REKLAM

Konuya Etiketlenenler

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Engelleri yıkan adam: LARRY FLYNT

  1. #1
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Engelleri yıkan adam: LARRY FLYNT

    Blue Hustler’ın DIGITURK kanalları arasına katılması nedeniyle, kanalın sahibi ünlü yayıncı Larry Flynt’i bu ay söyleşi sayfalarımıza taşıdık. Yetişkinlere yönelik dünyaca ünlü Hustler dergisinin de kurucusu ve sahibi olan Larry Flynt, bedeli ne olursa olsun, konuşma özgürlüğünden hiçbir zaman vazgeçmedi ve bu tavrını sorulara verdiği yanıtlara da sonuna kadar yansıttı.

    Çocukluğunuzun kolay geçtiği söylenemez, yoksul bir aileden geliyorsunuz. Kentucky’li o küçük çocuk, Larry Flynt’e nasıl dönüştü?
    Her zaman başarılı olmak istemişimdir. Hayatta yaptığım her şeyi, başarılı olmak için yaptım. Başarılı insanların yazdığı ya da onları anlatan birçok kitap okudum. Onların nasıl başardığını görmek istedim ki ben de aynısını yapabileyim.

    Girişimci yönünüzü ne zaman keşfettiniz?
    Bu benim içimde hep vardı. Kaçak içkiden nasıl para kazanılır öğrenerek büyüdüm. Askerlik yaparken hafta sonları kapı kapı dolaşıp İncil satardım. Askerlikten ayrıldıktan sonra ilk barımı açtım ve işler iyi gitti.

    Hustler’ı kurarken, bir gün dünyaca ünlü bir marka olacağını düşünmüş müydünüz?
    Evet, bu benim vizyonumdu. Etrafımda bir erkek dergisi çıkarmaya kalkıştığım için deli olduğumu söyleyen birçok kişi vardı, özellikle de bu işi New York, Chicago ya da Los Angeles’ta değil de Ohio, Columbus’ta yaptığım için. Ama ben hiçbirine kulak asmadım. Sadece derginin başarılı olmasına odaklandım.

    1974’te Hustler ilk kez çıktığından beri yetişkinlere yönelik eğlence sektöründe ne gibi değişiklikler oldu?
    Ben kadının cinsel organını gösteren ilk yayıncıydım. Herkes bana bunu yapamayacağımı, hapse atılacağımı söylüyordu. Ama ben insanlara Penthouse ya da *******’da göremeyecekleri bir şey vermek zorundaydım. Hefner ve Guccione’nin aslında ****ten korktuğunu, ****le yüzleşemediklerini hissettim. Benim içinse tam tersi söz konusuydu. Bir kadın böyle gözükür dedim. Bunda yanlış olan bir şey yok. Allah onu böyle yaratmış, onun ustalığının ***fini çıkaralım. Bugün, o zamanlar yaptıklarım sayesinde birçok engel ortadan kalktı, sadece *****grafi endüstrisinde değil, daha birçok konuda. Aslında tabii ki olay benimle başlamadı, benden önce de birçok ‘First Amendment’ (ilk tadil anlamında kullanılıyor) davası vardı. Ama ben de karşımıza dikilen o kaya gibi engellerin fırlatılıp atılmasına katkıda bulunanlardan biriyim.

    Yetişkinlere yönelik eğlence endüstrisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Hustler için planlarınız nedir?
    Şu anda her şey hızla değişiyor. Her şey internete taşınıyor, bu bizim için de geçerli. Ama bu sadece internete taşınmakla ilgili değil, *****grafinin gitgide yaygınlaştığını anlamakla ilgili, bir sonraki bilimsel çıkışın ne olacağını tahmin etmekle ilgili. Bilim adamları diyorlar ki, 20 yıla, 40 yıla kadar bizlerden farkı olmayan **** robotlarımız olacak. Ve biliyoruz ki 3 boyutlu televizyonlar gelmek üzere. Bunun yetişkinlere yönelik eğlence endüstrisini nasıl etkileyeceğini bekleyin de görün. Bilim dünyası, biz şimdi konuşurken bile *****grafinin geleceğini şekillendiriyor. Bilim işin içine ne kadar çok dâhil olursa, *****grafi de o kadar çok yaygınlaşacak. Gelecekte yaygın eğlence anlayışıyla *****grafi arasında bir fark kalmayacak. Hepsi iç içe geçecek.

