"F.Bahçe ayıp ediyor!"
Gençlerbirliği Kulübü'nün yıllardır başkanlığını yapan İlhan Cavcav'dan gündem yaratacak sözler. SuperSpor.com yazarı Osman Tanburacı'nın bizzat Ankara giderek gerçekleştirdiği röportajda, Cavcav kimsenin bilmediği birçok konuya açıklık getirdi. İşte İlhan Cavcav'ın ağzından inciler:

*Nihat Özdemir'in adına güvendim, hata ettim. Aziz Bey çekler ödenmesin deyince 2. Başkan verdiği sözü yedi.

*Ayman T.C. oldu, Fatih Terim'e mektup yazdım, telefon açtım konuştum. Onu Milli Takım'a al dedim. Daha cevap yok!

*Tesislerin yerini Atatürk Orman Çiftliği'nden 10 seneliğine kiralamıştık. Süre doldu şimdi gidin diyorlar... Buraya 19 milyon 600 bin dolar masraf ettik. N'olucak şimdi?

*Kendi sahanızda Ankaraspor'u yeniyorsunuz, ligde üçüncülüğe gidiyorsunuz hasılat 15 milyar lira ve maçı 11 milyar zararla kapatıyorsunuz. Nasıl şampiyon oluruz biz?

*İddaa çok iyi, kasamıza para giriyor. Hükümete katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Mehmet Atalay babamın oğlu değil ama mükemmel. Bütün iktidarlardan 19 Mayıs'ı alamadık ama bu kez aldık.

*Üç büyükler hala geçmişlerindeki saltanatla bugün değer buluyorlar. Olur mu öyle şey! Bana bugünkü başarı lazım, ne yapayım elli sene öncesini... Havuzdan parayı onlar kazanıyor.

*15 yaş genç olsam Federasyon Başkanı olurdum. Her şey düzelirdi.

*Uğur Boral da Fenerbahçe'ye 1 milyon 250 bin dolara gitti. Onu da kaptılar.

*Kulüplerde 24 futbolcu var, bunlardan sadece 15-16'sı oynama imkanı buluyor. Oynamayanlar pas tutuyor. Onlar için mutlaka bir rezerv lig kurardım.

*Yabancı sınırlaması için çalışırdım. İngiltere, Fransa, Hollanda'yı bizimle karıştırmayın onların yabancıları sömürgelerindeki kendi vatandaşları.

*Süper Lig maçlarına da 2 genç takım oyuncusu konmalı, yabancıya tanınan imkan benim evladıma da tanınmalı, onlar da kadroda olup oynama fırsatı bulmalı.

*Solomon'u Hollanda'da seyrettim kontenjanım doluydu derhal boşalttım ve aldım. Ayda 2.500 dolar veriyorum. 18.5 yaşında. İki sene sonra görüşürüz.

*İsaac geldiğinde 17.5 yaşındaydı, mecburen annesini de getirttim Ankara'da ev tutum. Cebine üç beş kuruş koydum. İşe soktum. Sevgilisini de getirttim yaşını büyüttüm oturma izni aldım. Öyle Anelka'ya 15 milyon dolar, Appiah'a 8 milyon dolar verip, başka kulüplere borç takmadan yapıyorum bunları.

*Hakemler bizim evladımız, hepsini seviyorum. Haluk Ulusoy önceden onlara karışıyordu ama bu sefer hiç müdahale etmiyor, ben de Ulusoy'u destekliyorum.

*Daum, Tigana bunlar israfçı hocalar! Hep al, hep al...

*Önceki yıllarda Ersun Hoca'yla büyük işler yaptık . UEFA'da İngiliz, Portekiz, İtalya takımlarını eledik ve sonunda talihsiz bir şekilde İspanyollara elendik. Az iş mi bu. Bunun yarısını başaran üç büyükleri göklere çıkartıyorlar. Türkiye bizimle 11. sıraya çıktı. Hocamız Mesut Bakkal'ı o zamandan beri tanıyorum. Şampiyonluktan vazgeçtim, tesislerimizi elimizden almasınlar yeter!

***

Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'la konuşuyoruz. Hiç çekinmeden her şeyi söylüyor, dilinin kemiği yok vallahi..

Cavcav'ı severim, düzgün adamdır, hem futbol işini bilir hem Türk futbolunun içinde onun gibisi yoktur. Sözünün eridir, kolay kolay pes etmez. Onun için de cumhuriyetle yaşıt Gençlerbirliği Kulübü'nün tam 29 yıldır başkanıdır. Dile kolay otuz sene...

Cavcav'ı bu aralar üzen üç olay var:

1- 20 milyon dolar harcayarak yaptıkları Gençlerbirliği tesislerinden çıkartılmak istenmeleri...

2- Fenerbahçeli Deniz Barış’ın tazminatı.

3- Mısrılı futbolcu Ayman'ın T.C oluşu.

Cavcav bu üç olayı da yana yakıla anlatıyor, olanları anlattıkça da sinirleniyor...

Üzüldüm...

Bir süre hiç kesmeden dinledim sonra lafa girdim... İlahi İlhan Ağabey, yine kızdırdılar seni, dedim...

Sen ki bu takımları yönetenlerin piri üstadı, duayeni, yıllanmışı, şarap kadar eski, derya kadar bilgili, üç büyüklere futbolcu satarken külahı ters giydirecek kadar zekisin.

Ama kader bu... Bazen sen de faka basıyorsun! Yine alamamışsın alacağını Fenerbahçe'den.

Deniz'in çekleri ödenmemiş...

Dememe kalmadan yine aldı sazı eline, hoş da bir sohbeti var Cavcav'ın soyadıyla hiç ama hiç orantılı değil...



- İlhan Cavcav tesisleri sizin değil mi?

10 seneliğine kiralamıştık. Süre doldu şimdi gidin diyorlar... Buraya 19 milyon 600 bin dolar masraf ederek bu tesisi yaptık. Böyle anlayış olur mu? Derdimi kime anlatayım. Burası Atatürk Orman Çiftliği'ne ait. Hükümete gidiyoruz, muhalefete de gidin söyleyin diyorlar. Burada Atatürk'ün havuzu vardı, viraneydi, aslını bozmadan onardık. Havuzun içinden tonlarca yapıştırıcı madde çıktı. Temizleyene kadar öldük. Meğer burada "tinerci çocuklar" yıllardır kafa buluyormuş. Biz bu hizmetlerimizden sonra takdir beklerken "toplan git" diyorlar.

Bu tesislerde 1630 çocuk eğitim görüyor. Bir kısım yatılı kalıyor ve okuyorlar. Yandaki binada 15 çocuk var onlar sıkıntı içindelerdi bir fon oluşturduk, şimdi yeme, içme, yatma, okuma ve idman masrafları bize ait. Onları hayata hazırlıyoruz.

- Gençlerbirliği'nin böyle olduğunu kimseler bilmiyor!

Bilen biliyor. Gençlerde Ankara Şampiyonu olduk. Konya'da ve Eskişehir'de yarışacağız. Her sene üç dört oyuncu yetiştiriyoruz. Ama ne çare... Bu kadar hizmetten sonra dişimizden tırnağımızdan artırıp, tırnaklarımızla kazıya kazıya yaptığımız tesislerimizden çıkartılıyoruz. Bir çok öreni getirdik, birini kabul ettirsek Gençlerbirliği geleceğini garantiye alacak... Tesisler Beden Terbiyesi'hne devredilsin biz oradan 50 yıllığına kiralayalım.

- Deniz Barış olayı nedir, borçlu kim?

Borçlu Deniz Barış’tır. Deniz bizim futbolcumuzken kendisiyle sezon bitmeden bir sözleşme yaptık ve bir sonraki sene için anlaştık. Ancak sözleşmeyi bozan taraf 1 milyon euro tazminat öder diye de bir madde koyduk. Sezon sonu Deniz’i Shaktar Donetsk istedi tam anlaşıp satıyorduk ki araya Fenerbahçe girdi. Ve Deniz Fenerbahçe’ye gitti. Böylece bize 1 milyon euro ödemesi gerekti.

Ayrıca biz o tarihte Deniz’e bir sonraki seneye mahsuben bir miktar transfer avansı da vermiştik. Ancak Deniz Fenerbahçe’ye gittikten sonra bu avansı bize iade etti ama 1 milyon euro’yu ödemedi. Çünkü o da Fenerbahçe ile mukavele imzalarken sözleşmeye bir madde ekleterek bu 1 milyon euroluk tazminattan doğacak bir sıkıntı olursa bu parayı Fenerbahçe Kulübü’nün ödeyeceğini belgelemiş. Ve böyle bir sözleşmenin oldğunu da Futbol Fedrerasyonu’na verdiği ifadede şifahen söylemiş, ancak Deniz Barış bu sözleşmeyi ortaya çıkartmıyor. Onun için de Gençlerbirliği Kulübü’nün anasının ak sütü gibi alacağı para “anlaşmazlık” varmış gibi erteleniyor.

- Keşke ödenmiş olsaydı da...

Geçtiğimiz aylarda bu para ödenmeyince Futbol Federasyonu Deniz Barış’a tedbir koyarak Fenerbahçe’deki lisansını dondurmuş ve Deniz bir süre oynamamıştı. Sonradan Fenerbahçe bu parayı ödeyeceğini beyan edince Deniz’in “oynamama cezası” kalkmıştı.

Şimdi yine başa döndük! Borç ödenmediği gibi alacağa yasal faiz de bindi değil mi?
Kaç ay önce Ankara'da Fenerbahçe 2. Başkanı Nihat Özdemir'le oturduk anlaştık. Paranın yarısını feda ettik 750 bin euroya indik. Nihat bey çok ısrar etti hatırını kırmadım. Çekleri yarın göndereyim dedi. Onu da kabul ettik. Bir kaç gün sonra çekler geldi altı ay öteye atmışlar. Hem alacakta yarıya indik hem altı ay vade daha yaptılar. Ona da ses etmedim, çünkü Nihat Özdemir'e söz verdim. Ancak, vadesi geldi çekler yine ödenmedi. Çok üzüldüm. Fenerbahçe Kulübü böyle bir şeyi nasıl yapar... Hadi yaptı! Onun mümtaz yöneticisi verdiği çeklerine niye sahip çıkmaz! Ben Nihat Özdemir'e güvendiğim için hem tenzilat yaptım hem vade vermiş oldum. Bu yapılan çok büyük ayıptır. Fenerbahçe yöneticilerine yakıştıramadım!



- Şimdi ne olacak?

Federasyon'a bildirdim, onlar çözecek... Ben Nihat Özdemir'in adına güvendim, hata ettim. Aziz Bey ödenmesin deyince 2. Başkan verdiği sözü yedi. Yıllardır hepimiz ticaret yapıyoruz, evet dendi mi iş biter! Söz namustur!

- Siz de bunca senedir ligde gövde gösteriyorsunuz, olun şampiyon
yıkın bu düzeni...

Nasıl yıkalım? Ankaraspor'la oynadık. 2-1 de yendik. Sıkı durun maç hasılatını söylüyorum; 15 milyar 155 milyon lira, demek 11-12 milyar lira zarardayız. Bereket saha kirasını da önceden vermiştik. İşte işin özü bu! Kendi sahanızda oynuyorsunuz, galipsiniz, ligde üçüncülüğe gidiyorsunuz ve bir maçı 11 milyar zararla kapatıyorsunuz. Nasıl şampiyon oluruz biz?

Sahamız da çok kötü. Tek sahada üç takım oynuyor, Ankara'nın hava şartlarında çim mi dayanır! Tarla gibi oldu canım saha...

- Kombine satıyor musunuz?

Satıyoruz tabii, hem de aileye indirim bile var, gelen yok! Federasyon'un bizim yanımızda olması gerek. Haluk Ulusoy Ferderasyonu bu işi çözer diye düşünüyorum ama işler giderek sarpa sarıyor. Bir de stadına 52 bin kişi alıp borcunu ödemeyen kulüpler olursa ne yapar bizim gibiler... Fenerbahçe 250 bin dolara bir kombine satıyor ben böyle iki tane satsam, seneyi çıkartırım.



- Gençlerbirliği bu yıl lige kötü başlamıştı...

Ziya Doğan hoca çok iyi bir çocuk ama ısrarcı. Futbolcuyu da beni de bezdirdi. Çok baskı yapıyor. Onun yüzünden Scoco'yu gönderdik. Jardel'i aldı yaramadı... Kadro çok zayıfladı bereket gençlerle kurtardık. Bir tek Ayman iyi Ziya Hoca'dan kalan...

- Ayman olayı nedir?

Ayman T.C. oldu, Fatih Terim'e mektup yazdım, telefon açtım konuştum. Onu Milli Takım'a al dedim. Daha cevap yok! Ayman çok iyi futbolcu çok da ciddi profesyonel, mevzuatın peşini bırakmadım ve ısrarla Ayman'ı T.C yaptım, şimdi milli takımda oynamasını bekliyorum. Çok faydalı olacağından da eminim. Bakalım Fatih Hoca ne diyecek?

- Uğur Boral da Fener’e gitmiş.

Evet, onu da kaptırdık... 1 milyon 250 bin dolara anlaşmışlar. Çok fazla para veriyorlar sonrasında gidenler kayboluyor. Bende kalsalar o kadar para alamazlar ama futbolculuk hayatları uzar.

- Gelirleriniz neler?

Allah razı olsun Erol Aksoy'dan CINE5'ten, ilk onlarla başladı yayınlardan para almak. Dijitürk bu işin lokomotifi. Hükümete de, katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. İddaa çok iyi, kasamıza para giriyor. Mehmet Atalay babamın oğlu değil ama mükemmel. Bütün iktidarlardan 19 Mayıs'ı istedik alamadık ama bu kez AKP'den aldık.

- Kulüpler Birliği Başkanı'ydınız çözemediniz mi o zamanlar?

Nerdee... Aziz Yıldırım Anadolu kulüplerinin yanındayım dedi sonra döndü. Levent Bıçakçı öyle bir düzenleme yaptı ki üç büyükler küme de düşse yine aldıkları paradan sadece 2 trilyon eksik alacaklar. Olur mu böyle şey. Üç büyükler hala geçmişlerindeki saltanatla bugün değer buluyorlar. Bugünkü başarı lazım bana, na yapayım elli sene öncesini... Bugüne yararı ne? Ama anlamak istimiyorlar... 15 yaş genç olsam Federasyon başkanı olurdum. Her şey düzelirdi.

- Ne yapardınız?

Rezerv Lig kurardım. Kulüplerde 24 futbolcu var, bunlardan sadece 15-16'sı oynama, imkanı buluyor, oynamayanlar pas tutuyor. Onlar için mutlaka bir Rezerv Lig kurardım. Maç deneyimleri olsun diye. Bu şartlarda eldeki bir çok oyuncu kendini gösteremiyor. Bu durum futbolcu için de zarar, kulüp için de kayıp. Oynatamadığınız oyuncuyu pazarlayamazsınız. Yazık! Önce bunu düzeltirdim.

Yabancı sınırlaması için çalışırdım. İngiltere, Fransa, Hollanda'yı bizimle karıştırmayın Ayrıca onlar da o ülkeler için yabancı değil. Kendi vatandaşları.

Super Lig maçlarına da 2 genç takım oyuncusu konmalı, yabancıya tanınan imkan benim evladıma da tanınmalı, onlar da kadroda olup oynama fırsatı bulmalı.

- Yabancı futbolcu üzerinde uzmansınız?

Uzman değilim işten anlıyorum. Futbolcuyu göreyim yeter. Öyle kasetten oyuncu almam, Solomon var bizde, Hollanda'da seyrettim kontenjanım doluydu derhal boşalttım ve aldım. Daha ofsaytı bilmiyor ayda 2.500 dolar veriyorum, o kadar!... 18.5 yaşında. İki sene sonra görüşürüz.

- İsaac da var...

İsaac'ı İngilizler alıyordu, beceremediler ben aldım. Nijeryalı bunlar. İsaac geldiğinde 17.5 yaşındaydı, mecburen annesini de getirttim Ankara'da ev tutum. Cebine de üç beş kuruş koydum. İşe soktum. Sevgilisini de getirttim yaşını büyüttüm oturma izni aldım. Öyle Anelka'ya 15 milyon dolar, Appiah'a 8 milyon dolar verip, başka kulüplere borç takmadan yapıyorum bunları. Gençlerbirliği de Türkiye'nin en zengin kulübü. Kimseye muhtaç değil. Banka'da parası da var.

Scoco'nun gittiğine yanıyorum. Adam gibi adamdı, Ziya Doğan istemedi, o agresif takım yaratmak istiyordu Scoco efendi adamdı, Hırvat asıllı, Avustralyalı ama Belçika'da yaşıyordu. Bunları bulup çıkartmak o kadar kolay değil. İşi bileceksiniz.

- Bülent Korkmaz'ı nasıl aldınız. İki hocanız da genç ve deneyimleri eksik nasıl oluyor bu başarı?

Ersun Yanal'la tekrar çalışmak istedim olmadı. Yerine yardımcısı Mesut Bakkal'ı aldım o da Bülent Korkmaz'ı istedi. Bunlar idealist insanlar, onlara bu imkanı vermezsen başarılı olamazlar. Peki dedim ve ilginçtir Hocamız Bakkal, yardımcısı Bülent Korkmaz'dan daha az transfer ücreti almıştı. Gocunur musun dedim Mesut'un cevabı gözlerimi yaşarttı. "Para benim için sorun değil, Bülent'i istiyorum, onunla başarılı olacağımızdan eminim" dedi. Ben de daha sonra aradaki farkı kapattım.

- Nasıl başarıyorsunuz?

Gençlerbirliği örnek takım. Bir kuruş vergi borcumuz yok. Futbolcu parasını tıkır tıkır alıyor. Primler maçtan sonraki hafta hemen dağıtılır. Sadece primler 65 milyarı buluyor. Verdiğim sözleri tutarım.

- Hakemlerle aranız nasıl?

Onlar bizim çocuklarımız, ufak tefek hatalar yapıyorlar ama olsun, hepsini sever ve takdir ederim. Haluk Ulusoy önceden onlara karışıyordu ama bu sefer hiç müdahale etmiyor ben de Ulusoy'u destekliyorum. Bir saniyede çalınan düdük hataya gebedir. Hakemlerimizi, başkanlar, taraftarlar ve futbolcular da sahiplenmeli. Federasyşon sık sık kurslar açmalı.

- ASAŞ da sizinmiş...

ASAŞ bizim pilot takımımız. Onun da başında eski futbolcumuz Metin Diyadin var. Mehmet Çakır'ı oradan aldık. Bu sene de 3-4 futbolcu var Süper Lig'e gelecek. Gençlerbirliği'nin geleceği parlak ama bugün tesislere el koymak isteyenler var.

- Alt yapınız yine fabrika gibi çalışıyor mu?

Evvel Allah... Kerem, Erhan, Mehmet Çakır ve Dua... Bir de kaleci Ercüment var. Göreceksiniz hepsi yine ligi ayağa kaldıracak. Mesut Bakkal Hoca onları iyi kullanıyor.

- Yabancı hocalar?

Yabancı hocalar yönetimlere şunları isterim diye liste veriyor, şık değil. Daum, Tigana bunlar israfçı hocalar! Hep al, hep al...

- Ne zaman şampiyonluğa oynayacaksınız?

UEFA Kupası'na gitmek için mücadele ederken oynadığın maçtan zarar ediyorsan zor!

Önceki yıllarda Ersun Hoca'yla büyük işler yaptık ama kimse gündeme getirmedi. UEFA'da elediğimiz takımlara bakın; İngiliz, Portekiz, İtalya. Sonunda talihsiz bir şekilde İspanyollara elendik. Az iş mi bu. Bunun yarısını başaran üç büyükleri göklere çıkartıyorlar. Türkiye bizimle 11. sıraya çıktı. Hocamız Mesut Bakkal'ı o zamandan beri tanıyorum. Şampiyonluktan vazgeçtim, tesisleri bizi elimizden almasınlar yeter!

***

Gençlerbirliği yöneticisi
Serdal Ulusoy; "İğneyle kuyu kazıyoruz"

Yönetim kurulu üyesi Serdal Ulusoy da bir başka pencereden bakıyor değişim sürecine...

"Gençlerbirliği'nin bir projesi daha var. Yurt çapında Gençlerbirliği Spor Kulübü adı altında spor okulları açmak. Bunun ilkini Denizli'de açtık. Daha 20 kentte aynı adla spor okulları açacağız."

Niye Gençlerbirliği adı altında açılacak diye sorduğumda aldığım cevap çok ilginçti;

"Gençlerbirliği'nin alt yapı hakkında çok önemli bir ismi var. Aileler çocuğunun Gençlerbirliği'nde yükselme şansı olduğuna inanıyor. Herkes bu kulübe güvendiği için çocuğunu okula yazdırıyor.

500 denekli bir araştırma yaptırdık. Sonuç şöye çıktı;
Gençlerbirliği'nde çocuğumuzun yükselme şansı vardır. % 86
Gençlerbirliği çocuğumuzun sağlık sorunlarıyla ilgileniyor % 92"

Üç büyük kulübün yöneticilerine duyurulur, diyerek dayanamadım sordum; bütün bunları hangi gelirlerle yapıyorsunuz.

Ulusoy'un cevabı şok yarattı;
Maçlara girişteki bilet ücretimiz 5 milyon lira, sinemaya bile gidemezsiniz bu parayla...
Kombine biletlerde çocuğa ve bayana % 50 indirim uyguluyoruz.
Kale arkası yıllık kombine 55 milyon lira.
Kapalı tribün 105 milyon lira.
Bunlar yıllık fiyatlar!

Forma satışları komik
44 milyon liradan forma alınıyor 50 milyondan satılıyor.
Yılda satılan forma ise; en çok 2000 adet.

Ankaragücü ile ortaklık yaptık ve "saha içi" reklamlarını ortak aldık karı bölüştük. Küçük sponsorluklar bulduk.

Cavcav usulü transfer?
Geremi'yi 250 bin dolara aldık Real Madrid'e 5 milyon dolara verdik.
Serkan'ı Bodrum Yalıkavak'tan 60 milyara aldık, Fenerbahçe'ye 2 milyar 250 milyon liraya verdik.

Youla neredeyse bedavaya geldi, Beşiktaş'a 1.5 milyon dolara verdik.

Duyduklarımdan etkilendim, takdir duygularımla ellerini sıktım...

Sonra...

Sonrasında kadim dost geldi...

***

Gençlerbirliği'nin beyni
2. Başkan Atilla Aytek

Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'la konuşurken Kulübün ikinci Başkanı Atilla Aytek geliyor odaya.

Aytek; yaşam felsefesini insanlara faydalı olmak için sportif kültürle bezemiş bir dost, sevgi dolu, deneyimini imbikten geçirmiş bir değerli ağabey, sohbetinden hisseler çıkartılacak bir gönül adamı, her kulüpte pek bulunmayan bilge kişi...

Tanımlayabildiysem mutlu olurum, ancak birkaç cümle daha etmek istiyorumo nun hakkında. Aytek; 1944 İstanbul doğumlu, evli ve üç çocuk babası. Polis Akademisi, İşletme Fakültesi mezunu, Devlet Lisan Okulu, İsviçre Geneve Birleşmiş Milletler Since Politic İhtisas Eğitimi, Fransa İnterpol Okulu, Amerika DEA Uyuşturucularla Mücadele Okulu mezunu, ingilizce bilen bir mümtaz şahsiyet.

Daha fazlası için mutlaka tanıyıp elini bir kez sıkmanız gerek.

Atilla Aytek 1923'te kurulan Gençlerbirliği'nin son on senesini anlatırken şöyle diyor;

"Atatürk ilkeleriyle yola çıktık,1995'te kurumsallaşmaya başladık. Futbolda bir milat olan Bossman yasasıyla yeniden oluşan futbol hukukunu benimseyerek alt yapıya yöneldik. 8-15 yaş arası 1500 çocukla ilk adımları attık.

Türkiye'nin çarpık yapılanan futbolunda 18-21 yaş grubunun harcandığını gördük, onun için "Rezerv Lig" kurulmasını öngördük, bunda muvaffak olamayınca ASAŞ'ı kurduk.

UEFA Kriterleri'ne uyduk.

Kulüp müdürlüğünü kaldırarak Genel Müdür ve yardımcılığını ihdas ettik. UEFA'daki toplantılara dört yıldır muntazaman katıldık.

Orada bizi Şenes Erzik'in önerdiği Fransa doğumlu Fransızca ve İngilizce bilen Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili Edeabiyatı mezunu çok değerli 24 yaşındaki İdari Menecerimiz Hasan Çetinkaya temsil etti.

Genel Müdürümüz ise yine bir genç arkadaşımız Almanya doğumlu, ingilizce de bilen Hacettepe Üniversitesi Maden Fakültesi mezunu Ender Yurtgüven.

Hukuki sorunlarımız için de Av. Muzaffer Özbayrak ile yapılanmamızı sürdürdük.

Böyle bir atılımı gerçekleştirdiğimiz için son derece mutlu ve gururluyuz.

Ancak ülkemizde sportif faaliyetler sadece futbolun acımasız rekabeti üzerine kurulu olduğu için gündemdeki yerimizi almakta haksızlığa uğradığımızın da farkındayız.

Pilot takımımız ASAŞ'ın da Başkanı iki lisan bilen Ankara Üniversitesi öğretim Üyesi Suphi Yalçınkaya.

Yardımcı hocamız Bülent Korkmaz ise haftada 2-3 gün İngilizce eğitimi görmekte."

Bunları dinlerken Gençlerbirliği Kulübü ile gurur duydum. Tesisleri gezerken güzelliklere gözlerim de şahit oldu. Gurur çizgim arşa yükseldi. Sizlerin de bu mutluluğu paylaşmasını istediğim için satır satır özenle yazıyorum. Biliyorum ki futbolda başarılı olmak sadece gol atmakla olmuyor, önce kültürel alt yapıyı hayata geçirmezseniz Edirne'den öteye geçtiğinizde söz sahibi olamazsınız.

2. Başkan Atilla Aytek tam 16 yıldır Gençlerbirliği yönetiminde hizmet veriyor. Bu süreçte "Tesisleşme-Müesseseleşme-Kurumsallaşma" gerçekleşmiş. Konuşmasına şöyle devam ediyor Aytek;

"Maçlarımızı hiç Şeref Tribünü'nden izlemedim, ben stadın altını bilirim. Futbolun yazılmamış yasalarını bilirim. Onun için de vitrinde olmak yerine vitrini hazırlayan olmak isterim. Çok emekler verdik, Gençlerbirliği'ne bu yolu açan sayın Başkan İlhan Cavcav'a da minnettarız. Gururla ifade edebilirim ki Gençlerbirliği %80 oranında çağı yakalamıştır."

Türk futbolunun "Süper Ligi"ni sorduğumda da Atilla Aytek'ten aldığım cevaplar çok ilginçti;

"Üç büyükler düzenini bizim değil, Türkiye'nin aşması gerek. Kötü lig, Milli Takımı etkiler, mutlaka değişim gerektir. Teknik direktörler çok çabuk gönderiliyor, devamlılık ve başarı isteniyorsa uzun soluklu anlaşmalar yapılmalı ve başarı için sabredilmelidir."

Aytek'in söyledikleri her kulübün giriş kapısına çerçeveletip asılacak cinstendi.

Gençlerbirliği Kulübü tesislerinden ayrılırken kabarmış göğsüm adımlarımın önünde gidiyordu...