AVCI GEORGE ( HUNTER GEORGE )
Yýl 1915. Ýngilizler, Çanakkale'ye ingiliz donanmasýný getirdi. Yetmedi. Fransýz donanmasýndan yardým istedi. Fransýz gemileri, Çanakkale'ye geldi. Ýngiliz gemileriyle birlik olup Türk tabyalarýný dakikada insan büyüklüðünde 60 mermi atan toplarýyla dövmeye baþladý. Türk siperleri giderek boþaldý. Savaþan askerler azaldý. Siperler, gerilere çekildi. Sonradan Mustafa Kemal geldi. Özgürlük ve baðýmsýzlýk savaþçýsý Mustafa Kemal. Türk topçularýna ateþ emrini verdi. Ateþ, ateþ, ateþ dedi. Öncesinde alman komutanlar vardý ve Türk topçularýna ateþ etmeyin, bekleyin diyordu.
Ýngilizler baktý, Çanakkale geçilmez. Bunun için bir engel var: Mustafa Kemal. Londra'da baþbakan Winston Churchill bakanlarýyla bir toplantý yaptý ve sonuç: Avcý George, Çanakkale'ye yönlendirilecekti. O, uçan kuþu vururdu deðil ki, Mustafa Kemal'i vurmasýn. Avcý George, Hindistan'dan yeni gelmiþti. Bana bir hedef gösterin ikinci kurþuna gerek kalmaz, diyordu. Avcý George gece yarýsýndan sonra Çanakkale'ye geldi. Yanýlma payýnýn sýfýr olduðu ve hedefin kesinlikle imha edileceði sözünü verdikten sonra karanlýða doðru adým attý. Ben bir dünya yaratýrým ve yarattýðým o dünyanýn ilk hayraný ben olurum, diyordu. Daðlar, tepeler aþtý, soðuk sulardan içti. Çimen ve ot yedi. Aradan günler, haftalar geçti. Artýk ingilizler bile onun nerede olduðunu bilmiyordu.

Günlerden bir gün ingiliz ve fransýz savaþ gemileri Türk siperlerini yoðun bombardýman ateþine tabi tutmuþtu. Mustafa Kemal bombalardan korkmuyor, saða sola emirler yaðdýrýyordu. Mustafa Kemal olmasaydý Çanakkale destaný yazýlamazdý.

Bir gün avcý George'den telsiz mesajý geldi: Bombardýmaný kesin. Tepeye çýkmýþ ve olanca aðýrlýðýyla Türk siperlerini göz hapsine almýþtý. Mustafa Kemal namlunun ucundaydý ve tetiði bir kez çekmesi sonun baþlangýcýydý. Avcý George tetiðe bastý, bir kez daha bastý. Mustafa Kemal çok hareketliydi, atýþlar boþa gitmiþti. Yazýklar olsun diyerek tüfeðini yere attý. Hedef büyüktü ve vuramadýðý için, kendine lanet etti. Bombalar, evet, bombalar. Belindeki kemere baðlý duran iki bomba. Doðumu Ýstanbul'du. 15 yaþýnda ailesiyle birlikte Londra'ya göç etmiþti. Bir Türk kadar Türkçe'yi iyi konuþuyordu. Londra'da üniversitede okurken tüfek atýþlarýna merak sarmýþ ve kýsa zamanda ingiltere þampiyonu olmuþtu. Bel kayýþýnda takýlý iki bombayý ellerine aldý. Tepeden aðýr adýmlarla aþaðý, Türk siperlerine doðru yürümeye baþladý. Türk siperlerindeki asker ve subaylar, iki elinde birer bomba olan ve Türkçe konuþan askere bir anlam verememiþti.

Avcý George sonunda Mustafa Kemal'in karþýsýna çýktý. Sol elindeki bombayý cebine koydu. Sað elindeki bombanýn pimini çekti ve attý ama bomba patlamadý. Birkaç asker, tüfeðini George'ye doðrulttu. Ellerini kaldýr, diye baðýrdý. Tüfekler üstüne çevrilince Avcý George þaþýrdý. Daha önce böyle bir durumla karþýlaþmamýþtý. Bir yerlerde bir þeyler bunu kolluyor, diye düþündü. Ýkinci bombayý atsam nafile, o bomba da patlamayacak, diye düþündü. Geriye doðru on adým attý ve ikinci bombanýn pimini çekti. Bomba korkunç bir gürültüyle patladý. Artýk ortada ne avcý vardý ne George vardý.

SON