilmelidir. Yarım tatlı kaşığı bitki (ince kıyılarak kurutulmuş), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suya akşamdan eklenir, sabahleyin süzülür ve ılıklaştırılır.

    Ayak ve El Banyoları: Iki avuç dolusu ince kıyılmış taze bitki, 4-5 litre soğuk suya akşamdan eklenir, ertesi gün, elin veya ayağın dayanabileceği kadar ısıtılır ve süzülür. Banyo süresi 20 dakikadır. Banyo suyu, yeniden ısıtılarak iki kere daha kullanılabilir.

    Bitki Kompresi: Çay süzüldükten sonra artan posalar biraz suyun içinde ısıtılır, arpa unu ile lapa haline getirilir ve bir bezin üstüne yayılarak, sıcak sıcak uygulanır. Kompresin sıcaklığını yitirmemesi gerekir. Kompres süresi isteğe göre düzenlenebilir.



    Referanslar:

    1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben

    2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.

    3-"Bie Yudum Sağlık", N.Eröztürk, Anahtar Yayınları,İstanbul,2000
    EBEGÜMECİ YEMEĞİ

    ½ kilo ebegümeci
    1 çorba kaşığı tereyağı
    1 iri soğan
    100 gram kıyma
    1 çorba kaşığı salça
    2 su bardağı su
    2 çorba kaşığı pirinç
    4 diş sarmısak
    ¼ su bardağı limon suyu
    1 tatlı kaşığı tuz
    ½ demet nane


    Yapılışı:
    Ebegümecilerini ayıklayıp yıkadıktan sonra doğrayın. Yağda soğanı ve kıymayı kavurun. Ebegümecileri ilave edin, karıştırdıktan ve biraz kavurduktan sonra suyu ilave edin. Ebegümeciler yumuşayınca yıkanmış pirinçleri üzerine serpin. Pirinçler de pişince sarmısakları tuzla ezip, limon suyu ile yemeğe ilave edin, iki taşım kaynatıp, ateşten alın. Afiyet olsun.


    Ebegümeci tedavisi Ebegümeci bitkisi Ebegümeci bitkileri Ebegümeci faydaları Ebegümeci nelere iyi gelir Ebegümeci karışımı Ebegümeci tedavi yöntemi

  3. #33

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    dereotuNisan-haziran ayları arasında, sarımtrak renkli çiçekler açan 30-70 cm boyunda, güzel kokulu, bir senelik otsu bir bitkidir. Dereotu, durakotu olarak da bilinir. Rutubetli, sulak ve gölgeli yerleri sever. Gövdesi dik, dallı, tüysüz, üstü çizgili ve içi bostur. Yapraklar ince ve dar parçalı, koyu yeşil renkli ve etlidir. Yaprak sapının alt kısmında gövdeyi saran geniş bir yaprakçık bulunur. Alt yaprakları saplı, üst yapraklar sapsızdır. Çiçekler bileşik semsiye durumunda toplanmışlardır.

    Türkiye’de yetiştiği yerler:
    Marmara, Ege, Akdeniz bölgelerinde bahçelerde yetiştirilir.

    Yetiştirilmesi:
    Dereotu ekilecek yer, ilkbaharda bellenir ve yanmış gübre ile gübrelenir. Hazırlanan yere serpmek sûretiyle tohum ekilir. Bir tahta yardımıyla bastırılarak, tohumların toprakla teması sağlanır. Ekilen tohumlar, 3-4 hafta geçtikten sonra çimlenir. Yabancı otlar görüldüğü zamanlarda elle yolunarak temizlenir, sulamalar yapılır. Hasadı, yaprakları kesmek suretiyle olur ve yıkanıp demet hâline getirilerek pazara sevk edilir.

    Kullanıldığı yerler:
    Bitkinin kullanılan kısmı meyveleridir. Meyveler eylül sonunda toplanır ve gölgede kurutulur. Meyvelerinde sâbit ve uçucu yağ, pektin ve azotlu bileşikler vardır. Meyveler yatıştırıcı, mide ve bağırsak gazlarını önleyici olarak kullanılır. Hazımsızlık ve hıçkırığa da tesiri iyidir. Yaprakları da yemek ve salatalarda kullanılır.

    dereotu tedavisi dereotu bitkisi dereotu bitkileri dereotu faydaları dereotu nelere iyi gelir dereotu karışımı dereotu tedavi yöntemi

  4. #34

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    biberiyeBütün ilkbahar ve yaz boyunca soluk-mavi renkli çiçekler açan, 1-2 m yüksekliğinde, kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki. Gövdeleri dik ve çok dallıdır. Yaprakları mızrak gibi, etli ve yeşil renklidir. Çiçekleri dalların uçlarında, yaprakların tabanlarında bulunur. Meyveleri esmer renkli ve fındıksıdır. Kuşdili olarak da bilinir.

    Türkiye’de yetiştiği yerler:
    İstanbul, Ege ve Akdeniz bölgelerinde bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.

    Kullandığı yerler:
    Yaprakları ile bundan elde edilen yağı kullanılır. Yaprakları ve çiçekli dallar yaz mevsiminde toplanır ve açık havada kurutulur. Yapraklar ve çiçeklerinden uçucu yağ, tanen, acı maddeler, organik asitler ve glikozit elde edilir. Mide ve barsak uyarıcısı, idrar söktürücü ve safra artırıcı etkisi vardır. Uçucu yağ, uyarıcı olarak haricen kullanılır. Birçok preparatların terkibine girer. Ayrıca hazımsızlığı gideririr. Çarpıntıları keser. Yarımbaş ağrılarını (migren) keser. İdrar ve adet söktürür.


    biberiye tedavisi biberiye bitkisi biberiye bitkileri biberiye faydaları biberiye nelere iyi gelir biberiye karışımı biberiye tedavi yöntemi

  5. #35

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    adaçayıAdaçayı (Salvia officinalis), dişotu ve meryemiye adları ile de tanınır. 30-70 cm boyunda olan bitkinin menekşe renkli çiçekleri halka dizilişlidir. Karşılıklı olan beyaz keçeli yaprakları gümüş gibi parıldar ve acımtırak, ıtırlı bir koku yayarlar. Bahçe adaçayı, güneşli bir yerde yetiştirilmelidir. Don olayına karşı duyarlı olduğu için, kış boyunca çam dalları ile örtülmesi doğru olur. Ülkemizde İzmir bölgesinde bahçe adaçayı yetiştirilmektedir.
    Bir başka cins olan çayır adaçayı (Salvia pratensis -Salvia tribola), çayırlarda, bayırlarda ve meralarda yetişir. Çevresine ıtırlı hoş bir koku yayan mavi–menekşe renkli çiçeklerin pırıltısı uzaklardan seçilebilir. Çayır Adaçayı (Anadolu adaçayı) batı ve güney-batı Anadolu'da bol olarak yetişmektedir. Anadolu adaçayından "elma yağı" veya "acı elma yağı" denilen yağ da üretilmektedir. Bu tür adaçayı da kimyasal yapı ve tedavi etkisi bakımından tıbbi (bahçe) adaçayına benzemektedir. Fakat burada tanıtmaya çalışacağımız bahçe adaçayı (tıbbi adaçayı) ise, şifalılık bakımından daha etkilidir.

    Toplama/Kurutma: Bitki yaprakları çiçeklenme öncesi, Mayıs-haziran aylarında toplanır. Etken maddelerinin doruğa ulaştığı öğlen saatlerinde toplanan yapraklar, gölgeli ve havdar bir yerde kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra ince kıyılarak, hava almayan kaplarda saklanır.

    Bileşim: Eterli uçucu yağlar, %30 Thujon, %5 Cineol, Linalol, Borneol, Salven, Pinen ve kafur; tanenler, triterpenoitler, flavonlar; Östojen benzeri maddeler; reçineli bileşikler içerir.

