Bildiğiniz gibi 3. Nesil haberleşme teknolojisi Türkiye’ye gelmesiyle bu G harfini çok duymaya başladık. 3 G, 3,5 G, 2G gündeme geldi. Aslında vardı ama duymuyorduk. Yazılı ve görsel basında bu G harfi iyice beynimize işledi. Ama gerçekten biliyor muyuz bu G harfi ne demek?
Bu G neyin nesi?


G harfi, İngilizce “Generation” (kuşak,nesil) kelimesinin kısaltmasıdır. Kablosuz iletişim sistemlerinde standartları etiketleyerek daha anlaşılır hale getirmek için kullanılır. Anlayacağınız G’nin önündeki sayı ne kadar büyük ise o G en teknolojik en hızlı G dir. Gelin hep beraber G ailesini fazla teknik detaya inmeden tanıyalım.





1G : İlk Kablosuz İletişim Teknolojisi

1.Nesil altyapısı sadece ses hizmeti sunabilen analog sistemine dayanır. 1980 yıllarında ortaya çıkmıştır. Analog bir sistem olduğu için güvenli değildir. Örneğin gelişmiş bir telsiz ile 1G bandına kilitlenip telefonlarının konuşmaları dinlenebilirsiniz.

1G deyince akla ilk araç telefonları gelebilir. Alıcı terminalleri çok büyük ve taşıması zor olduğu için “Takoz Telefon” tabiri 1G ile beraber lügatımıza girmiştir. 150Mhz frekans bandında çalıştığı için 1G kapsaması oldukça geniştir. Multimedya ve data hizmeti 1G’de bulunmamaktadır.
2G : Telefon Cebe Girdi.

2G deyince aklımıza hemen GSM sistemi gelmesi doğal çünkü dünyada en yaygın kullanılan sistem GSM sistemidir. Dünyada ilk 1991 yılında Finlandiya’da uygulanmaya başlandı.

2G şebekesini dünyanın %80’i kullanıyor diyebiliriz.

2G temel olarak 3 adet avantajı hayatımıza getirdi.

1- Telefon konuşmaları dijital olarak şifrelenebilir hale geldi.
2- 2G ayrıca kullanılan frekans bandının daha verimli halde kullanılmasını sağlayarak, daha geniş bir yelpazede cep telefonu kullanımını arttırdı.
3- SMS ile başlayarak data servisleri 2G ile hayatımıza girdi.

2,5G: Cebe Renk ve İnternet Geldi.


Bazıları 2G+ ya da 2,75 G laflarını kullanır şaşırmayın. Ben bu yüzden bu ikisine 2,5G diyorum. 2,5 G ile GPRS ve EDGE hayatımıza girdi. 2G GSM şebekesinde her bir kullanıcı konuşma yapmak istediğinde 1 adet kanalı meşgul ediyor. Bu yüzden eğer bir abone data yapmak isterse çok kanal tutması gerekecekti. GPRS ve EDGE teknolojileri ile paket data kullanımı gündeme geldi. Bu teknolojiler sayesinde abonenin data verisi paketlere bölünür ve parça parça gönderilir. Abone data veri iletişimi yapmaz iken kanal meşgul etmez. Aynı kanal üzerinden başka abonelerinde paketleri gönderilebildiği için kaynaklar verimli kullanılır.

EDGE teknolojisi ise GPRS teknolojisinin modülasyon mantığı geliştirilmiş olanıdır. EDGE ile data hızları uygulamada 150-200kbit/s hızlarına ulaşınca cepten internet uygulamaları arttı. Ayrıca MMS ile renkli mesajlar atabilir olduk. Kısaca 2,5G mobil hayatı renklendirdi.

3G : Mantık Değişti. Geniş Bant Geldi.


2G artık bir yere kadar. Neden mi? Konuşma tamam ama mevcut teknoloji ile data hızları uygulamada 250 kbit/s aşmıyor. Bu teknoloji yeniçağın teknoloji uygulamaları için çok yetersiz kalmaktadır. Örneğin ileteceğimiz datayı suya benzetelim. Kullandığımız iletişim sistemini de su borusuna benzetelim. 2G de ne kadar geliştirme yaparsanız yapın su borusunun çapını belirli bir değerin üstüne çıkaramazsınız.

Bu zamana kadar su borumuz dar olduğu için 2G ile hep su bidonlarını doldurmaya çalıştık. Havuz doldurmak istediğimizde ADSL’i kullandık. 3G ile kablosuz iletişimin su borusu genişledi. 3G’de 1G ve 2G de olduğu gibi hücresel bir sistemdir. Her bir kapsama alanı (hücre) için sinyali gönderecek ve alacak istasyonlarına ihtiyaç vardır. 3G’nin frekans bandı ve çalışma mantığı 2G den farklıdır. 2G GSM sisteminde genelde 900 MHZ bandını kullanılırken 3G’de ise 2100-2400 Mhz frekans bandı kullanmaktadır. Bu yüzden 3G kapsaması GSM’e göre 9 kat daha zayıftır.

3G teknolojilerine örnek olarak Universal Mobile Telecommunications System (yani Evrensel Mobil İletişim Sistemi) anlamına gelen UMTS verilebilir. Türkiye’de bu sistem kullanılmaktadır. Bunun yanında Kuzey Amerika’da kullanılan CDMA2000 ve Japonya’da Freedom of Mobile Multimedia Access (Mobil Çoklu Ortam Erişimine Özgürlük) anlamına gelen FOMA standardları da bir 3G teknolojisidir.

UMTS, GSM teknolojisinden (klasik frekans veya zaman çoklu iletişim – multiple access tekniklerinden) prensip olarak çok farklı olan kod çoklu iletişim anlamına gelen CDMA (Code Division Multiple Access) teknolojisini kullanır. Yani UMTS’de her bir abone için bir kanal tahsis edilmez. UMTS’de tek bir frekans vardır ve kanallara ayrılmaz. Tüm aboneler bu frekansı kullanır. Sistem aboneleri ayırt etmesi için her bir kullanıcıya farklı bir kod (şifre) verir. Böylece her bir kullanıcı aynı frekansta ileteceği veriyi, önceden verilen kod ile şifreleyerek yollar. Sistem daha önceden kullanıcılara verdiği şifreleri bildiği için sinyalleri ayırt etmekte zorlanmaz.

UMTS sistemi şifre (kod) paylaşımlı sistemdir. GSM ise frekans ve kanal paylaşımlı bir sistemdir.

Bu iki sistemin entegrasyonu zor olduğu için UMTS sistemi için operatörler mevcut 2G sistemine ilave olarak yeni bir 3G altyapısı kurar. Bu yüzden 3G kapsaması sağlamak için ciddi yatırım gerekir. Bu yüzden 2G kapsaması, 3G kapsamasından her zaman büyüktür.

3G altyapı olarak abonelere görüntülü görüşme yapabilecek, mobil TV izleyebilecek kaynağı abonelerine sunar. Ancak 3G (WCDMA ) data hızı olarak uygulamada maksimum 320kbit/s hızlarını desteklemektedir.

3,5G : Nette kablosuz uçuş devri başladı.

2,5G de olduğu gibi 3,5G’da 3G’nin modifiye edilmiş halidir. 3G teknolojisine HSDPA ve HSUPA’ nın eklenmesiyle oluşan yeni bir standarttır. 2G’ye sırasıyla GPRS ve EDGE eklentisine benzetilebilir.

3G ilk tasarlandığında, işlemci hızı gerekliliğini düşük tutmak adına basit algoritmalar kullanılmıştır. (WCDMA) Bu yüzünden hız düşük kalmakta ve daha da kötüsü hareket hızına göre değişebilmekteydi. Bu soruna çözüm olması açısından HSDPA (İngilizce High Speed Downlink Packet Access, yani Yüksek Hızlı Veri Paketi İndirme İmkanı) ve HSUPA (İngilizce High Speed Uplink Packet Access, yani Yüksek Hızlı Veri Pakedi Yükleme İmkanı) teknolojileri üretilmiştir.

İlk nesil 3G’de olduğu gibi, HSDPA da ilk Japonya’da kullanıma açılmıştır. HSDPA ile uygulamada 7,2 Mbit/s hızlarında download, HSUPA ile uygulamada 2 Mbit/s upload yapmak mümkündür. HSUPA destekli cihazlar zaten HSDPA’yi de desteklemektedir. Hatta 3,9 G diye tabir edilen HSDPA+ teknolojisi sayesinde 21Mbit/s hızlarına erişmek mümkündür.

3G’DEN SONRASI: LCD TV’ye Kablosuz Modem Takma Devri

3G’den sonrasını şimdiden 4G demeyeceğim. Ancak 3G’den sonrası tamamıyla IP tabanlı olacağını söylemek yalan olmayacaktır. Yakın gelecekte kablolu veya kablosuz bilgisayarlar, tüketici elektroniği, iletişim teknolojileri her türlü ağ hizmetini tek bir noktada birleştirecektir.

3G‘den sonrası deyince aklımıza ilk Wimax ve LTE (Long Term Evolution) teknolojileri gelmektedir. Ancak LTE’nin geleceği Wimax’a göre daha parlaktır. Çünkü kablosuz iletişimde varılacak noktanın LTE olacaktır. Tüm dünyanın yakın gelecekte LTE’de uzlaşacağı öngörülmektedir. Hatta bazı kaynaklar Wimax’ı 3G sisteminin içinde değerlendirmektedir.

Şimdi soracaksınız 3G var iken neden daha fazlasına ihtiyaç duyulur diye. Hemen açıklayalım.

Öncelikle 3G, her ne kadar bant genişliğini verimli kullanmak ve 2G kablosuz iletişimdeki limitleri ortadan kaldırmak için tasarlanmış olsa da radyo emisyonu için yeterli olmayan algoritmalar kullanmaktadır. Bunun sonucu olarak 3G sisteminin data performansını mobilite (hareketlilik) ve kullanıcı kapasitesi 2G’ye göre daha çok etkilemektedir.

Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


















Resim 1 : Kablosuz İletişim Teknolojilerinin LTE’ye Giden Yol Haritası

Bazıları LTE için şimdiden 4G tabiri kullansa da LTE diğer kablosuz telefon standartları gibi hücresel bir ağ sistemidir. Üçüncü nesilde ortaya çıkan kapsama alanı sorunu başta olmak üzere bazı sorunları çözmesi beklenmektedir.

LTE teknolojisi UMTS’e göre daha geniş banda sahiptir. UMTS/WCDMA teknolojisi tüm kullanıcılar 5Mhz’lik tek bir bandı kullanmasına imkan verir. LTE’de band genişliği 20Mhz’dir. Ancak bu band GSM’deki gibi kullanıcılara paylaştırılıyor. Kullanıcı başına ayrılan band 1,4 Mhz – 20 Mhz arasında değişmektedir.

LTE teknolojisini UMTS ve GSM çalışma mantığının birleştirilmişi ve modülasyon tekniğinin geliştirilmişi desek yalan olmaz. LTE’de 5Mhz bandına sahip hücrede 200 aktif kullanıcı aynı anda data yapabilir. Uygulamada data indirme hızı 100Mbit/s, yükleme hızı 50 Mbit/s ı görmek mümkündür. 3G’nin dezavantajları LTE ile giderilecektir.

LTE gelince ne değişecek?


  • LTE kapsaması olan yerde artık LCD’de TV’yi çanaksız, kablosuz HD kalitesinde canlı ve kesintisiz olarak izleyebileceğiz. LCD TV lerde simcard olacak.
  • Mobese kameraları için kablo çekmeye gerek kalmayacak.
  • MP3 indirmeye son! Zaten müzik setinin içinde simcard var. LTE Modem var. İndirmeden canlı dinle!
  • DVD kiralamaya ya da almaya son! Çünkü hepsi internette var. DVD oynatıcıya gerek yok. Çünkü TV’niz internete bağlanabiliyor. LTE ile indirmek yerine canlı izleyebilirsiniz.
  • Hardiske gerek yok ! İşletim sisteminiz ve bilgilerinizi internette saklayabilirsiniz.
  • Cep telefonunuzda Ses artık IP üzerinden taşınacak.


Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.














Resim 2: “G”nin evrimi

LTE’ye geçiş zor mu? Ne zaman hayatımıza girecek?

3G’den LTE’ye geçiş, 2G’den 3G’ye geçişten daha kolay olacaktır. Operatörler 3G sistemlerinde yapacakları ilaveler ile altyapılarını LTE’ ye uyumlu hale getirebilecekler.

Ancak sektörde LTE üzerine çalışmalar sürmektedir. Teorinin pratiğe dönüşümü biraz zaman almaktadır. Kablosuz Endüstri devleri ilk LTE ürünlerini piyasaya sürdüler ancak terminal pazarında LTE uyumlu cihaz sayısı bir elin parmağını geçmez.

2013 yılında LTE’nin 3G gibi kullanılacağı ve yaygınlaşacağı tahmin edilmektedir.