Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
9 sonuçtan 1 ile 9 arası

Konu: "Anayasa Değişikliği Fasa Fiso"

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart "Anayasa Değişikliği Fasa Fiso"

    MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, anayasa değişikliğini "fasa fiso", değiştirilmek istenen maddeleri de "garnitür" olarak değerlendirdi. Vural, "Bir yargı mensubunun söz söylemesi neden Başbakan'a batıyor." dedi. Vural, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç'ı da "ağlayan kekliğe" benzeterek, "Kafes içine konmuş keklik gibi ağlayıp, öterek bizleri kandırmaya çalışıyor." ifadesini kullandı. Alparslan Türkeş'in 13. ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlenen etkinliğe katılmak üzere Eskişehir'e gelen Vural, Taşbaşı Kültür Merkezi'nde organize edilen konferansa katıldı. Vural, konuşmasında Anayasa değişikliği paketini sert sözlerle eleştirdi.

    Vural, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yüksek yargı mensuplarına yönelik, "Çıkarın cübbeleri o zaman siyaset yapın" sözlerini eleştirerek, "Bir Anayasa değişikliği hukuku üzerinde yapılan işlem hakkında bir yargı mensubunun söz söylemesi neden Başbakan'a batıyor. Yargıyla ilgili bir düzenleme konusunda kime söz söyleyecekler peki?" dedi.

    Anayasa değişikliğini de eleştiren Vural, yapılanları "fasa fiso", değiştirilmek istenen maddeleri de "garnitür" olarak değerlendirdi.

    Vural, şöyle dedi; "Anayasa değişikliğiyle Yüce Divanı ve hâkim ayarlayacaklar. Nasıl teröristlere hâkim ayarladılarsa, Başbakan da Yüce Divan'da kendine hâkim ayarlama peşinde dolaşıyor. Onun için hukuka sahip çıkmamız lazım. Millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çıkardığı yasayı (tanımayacaksın) diye söyleyebiliyor Başbakan. Onun için diğerleri fasa fiso. 12 Eylül kaldırılalım falan... 12 Eylül'ün üzerinden zaten 30 yıl geçmiş, zaman aşımına uğramış. Sen gel de 28 Şubat'ı yapanlarla ilgilen. Yaşar Büyükanıt, 27 Nisan bildirisini hazırlayan değil miydi? İşte Anayasa değişikliğini uygun bulmuyorum." ifadesini kullandı.

    Anayasa değişikliğinin asıl sebebinin "açılım ve Habur'u unutturmak" olduğunu iddia eden Vural, "Habur eşittir açılım, açılım eşittir Habur. Anayasa değişikliğinin amaçlarından birisi de Habur hukukunu, Türkiye hukuku haline getirmektir. Yargıyı siyasileştirmektir. Anayasanın özü budur. Diğer maddelerin hepsi garnitür." şeklinde konuştu.

    Açılıma destek veren sanatçılara da tepki gösteren Vural, "Açılım da yabancı artist, Hollywood olmayınca Yeşilçam'a müracaat ettiler. Bir şarkıcı veya oyuncumuzu hepimiz izleriz. Şimdi milletin sanatçısı mı yoksa Tayyip Erdoğan'ın sanatçısı mı olmak istiyorsunuz diyorum? İşte biz bu milletin, sesinden, tarihinden, kültüründen geleceğinden nefes alan sanatçıları istiyoruz. Siyaseten kendilerine kullandıran sanatçılara böyle bir uyarım var. Siz milletin sanatçısı olun." açıklamasını yaptı.

    Konuşmasında Başbakan Erdoğan'ı terörist Öcalan'la aynı kefeye koyan Vural, şöyle konuştu;

    "Görüyor musunuz yol arkadaşlarına. 41 yıllık şerefli mücadelemizde kimsenin karşısında eğilmedik. Faşizm'e, Komünizm'e karşı dimdik ayaktaydık. Bugün Başbakan bize 'Faşist' diyebiliyor. Evet, Sayın Başbakan, (İmralı canisi bize 'Faşist' diyor, teröristler 'Faşist' diyor. Sen de onlarla birlikte MHP'ye 'Faşist' diyorsan aynı yolun yolcususun.)"

