Yetmiş Yaşındaki Yaramaz Çocuklar
"İşte doğru yolda olanlar, gerçek rüşde erenler bunlardır." ifadesiyle sona ermektedir. Demek ki, rüşde erenler, ancak imanı sevip onunla kalbini güzelleştiren, gönlünü iman şualarıyla ışıklandıran, küfrü, fıskı ve isyanı iğrenç görüp onlardan sakınan ve hep imanın gösterdiği istikamette ilerleyip doğruluk ve itaatten hiç ayrılmayan kimselerdir. Demek ki, rüşde ermek yaş ile olmamaktadır. Nice yetmiş yaşında insanlar vardır ki, henüz onbeş yaşını idrak etmemiş çocuklar gibi yaşamaktadırlar. Önlerini arkalarını bilmeyen, hevâ-yı nefse uyup her gün tonla günah işleyen bu yaramazların ne gözleri kontrol altındadır ne de kulakları.. ne dilleri günahtan uzaktır ne de sâir uzuvları... Rüşd, iyiyi-kötüyü ayırabilme, hak yolunda sağlam, sabırlı ve tam bir isabetle dosdoğru yürüme demektir. Bu itibarla da, rüşde ermiş, kendini idrak etmiş ve doğru yolu bularak sırat-ı müstakime girmiş insan arıyorsanız, onları ancak imanı sevip gönlünü onunla zinetlendiren küfür, fısk ve isyandan da nefret eden kimseler arasında bulabilirsiniz.
Şayet, bir insan -inandığını iddia ettiği halde- küfre karşı teyakkuzda bulunmuyorsa, fısk u fücur deryasına yelken açmışsa, isyan vadilerinde dolaşıp duruyorsa, gözünü-kulağını, dilini-dudağını harama açık tutuyorsa... yaşı kaç olursa olsun, ona râşid demek, onun rüşde erdiğini söylemek çok zordur. Böyle biri hakkında verilecek hüküm, olsa olsa sefih, bunak, aptal ve akılsız şeklinde olacaktır. Neden? Çünkü, böyle biri, kalbini yaralıyor, dünyada iman evini yıkıyor ve ahiret hayatını dinamitliyor demektir. İşlediği günahlarla Cennet saraylarını yıkan bir insana nasıl rüşde ermiş denebilir ki? Her bir günahla oradaki kasırlarının bir tarafını çökerten ve Cennet otağını harap eden bir insanın iyiyi-kötüyü tefrik edebildiği söylenebilir mi?.. Hazreti Pir-i Mugân "Burada bir ‘elhamdülillah' dersin orada bir Cennet meyvesi yersin" demiyor mu? Öyleyse, burada bir namaz kılarsın, orada bir Cennet kasrı kurarsın... Burada bir günah işlersin, orada kocaman bir sarayı yerle bir edersin... Evet, beyan-ı ilahîde bu hususa da işaret edilmiş ve rüşde ermenin dinamikleri bir bir sayılıp doğru yolda bulunuyor olmanın şartları belirtilmiştir.
İşte, ömrünün hemen her anını tazarru ve niyaz ile değerlendiren Seyyidü'l-mürselîn efendimiz, mezkur ayet-i kerimeden iktibas ettiği ifadeleri de dualaştırmış ve "Allahümme habbib ileyne'l-imâne ve zeyyinhü fî kulûbina ve kerrih ileyne'l-küfra ve'l-füsûka ve'l-ısyân vec'alnâ mine'r-raşidîn" yakarışıyla Allahu Azimüşşân'a teveccühte bulunmuştur.
Yer imleri