Ellilerin sonu, altmışların başlangıcı... Köyden kente göçle birlikte ne tam şehirli, ne tam köylü olan bir nesil ortaya çıkmıştı. Taşı toprağı altın sanılan büyük şehirler hiç de bekledikleri gibi çıkmamıştı. Büyük hayallerle geldikleri şehirlerde yaşadıkları hüzünler, hayal kırıklıkları, umutsuzluklar yeni bir müziğin doğmasına neden olmuştu.
O günlerde bu kesimin hislerine tercüman olan üç 'baba'nın kişisel hikâyesi onlardan farklı değildi. Yokluğu görmüşler, yoksulluğu yaşamışlardı. Şarkılarında kendi hikâyelerini anlatırken milyonların sevgisini kazanarak daha otuzlu yaşlarda babalık unvanını kazanmışlardı. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses'in hayranlarıyla olan karşılıksız, çıkarsız ilişkisi uzun yıllar sürdü.
Baba'ların arayışı müzik çevrelerinden ve eleştirmenlerden tam not alsa da hayranları onları bu yolda yalnız bırakmış görünüyor. Belki evi terk etmelerine kızıyorlar, belki de 'baba' diye bağırlarına bastıkları idollerinin magazin malzemesi olmasına. Ama bir gerçek var. Artık babaların yaptıkları albümler milyonlar satmıyor.
Şimdi sizce üç babanın zirveden indimi yoksa hala zirvedeler mi??
Anketimiz 15 gün sürecektir..
Degerli yorumlarınızı bekliyoruz..
Yer imleri