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı da alaycı sözlerle eleştiren Vural, "Ağlamaktan sorumlu başbakan yardımcısı var. Hani ağlayarak ayarlıyor. Bakın efendim Anadolu'da kafes keklikleri vardır. Şimdi keklikleri avlamak için bir kafese keklik koyarlar ve bırakırlar oraya. Bu keklik öter, ağlar. Diğer keklikleri çağırır. Ondan sonra onları tuzağa düşürür. Bunlar da kafes kekliği gibi bizi tuzağa düşürmek istiyorlar. Neyle, işte Anayasa maddesine sokulan memurlar, toplu sözleşme ve engelliler maddeleri gibi." (CİHAN)
    [IMG][/IMG]

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Konuşmaktan başka bir iş yapmayanlar, MHP yi AKP nin kuyruğuna taktılar, günlerini gün ediyorlar. Kader utansın.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    aslında haklılar sen 8 senedir iktidardasın bu maddeleri çerez gibi bu güne kadar yayarak meclisten geçirmezsen bugün baykalın ağzına "varmı vatandaş için yapılmak istenen bişey çiftçi için esnaf için işsiz için yapılmak istenen bişey varmı kendileri için yapıyolar" sakızını verirsen olacağı budur koy bu maddelerin arasına başörtü serbestliğini yök kanunu siyasi partiler kanunu ve bi kaç tane olmazsa olmaz madde bak bakalım kim konuşursa konuşsun halkın %70 inin oyunu alıyomusun almıyomusun bunlar baya beceriksizler inşaAllah ilk seçime kadar bişeyler yaparlar yoksa halleri peirşan olur

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    tamer abi sormak istediğim bir husus var ve inan bunu tüm kalbimle ve art niyet olmadan sormak ve senden cevabını almak istiyorum sence şu anda ülkemizde anayasa değişikliğinden daha önemli sorunlar yokmudur da bu konuda hükümet bu kadar ısrarlı yani türkiyede herşey doğruda eğri olan bir tek ordu ve anayasa değişikliğimidir abi fikirlerin benim için önemli sgk nın rezilliğini gördün bu kadar aç ve işsiz insanı gördün pkk ve onun uşaklarının neler yapabileceğini gördün ermenilerin dışarda çevirdiği kirli oyunları gördün peki abi sence bu kadar önemli meselelerde hükümetimiz sessiz kalırken birden bire nedir bu anayasa değişikliğindeki israrlı tutumu hayırlı akşamlar!

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    madem bana fikrimi soruyosun o zaman şöyle söyliim evet bu anayasa değişikliği gibi öncelikli meselelerimiz yok değil benim bugün yazdığım mesajları okursan o konuda ki endişelerimi yazdım şöyleki bu anayasa değişiklik paketi 27 maddeden oluşuyo yeterlimi değil darbe ürünü darbecilerin yaptığı anayasa tamamen kaldırılmalı yeni bi anayasa yapılmalı hükümet bunu bikaç sefer denedi ancak chp ve mhp li vekiller henüz hiçbişey yokken istemezük demedilermi destek vermeyiz demediler mi çeşitli stk larında desteği ile bazı hukukçular birtakım çalışmalar yapmadılar mı ne oldu geri adım atıldı 8 senedir iktidarda olan bi çok şeyi tek başına yapacak güçte olan hükümet 1 ileri 1 geri 2 ileri 1 gerş yada 1 ileri 2 geri oyunları oynamadılarmı başından da kapatma davası geçtimi evet bu ülkede taşlar yerinden oynadı artık darbe yapılamayacağını anlayanlar yargı eli ile karıştırıyolar ülkeyi hükümet baktıki ne yaparsa yapsın yargı sorun oluşturuyo ve oluşturacak o halde çeşitli avrupa ülkelerindeki uygulamalara göre yargıda düzenleme yapılacak benim burda bi itirazım var evet bu ülkenin başına çeşitli sıkıntılar çıkaran kurumlar var daha doğrusu kurumlarda koltuk işgal eden kişiler TSK gözbebeğimiz ama içinde çok şerefsiz var Yök yok olsun AYM olmaz olsun hsyk nedir bu vs yargıtay ve danıştay üyeleri hsyk üyelerini hsyk üyeleri de yargıtay ve danıştay üyelerini seçiyo TSK personeli bir suç işlerse genelkurmay izin vermezse yargılayamıyosun yargıdada aynı şekilde birbirlerini yargılama ve kollama olayı var peki meslise gelelim mecliste şerefsiz yokmu var ama orda millet vekilleri yada siyasi partilerle ilgili işlere meclisin izni ile dava açılsın yoooooooook arkadaş TSK mensubu memur atanmış yargı mensubu memur atanmış çeşitli bürokratlar atanmış memur TBMM mensubu sen ben o şu bu öbürü onlar biziz be kardeşim biz bizim seçtiklerimiz bizim için ne yapılması gerekiyosa yapacaklar yapmıyolarsa yaptırmasını bilecez her zaman dediğim bişey var akıllı olalım sindirilmiş pıstırılmış O(kimi kstediyosan) ne yaparsa iiisini yapar neme lazım banane boşver falan filan silkinip kendimize gelmeliyiz bu ülke için kim hayırlı bi iş yapacaksa öncelik sırasına bakmadan ne gerekiyosa yapmalıdır yapmasına izin vermeliyiz burda anlatmak istediğim hükümet bişeyler yapacak (yapmak zorunda yoksa ilk seçimlerde tepetaklak) bakıyo ki yapmasının imkanı yok hakkında kapatılma davası açılmıştı o zamanlar kapatmadılar yeri ve zamanı değildi kapatsalardı hemen seçime gidilir ve daha fazla oyla tekrar AKP iktidar olurdu kaparmadılar bu sıralara sakladılar hükümet yaralı kuş o yapması gerekenleri yamazsa mahvolur yaparsa daha kötü işler başına gelir hakkında bi kapatma davası daha açılırsa bu sefer kapatılır ve halk sen benim için şunları bunları yapmadın yapamadın diye değişik arayış içine girer bu bi gerçek bu son şansı seçimler zamanında yapılmalı ve seçimlere kadar başörtüsü meselesi ve İhl meselesi kesin hükümlerle çözülmeli yoksa kan kaybı var ancan bunları yapması için hakkında kapatma davası açılamamalı yani kapatma davasıyla uğraşmamalı yoksa treni kaçıracak benim bi itirazımda burda 8 senedir iktidardasın bu gün kanuştuğumuz anayasa değişikliğini değişik zamanlarda peyderpey 3 er 5 er değiştirseydin başörtüsü ve ihl sorununu en sona bıraksaydın seçimlerden kısa bi süre öncede referandumla bu işi halletseydin ya bu kadar beceriksizler aha imzaları geri çekip yine değişiklik yapmışlar teklifte arkadaş kimvurduya götürme düşün taşın kim ne derse desin yap yapacağını ve daha fazlasını ve hemen referanduma sun baykal diyo halk için esnaf için işsiz için bişey varmı pakette koy pakete bi çok konuda değişiklip ihl sorunu türban sorunu hepsini birden tek referandunla çıkar aradan bak bakalım halk ne istiyo halktan geçtii geçti kimse bişey yapamaz diyemez geçmedi 1,5 sene sonra inaşağı bakalım ordan yerine buluruz birini çok uzun oldu sanırım

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    teşekkür ederim

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı veyselbakan Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    teşekkür ederim
    bu kadar mı sadece teşekkürmü mevzuyu anladın mı sana göre düşüncelerim doğrumu bana katılıyomusun yada eksik gördüğün katılmadığın düşüncelerim varmı yada hükümetin lehinde yada aleyhinde söylediklerimle ilgili düşüncen nedir?

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu acıyı anlamaya çalışalım..

    “Oh olsun!” demek kolay.. “Bize çektirdiğiniz acıları şimdi de siz tadın” demek de kolay.. Madem biz o acıyı tattık, başkası tatmasın!.. Hani “Allah düşmanımın başına vermesin” derler ya, işte o hesap..
    Aliya İzzet Begoviç, Bosna halkına, hemen savaştan sonra böyle sesleniyordu.. Eminim içlerinden bazıları gerçeği fark edecek ve bir gün yaptıklarından pişmanlık duyacaktır.
    Ergun Babahan geçen gün bu ruh halini yazdı. 28 Şubat’ta Refah-Yol hükümetinin kurulmasından sonraki ruh hallerini anlattı. Ama Babahan, bugün, o gün yaptıklarını acı bir hatıra olarak anlatıyor..
    Bir Lâikçi Kemalistin arkadaşlarına gönderdiği aşağıdaki mesajı, birlikte okuyalım isterseniz... “Arkadaslarım, Vatan gazetesinden size bir haber yolluyorum. Üşenmeden Sakarya’da isimli ikinci resme tıklayın ve oradaki resimleri inceleyin. Dikkatinizi çekerim, Sakarya dedim. İran demedim. Bakınız Canım Memleket’im ne hallere düştü. Son resimdeki kadınların hepsi de çarşaflı, dikkatinizi çekerim. Eskiden hatırladığıma göre erkeklerin dinî kıyafetlerle sokağa çıkmaları yasaktı. Cübbe ve takke camide giyilebilirdi. Tüylerim diken diken. İçimden ağlamak geliyor. Atatürk’ümden özür diliyorum !!!!!!! Serpil.”
    Olaya estetik açıdan, ya da temizlik açısından, dinî-kültürel haklar açısından bakmıyorlar.. Siyasi ve ideolojik açıdan bakıyorlar ve birilerinin nasıl giyinmesi gerektiğine kendileri karar vermek istiyorlar.. Ama başkalarının kendilerine karışmasını asla istemiyorlar..
    Vatandaki haberi ve fotoğraf galerisini eklemiş mailinin sonuna.
    Her gün bu acıyı yaşıyorlar..
    Kendi kızı-oğlu ile İmam-Hatipli çocukları kıyaslıyorlar, aile içi anlayış, başarı puanları canlarını sıkıyor..
    Komşuları başörtülü hanımı arabada görünce kendileri, dolmuş beklerken kahroluyorlar..
    Gül ve hanımını, Meclis Başkanı ve hanımını, Başbakan ve hanımını görünce de kahroluyorlar..
    Lâikliğin ve Atatürkçülüğün bekçisi sandıkları birilerini, polisler arasında giderken görünce kahroluyorlar..
    Kafaları hâlâ faşizan kalıpların biçimlendirdiği bir dünyaya şartlanmış olacak ki; “nasıl dinî kıyafetle sokağa çıkabiliyor bunlar” diye soruyorlar. Dün şapkasız sokağa çıkmak yasaktı, bugünkü sokak görüntüleri onları çileden çıkartıyor..
    Lâikliğin sembolü olarak ellerinde kala kala rakı şişesi ve çıplaklık kaldı..
    Aslında bu kişilerin psikolojik olarak rehabilite edilmesi gerek.. Bazılarının tedavisi nerede ise imkânsız. Ciddi anlamda bu konuyu “fobi” haline getirmişler.. Şartlanmışlar.. Allerjik tepki veriyorlar..
    İmam Hatipte iken İskilipli’nin başına gelenleri bilirdik bilmesine de, başımıza geçirdikleri beyaz şeritli şapkayı giymeden okulun kapısından içeri almazlardı bizi.. Bugün kravat takamamamın arkasında, hâlâ o günkü baskılar var..
    Nasıl bir çaresizlik ki bu, kravatı cebimizde taşırdık. Naylon kravatımız vardı. Onu bağlamamak için de yakamıza bir klipsle tutuştururduk.
    Zorla çağdaşlık, ancak bu kadar olur..
    Bunlar, bize yaptıklarını görmezden geliyorlar. Bir kısmı bilmese de, büyük bir kısmı bilmek istemiyor. Bu gerçekleri şuur altlarına ittiklerinden, geçmişte kendilerinin bize yaptıkları onların vicdanlarını rahat bırakmıyor ve şimdi iktidar ve servet el değiştirirken, bizim de bir gün kendilerine aynı şeyleri yapmamızdan, devrik sabık duruma düşürmemizden, intikam almamızdan korkuyorlar.. Korkuları buradan kaynaklanıyor. Kendi geçmişlerinden korkuyorlar aslında ve bunu bize yansıtıyorlar..
    Aslında çoğunun Atatürk, Lâiklik, Cumhuriyet’in temel ilkeleri dedikleri şey, bunların umurunda bile değil. “6 ok’u say” desen sayamaz bunların çoğu.. Ellerinde taşıdıkları pankartları bile okumamıştır bunlar. Atatürkçülerin % 95’i Nutuk’u bir kere olsun okumamışlardır.. Onlar, bunları kendileri için bir kalkan, zırh, statü aracı olarak görüyorlar.. Seküler birer ikona dönüştürdüler bunları..
    Nazar boncuğu ya da evlerin kapısına asılan nal, kuru kafa neyse, o birileri için bazı semboller.. Bunların başında da içki ve çıplaklık geliyor.. Hani bu konuda bir anda çağdaşlık, bilim, özgürlük, insan hakları filan her şey berhava olabiliyor. Kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorlar.. Yeşil görmeye bile tahammülleri yok. Hani Allah bilir AK Partili belediyelerin ağaç dikim ve çim kampanyasını bile bununla açıklayabilirler. “Her tarafı yeşile boyuyorlar” diye içlerinden geçiriyor olabilirler.. Bunların milletvekili, trafoları eski Türk Evleri şeklinde boyanmasından bile rahatsız olmuş, her tarafa “Mescid açıyorlar” diye basına açıklama yapmışlardı.. Durum bu seviyede vahim..
    Ergenekon’un avukatlığına soyunmaları da bundan. Ya sıra kendilerine gelirse... Türk-Kürt-Sünni-Alevi-Arap, Ermeni, Rum, Yahudi kime hayırları dokundu ki!.. Varlık vergisi, İstiklâl Mahkemeleri, Tunceli yasası, İrtica yaygarası, Menemen hadisesi.. Bir dokun, bin ah işit!
    Eminim geceleri uykuları kaçıyordur.. Rüyalarında bile rahat değillerdir.
    Bunlara kızmak değil, acımak gerek. Bunları anlamaya çalışın lütfen.
    Onlar da bir gün gerçeği görecekler.. Onların gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Görmek istemeyenden daha kör, duymak istemeyenden daha sağır kim olabilir?..
    Onları anlayın lütfen! Başörtülüleri görüyor, korkuyorlar. İmam Hatiplerin önünden bile geçerken tüyleri diken diken oluyor. Cami cemaatinden korkuyorlar. Ezan duymak bile istemiyorlar. Hele bir de ölüm denen hadise yok mu?.. Her ölünün arkasında derin bir korku yaşıyorlar. Onun için mezarlık önünden bile geçmek istemiyorlar.. İmamın önüne konmak ve ahiret günü hesaba çekilmek.. Onları anlayalım lütfen. Onun için Zincirlikuyu mezarlığının kapısındaki “Her nefis ölümü tadacaktır ve dönüş yalnız O’nadır” ayetinin yazılı olduğu tabeladan rahatsızlık duyuyorlardı. Onlar mezarlığın hemen karşısındaki Ayyıldız mayolarının mayolu manken resimleri ile lâiklik ve çağdaşlığın meydan okuması ile teselli buluyorlar..
    Aslında kaderlerine razı olup sussalar, susmak bile onlar için bu yaranın, korkunun derinleşmemesi için bir fırsat olabilir. Özür dileseler, bu vicdan zonklamasından kurtulabilirler aslında. Ama kendileri bilir..
    Selam ve dua ile..

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı tamer41 Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Bu acıyı anlamaya çalışalım..

    “Oh olsun!” demek kolay.. “Bize çektirdiğiniz acıları şimdi de siz tadın” demek de kolay.. Madem biz o acıyı tattık, başkası tatmasın!.. Hani “Allah düşmanımın başına vermesin” derler ya, işte o hesap..
    Aliya İzzet Begoviç, Bosna halkına, hemen savaştan sonra böyle sesleniyordu.. Eminim içlerinden bazıları gerçeği fark edecek ve bir gün yaptıklarından pişmanlık duyacaktır.
    Ergun Babahan geçen gün bu ruh halini yazdı. 28 Şubat’ta Refah-Yol hükümetinin kurulmasından sonraki ruh hallerini anlattı. Ama Babahan, bugün, o gün yaptıklarını acı bir hatıra olarak anlatıyor..
    Bir Lâikçi Kemalistin arkadaşlarına gönderdiği aşağıdaki mesajı, birlikte okuyalım isterseniz... “Arkadaslarım, Vatan gazetesinden size bir haber yolluyorum. Üşenmeden Sakarya’da isimli ikinci resme tıklayın ve oradaki resimleri inceleyin. Dikkatinizi çekerim, Sakarya dedim. İran demedim. Bakınız Canım Memleket’im ne hallere düştü. Son resimdeki kadınların hepsi de çarşaflı, dikkatinizi çekerim. Eskiden hatırladığıma göre erkeklerin dinî kıyafetlerle sokağa çıkmaları yasaktı. Cübbe ve takke camide giyilebilirdi. Tüylerim diken diken. İçimden ağlamak geliyor. Atatürk’ümden özür diliyorum !!!!!!! Serpil.”
    Olaya estetik açıdan, ya da temizlik açısından, dinî-kültürel haklar açısından bakmıyorlar.. Siyasi ve ideolojik açıdan bakıyorlar ve birilerinin nasıl giyinmesi gerektiğine kendileri karar vermek istiyorlar.. Ama başkalarının kendilerine karışmasını asla istemiyorlar..
    Vatandaki haberi ve fotoğraf galerisini eklemiş mailinin sonuna.
    Her gün bu acıyı yaşıyorlar..
    Kendi kızı-oğlu ile İmam-Hatipli çocukları kıyaslıyorlar, aile içi anlayış, başarı puanları canlarını sıkıyor..
    Komşuları başörtülü hanımı arabada görünce kendileri, dolmuş beklerken kahroluyorlar..
    Gül ve hanımını, Meclis Başkanı ve hanımını, Başbakan ve hanımını görünce de kahroluyorlar..
    Lâikliğin ve Atatürkçülüğün bekçisi sandıkları birilerini, polisler arasında giderken görünce kahroluyorlar..
    Kafaları hâlâ faşizan kalıpların biçimlendirdiği bir dünyaya şartlanmış olacak ki; “nasıl dinî kıyafetle sokağa çıkabiliyor bunlar” diye soruyorlar. Dün şapkasız sokağa çıkmak yasaktı, bugünkü sokak görüntüleri onları çileden çıkartıyor..
    Lâikliğin sembolü olarak ellerinde kala kala rakı şişesi ve çıplaklık kaldı..
    Aslında bu kişilerin psikolojik olarak rehabilite edilmesi gerek.. Bazılarının tedavisi nerede ise imkânsız. Ciddi anlamda bu konuyu “fobi” haline getirmişler.. Şartlanmışlar.. Allerjik tepki veriyorlar..
    İmam Hatipte iken İskilipli’nin başına gelenleri bilirdik bilmesine de, başımıza geçirdikleri beyaz şeritli şapkayı giymeden okulun kapısından içeri almazlardı bizi.. Bugün kravat takamamamın arkasında, hâlâ o günkü baskılar var..
    Nasıl bir çaresizlik ki bu, kravatı cebimizde taşırdık. Naylon kravatımız vardı. Onu bağlamamak için de yakamıza bir klipsle tutuştururduk.
    Zorla çağdaşlık, ancak bu kadar olur..
    Bunlar, bize yaptıklarını görmezden geliyorlar. Bir kısmı bilmese de, büyük bir kısmı bilmek istemiyor. Bu gerçekleri şuur altlarına ittiklerinden, geçmişte kendilerinin bize yaptıkları onların vicdanlarını rahat bırakmıyor ve şimdi iktidar ve servet el değiştirirken, bizim de bir gün kendilerine aynı şeyleri yapmamızdan, devrik sabık duruma düşürmemizden, intikam almamızdan korkuyorlar.. Korkuları buradan kaynaklanıyor. Kendi geçmişlerinden korkuyorlar aslında ve bunu bize yansıtıyorlar..
    Aslında çoğunun Atatürk, Lâiklik, Cumhuriyet’in temel ilkeleri dedikleri şey, bunların umurunda bile değil. “6 ok’u say” desen sayamaz bunların çoğu.. Ellerinde taşıdıkları pankartları bile okumamıştır bunlar. Atatürkçülerin % 95’i Nutuk’u bir kere olsun okumamışlardır.. Onlar, bunları kendileri için bir kalkan, zırh, statü aracı olarak görüyorlar.. Seküler birer ikona dönüştürdüler bunları..
    Nazar boncuğu ya da evlerin kapısına asılan nal, kuru kafa neyse, o birileri için bazı semboller.. Bunların başında da içki ve çıplaklık geliyor.. Hani bu konuda bir anda çağdaşlık, bilim, özgürlük, insan hakları filan her şey berhava olabiliyor. Kırmızı görmüş boğa gibi saldırıyorlar.. Yeşil görmeye bile tahammülleri yok. Hani Allah bilir AK Partili belediyelerin ağaç dikim ve çim kampanyasını bile bununla açıklayabilirler. “Her tarafı yeşile boyuyorlar” diye içlerinden geçiriyor olabilirler.. Bunların milletvekili, trafoları eski Türk Evleri şeklinde boyanmasından bile rahatsız olmuş, her tarafa “Mescid açıyorlar” diye basına açıklama yapmışlardı.. Durum bu seviyede vahim..
    Ergenekon’un avukatlığına soyunmaları da bundan. Ya sıra kendilerine gelirse... Türk-Kürt-Sünni-Alevi-Arap, Ermeni, Rum, Yahudi kime hayırları dokundu ki!.. Varlık vergisi, İstiklâl Mahkemeleri, Tunceli yasası, İrtica yaygarası, Menemen hadisesi.. Bir dokun, bin ah işit!
    Eminim geceleri uykuları kaçıyordur.. Rüyalarında bile rahat değillerdir.
    Bunlara kızmak değil, acımak gerek. Bunları anlamaya çalışın lütfen.
    Onlar da bir gün gerçeği görecekler.. Onların gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, kalpleri var hissetmiyorlar. Görmek istemeyenden daha kör, duymak istemeyenden daha sağır kim olabilir?..
    Onları anlayın lütfen! Başörtülüleri görüyor, korkuyorlar. İmam Hatiplerin önünden bile geçerken tüyleri diken diken oluyor. Cami cemaatinden korkuyorlar. Ezan duymak bile istemiyorlar. Hele bir de ölüm denen hadise yok mu?.. Her ölünün arkasında derin bir korku yaşıyorlar. Onun için mezarlık önünden bile geçmek istemiyorlar.. İmamın önüne konmak ve ahiret günü hesaba çekilmek.. Onları anlayalım lütfen. Onun için Zincirlikuyu mezarlığının kapısındaki “Her nefis ölümü tadacaktır ve dönüş yalnız O’nadır” ayetinin yazılı olduğu tabeladan rahatsızlık duyuyorlardı. Onlar mezarlığın hemen karşısındaki Ayyıldız mayolarının mayolu manken resimleri ile lâiklik ve çağdaşlığın meydan okuması ile teselli buluyorlar..
    Aslında kaderlerine razı olup sussalar, susmak bile onlar için bu yaranın, korkunun derinleşmemesi için bir fırsat olabilir. Özür dileseler, bu vicdan zonklamasından kurtulabilirler aslında. Ama kendileri bilir..
    Selam ve dua ile..
    Eline sağlık

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •