Tevekkül, Teslim, Tefviz ve Sika
Aslında, hadiseler karşısında böyle bir tavır sergileme, netice itibarıyla saadet-i dâreyne ulaşmanın da yoludur. Nitekim, Üstad hazretleri, "İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder." buyurmuştur. Sofilerin yaklaşımına göre, bu yolun sonunda "tefviz" ve "sika" karargahları vardır. Kalbin Zümrüt Tepeleri'nde genişçe üzerinde durulduğu gibi, Allah'a güven ve itimat ile başlayıp, kalben her türlü beşerî güç ve kuvvetten teberri etme kuşağında sürdürülen ve neticede her şeyi Kudreti Sonsuz'a havale edip vicdânen tam bir itmi'nana ulaşma ile sona eren rûhanî yolculuğun başlangıcına "tevekkül", az ötesine "teslim", iki adım ile*risine "tefviz" ve son durağına da "sika" denilegelmiştir.
İşte, "Elhayru fî mahtârahullah" ifadesi, her şeyi bütün bütün Allah'a havale edip, yine her şeyi O'ndan bekleme makamı sayılan "tefviz"in hulâsasıdır. Tefviz, esbap ve tedbire takılmamanın unva*nıdır ve haslar-üstü haslara mahsus bir hâl veya makamdır. Tefviz semasında seyahat eden hak yolcuları, zâhiren tedbir ve sebeplerle meşgul olsalar da, bu iştigal sırf esbap dairesinde bulunmalarının gereğidir. Onların hadiseler karşısındaki mülahazalarını İbrahim Hakkı hazretleri "Tefviznâme"sinde şöyle dile getirir:
"Hak şerleri hayreyler,
Sen sanma ki gayreyler,
Ârif ânı seyr eyler.
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.
Sen Hakk'a tevekkül ol,
Tefviz et ve rahat bul,
Sabreyle ve râzı ol
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler."
Esbaba takılmayacak insanlar, o sebeplerin tesir etmeyeceğini bazen basarla bazen de basiretle görür, her şeyi sır ufkundan temaşa eder ve meselelere hafî yamaçlarından bakarlar. Hadiselerin önü ve arkası onların gözlerinin önüne serilir de Cenâb-ı Hakk'ın takdir ettiği hususları ayan beyan müşahede etmeleri itibarıyla sebeplere riayeti fazlaca önemsemezler.


Teşekkur:
Beğeni: 


Alıntı

Yer imleri