    Bu bitkinin çiçekleri, gargara ve adaçayı sirkesi yapmak için toplanır (bir avuç çiçek, doğal sirkenin içinde bir süre bekletilir) ve elde edilen sirke, uzunca bir süre hasta yatağından kalkamayan kişilere rahatlatıcı ve canlandırıcı anlamda sürülerek, masaj yapılır. Yapraklar daha çiçeklenme başlamadan, mayıs ve haziranda toplanır. Bitki kuru ve güneşli günler boyunca, eterli yağlar oluşturduktan sonra, yapraklar öğlen güneşinde toplanır ve gölgede kurutulur. Adaçayı, çok eski çağlarda da ünlü bir şifalı bitki olarak tanınırdı. 13. Asırdan kalma bir dizede şöyle deniyor: “Eğer dikmişsen adaçayını bahçeye, ne gerek var ölmeye!"

    Adaçayının eski çağlarda da ne büyük bir övgü ile anıldığını, çok eski bir şifalı bitki kitabı şöyle anlatıyor: "Kutsal Meryemana, Bebek İsa ile Herodes’un gazabından kaçmak zorunda kaldığında, kendisini saklamaları için, çayırdaki tüm çiçeklerden yardım istemiş, ama hiçbir çiçek ona yanıt vermemiş. İşte o zaman adaçayı eğilmiş ve Meryemana sığınacak bir yer bulmuş. Onun sık ve koruyucu yapraklarının arasına girerek Herodes’un askerlerinden saklanmış ve askerler onu görmeden geçip gitmişler. Tehlike geçiştirildikten sonra, saklandığı yerden çıkan Meryemana, tatlı sesiyle adaçayına şöyle demiş: Bu andan sonra sonsuza dek insanların en çok sevdiği çiçek sen olacaksın. Seni, insanları tüm hastalıklardan koruyacak kadar güçlü kılıyorum. Bana yaptığın gibi, onları da ölümden kurtar!” İşte o zamandan beri adaçayı, insanları iyileştirmek ve onlara yardım etmek için her yıl yeniden çiçekleniyor.

    Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir. Pek çok doktorun, adaçayının değerli özelliklerini artık iyice tanımış olduklarını biliyoruz (Referans1: M.Treben). Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır. Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar. Adaçayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada adaçayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır. Şifalı bitki olarak kullanılmasının yanı sıra, adaçayının çok değerli bir baharat olduğunu ve böylece mutfaklara girdiğini de unutmamak gerekir.

    UYARILAR:

    Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Dölyatağı (Rahim) kaslarını uyardığı için, gebelik sürecinde kullanılmaz. Annelerin süt üretimini durdurur. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen başka bir yan etkisi yoktur.

    Kullanım Biçimleri:

    Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.

    Çalkalama/Gargara: 2-3 tatlı kaşığı kurutlmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.

    Tentür Kullanımı: Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir.

    Karışımlar: Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.

    Adaçayı Sirkesi: Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.

    Oturma banyosu: İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.


    Referanslar:

    1-"Gesundheit aus der Apotheke Gottes" "Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık", Maria Treben,Anahtar Kitaplar Yay., Çev.: N.Eröztürk, 1994

    2-Türkiye'de Bitkilerle Tedavi, Prof.Dr. Turhan Baytop, I.U Eczacılık Fak.,1984,İstanbul

    3-"Bir Yudum Sağlık", N.Eröztürk,Anahtar Kitaplar,2000

    Elma Yağı (Acı Elma Yağı):

    Anadolu adaçayı (Salvia triloba L.) türünün yapraklı ve çiçekli dallarından su buharı distilasyonu ile elde edilen uçucu yağdır. Ülkemizde özellikle Muğla ve Fethiye bölgelerinde elde edilmektedir. Sarımsı veya renksiz, özel kokulu ve yakıcı lezzetli bir sıvı olup %60 kadar sineol taşımaktadır. Gaz söktürücü, sindirim düzenleyici, ter kesici ve idrar arttırıcı özellikleri vardır. Dahilen küçük miktarlarda (günde 3-5 damla), 1 fincan suya damlatılarak içilir. Yüksek miktarlarda zararlıdır. Haricen yara iyi edici, antiseptik ve karın ağrısına veya gaz söktürmek için kullanılmaktadır.

    Bu yağa "Elma Yağı" denmesinin nedeni, bu yağın elde edildiği Salvia triloba türünün bazı dalları üzerinde, küçük bir elmayı andıran, esmer-yeşil renkli mazıların bulunmasıdır. (Referans2: T.Baytop)


    adaçayı tedavisi adaçayı bitkisi adaçayı bitkileri adaçayı faydaları adaçayı nelere iyi gelir adaçayı karışımı adaçayı tedavi yöntemi

  6. #36

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Muz her derde devaymışSon derece besleyici bir meyve olan muz, birçok hastalığın tedavisinde faydalı oluyor. Özellikle ateş, sindirim bozuklukları, kas krampları ve kas gevşekliği gibi durumlarda tavsiye edilen muz, içerdiği potasyum sayesinde atıkların vücuttan dışarı atılmasını kolaylaştırıyor. Muz, kan basıncının düşürülmesini de sağlıyor. Kırmızı kan hücrelerinin oluşmasını destekliyor. Bunun yanında vücut sıvıları arasındaki kimyasal dengenin sürekliliğini sağlıyor.

    Enerji üretimine yardımcı oluyor. Muzun içerdiği B6 vitaminin eksikliğinde ise yorgunluk, şuur bulanıklığı, sinirlilik, uykusuzluk, kansızlık ve cilt dokusunun bozulması gibi durumlar oluşuyor.

    Kaynak: Sabah

  7. #37

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Marul sinirleri yatıştırırÇeşitli mineralleri bol miktarda içeren marulun, sinirleri yatıştırıp iyi uyku verdiğini ve erkeklerde cinsel arzuyu frenlediğini belirten uzmanlar, yemekten önce salata şeklinde yenen marulun şeker hastalarının kandaki şeker seviyesini düşürdüğünü belirtti. Marulun bol idrar söktürdüğünü ve kanı pisliklerden temizlediğini vurgulayan uzmanlar, karaciğer ve dalak şişliğinin yanı sıra sarılığı da giderdiğini, kadınlarda adet dönemlerinin, zamanında ve ağrısız olmasını sağladığın

    ı bildirdi. Uzmanlar, marul suyu, yüze sürülürse ergenlik sivilcelerini giderdiğini, sürüldüğü bölgeye tazelik ve pembelik verdiğini kaydetti. Ayrıca rokanın da çeşitli esansları, P ile K vitaminlerini ve faydalı mineralleri içerdiği; karaciğerin dostu olduğu; mideyi kuvvetlendiren, kansızlığı gideren, cinsel gücü arttıran yeşillik olduğu ifade edildi. Uzmanlar, salata şeklinde yenen rokanın, mideyi çalıştırdığını, hazmı arttırdığını, iştahı açtığını, böbrekleri çalıştırdığını, idrar söktürdüğünü ve karında toplanan suyu boşalttığını belirtti.

    Kaynak: Sabah

  8. #38

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bir kaşık bal öksürüğü kesiyorABD'de yapılan bir araştırma, çocuklara yatmadan önce verilecek bir tatlı kaşığı balın öksürüğü hafifletebileceğini ortaya koydu. Araştırmayı yapan Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi doktorlarından Ian Paul ve arkadaşları, balın, öksürük ilacı verilmesi ya da hiç tedavi yoluna gidilmemesiyle karşılaştırılınca, en iyi seçenek olduğunu belirtti. Araştırmacılar, balın, tahriş olmuş boğazı kaplayarak yumuşatabileceğini kaydetti. "Archives of Pediatrics and Adolescent Med


    icine" dergisinin bu ayki sayısında yayımlanacak araştırmayla ilgili doktor Paul, birçok ailenin bu buluşlarına güveneceklerini ve "Annelerimiz haklıymış" diyeceklerini söyledi. Doktorlar, araştırma sırasında aileleri aracılığıyla, üst solunum yolu enfeksiyonu bulunan 105 çocuğun bir bölümüne yaşlarına uygun dozda bal tadı verilmiş öksürük şurubu, diğerlerine yalnızca bal verdi. Çalışmanın sonunda, bal verilen çocukların daha iyi uyuduğu ve öksürüklerinin azaldığı aileleri tarafından bildirildi. Bununla birlikte doktorlar, bir yaşın altındaki çocuklara, botulizm (ender rastlanan besin zehirlemesi) riski oluşturabileceği gerekçesiyle kesinlikle bal verilmemesi uyarısında bulunuyor.
    Kaynak: AA

  9. #39

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Böğürtlenle gelen şifaİnsan sağlığında önemli rolleri olan böğürtlenin, yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarını önlediği, ishallerde çok faydalı olduğu, ağız yaralarına ve ayak yorgunluklarına da iyi geldiği, ayrıca iyi bir güzellik losyonu olarak da kullanılabildiği bildirildi.
    Türkiye'de yol kanarlarında, korularda ve ormanlarda sık rastlanan, çok kişinin tanıdığı dikenli bir kır bitkisinde yetişen böğürtlenin, organik asitler, mineraller ve vitaminler bakımından çok zengin bir m


    eyve olduğu belirtildi. Güney Florida Üniversitesi bilim adamlarının bulgularına göre, böğürtlenin yaşlılık kaynaklı hafıza problemlerinin giderilmesinde önemli rol oynadığı tespit edildi. Antioksidanlar açısından oldukça zengin bir meyve olan böğürtlenin, yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarını önlediği, ishallerde çok faydalı olduğu, ağız yaralarına ve ayak yorgunluklarına da iyi geldiği ifade edildi.
    Meyveleri tam olgunlaştıktan sonra daha şifalı olan böğürtlenin faydaları şunlar: "Böğürtlen, hafızayı dinç tutuyor, yaraları kapatıyor ve ishali anında kesiyor. Özellikle bayanlar için ayrıca bir güzellik ilacı. Eller için çok iyi bir güzellik losyonudur. Böğürtlen yaşlılıktan kaynaklanan hafıza kayıplarını önlüyor, ağız yaralarına iyi geliyor. İshalde, böğürtlenin sıkılarak elde edilen suyu ishallerde çok faydalıdır. Ancak böğürtlen suyu saklanamaz, taze içmek gerekir. Saklanırsa sirkeleşir. Ağız yaralarında, gerek taze ve gerekse kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağı 1 litre suda
    haşlanırsa, bu çay ağız yaraları için çok faydalıdır. Ayak yorgunluklarında böğürtlenin sürgünleri ve kökleri 100 grama 1 litre su ölçüsüyle kaynatılırsa, ılıyınca ayak banyosu olarak kullanılabilir. Ayak yorgunluklarına çok iyi gelir. Güzellik için, böğürtlen çiçekleri ise 50 grama bir 1 litre su ölçüsü ile kaynatıldığı zaman, elde edilecek bu şifalı su eller için çok iyi bir güzellik losyonudur."
    Kaynak: IHA

  10. #40

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Aromatik bitkilerin tedavi edici özellikleri araştırılıyorYüzyıllardır ilaç ve kozmetik alanında kullanılan aromatik bitkilerin etkilerinin tespiti maksadıyla Yalova Atatürk Merkez Araştırma Enstitüsü'nde bir birim kuruldu. 3 kişilik ekip, elde edilen bilgileri düzenlenen seminerlerle ilgili birimlerle de paylaşacak.
    Bahçe kültürleri alanında ciddi çalışmalar yapan Yalova Atatürk Merkez Araştırma Enstitüsü düzenlediği kurs ve seminerlerle her yıl binlerce çiftçi ve teknik elemanı eğitimden geçiriyor. Ayrıca enstitü büny


    esinde her yıl yapılan çalışmalar raporlar haline dönüştürülerek Türk tarımının istifadesine sunuluyor.
    Yeni bir birim kuran Atatürk Merkez Araştırma Enstitüsü, tıbbi ve aromatik bitkileri mercek altına aldı. Uzman Ahmet Bircan Tınmaz, Doğan Arslan ve Ünal Karık'dan oluşan 3 kişilik ekip, yüz yıllardır insanlar tarafından tedavi ve kozmetik alanlarında kullanılan aromatik bitkiler üzerinde bilimsel çalışmalar yapmaya başladılar. Elde edilen bilgiler belirli aralıklarla düzenlenen kurslarla aromatik bitki satış ve üretimi yapan kişi ve kuruluşlara aktarılacak.
    Kaynak: IHA

Sayfa 4/13 İlkİlk 12345678910111213 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 5 Kullanıcı var. (0 Uye ve 5 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •