Allâhu Teâlâ’yý mekândan münezzeh olarak bilmek Ehl-i Sünnet’ Vel-Cemaat’in akidesidir
Allâhu Teâlâ þöyle buyuruyor:
لَيْسَ كَمِثْلِه شَىْءٌ وَهُوَ السَّميعُ الْبَصيرُ
(Eþ-þurâ suresi, 11. âyet)
Manasý: Allâh’ýn benzeri hiç bir þey yoktur
Allâhu Teâlâ þöyle buyuruyor:
وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ
(El-Ýhlas suresi, 4 âyet)
Manasý: Allâh’ýn hiç bir yönden benzeri yoktur
Allâhu Teâlâ þöyle buyuruyor:
فَلاَ تَضْرِبُوا للهِ الأمْثَال
(En-nahl suresi, 74. âyet)
Manasý: Allâh hakkýnda misaller vermeyiniz yani O’nu yaratýlmýþlara benzetmeyininz.
Allâhu Teâlâ þöyle buyuruyor:
وَلِلّهِ الْمَثَلُ الاَعْلى
(En-nahl suresi, 60. âyet)
Manasý: Allâh’ýn vasýflanmasý diðerlerinin vasýflanmasý gibi deðildir.
Rasûlullâh sallallâhu âleyhi ve sellem þöyle buyurmuþtur:
“Allâh, kendisinden baþka bir þey yokken vardý...“
Bu demektir ki ezelde (baþlangýçsýzlýkta) Allâh’tan baþka hiç bir þey yoktu. Ne zaman, ne de mekân ne insan ne de melek ne hayvan ne de cin ne gök ne de yeryüzü.
Rasûlullâh sallallâhu âleyhi ve sellem þöyle buyurmuþtur:
“Ya Allâh sen zahirsin senin üstünde bir þey yok ve sen bâtýnsýn senin altýnda bir þey yoktur“
Beyhakî demiþtir ki, dostlarýmýz bu Hadisi delîl göstererek: “Üstünde ve altýnda bir þey bulunmayan mekansýz olarak vardýr“ demiþlerdir.
Büyük imâm Âbdul-Kâhir bin Tahir Et-Temîmî El-baðdâdî “El-farku beynel-fýrak“(Fýrkalar arasýndaký farklar) adlý kýtabýnda þöyle demiþtir: “Onlar (âlimler) O’nu (Allâh’ý) mekân kuþatmadýðýna ve O’na zaman cereyân etmediðine dâir icmâ etmiþlerdir.“
Rasûlullâh’ý amcasýnýn oðlu Alî radýyallâhu anhu Allâh hakkýnda þöyle der:
كَانَ اللَّه وَلاَ مَكَان وَهُوَ الآنَ عَلَى مَا عَلَيْهِ كَانَ
( رَوَاهُ أَبُو مَنْصُورٍ الْبَغْدَادِي)
“Allâh mekân yokken vardý, O þimdi de olduðu gibidir.“ Bunu Ebû Mansûr El-Baðdâdî rivayet etmiþtir.
Yine Alî radýyallâhu anhu Allâh hakkýnda þöyle diyor:
إِنَّ اللَّه خَلَقَ الْعَرْشَ إِظْهَاراً لِقُدْرَتِهِ وَلَمْ يَتَّخِذْهُ مَكَاناً لِذَاتِهِ
( رَوَاهُ أَبُو مَنْصُورٍ الْبَغْدَادِي)
“Muhakkak ki Allâh arþý kudretinin büyüklüðünü göstermek için yaratmýþtýr ve onu kendi zâtý için mekân edinmemiþtir.“ Bunu Ebû Mansûr El-Baðdâdî rivâyet etmýþtýr.
El-kuþayrî, risâlesinde hazret-i Cafer Es-Sâdýðýn þöyle dediðini rivâyet eder:
"مَنْ زَعَمَ أَنَّ اللَّهَ فِي شَيْءٍ أَوْ عَلَى شَيْءٍ أَوْ مِنْ شَيْءٍ فَقَدْ أَشْرَكَ إِذْ لَوْ كَانَ فِي شَيْءٍ لَكَانَ مَحَصُورًا وَلَوْ كَانَ عَلَى شَيْءٍ لَكَانَ مَحْمُولاً وَلَوْ كَانَ مِنْ شَيْءٍ لَكَانَ مًحْدَثًا أَيْ مَخْلُوقًا
(رَوَاهَ الْقُشَيْرِي )
“Kim Allâh’ýn bir þeyde veya bir þeyin üzerinde bulunduðunu veya bir þeyden olduðunu iddia ederse müþrik olmuþ olur. Çünkü bir þeyde bulunsaydý kuþatýlmýþ olurdu. Þayet bir þeyin üzerinde bulunsaydý taþýnmýþ olurdu ve þayet bir þeyden olsaydý sonradan olmuþ olurdu.“ yani yaratýlmýþ olurdu.
Kendisine Ýmâmus-seccâd (çok secde eden imâm) diye lakap verilen hazret-i Alî’nin oðlu Huseyn’in oðlu Alî Zeynul-âbîdîn Sahife-i seccadiyyesinde Allâh hakkýnda þöyle diyor:
أَنْتَ اللَّه سُبْحَانَكَ لاَيَحْوِيكَ مَكَانٌ
( رَوَاهُ الإِمَام الزَّبِيدِي فيِ الإِتْحَاف)
“Seni noksan sýfatlardan tenzîh ederim seni mekân kuþatmaz.“ Bunu Ez-Zebîdî Ýthâf adlý kitabýnda rivayet etmiþtir.
Yine Zeynul-âbîdîn Allâh hakkýnda þöyle diyor:
"لَسْتَ بِمَحْدُودٍ فَتُحَدُّ
رَوَاهُ الإِمَام الزَّبِيدِي فِي الإِتْحَاف
“Sen sýnýrlý deðilsin ki sýnýrlandýrýlasýn.“
Bunu Ez-Zebîdî Ýthâf adlý kitabýnda rivayet etmiþtir
Yine Zeynul-abîdîn Allâh hakkýnda þöyle diyor:
"لاَ تُحَسُّ وَلاَ تُمَسُّ وَلاَ تُجَسُّ
( رَوَاهُ الإِمَام الزَّبِيدِي فِي الإِتْحَاف)
“His edilmessin, ellenmessin ve dokunulmassýn.“
Bunu Ez-Zebîdî Ýthâf adlý kitabýnda rivayet etmiþtir.
Þeyh Ahmed Er-Rifâî radýyallâhu anhu tenzîh hususunda þöyle der: “Allâh’ý tanýmanýn son derecesi O’nun Mekânsýz ve ***fiyetsiz olarak var olduðunu kesin bilmektir.“
Hanbelî alimlerinden olan Ýmâm Ýbnil-Cevzî “Müdhiþ“ adlý kýtabýnda þöyle der: Misaller ancak benzerleri olana verilir. Nasýl O’nun (Allâh’ýn) hakkýnda nasýldýr denilebilir onun hakkýnda ***fiyet muhâl (imkânsýz) olduðu hâlde. Vehimler O’nu hayâl edemez ve akýllar O’nu kavrayamaz.
Bundan baþka þunlarý da der: “ O’na (Allâh’a) ***fiyet veren O’nu tanýmamýþtýr, O’nun hakkýnda misaller veren O’nu tevhîd etmiþ deðildir ve O’nu (yaratýlmýþlara) benzeten O’na ibadet etmiþ deðildir. Benzetici a’þâdýr ateist ise kördür. “
Fetava-i Hindiyye adlý kitabta aynen þöyle geçer: “Allâhu Teâlâ’ya mekân’ý isnat eden kâfir olur.“
Ehli Sünnet Vel Cemaat’inin Ýnançta iki imâmlarýndan biri olan Ebul-Hasen El-Eþârî radýyallâhu anhu “En-Nevâdir“ adlý kitabýnda þöyle demiþtir:
Kim Allâh’ýn cisim olduðuna inanýrsa o Rabbini tanýmýþ deðil ve muhakkak ki O’na inanmýþ da deðildir.“
Þeyh Abdul-Ðanî En-Nablusî “Elfethur-rabbânî“ adlý kýtabýnda þöyle der: “Kim Allâh’ýn gökleri veya yeryüzünü doldurduðuna veya arþýn üstünde oturan bir cisim olduðuna inanýrsa o kendisinin müslüman olduðunu iddia etse bile, kâfirdir.“
Selef ile halef alimleri Allâh hakkýnda O’nun bir yönde bulunduðuna inananýn kâfir olduðuna dâir ittifâk etmiþlerdir El-Hâfýz El-Irâkî’nin bildirdiði gibi. Bunu Ebû Hânîfe, Mâlik, Þafiî, Ebul-Hasen El-Eþârî ve Ebû Bekir El-Bâkillânî de söylemiþtir. Bu Alimlerin bunu söylediklerini Molla Alî El-Kârî “El-Muþkat“ adlý kýtabýn açýklamasýnda zikretmiþtir.
Bu inanç milyonlarca muslümanýn yani Hicâz, Endonesya, Malezya, Hindistan, Bangladeþ, Pakistan, Türkiye, arap Fas, þâm diyârlarý (Filistin, Süriye, Lübnan, Ürdün ) Mýsýr, Irak Sudan, Afrika, Daðistan, Þiþan, Buhâra, Cürcan, Semerkant, ve bundan baþka ülkelerdeki müslümanlarýn inancýdýr.
Selef: Ýlk üç asýrlarda olanlardýr. Yani Rasûlullâh sallallâhu âleyhi ve sellem’ýn, ondan sonra gelenlerin ve onlardan sonra gelenlerin bulunduklarý asýrlarda yaþayanlardýr.


 Teþekkur:
 Teþekkur:  Beðeni:
 Beðeni: 

 
			 
			
			 
			 Allâhu Teâlâ’yý mekândan münezzeh olarak bilmek Ehl-i Sünnet’ Vel-Cemaat’in akidesidi
 Allâhu Teâlâ’yý mekândan münezzeh olarak bilmek Ehl-i Sünnet’ Vel-Cemaat’in akidesidi
				 
					
					
					
						 Alýntý
  Alýntý 
			
Yer imleri