Nikos Kazancakis / Yunan Edebiyatı / Roman / Can Sanat Yayınları





Zorba, Yunanlı ünlü yazar Nikos Kazancakis’in olgunluk dönemi ürünüdür (1946). Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesi. Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlu cam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba adlı bu romanı, onun kendisiyle giriştiği bir tür sessiz hesaplaşma sayılabilir. Geçmişin, kayıp giden zamanın ve insanın temel yanılgılarının bir kez daha gözden geçirilmesidir bu roman. Zorba aracılığıyla Nikos Kazancakis, yaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle dokunmuş büyülü bir kumaştır, denilebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir: İnsanı arayışın serüvenidir.



“Korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti” diyor yazar. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir. Bugün Nikos Kazancakis’in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Zorba’nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: “Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.”


“Çok sevdiğim bir işçi olan Aleksi Zorba’nın hayatını ve yaşama düzenini yazmayı çok kez istemişimdir. Hayatımda bana en çok iyiliği dokunan şeyler, gezilerle düşler olmuştur. Ölü ya da diri insanlardan, savaşmamda bana yardım eden çok azdır. Ama ruhumda en çok iz bırakan insanları saptamak isteseydim, herhalde üç dört ad sayabilirdim: Homeros, Buddha, Bergson, Nietzsche ve Zorba. Bunlardan birincisi, benim için ölümsüzlüğü kurtarıcı bir ışıkla aydınlatan, camdan yapılmış parlak bir göz (güneş kursu gibi) olarak kalmıştır; Buddha dünyanın içinde boğulup kurtulduğu dipsiz bir göldü…”