[002.025] [TK] (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: «Bu daha önce de rızıklandığımızdır» derler, bu birbirinin benzeri olarak onlara sunulmuştur. Onda, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar.
[022.023] [TK] Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; ordaki elbiseleri de ipektir. [022.024] [TK] Onlar, sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir.
[035.033] [TK] Adn cennetleri (onlarındır) ; oraya girerler; orada altından bileziklerle ve incirlerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri de ipektir. [035.034] [TK] Derler ki: «Bizden hüznü giderip-yok eden Allah'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir.» [035.035] [TK] «Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz.»
[038.050] [TK] Adn cennetleri; kapılar onlara açılmıştır. [038.051] [TK] İçinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler. [038.052] [TK] Ve yanlarında da bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır.
[043.069] [TK] «Ki onlar, benim ayetlerime iman edenler ve müslüman olanlardır.» [043.070] [TK] «Siz ve eşleriniz cennete girin; sevinç içinde ağırlanacaksınız.» [043.071] [TK] Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı her şey var. Ve siz orda ebedi kalacak olanlarsınız.» [043.072] [TK] «İşte, yapmakta olduklarınız dolayısıyla sizin mirasçı kılındığınız cennet budur.» [043.073] [TK] «Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz.»
[044.051] [TK] Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar. [044.052] [TK] Cennetlerde ve pınarlarda, [044.053] [TK] Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı olarak (otururlar) . [044.054] [TK] İşte böyle; ve biz onları sim-siyah iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. [044.055] [TK] Orda, güvenlik içinde her türlü meyveyi istemektedirler; [044.056] [TK] Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur; [044.057] [TK] Senin Rabbinden bir fazl ve (lütuf) olarak. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş' budur.
[052.017] [TK] Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler; [052.018] [TK] Rablerinin kendilerine verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar.' Rableri, kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur.
[054.053] [TK] Küçük, büyük her şey satır satır (yazılı) dır. [054.054] [TK] Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nehir (çevresin) dedirler. [054.055] [TK] Oldukça kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah) ın yanında doğruluk makamındadırlar.
[055.046] [TK] Rabbin makamından korkan kimse için ise iki Cennet vardır. [055.048] [TK] Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler. [055.050] [TK] İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır. [055.052] [TK] İkisinde de her meyveden iki çift vardır. [055.054] [TK] Astarları, ağır işlenmiş atlastan olan yataklar üzerinde yaslanıp-dayanırlar. İki Cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay) dır. [055.056] [TK] Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş (öyle) kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmamıştır. [055.058] [TK] Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler. [055.060] [TK] İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır? [055.062] [TK] Bu-ikisinin ötesinde iki Cennet daha var. [055.064] [TK] Alabildiğine yemyeşildirler. [055.066] [TK] İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır. [055.068] [TK] İçlerinde (her türden) meyveler, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır. [055.070] [TK] Orada huyları güzel, yüzleri güzel kadınlar vardır. [055.072] [TK] Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar. [055.074] [TK] Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmamıştır. [055.076] [TK] Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere dayanıp-yaslanırlar. [055.077] [TK] Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? [055.078] [TK] Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı ne yücedir.
[056.012] [TK] Nimetlerle-donatılmış Cennetler içinde; [056.013] [TK] Birçoğu geçmiş (ümmet) lerden. [056.014] [TK] Birazı da sonrakilerden. [056.015] [TK] 'Özenle mücevherlerden işlenmiş' tahtlar üzerindedirler; [056.016] [TK] Üstlerinde karşılıklı olarak dayanıp-yaslanmışlardır. [056.017] [TK] Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; [056.018] [TK] Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler, [056.019] [TK] Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. [056.020] [TK] Arzulayıp-seçecekleri meyveler, [056.021] [TK] Canlarının çektiği kuş eti. [056.022] [TK] Ve iri gözlü huriler, [056.023] [TK] Sanki saklı inciler gibi; [056.024] [TK] Yapmakta olduklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); [056.025] [TK] Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne de günaha sokma. [056.026] [TK] Yalnızca bir söz (işitirler«Selam, selam.» [056.027] [TK] «Ashab-ı Yemin», ne (kutludur o) «Ashab-ı Yemin.» [056.028] [TK] Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), [056.029] [TK] Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları, [056.030] [TK] Yayılıp-uzanmış gölgeler, [056.031] [TK] Durmaksızın akan su(lar) ; [056.032] [TK] Ve (daha) birçok meyveler arasında, [056.033] [TK] Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler) . [056.034] [TK] Yükseklere-kurulmuş döşekler(dedirler) . [056.035] [TK] Gerçek şu ki, biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. [056.036] [TK] Onları hep bakireler olarak kıldık, [056.037] [TK] Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt, [056.038] [TK] «Ashab-ı Yemin» olanlar için.
[076.005] [TK] Şüphesiz ki iyiler (ebrâr), karışımı kâfur olan bir kadehten içerler. [076.006] [TK] Allah'ın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynak; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtırlar. [076.012] [TK] Ve onları sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir; [076.013] [TK] Orada, tahtlar üzerinde yaslanıp-dayanmışlardır. Onlar, orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler. [076.014] [TK] (Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve onların devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış. [076.015] [TK] Çevrelerinde gümüşten billur kaplar, kupalar dolaştırılır. [076.016] [TK] Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüye tesbit etmişlerdir. [076.017] [TK] Orada onlara bir kadeh içirilir ki, onun karışımı zencefildir. [076.018] [TK] Bir pınar ki orada «selsebil» olarak adlandırılır. [076.019] [TK] Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın. [076.020] [TK] Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün. [076.021] [TK] Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlas olan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir. [076.022] [TK] Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafattır. Sizin çaba-harcamanız da şükre değer (meşkur: makbul) görülmüştür.
[077.041] [TK] Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadırlar; [077.042] [TK] Ve canlarının çekip-arzu ettiği meyveler (arasındadırlar) . [077.043] [TK] Yapmakta olduklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için.
[078.031] [TK] Gerçek şu ki, muttakiler için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır. [078.032] [TK] Nice bahçeler ve üzüm bağları. [078.033] [TK] Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar. [078.034] [TK] Dopdolu kadehler. [078.035] [TK] İçinde, ne 'boş ve saçma bir söz' işitirler, ne bir yalan. [078.036] [TK] Rabbinden bir karşılık olmak üzere yeterli bir bağış(tır bu).
[083.022] [TK] Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler. [083.023] [TK] Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler. [083.024] [TK] Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanıyıverirsin. [083.025] [TK] Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir. [083.026] [TK] Ki onun misktir. Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar. [083.027] [TK] Onun karışımı «tesnim»dendir. [083.028] [TK] Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer. [083.029] [TK] Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-geçerlerdi. [083.030] [TK] Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi. [083.031] [TK] Kendi yakınlarına döndükleri zaman da 'sevinç ve neşeyle' dönerlerdi. [083.032] [TK] Onları gördükleri zaman ise: «Bunlar kuşkusuz şaşkın-sapıklardır» derlerdi. [083.033] [TK] Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi. [083.034] [TK] Artık bugün de, iman edenler, kâfir olanlara gülmektedirler; [083.035] [TK] Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmek suretiyle.b [083.036] [TK] Nasıl, kâfir olanlar, işlemekte olduklarının 'feci karşılığını gördüler mi'?
[088.008] [TK] O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde) dirler. [088.009] [TK] Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur. [088.010] [TK] Yüksek bir cennettedir. [088.011] [TK] Orda 'anlamsız ve saçma olan' bir söz işitmez. [088.012] [TK] Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır. [088.013] [TK] Orda «yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır; [088.014] [TK] Konulmuş (içecek dolu) kaplar, [088.015] [TK] Dizi dizi yastıklar, [088.016] [TK] Ve serilmiş yaygılar.
Yer imleri