    Okurlarımıza Blue Hustler ile ilgili neler söylemek istersiniz?
    Yetişkinlere yönelik eğlence sektöründe en iyiyi sunuyoruz ve Blue Hustler kanalı, bizim bu konuda Avrupa’daki ilk adımımızı teşkil ediyor.

    *****grafi nedir? Tanımını yapar mısınız?
    *****grafinin, ****ten korkan tutucu insanların kendi ***iflerine göre çizdikleri bir çizgi olduğunu düşünüyorum. Bir kadının ayak bileğini görmek tamam, ama göğsünü görmek olmaz. Bunların hepsi kişiye göre değişen, saçma şeyler. Yüz yıl önce bir kadın deniz kenarındayken bacaklarını gösteremezdi. 40 yıl önce “Yengeç Dönencesi” (“Tropic of Cancer”, Henry Miller’ın romanı) yasaklandı çünkü sayfalara basılmış kelimeler insanı şey yapmaya itiyordu… Ne yapmaya? Çok saçmaydı. Bugün bazı yerlerde, televizyon ve dergilerde cinsel ilişkiye girildiği gösterilemiyor. Bu da saçma ama tüm bunlar yavaş yavaş geçmişte kalıyor. Gelecekte ****e karşı tavrımız çok daha sağlıklı olacak. Bu gerçekleştiğinde de, *****grafiye yüklenen anlam yok olup gidecek.

    Erotizm, tabu ve *****grafi arasında ne fark var?
    Hepsi göreceli, değil mi? Erotizm güvenlidir, en azından günün standartlarına göre, ama unutmamalıyız ki Victoria devrinde erotizm şok yaratıyordu. *****grafi çok daha dürüsttür, gizli-saklısı yoktur. Gene de, *****grafinin erotizme hiç de uzak olmadığını söyleyebilirim. Öte yandan, tabu olarak kabul edilenler -örneğin **** köleliği- ****üel ifadenin çok daha ekstrem örnekleridir. Ama sonuçta, hepsi de aynı yolun üzerindeki farklı duraklardır. İçlerinden birini eleştirmek, Los Angeles’ta yaşarken New York’u eleştirmek kadar saçma. İki şehir de farklı zevkler sunar. Sana hangisi hitap ediyorsa sen onu seçersin.

    Milos Forman imzalı “Larry Flynt: Skandalın İsmi” sizin öykünüzü anlatıyor. Film çekilirken neler hissettiniz?
    Harikaydı ama aynı zamanda tuhaftı. Başardığım şeyler sayesinde kabul görmek harikaydı, özellikle de Milos Forman gibi birisinden. Hayatımı izlemekse tuhaftı. Woody Harrelson ile Courtney Love benim yaşadıklarımı canlandırıyorlardı, bunu izlemek bana tuhaf geldi.

    Woody Harrelson’ın performansını nasıl buldunuz?
    Müthiş. Adeta bana dönüşmüştü. Filmi izlerken, perdedekinin ben değil de Woody olduğunu neredeyse unutuyordum. Kendimi seyrediyormuşum gibiydi.

    Yakın zamanda yeni bir film planınız var mı?
    Kim bilir… Belki hayatımın *****grafik versiyonu olur.

    Siz sesinizi cesurca yükselten bir aktivistsiniz ve de konuşma özgürlüğünü savunuyorsunuz. Politikayı ya da politik olmayı seviyor musunuz?
    Kimin ne yapabileceğine her zaman ilgi duymuşumdur. Kim aşırı hız yapsa bile ceza yemez? Polisler, belediye başkanı… Kim likör satabilir, kim satamaz? Seagram satabildi, ben satamadım. Bu tür konular hakkında düşünmeye başladığınızda, politikayı da düşünmeye başlamış olursunuz. Bu açıdan bakıldığında, benim politikaya olan ilgimin, saçmalığa ve ikiyüzlülüğe karşı süregelen savaşımın bir parçası olduğunu söyleyebilirim.

    Siz hem bir yayıncı, hem aktivist hem de toplum tarafından dışlanan biri
    olarak farklı rollere sahipsiniz. Bu roller birbirini ne kadar etkiliyor? İlk önce hangisi ağır basmıştı?
    Sanırım önce ‘dışlanmış’ oluyorsun. Ben küçükken felaket yoksulduk. Yoksullar saygı görmezler. Belediye başkanına veya bankere gösterilen saygının sana da gösterilmesini istiyorsan, sistemin nasıl çalıştığını anlaman gerek. İşte politika budur.

    Konuşma özgürlüğünün sınırsız olması gerektiğine mi inanıyorsunuz?
    Evet. Sonuçta riskli bir yanı da olsa, konuşma özgürlüğü insanlara sansürün vereceğinden çok daha az zarar verecektir. Tabii ki bu özgürlüğü suistimal edenler için, örneğin kalabalık bir sinemada “Ateş!” diye bağıran biri için, yasalar devreye girecektir.

    Amerikan Rüyası’na hâlâ inanıyor musunuz? 2009’da da Amerikalılar için sınır gökyüzü mü?
    Son araştırmalardan yola çıkarak, bazı Avrupa ülkelerinde yaşayanların Amerikan Rüyası’na ulaşma şanslarının daha fazla olduğuna inanıyorum. Alt kesimlerden orta veya daha üst kesimlere yükselmek anlamında birçok Amerikalıya göre daha şanslılar. Bununla beraber, Amerikan sistemi geçmişte -1930’ları kastediyorum- sarsıldı ve sonra tekrar toparlandı. Umarım demokrasiye olan inancımız o zamanki kadar güçlüdür ve o günün insanları gibi biz de çabuk toparlanabiliriz.

    Joe Francis (“Girls Gone Wild” dizilerinin yaratıcısı) ile birlikte, yetişkinlere yönelik eğlence sektörünün krizi atlatması için Kongre’den 5 milyar dolarlık yardım talep etmiştiniz. Amerikan halkı bunu nasıl karşıladı?
    İnsanlar bunu eğlenceli buldu tabii ama bence biz amacımıza ulaştık. İflastan kurtarmaktan anlaşılan, Amerikalılara karşı oynanan büyük bir aldatmacadır, yoksulların parasını zenginlere aktarmaktan başka bir şey değildir.

    Seçimlerde Cumhuriyetçilerin başkan yardımcısı adayı Sarah Palin’e benzeyen bir oyuncuyla ‘X-rated’ film çekme fikri nereden aklınıza geldi?
    Bu bizim işimiz: Politikacılarla dalga geçiyoruz. Sarah Palin beyinsizin tekiydi.

    Obama’nın politikası hakkında ne düşünüyorsunuz? Amerikalılar gerçekten de değişiklik olsun diye değişime inanan birini mi seçtiler?
    Henüz kesin bir şey söylenemez. Bugün Obama’nın en büyük sorunu, hâlâ seçim kampanyasındayken yaptıklarını andıran konuşmalara güveniyor olması. Fazla muğlak ve fazla ***fî. Biraz daha kararlı ve güçlü adımlar atmalı.

    Sizce Obama, Nobel Barış Ödülü’nü hak etmiş miydi?
    Bilmiyorum. Obama’nın kendisini kanıtlaması lazım. Gene de gücüne güç kattı tabii. Buna memnun oldum.

    Son olarak, Larry Flynt söylenemeyenleri dile getirmeye devam edecek mi?
    Elbette. Açıkçası, başka türlü nasıl davranırdım bilemiyorum.
    Larry Flynt: Skandalın İsmi
    Larry Flynt’in hayatını konu eden Milos Forman imzalı “The People vs. Larry Flynt”i bu ay GoldMax’te izleyebilirsiniz.
    NOT: UTANMADAN MAHARETMİŞ GİBİ BİRDE ÖVÜYOLAR cumartesi olanlar çabuk unuttular rtuk en kısa zamanda gereğini yapacaktır...

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    teşekkürler...

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •