Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/2 12 SonSon
12 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: 16/05 Türkiye'de Neler oluyor

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart 16/05 Türkiye'de Neler oluyor

    KALP PİLİ BİTEN ADAM ARACINDAN İNDİ, ÖLDÜ

    Denizli'de kalp pili biten sürücü, aracını yol kenarına çektikten sonra öldü.
    16 Mayıs 2006 Salı 00:06


    Denizli'de kalp pili biten sürücü, aracını yol kenarına çektikten sonra öldü.

    1989 yılında rahatsızlanan ve Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinde ameliyat geçiren Emin Elgin'in (59) kalbine pil takıldı. SSK emeklisi Elgin, ameliyattan sonra her 6 ayda bir sağlık kontrolünden geçti.

    Elgin, merkeze bağlı Irlıganlı beldesindeki bahçesine 20 ZK 356 plakalı aracıyla domates fidanı dikmeye giderken, aniden rahatsızlanınca aracını yol kenarına çekti.

    Vatandaşlar, Elgin'i şoför koltuğunda hareketsiz oturduğunu görerek jandarmaya haber verdi. Olay yerine gelen ekibin incelemesinde Elgin'in öldüğü belirlendi.

    Yapılan otopside, Elgin'in kalbinde takılı olan pilin durması sonucu öldüğü tespit edildi.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    İŞTE PKK'NIN ÖLÜM LİSTESİ

    PKK’nın eski İtalya sorumlusu Kemal Kara, Paris’teki 1 Mayıs kutlamaları sırasında, PKK’lıların saldırısından ağır yaralı kurtulmayı başarmıştı.
    16 Mayıs 2006 Salı 00:20


    “PKK Tetikçileri Avrupa’da Kürt Avında!..”

    İran, Türkiye, Irak ve Suriye’nin yanı sıra, Avrupa ülkelerinde
    gerçekleştirilen yoğun operasyonlar sonrasında köşeye sıkışan terör örgütü
    PKK yönetiminin, örgütün şiddet politikasına karşı çıkan kadrolara yönelik
    Kuzey Irak alanında başlattığı tasfiye planına, Avrupa’daki muhalifleri de
    dahil ettiği belirlendi.

    Terör örgütü PKK’nın Avrupa ve Kandil yönetimleri arasında yaşanan
    gerginlik nedeniyle, Zübeyir Aydar, Remzi Kartal, Rıza Altun gibi örgütün
    önde gelen isimlerinin katılmaması nedeniyle sönük geçen PKK’nın son
    Kongresi’nde yönetimi ele geçiren terörist Murat Karayılan’ın, tasfiye
    süreci kapsamında örgütten ayrılanlar ve Avrupa’daki muhalif Kürtler için
    bir “ölüm listesi” hazırladığı ortaya çıktı.

    PKK’ya yakın çevrelere göre, Kandil-Avrupa arasındaki anlaşmazlık Rıza
    Altun’un görevden alınmasıyla tırmanmış ve örgütün şiddet politikasına karşı
    çıkan Altun’un yerine Canan Kurtyılmaz’ın getirilmesiyle sonuçlanmıştı.
    Ancak Murat Karayılan’ın Altun’a yönelik tasfiye yaklaşımına tepki olarak
    Avrupa’daki gençlik yapılanması kadroları, bir istifa mektubuyla örgütten
    ayrıldıklarını açıklamışlardı.

    Terör örgütünden kaçanlar ve PKK muhalifleri tarafından oluşturulan
    internet sitelerine yansıyan haberlere göre, bu gelişmelerden rahatsızlık
    duyan ve Hakkari’de çocukları hedef alacak kadar gözü dönen Murat
    Karayılan’ın, örgütten ayrılan Avrupa’daki gençlik yapılanması başta olmak
    üzere, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika ve İtalya’da yaşayan
    örgüt muhalifi Kürtlerden oluşan bir ölüm listesi hazırladığı ve infazların
    uygulanması için de Canan Kurtyılmaz ile Çukurcalı Behzat kod adlı
    teröristleri görevlendirdiği belirlendi.

    Nitekim, ölüm listesinde yer alan PKK’nın eski İtalya sorumlusu Kemal Kara,
    Paris’teki 1 Mayıs kutlamaları sırasında, PKK’lıların saldırısından ağır
    yaralı kurtulmayı başarmıştı.

    Hatırlanacağı üzere, geçen sene Murat Karayılan ve Cemil Bayık tarafından
    “250 kişilik bir ölüm listesi” hazırlanmıştı. Ölüm listesinde Kürt yazar,
    siyasetçi ve aydınların yanı sıra, örgütün şiddet politikasını eleştiren ve
    PKK’nın Kürtleri temsil etmediğini görerek örgütten ayrılanların isimleri
    bulunuyordu. PKK’nın sonunun geldiğini belirterek PWD’yi (Yurtsever Demokrat
    Parti) kuran Osman Öcalan, Nizamettin Taş, Kani Yılmaz (PKK tarafından
    öldürüldü) listenin ilk sırasında yer alıyorlardı.

    Nitekim, son bir yıl içerisinde PKK yönetimini eleştirdikleri gerekçesiyle
    öldürülen ve ölüm gerekçeleri “psikolojik bunalımdaydı, intihar etti,
    köpekten korktu, kayadan düştü, kaza kurşunu, Öcalan için kendini yaktı vb.”
    diye duyurulan ve susturulan örgüt sorumlularından isimleri kamuoyuna
    yansıyanlar şunlar: Hikmet Fidan, Kemale Sor, Siphan Badoshiva Engin Sincer,
    Şeyhmus Erden, Yasin Kanat, Atilla Kanda, Bilal Dilek, Nasur Tur, Özcan
    Koyuncu, Salih Tatoğlu, Abdurrahman Öz, Kamuran Muhammet Hamza, Gülabi
    Küman, Viyan Soran, Kani Yılmaz, Sabri Tori, Veli Çat.
    Öte yandan, PKK’ya yakın çevrelere göre, sönük geçen son Kongre’de ve
    sonrasında örgüt içerisinde halen yönetimi elinde tutan Murat Karayılan ile
    terör örgütünün silahlı kadrolarının (HPG) başındaki Fehman Hüseyin arasında
    liderlik savaşının boyutlandığı belirtiliyor.

    Terör örgütünün siyasi yapısı ile silahlı kanadını ayırmaya çalışan Dr.Bahoz
    kod adlı Fehman Hüseyin’in, geçen ay Kuzey Irak’ta gerçekleştirilen
    Kongre’de yaptığı konuşmada; “Örgütün şiddet politikasının başarısız
    olduğunu, son dönemde çok kayıp verildiğini, örgütün bütün yükünü silahlı
    kadroların çektiğini, Avrupa alanındaki kadroların rahat ve lüks içerisinde
    yaşarken, dağlardaki örgüt mensuplarının güç şartlarda mücadele ettiklerini,
    bu nedenle örgütten kaçışlarda ve özellikle Avrupa alanına geçmek
    isteyenlerin sayısında büyük bir artış olduğunu, son dönemde silahlı
    kadrolara katılımın yok denecek kadar azaldığını, Avrupa’dan para desteği
    gelmemesi durumunda önümüzdeki dönemde örgütün çok güç durumda
    kalabileceğini, örgüt kadroları arasında Türkiyeli, Suriyeli ve İranlı
    ayrımı yapıldığını, yönetim kadrolarına Türkiyeli kadrolar getirilirken,
    Suriyeli ve İranlı kadroların pasifize edilmeye çalışıldığını” belirterek,
    Murat Karayılan’ı hedef aldığı belirtiliyor.

    Suriyeli Fehman Hüseyin’in, öncelikle kontrolü altındaki silahlı kadroların
    stratejik noktalarına kendi adamlarını yerleştirirken, örgütün savunma
    gruplarının sorumlusu Sarı İbrahim kod adlı Ramazan Toptaş ile de anlaştığı
    kaydedildi.

    Murat Karayılan’ı örgüt içerisinde ayrımcılık yapmak ve Türkiyeli
    kadrolardan yana tavır almakla suçlayan Fehman Hüseyin’in, bu durumdan
    yararlanıp Suriye ve İran uyruklu örgüt mensuplarını yanına çektiği,
    özellikle örgütün silahlı kadrolarının Suriye sorumlusu Cudi kod adlı Sadık
    Aslan ile Suriyeli Rüstem Cudi ve Doğan kod adlı İran sorumlusuyla birlikte
    hareket etme kararı aldıkları belirlendi.





    Buna karşılık Karayılan yanlıların da, Suriyeli olması nedeniyle
    Türkiye’deki silahlı eylemlerde hedef gözetmediği, çocukları öldürtecek
    kadar ileri gittiği, örgüt içerisinde hizipçilik yaptığı, bu durumun örgütü
    Kürtler ve uluslararası kamuoyunda güç duruma düşürdüğü gerekçesiyle, Fehman
    Hüseyin’e yönelik ağır eleştiriler yönelttikleri kaydedildi.

    Terörle mücadele kapsamında Türkiye, İran ve Suriye’nin terör örgütüne
    yönelik son dönemde gerçekleştirdikleri operasyonların aralıksız sürmesiyle,
    köşeye sıkışan ve Irak Kürtleri tarafından da “bölgede istenmeyen örgüt ilan
    edilen” PKK’da yaşanan iktidar mücadelesi, hizipleşme, finansman krizi ve
    tasfiye sürecinin, Kuzey Irak’taki örgüt kadrolarının yanı sıra Avrupa’daki
    kadroları da olumsuz etkilediğini vurgulayan otoriteler, önümüzdeki dönemde
    örgüt içerisindeki iktidar mücadelesinin yeni infazları getirebileceğine ve
    örgütten toplu kaçışların, ayrılmaların yaşanabileceğine dikkat çekiyorlar.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Özel hastane sahibi el attı devlet hastanesi hükümet konağı oldu



    Hastanenin yapılması için gösterilen yeni yere ayrılan ödeneğin de başka bir birime aktarıldığı iddialar arasında. Mehmet Müezzinoğlu ise 'Benden yardım istendi' diye konuşuyor.


    Avcılar'da yapımı 9 yıldır devam eden ve bugüne kadar 6.5 milyon YTL harcanan devlet hastanesi inşatı bitmesine ramak kala ani bir kararla hükümet konağına dönüştürüldü. Bu kararın arkasında bölgede iki özel hastanesi bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu'nun olduğu iddia ediliyor. Yeni belirlenen hastane yeri için ayrılan 500 bin YTL'lik ödeneğin ise Beyoğlu'nda bir semt polikliniğine aktarıldığı belirtiliyor.

    Sahip olduğu hastanelerin kapasitesini artırmak için bu yıl yeni yatırımlara başlayan AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu'nun sahip olduğu hastanelerin maddi kayba uğramaması için böyle bir yol izlediği de idialar arasında.

    Bakırköy'den Büyükçekmece'ye kadar olan bölge içinde devlet hastanesi bulunmuyor. Yapılması planlanan devlet hastanesi yaklaşık 1 milyon kişiyi yakından ilgilendiriyor.


    Birtakım oyunlar oynanıyor

    Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci, İstanbul Valisi Muammer Güler imzası ile aktarılan 500 bin YTL ödenek için “İlçemize kazandırmaya çalıştığımız devlet hastanesi ile ilgili birtakım oyunlar oynandığını düşünüyorum. Tamamlanmak üzere olan hastanemiz, neden olduğu bilinmez, hükümet konağına çevrildi. Yeni belirlenen hastane inşaatının güçlendirilmesi için İl Genel Meclisi tarafından ayrılan 500 bin YTL'lik bütçe başka bir tarafa aktarıldı" dedi.

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Avcılar İlçe Başkanı Bayram Acar da Müezzinoğlu'nun konuya direkt müdahil olmasının yasal ve etik olmadığını söyledi. Yeni yer için ayrılan 500 bin YTL'nin, Prof. Dr. N. Reşat Belger Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne bağlı Beyoğlu Semt Polikliniği'nin bakım ve onarımı için aktarıldığını belirten Acar, "Hastane yapımı böylece durdurulmuş oldu" diye konuştu.

    Öte yandan CHP İstanbul Milletvekili M. Ali Özpolat, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın yanıtlaması istemiyle verilen soru önergesinde devlet hastanesinin hangi gerekçeyle hükümet konağına dönüştürüldüğünü, hastanenin acil ihtiyaç olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı'nın hastane yerinden neden vazgeçtiğini, hukuksal dayanaklara uyulup uyulmadığını, hastanenin hükümet konağına çevrilme fikrinin kime ait olduğunu ve AK Parti İl Başkanı'nın bölgede özel hastane sahibi olmasının alınan kararda etkili olup olmadığını sordu.


    'Benden yardım istendi'

    Müezzinoğlu ise bugüne kadar 6.5 milyon YTL harcanan hastane inşaatının yer seçiminin yanlış olduğunu belirterek kendisinden yardım istenmesi üzerine konuya müdahil olduğunu kabul etti. Müezzinoğlu konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: "Şu anda hastane yapılması için önerilen yer Cihangir Mahallesi'nde mahalle arasında bir yer. Hastanelerin acil ulaşım sorunlarını düşündüğünüzde oranın ulaşımının hemen hemen yok denecek düzeyde olduğu malum. İkinci alternatif yer ise İstanbul Üniversitesi'nin bahçesindeki bina. Biz İstanbul Üniversitesi Rektörü Sayın Mesut Parlak’la görüşerek terk edilmiş durumda bulunan bu binanın hastane yapılması için il özel idaresine devrini sağladık. İl Özel İdaresi de Bayındırlık Bakanlığı ile oranın projesini hazırladı ve ihale aşamasına geldi."


    Yeni belirlediğimiz alan, benim hastaneme daha yakın

    Müezzinoğlu yeni belirlenen hastane yerinin kendisine ait hastaneye daha yakın olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim hastane yapılması için çalışma yaptığımız yer ulaşım bakımından hastane olmaya çok uygun. Çünkü bahsettiğimiz yer daha merkezi, hem de kaba inşaatı bitmiş durumda. Benim hastaneme de 300 metre uzaklıkta. Yani bizim hastane olması için çabaladığımız yer hem reel hem de doğru bir yer. Üniversitenin devrini sağladığımız bina Cihangir Mahallesi'nde yapılması istenen inşattan daha önce bitecek durumda. Oradaki inşaatın da Kaymakamlık Binası, Vergi Dairesi gibi durumlar için değerlendirilmesini arzu ediyoruz. Gerek Tabip Odası gerek kamuoyu iki yerin hangisinin daha mantıklı ve reel olduğunu görsünler ona göre karar versinler. Yani eğer ben hastanemi göz önünde bulundurarak böyle bir şey yapmış, hatta düşünmüş olsam hastanemin yanında hastane yapılması için uğraşmam.”

    referans

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Uyanık hırsız, polisi görünce namaz kıldı



    ÜNLÜ sinema sanatçısı merhum Kemal Sunal'ın başrollerinde oynadığı 'Zübük' filmi Kastamonu'da gerçeğe dönüştü. Bir camideki yardım kumbarasından para çalan şahıs polisleri görünce namaz kılmaya başladı. Yakalanacağını anlayan zanlı kaçmaya çalışırken yakayı ele verdi. Hırsızlık suçundan sabıkası olan R.Ş. (30) mahkemeye sevk edildi.

    KUMBARAYI BOŞALTTI

    Kastamonu'nun Kuzeykent Mahallesi'ndeki İsmail Havuş Camii'ye konulan yardım kumbarasındaki paraların üç ay arayla ikinci kez çalınmasıyla meydana gelen ilginç olay şöyle gelişti: Namaz kılmak için camiye gelen R.Ş. (30), ilk rekatı kıldıktan sonra namazı bırakarak, caminin arka tarafındaki yardım kumbarasını kırdı ve içindeki 110 YTL'yi çalarak, camiden ayrıldı. Namaz bitince kumbaranın kırıldığını gören cemaat, 155 Polis İmdat'ı aradı. Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri kısa sürede olay yerine geldi. Bu sırada aynı mahallede bulunan Muzaffereddin Camii'nde şüpheli biri olduğu ihbarı geldi. Camide bulunan R.Ş. polisleri fark edince namaz kılmaya başladı. Polisler İsmail Havuş Camii'ndeki hırsızlık olayını gören tanıklarla birlikte R.Ş.'nin namazını bitirmesini bekledi. Yakalanacağını anlaşan zanlı namazı yarıda keserek kaçmaya çalışırken yakayı ele verdi. Hırsızlık suçundan sabıkalı olduğu belirtilen R.Ş., işlemlerin ardından mahkemeye sevk edildi.

    akşam

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    AMASYA'DA TRAFİK KAZASI: 7 ÖLÜ
    AMASYA - Amasya'nın Taşova İlçesi'nde meydana gelen trafik kazasında 7 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Tokat'ın Erbaa İlçesi'nden Taşova İlçesi yönüne giden Şevki Çebi'nin kullandığı 55 KA 4606 plakalı beton mikseri ile karşı yönden gelen ve sürücüsü henüz belirlenemeyen 25 D 0149 plakalı minibüs, Amasya-Tokat il sınırı yakınlarında çarpıştı. Kazada, Hakan Can (68), Şerafettin Demir (49), Ömer Sönmez (44), ile kimliği henüz belirlenemeyen 4 kişi öldü. Yaralanan Erol Karakaya, Zeynep Demir, Gazi Demir, Adem Bozkurt ve mikser sürücüsü Şevki Çebi, Erbaa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    "Nüfus Kütüğüne kayıt" genelgesi

    ANKARA (İHA) - İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, "Nüfus Kütüğüne Kaydedilmemiş Çocuklar" ile ilgili 81 İl Valiliği'ne, Jandarma Genel Komutanlığı'na, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ve Teftiş Kurulu Başkanlığı'na bir genelge yayınladı.


    Bakan Aksu, genelgesinde, her Türk vatandaşının doğumdan itibaren nüfus kütüklerine kayıt edilmesinin, kamu düzeninin korunması bakımından zorunlu olduğunu vurgulayarak, vatandaşlarının zamanında nüfus kütüklerine kaydedilmemesinin, eğitim, güvenlik, vatandaşlık ve yabancılar hukuku açılarından önemli sorunlar ortaya çıkardığını kaydetti. Bakan Aksu, ilköğretim çağında bulunan tüm çocukların zorunlu olarak ilköğretimden yararlanmasının yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle taahhüt altına alındığını hatırlatarak, "Halen ilköğretim çağına geldiği halde aile kütüğüne kaydedilmemiş çocukların bulunduğu bir gerçektir. 29 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 18. maddesiyle 'Okul müdürleri, okula kayıt için başvuran çocuklardan nüfusa kayıtlı olmayanların beyana dayalı kimlikleriyle baba, ana, vasi veya kayyımlarının kimliklerini ve adreslerini o yerin nüfus müdürlüklerine bildirmekle görevlidir' hükmü öngörülmüştür" dedi.


    Nüfus müdürlüklerinin, süresi içerisinde bildirilmemiş çocuklarının veya nüfusa tescil edilmemiş erginlerin varlığını haber aldıkları takdirde, ergenlerin kendilerini, çocuklarının veli, vasi veya kayyımlarını, bunların bulunmaması halinde, büyük ana, büyük baba veya kardeşlerini ya da çocukları yanlarında bulunduranları veya muhtarları beyana davet etmekle yetkili olduğunu kaydeden Aksu; ilgilerinde bu davet üzerine 30 gün içerisinde bildirim yapılmaması halinde, mülki idarenin göreceği lüzum üzerine kolluk kuvvetlerince bunların zorla getirilmesi için gereken işlemlerin yapılarak çocuğun aile kütüklerine tescilini sağlayacaklarını ifade etti.


    5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile süresinin içinde tescili özendirmek amacıyla doğum bildirimlerinden cüzdan bedeli ve adresi ilişkin çalışmalar sonuçlanıncaya kadar idari para cezasının alınmamasının öngörüldüğünü belirten Bakan Aksu, bu hususun nüfus müdürlüklerince görev sahaları içindeki bütün köy ve mahalle muhtarlıklarına duyurulacağını bildirdi. Bakan Aksu sözlerine şöyle devam etti:
    "Doğum olayların süresi içerisinde tesciline yönelik alınan önlemlerin olumlu bir şekilde sonuç verebilmesi açısından, yukarıda belirtilen hususların üzerinde titizlikle durulması önem taşımaktadır. Bu nedenle vali ve kaymakamlarımızın yanında okul idareleriyle güvenlik makamlarının ve nüfus idareleri uygulamada gerekli titizliği gösterecekler, mülkiye müfettişlerince yapılacak denetimlerde ilgili idarelerce bu hususların yerine getirilip getirilmediği titizlikle incelenecek ve izlenecektir."

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    DOKTORDAN HIRSIZA: "SEVGİLİ HIRSIZIM"

    Bursa'da 8 yıldır yaptığı araştırma raporlarının yer aldığı dizüstü bilgisayarı ve kamerası çalınan bir doktor, yerel gazeteye ilan verdi.
    16 Mayıs 2006 Salı 13:45


    UĞUR USLUBAŞ
    BURSA - Bursa'da 8 yıldır yaptığı araştırma raporlarının yer aldığı dizüstü bilgisayarı ve kamerası çalınan bir doktor, yerel gazeteye ilan vererek belge ve dokümanların hırsız tarafından kendisine ulaştırılmasını istedi. Gazeteye, "Sevgili hırsızım, vicdanını dinleyip bana bilgi ve dokümanlarımı ulaştırır mısın?" diye ilan veren Doktor Ayhan Oktay, bilgisayarı ve kamerayı istemediğini söyledi.
    Bursa'daki bir yerel gazetenin spor sayfasında, 'Sevgili Hırsızım' başlıklı ilan herkesin dikkatini çekti. Özel bir tıp merkezinin işletme müdürlüğünü yapan Doktor Ayhan Oktay, geçtiğimiz gece Çekirge semtindeki evine giren hırsızın dizüstü bilgisayar ve kamerasını çaldığını fark edince şoke oldu. 8 yıldır yaptığı arşiv ve araştırmaların yer aldığı bilgisayarın çalınması üzerine hırsıza ulaşabilmek için gazeteye ilan verdiğini söyleyen Dr. Ayhan Oktay, "Kurumun yemeğine gitmiştim. Eve geldiğimde ikinci kattaki evime pencereden hırsızın girdiğini fark ettim. Ama bütün bilgilerin yer aldığı bilgisayarım çalınmıştı. Bilgisayarı artık istemiyorum, içerisindeki bilgiler benim için hayati önem arz ediyor. Hırsızdan vicdanını dinleyip e-mail adresime ulaşmasını istiyorum. Yalnızca bilgileri istiyorum, hırsız hiçbir riskli duruma girmeyecek" dedi.
    Laptop bilgisiyar ile kamerasının gittiğine değil de bilgilerin çalındığına yanan Dr. Oktay, "Hırsızın spor sayfasını okuyacağını düşünerek buraya ilan verdim. Yedeklerini alamadığım çalışmalar vardı içinde. Sevgili hırsızıma sesleniyorum; en kolay yolla [email protected] adresinden bana ulaşmasını istiyorum" diye konuştu.
    Doktor Oktay, bilgisayarı çalındığı için mailleri arkadaşının bilgisayarından kontrol etti.

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    BABACAN'DAN RAHATLATAN AÇIKLAMA

    Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye'de kurdaki hareketleri problem olarak algılamanın son derece yanlış olduğunu belirtti.
    16 Mayıs 2006 Salı 14:00


    İSTANBUL - Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye'de kurdaki hareketleri problem olarak algılamanın son derece yanlış olduğunu belirterek, "Türkiye artık açık bir ekonomi, dışarıdaki gelişmelerden mutlaka etkileneceğiz ama bu gelişmelerin ekonomimizin bütünü üzerindeki etkisi mutlaka sınırlı olacaktır" dedi.
    Bakan Babacan, Ortaköy'deki Feriye Lokantası'nda bankacılarla bir araya geldi. Toplantının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Babacan, piyasalarda yaşanan hareketliliğe değindi. Babacan, "Artık ekonomimizdeki temel politikalarla ilgili hiçbir konunun sorgulanmaması gerekiyor. Soru işaretleri son derece yersiz. Enflasyonla mücadele Merkez Bankamız'ın temel önceliği. Hükümet olarak bizim için de enflasyonun düşmesi ve düşmeye devam etmesi çok önemli. Enflasyon Türkiye'nin kazandığı çok önemli bir başarı. Bu hedefden asla sapma olmayacak" dedi.
    Halkın da bu kazanımın farkında olduğunu belirten Ali Babacan, "Türkiye'nin elde ettiği ekonomik başarıyı halkımız gayet iyi biliyor. Halkımızın böylesine kazanım olarak gördüğü bir hedeften sapmamız, taviz vermemiz mümkün değil. Buna hükümet olarak biz izin vermeyiz. Temel konularda asla taviz, asla değişiklik yok. Seçim ekonomisi denen bir tabir vardı, bunu artık herkesin unutması lazım. Bunun üzerine spekülasyonlar yapmanın kimseye faydası yok" diye konuştu.
    Babacan, piyasalarda yaşanan hareketliliğe değinerek, bunun kaynağının ağırlıklı olarak dış faktörler olduğunu söyledi. İç fakörlerin de önemli olduğunun altını çizen Babacan, "Ama dış faktörler ağır basıyor. Bu konuda yapılacak en önemli iş, böylesine dalgalanmalara hazırlıklı olmak ve biz hazırız. Biz bankacılık sektörünü yakından takip ediyoruz. Bu dönemi, eski dönemlerle mukayese etmemek lazım. Türkiye artık açık bir ekonomi, dışarıdaki gelişmelerden mutlaka etkileneceğiz ama bu gelişmelerin ekonomimizin bütünü üzerindeki etkisi mutlaka sınırlı olacaktır. Bu her zaman olabilecek bir hareket. Altın 26 senenin rekorunu kırıyor. Böylesine bir ortamda bizim etkilenmememizi düşünmek saflık olur. Türkiye'de kurdaki hareketleri problem olarak algılamak son derece yanlış. Kur aşağı da iner, yukarı da çıkar. Kurun seviyesini beğenmeyenler olacaktır, yorumlar olacaktır. Bunlara da alışacağız. Doğru kur piyasa tarafından belirlenir. Kur rejimini beraber belirleriz fakat günlük uygulamasının sorumluluğu tamamen Merkez Bankası'ndadır. Serbest kur rejiminde Türk lirası değer kaybeder, değer kazanır" diye konuştu.
    IMF konusunda resmi açıklamanın dışında yapılan açıklamaların, çıkan söylentilerin dikkate alınmaması gerektiğini belirten Babacan, cari açık konusunda ise "Cari açıkla ilgili tahminlerimizde şu anda bir revizyon yok. Piyasalarda bu tür revizyonlar yapılıyor. Petrol fiyatlarındaki artış ağırlıklı olarak görülüyor" ifadelerini kullandı.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    GAZİOSMANPAŞA'DA YİNE ÇATIŞMA: 1 ÖLÜ

    İstanbul Gaziosmanpaşa'dan bugün yine silah sesleri yükseldi. İlçede hırsızlarla polisin çatışması sonucu bir kişi öldü.
    16 Mayıs 2006 Salı 14:28



    İstanbul Gaziosmanpaşa'dan bugün yine silah sesleri yükseldi. İlçede hırsızlarla polisin çatışması sonucu bir kişi öldü.
    İlçede dün de hırsızlık ve cinayet olaylarına karıştıkları ortaya çıkan şüphelilerle polis arasında silahlı çatışma çıkmış, üçü polis beş kişi yaralanmıştı.
    Gaziosmanpaşa'da bu sabah saat 05.30'da bir işyerine giden 4 kişi, işyerinin kilidini kırmaya başladı.
    İşyerinin kapılarının zorlandığını farkeden gece bekçisi, polisi arayarak yardım istedi. Çevreyi kuşatan polis ekiplerini farkeden şüpheliler, kaçmak istedi.
    Polislerin dur uyarısına ateşle karşılık veren hırsızlardan üçü kaçtı. İşyerinde kalan 28 yaşındaki Hakan Yılmaz ise ateş ederek, TEM Otoyolu'na doğru koşmaya başladı.
    Polis, kaçmaya çalışan şüpheliyi boş bir alanda vurdu. Hakan Yılmaz, olay yerinde öldü.
    Olaydan sonra, Gazi ve Sultançiftliği mahallelerinde geniş çaplı araştırma yapan polis, kaçan şüphelilerden ikisini yakaladı. Bir kişi ise hala aranıyor.



    (cnntürk)

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖZ KIZINA TECAVÜZ EDEN BABAYA 24 YIL HAPİS

    Konya'nın Bozkır ilçesinde, tecavüz ettiği öz kızından bir çocuğu olan ve diğer kızına da tecavüze yeltendiği belirtilen baba, 24 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı.
    16 Mayıs 2006 Salı 15:46


    Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesi, Emin D. (40) hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 103/2. 3. ve 4. maddelerine göre, 2002 yılında öz kızı Ş.D'ye (19) tecavüz etmekten ve 2004 yılında diğer kızı G.D'ye de (16) tecavüz etmeye teşebbüs etmek suçlarından toplam 24 yıl hapis cezası verdi.

    Emin D'nin öz kızına tecavüz edip etmediğini anlamak için Adli Tıp Kurumundan DNA testi için rapor istenmiş, Adli Tıptan gelen rapora göre babanın öz kızı Ş.D'ye tecavüz ettiği ve doğan çocuğun babası olduğu belirlenmişti.
    Sanık, davanın karara bağlanmasının ardından tekrar Seydişehir Kapalı Cezaevine gönderildi.

    OLAYIN GEÇMİŞİ

    Bozkır'a bağlı Kildere köyünde, kızları Ş.D. (19), G.D. (16) ve oğlu M.D. (14) ile birlikte yaşayan baba Emin D, küçük kızı G.D'nin, yaklaşık 3 ay önce, güvenlik güçlerine, (Babam bir gece benim yatağıma geldi. Ben kendisine direndim. Olayı erkek kardeşim M.D. de gördü. O gecenin sabahı ablam ve erkek kardeşimle birlikte halama sığındık. Ablamın çocuğunun babası da babamdır) ifadesinin ardından gözaltına alınmış ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

    Tecavüz iddiasıyla ilgili olarak mahkeme, Emin D. ile büyük kızı Ş.D'nin 3.5 yaşındaki çocuğundan alınan DNA örneklerini, İstanbul Adli Tıp Kurumuna göndermişti.

    Anne ve babalarının daha önceden ayrıldığı öğrenilen iki genç kızın da devlet tarafından koruma altına alındığı bildirildi.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •