Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Biz mi İstedik Yoksa Hak mı Ettik ?

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    A29 Biz mi İstedik Yoksa Hak mı Ettik ?


    Biz mi istedik yoksa hak mı ettik ?

    Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
    Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
    Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.
    Heryere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.

    En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
    Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
    Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
    Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
    Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
    Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.
    Annelerimiz bu durumu bildiklerinden,
    kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
    Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik.
    Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
    Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
    Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
    Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.

    Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.
    Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
    Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi
    kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
    Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
    onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,
    en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.
    Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
    Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
    Azar işitip, acillere taşınmazdık.
    Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik.
    Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

    Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
    Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.
    Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
    Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
    Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece ; bilmem kaç kuruş
    hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
    Evlerimiz var içinde yaşayan yok.
    Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.
    Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
    Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

    Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
    Ben kapılarında '' vale '' lerin, '' bady '' lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
    Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
    Benim değildir bu kültür.
    Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
    Nedir bunlar?
    Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
    Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
    İyi de neden böyle olduk ?
    Biz mi istemiştik? Yoksa hak mı ettik?
    ya sizce ?

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    burda turk aile örf yapısına değinmek istemıyorum. ama tek değinmek istediğim nokta var.


    benım yaşım 26 ben ilkokul ve ortaokula sırtımda çanta yarım saatlık yolu yureyerek bır tane çok işlek lambasız bir dört yoldan geçerek 8 sene boyu yurudum.

    ama şimdiki çocuklar evden bakınca görunen okula servisle yada ailesnın özel araçları ile gidiolar.

    babamda hegun o yolun bıraz daha fazlasının yaz kış işe gelip gitmek için yürüdü. aynı yoluda annem pazara gelip giderken elinde yüklerle yurudu bu yolun dönuşu çok bayır.

    Ama şimdi ölemi cebinde parası olmayan bile 15 dk lık yol için ücretli servis biner. Pazar için taksi tutar evinden bakınca görünen okul için çocuğunu servise bindirir .

    Neymiş işi çokmuş çocuk üşürmüş yolda bişi olurmuş ama yuk taşırsa beli ağrırmış sabah uykusundan kalkamaz 15 dk erkekn kalkıp yürüse ayda 80 tl tasarruf edeceğine 15 dk uyumayı kar sanarlar.


    Bız toplum olarak değiştik biz rahatı sevtik bize yürümek uykusuz kalmak çok zor gelio. sonrada 800 tl nın üzerinde maaş alan kişiler geçinemıoz die feryat ederler. ya askeri ücret alanlar ne yapsınlar.

    Genç bekar erkek evlenmek ister kız beğenır anlaşırlar ev için alış verişe giderler kız salon takımı yok oturma gurubu dıe en lükse gider neymiş birilerine ayıp olur birilerinden eksik kalır..

    bunlar böle uzayıp gider. Bunun tek nedeni var doyumsusuz. rahata düşkünüz rahatlığımız için ne anne baba dinleriz ne büyük ne küçük yeterki rahatımız yerınde olsun. Tam bir tüketiciyiz üretim yok.

    LG 49UF8507 UH/3D - SAMSUNG 40D6000 3D LED TV - TİVİBU HUMAX IPTV+UYDU HD - MEDİASTAR MİNİ 2727HD - ATLANTA HDBOX T - KORAX FULL HD - Next Mini Black Plus + HD - STAB HH 120 Diseqc Motor - NEXT 2600 D Diseqc Motor - INVERTO BLACK ULTRA TWIN - MTI 0.2 db Süper LNB - LENOVO TPAD E495 Notebook (AMD RYZEN5) - HP ELİTEBOOK 8540p Notebook (İ7) - - Xiaomi Mİ 9T - Honda Civic Premium FB7


    Taşı Delen Suyun Gücü Değil Damlaların Sürekliliğidir.


Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •