Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde yaşanan katliamla ilgili başından beri müthiş bir bilgi kirliliği yaşanıyor.

Tamamen aydınlatıldı havası verilen katliam sır perdesini koruyor. Saldırıların aydınlatıldığına ilişkin haberlerin çoğunun da gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıktı. Saldırının ikinci günü yapılan haberlerde sanıkların sorgularında suçu üstlendikleri ve tüm ayrıntıları ile anlattıkları iddia edildi.

Ancak, Jandarma'daki sorgularında susma hakkını kullandıkları ve ifade vermedikleri ortaya çıktı. Hakime verdikleri ifadelerde ise suçlamaları tamamen reddettikleri belirlendi. İtiraf haberinin doğru çıkmaması üzerine tutuklamaya bu sefer başka bir gerekçe gösterildi. Sanıkları gözaltına alanlar arasında bulunan Kürtçe bilen bir askerin konuşulanları duyduğu ve sanıkların kendi aralarında yaptığı suç itirafını öğrendiği iddia edildi. Gizli tanık olarak ifade veren bu askerin ifadelerine dayanılarak sanıkların tutuklandığı belirtildi. Ancak bu bilgi de henüz doğrulatılabilmiş değil. Sanık avukatlarından Veysi Baraş böyle bir ifadenin varlığını doğrulamıyor.

Bilge köyündeki katliamla ilgili gözaltına alınan sanıkların nasıl yakalandığı konusunda bir bilgi yok. Sanıkların katliamdan sonra köyün arkasındaki tepeden kaçarak karanlığa kırıştıkları iddia edilmişti. Daha sonra iki sanığın saldırıdan bir saat sonra kendi istekleri ile teslim olup suçlarını itiraf ettikleri ve onların yer göstermeleri sonucunda diğer sanıkların da yakalandığı bilgisi servis edildi. Daha sonra ise sanıkların ölenlerin yakınları ile birlikte yaralıların taşınmasına yardım ettikleri belirtildi.

Sanıklarla ilgili verilen ilk bilgilerde de sanıkların maskeli oldukları iddia edildi. Daha sonra sanıkların maskeli olmadıkları belirtildi. Sanıkları gördüklerini iddia eden tanıkların ifadeleri de çelişkilerle dolu. Tutuklanan sanıkların olayın faili olduğunu iddia ettiği söylenen şahıs hayatta değil. İddialara göre saldırıda ağır yaralanan eski Muhtar Cemil Çelebi ambulansla hastaneye götürülürken "saldırganlar amca çocuklarınınızdır" demiş. Kurtarılamayacak kadar ağır yaralı olan Cemil Çelebi'nin bu sözlerini kimin duyduğu belli değil. Tanıklardan Ferhat Çelebi'nin de olay sırasında evde olmadığı ortaya çıktı. Sanıkları teşhis ettiklerini söyleyenlerin de açıklamaları çelişkilerle dolu. "Karanlıktı kim olduklarını tam göremedik" demişlerdi ilk başta. Ancak olayın ikinci günü sanıkları tanıdıklarını iddia etmeye başladılar.

Bilge Köyü'ndeki karmaşık konulardan biri de ele geçirilen silahlarla ilgili. Yapılan resmi açıklamalarda silahların tamamının korucu silahları olduğu belirtildi. Ancak silahların nerede nasıl bulunduğu bilgisi yok. Olay yerinde önemli bir askeri yetkiliden aldığımız bilgilere göre bu silahların arasında korucu silahları dışında silahlar da bulunuyor.

Bilge Köyü'nün geçmişi de sırlı olaylarla dolu. 1991 yılında yaşanan ve kayıtlara PKK eylemi olarak geçen olay da hala sırrını koruyor. İlk zamanlarda korucu olmayı kabul etmeyen köy sakinleri bu saldırıdan sonra korucu olmuş. O zaman da yine aynı aile 6 kurban vermiş. Katliam sanıkları arasında bulunan M.S.Ç.'nin JİTEM adına istihbarat faaliyetlerinde bulunması bir dönem JİTEM kontrolünde bu köyden geçen BOTAŞ hattından yapılan petrol kaçakçılığı, bu olaya yüzbaşı rütbesinde görevlilerin karışmış olması olayı daha da gizemli hale getiriyor.

Bilge köyünde yaşanan katliam yasak ilişki, Şıh mizansenleri altında servis edilen haberlerle örtülüyor.