KIYAMETİN KOPUŞU, CENNET VE CEHENNEM
“Gök yarıldığı, Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman, yer dümdüz edildiği, içindekileri atıp boşaldığı ve Rabbini dinleyip O’na itaate mecbur kılındığı zaman, ey Rabbine karşı direnip duran insanoğlu, sonunda O’nun huzuruna varacaksın. Kimin kitabı sağından verilirse, hesabı kolayca görülecek. Ve sevinçli olarak ailesine dönecek. Kimin de kitabı solundan verilirse, derhal yok olmayı isteyecek; alevli ateşe girecektir. Zira o, dünyada ailesi içinde mal mülk sebebiyle şımarmıştı.” (İnşikak, 1/13)
“Güneş katlanıp dürüldüğünde, yıldızlar döküldüğünde, dağlar sallanıp yürütüldüğünde, gebe develer salıverildiğinde, vahşi hayvanlar bir araya toplanıp bir araya getirildiğinde, denizler kaynatıldığında, ruhlar bedenlerle birleştirildiğinde, diri diri toprağa gömülen kıza hangi sebeple öldürüldüğü sorulduğunda, defterler açıldığında, gökyüzü sıyrılıp alındığında, cehennem tutuşturulduğunda, cennet yaklaştırıldığında, kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.” (Tekvir, 1/14)
“Kulakları sağır eden o ses gelidiğinde, işte o gün, kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar. Ogün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır. O gün bir takım yüzler vardır; parlak, güleç ve sevinçli.. bir kısım yüzler de vardır ki, onları keder bürümüştür. Hüzünden kapkara kesilmişlerdir. İşte bunlar, kafirler ve günahkarlardır.” (Abese, 34/42)
CENNET:
külû veşrabû henîen bimâ küntüm te’melûn.= “Bugün yaptıklarınıza karşılık olarak yeyin için, afiyet olsun!” (Mürselat, 43)
İnnel müttegîne fî cennêtin ve uyûn. Üdhulûhê bi selâmin âminîn. Ve neze’nê…
“Takva sahipleri, cennetlerde pınar başlarındadırlar. Oraya selamla, güven içinde giriniz. Kalplerinden, gönüllerinden her türlü gıll u kışı çıkardık. (Yani kimse kimsenin arkarından konuşmaz, kimse kimseye kin gütmez. ) Herkesçe kardeşçe yaşar. Kanepelerde karşılıklı oturur, sohbet eder, mesrur olurlar. Orada hiç bir sıkıntı görmedikleri gibi oradan hiçbir zaman çıkarılmazlar da.” (Hicr, 45/48)
Yâ ibâdi, Lâ havfun aleykümül yevme, ve lâ entüm tehzenûn. Ellezîne êmenû biâyâtinâ ve kânû müslimîn. Üdhulül cennete entüm ve ezvêcüküm tuhberûn..
“Ey benim inanıp teslim olmuş kullarım! Bugün sizin için ne korku, ne de en ufak bir üzüntü sözkonusudur. Siz ve eşleriniz sevinç içinde girin cennete. Onlara altın tabaklar ve testilerle yiyecek ve içecekler sunulacak. Orada, gözlerin gönüllerin istediği ne varsa hepsi hazır olacak. Sizler orada ebedi kalacaksınız. Dünyadaki amelleriniz karşılığında varis olduğunuz cennet işte burasıdır. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yiyeceksiniz.” (Zuhruf, 68/73)
yelbesûne min sündüsin ve istebragin mütegâbilîn / “İnce ve kalın atlaslar, sırmalı kumaşlar giyecekler, tertemiz hûrilerle evlenecekler.. “ (Duhan, 53/54)
innel ebrâra lefî neîm, alel erâiki yenzurûn / “Oturmuş oldukları koltuklar üzerinden mazhar oldukları nimetlere bakarlar.” (Mutaffifîn, 23)
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; “Cennetlikler orada yerler içerler. Fakat, ne küçük ve büyük abdest bozarlar ne de burunlarını sümkürürler; onların yedikleri, misk kokulu terler halinde vücutlarından buharlaşarak çıkar. Nefes alıp vermek gibi kendilerine tesbih ve tekbir getirmeleri ilham olunur.” (Müslim)
Yine bir Hadis’inde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Allah şöyle ferman etti: ‘Salih kullarım için, hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insanın aklına gelmeyen şeyler hazırladım.’ İsterseniz, ‘Onlar için hazırlanmış olan göz alıcı nimetleri hiç kimse bilmez.’(Secde, 17) ayetini okuyunuz.” (Buhari-Müslim)
“Tarakları altın, terleri misktir. Her birinin, güzelliklerinden ötürü topuklarının ilikleri görünen iki eş olacaktır. Aralarında bozuşma, küsme olmaz. Hepsinin kalbi bir kişinin kalbi gibidir. Sabah akşam Allah’ı tesbih ederler.” (Buhari-Müslim)
Allah Resulü’ne, en aşağı cennetliğin durumu sorulur, şu cevabı verir. “ En son cennete girecek olana Allah ‘cennete gir’ der. O da cennete gider bakar ki, her taraf dolu. Döner Allah’a sorar ‘Ya Rabbi, orası dolu, bana yer yok.’ Bu hadise üç defa tekrarl eder. Üçüncüsünde Allah, ona şöyle der: ‘Git cennete gir. Sana bir dünya, bir de onun on katı verildi.’ Adam şaşırır: ‘Ya Rabbi, benimle alay mı ediyorsun?’ der.(Buhari-Müslim)
“Her mü’minin cennette altmış mil yükseklikte içi boş, yekpare inciden bir evi vardır. Mü’minin bu ev içinde bir kaç eşi olacak, kendisi onları ayrı ayrı ziyaret edecek, fakat onlar birbirlerini bilmeyecekler.” (Buhari-Müslim)
“Cennetlikler, kendilerinden daha yüksekteki köşklerde kalanlara gökteki parlak yıldızlara bakar gibi bakarlar. Sahabe sorar: Ya Resulallah, o köşkler başkalarının ulaşamayacağı peygamber köşkleri midir? Efendimiz cevap verir. “ Evet, fakat Allah’a yemin ederim ki, Allah’a iman edip Peygamberlere tabi olan bazı seçkin kimseler de oralara yükselebilirler.” (Buhari-Müslim)
“Cennette bir pazar yeri vardır. Cennetlikler her cuma gün oraya gelirler. Kuzey rüzgarı eserek yüzlerini ve elbiselerini okşar da daha güzel ve alımlı olurlar. Daha güzel ve daha alımlı olarak eşlerinin yanına dönünce eşleri onlara ‘vallahi daha güzel ve daha alımlı oldunuz.’ derler. Cennetlikler de eşlerine ‘vallahi, bizden sonra siz de daha güzel ve daha alımlı oldunuz.’ diye cevap verirler.” (Müslim)
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, ayın ondördüncü gecesi aya bakarak, buyurdu ki, “ Sizler şu ayı nasıl görüyorsanız, çıplak gözlerinizle Rabbinizi de öyle göreceksiniz. O’na bakarken gözleriniz kamaşmayacaktır.” (Buhari-Müslim)
“Cennetliklere Rabblerini görmekten daha değerli bir şey verilmemiştir.” (Müslim)
CEHENNEM:
“Ben onu Sekar’a sokacağım. Sekar nedir bilir misin? O, hem, bütün bedeni helak eder, hiçbir şey bırakmaz, hem eski hale getirip tekrar azap etmekten vazgeçmez o. İnsanın derisini kavurur.” (Müddessir, 26/30)
“Arkadan çekiştirmeyi yüze karşı alay etmeyi adet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamı ve onu sayıp durmuştur… Hayır, yemin olsun ki o Hutame’ye atılacaktır. Hutamenin ne olduğunu bilir misin? O Allah’ın tutuşturulmuş yandıkça kalpleri gönülleri yakan bir ateştir. Onlar bu ateşin içinde uzatılmış sütunlara bağlanmışlar ve o vaziyette ateş üzerlerine kapatılmıştır.” (Hümeze)
Cehennemi Dolduracak Olanlar:
ve temmet kelimetü rabbike le emleenne cehenneme..= “Artık Rabbinin sözü yerine gelmiştir. O, cehennemi insanlar ve cinlerle dolduracaktır.” (Hud, 119) (Secde, 13)
“Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten korunun.”
Zakkum Ağacı:
“Zakkum ağacı, cehennemin dibinde bitip, yetişen bir ağaçtır. Tomurcukları sanki şeytanların başları gibidir. Cehennemdekiler ondan yerler ve karınlarını onunla doldururlar. Sonra onun üzerine kaynar su karıştırılmış bir içki içerler. Sonra çılgın bir ateşe girerler.” (Saffat, 64/68)
“Zakkum ağacı, günahkarların yemeğidir. O, karınlarda maden eriyiği gibi, suyun kaynaması gibi kaynar.” ( Duhan, 43/44)
Cehennemin İçeceği:
“İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde..” (Vakıa, 42)
“Onlara dünyada yaptıklarına karşılık kaynar su ve irin içirilir.” ( Nebe, 24/25)
tüsgâ min aynin êniyeh= “Onlara kaynar pınardan içirilir.” (Ğaşiye, 5)
Cehennemde Kafirlerin Durumu:
Allah’ın düşmanları, ateşe sürülmek üzere toplandıkları gün, hepsi bir araya getirilirler. Nihayet oraya geldikleri zaman, kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeyler hakkında onların aleyhine şahitlik edecektir. Derilerine “Niçin aleyhimize şahitlik ediyorsunuz?” diyecekler. Onlar da şu karşılığı verecekler: “Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu.” (Fussilet, 19/21)
Ve ye’tîhil mevtü.. “Ona her yandan ölüm gelecek, fakat ölmeyecek ki kurtulsun. Bunun ötesinde şiddetli bir azap vardır.” (İbrahim, 16/17)
İnnâ e’tednâ lizzâlimîne nêran ehâta bihâ sürâdiguhâ = “Biz o zalimler için öyle bir cehennem hazırladık ki, duvarları onu kuşatıvermiştir. Susuzluktan imdat dilese, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. Ne fena içecek ve ne kötü bir kalma yeri.” (Kehf, 29)
“Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü dönüş yeridir. Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler. Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak.” (Mülk, 6/8)
“O gün cehenneme ‘doldun mu’ denir. O da, ‘daha yok mu’ der. (Kaf, 30)
Cehennemde Ölüm Yoktur:
Lâ yemûtü fîhâ velâ yahyâ= “ Orada ne ölür ne de yaşarlar.” (Taha, 74)
“O ateşe yaslanan orada ne ölür ne de yaşar!” (A’lâ, 11/12)
Cehennemin Kapıları:
“Cehennemin yedi kapısı vardır. Onlardan her kapı için birer grup ayrılmıştır.” (Hicr, 44) Buradaki yedi kapıdan ve oraya girecek olanlardan şunun kastedildiği ifade edilmiştir.
1. Hâviye: Günahkar mü’minler için,
2. Sakar: Yahudiler için,
3. Saîr: Hıristiyanlar için,
4. Cahîm: Yıldızlara tapanlar için,
5. Lezâ: Ateşperestler için,
6. Hutame: Putperestler için,
7. Değişik isimlerle: Münafıklar için.
Yer imleri