Bir milyar insanın aynı anda oruç tutması, en büyük keramet

Şemsinur Özdemir Müslüman anne babadan doğup dinî değerlerin yaşandığı bir kültürün içinde büyüyenlerin tuttuğu ilk orucu hatırlaması biraz zordur. Çünkü çok küçük yaşlarda ‘tekne orucu’ tabir edilen yarım günlük oruçlarla başlamıştır ibadet şuuru.



Rabia Christine Brodbeck, 1987 yılında Amerika’da Müslüman olur. Modern dans sanatçısıdır. İlk orucunu çok iyi hatırlıyor; çünkü ikindiye kadar tutmuş. Şimdi orucun ruhunu kalbinin derinliklerinde hissetmeye çalışıyor. 1987’de Amerika’da Müslüman olan modern dans sanatçısı Rabia Christine Brodbeck ise ilk orucunu çok iyi hatırlıyor ve hiç unutamıyor. Çünkü o da ikindiye kadar tutmuş. İslam’a girdikten sonra tesettür ve namaz başta olmak üzere Allah’ın emri olan bütün farzları yerine getirmeye başlayan Brodbeck için en zor ibadet, oruç tutmak olmuş. Yemek aramadığını, ama dansçı olduğu için susuz durmanın zor geldiğini belirten Brodbeck, “New York’ta ihtida eden bir grup ile birlikteydim. Herkes oruç tutuyordu. İlk önce reddettim. Sonra biraz gayretle ikindiye kadar çocuk orucu tuttum. Dayanamıyorum dediğim zaman su, kahve içtim. Sonra yavaş yavaş alıştım.” diyor.

Rabia Brodbeck, aynı anda eda edildiği için dünyadaki bütün Müslümanları bir araya getiren oruç ibadetinin hâlâ aşkla, şevkle yerine getirilmesine çok şaşırıyor ve bunun en büyük keramet, mucize olduğunu düşünüyor. Gün boyunca bir şey yiyip içmemenin ve bunu bir ay sürdürmenin Müslüman olmayan insanlar için çok büyük bir olay olduğunu söylüyor. Onu şaşırtan bir başka durum da, özellikle Türkiye’de dinin diğer emirlerini yerine getirmeyen insanların Ramazan’da oruç tutmaları olmuş. “Benim için tam tersi oldu. Ben her şeyi yaptım, oruç zor geldi; ama burada insanlar hiçbir şey yapmıyor; ama oruç tutuyor.” diyen Brodbeck, bunun da mucize olduğunu düşünüyor. Dans dersi verdiği bir şirketin elemanları Ramazan’da oruç tutabilmek için derslere ara vermeyi isteyince çok sevindiğini anlatan Brodbeck şöyle konuşuyor: “Dine dışarıdan müdahale ediliyor, farklı akımlarla parçalanmaya çalışılıyor, dinî meseleler birbirine karıştırılıyor, bozulmak isteniyor; ama her şeye rağmen bu insanlar oruç tutuyor. Bu, bir mucize olmalı; çünkü başka türlü anlamak çok zor. Müslümanların yaşadığı yerlerde sürekli karanlık şeyler yapılmaya çalışılıyor; ama Allah bize 11 ayın sultanı ile çok büyük nimetler, lütuflar veriyor. Herkese rahmet yağıyor ve gerçekten rahmet tecelli ediyor. Elhamdülillah. Bu ayda Müslümanlar olarak kendimize geliyoruz biraz. Bütün dünyaca toplu yapılan bir ibadet olduğu için gerçek cemaat oluşuyor. Bizim kaybettiğimiz tevhid şuurunu bulmak için Allah fırsat veriyor ve insanlar birbirine yaklaşıyor. Oruç tutmayan da bu lütuftan istifade ediyor.”