Dua ederken dikkat edilmesi gerekenler:
ü Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam şöyle buyurmuştur: “Biriniz dua ederken ALLAH Teala’ya hamd ve sena ederek başlasın! Sonra peygambere salat okusun! Sonra da dilediğini dilesin!” ( Tirmizi, Ebu Davut, Nesai )
ü “Ey insanlar! ALLAH’tan bir şey isteyince ALLAH’ın icabet edeceğinden emin olarak isteyin! Zira ALLAH Kendisine gafil kalple farkında olmadan dua eden bir kula icabet etmez.” ( Ahmet b. Hanbel )
ü Duaya başlamadan tevbe-istiğfar ile manevi yönden temizlenmek. Ardından Cenab-ı Hakk’ı tesbih, tazim ve O’na hamd ü senada bulunmak. Daha sonrada Efendimiz aleyhissalatü vesselama salat ü selam etmek ve salavatı duanın başında, ortasında ve sonunda tekrar etmek. Zira iki makbul duanın ortasındaki dua makbuldür.
ü Kur’an’da ve hadiste geçen dualarla dua etmek ve bu duaların hakikatını ve manasını kavramaya çalışmak. Ayrıca bu duaları güne yayarak dilinden düşürmemek.
ü Kalp huzuru, huşu, yakin, ihlas ve tevazu ile dua etmek..
ü Korku ve ümit arasında dua etmek. Mesela Cenab-ı Hak’tan hakiki kulluğu istedikten sonra ayağımızın kayacağından endişe edip hemen korunma talep etmek.
ü Kısık sesle dua etmek ve birine dua etmeden evvel kendinden başlamak.
ü Merhamet, afiyet, hidayet, helal rızık, vb. hadislerde istenilmesi tavsiye edilen önemli şeyleri her daim dualarımıza katmak.
ü En küçük şeyi dahi (hadisin ifadesiyle ayakkabı bağcığını dahi) Cenab-ı Hakk’tan istemek ve duayı bitirdikten sonra “amin!” diyerek semaya doğru açık olan ellerini yüzünü sürmek.
ü Ülfet oluşmaması için duaların ifadelerini zaman zaman değiştirmek, zenginleştirmek..
ü Duanın kabule daha yakın olması için belli vakitleri gözetmek. O vakitlerden bazıları şunlardır: Yağmur yağarken, orucu açarken, ezan ve hutbe esnasında, farz namazların akabinde (özellikle sabah namazının akabinde), mübarek mekanlarda (özellikle mescidlerde), cuma gününde (özellikle gizli olan kabul vaktinde), üç aylarda (özellikle kandillerde), Ramazan’da (özellikle Kadir gecesi olma ihitimali olan gecelerde).
Duanın ya aynen dünyada eseri görülür; veyahut ahirete bakan yönüyle o dua kabul edilir. Demek, maksat yerine gelmezse dua kabul olmadı denilmez, belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
Meselâ, hasta bir çocuk çağırır: "Ya hekim, bana bak." Hekim "Lebbeyk," der. "Ne istersin?" Cevap verir. Çocuk "Şu ilâcı ver bana" der. Hekim ise, ya aynen istediğini verir, yahut onun maslahatına binaen ondan daha iyisini verir, yahut hastalığına zarar olduğunu bilir, hiç vermez. İşte, Cenâb-ı Hak, Hakîm-i Mutlak, hazır, nazır olduğu için, abdin duasına cevap verir. Vahşet ve kimsesizlik dehşetini, huzuruyla ve cevabıyla ünsiyete çevirir. Fakat insanın hevâperestâne ve heveskârâne tahakkümüyle değil, belki hikmet-i Rabbâniyenin iktizasıyla, ya matlubunu veya daha evlâsını verir veya hiç vermez.
Hem dua bir ubudiyettir. Ubudiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevî maksatlar ise, o nevi dua ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil. Meselâ, yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa, o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyetle olsa, o dua, o ibadet hâlis olmadığından kabule lâyık olmaz. ( Bediüzzaman Hazretleri )
GERİ ÇEVRİLMEYEN DUA:“En güzel isimler ALLAH’ındır. O halde O’na onlarla dua edin.”(Araf-180) ayetinin ifade ettiği gibi Cenab-ı Hakk’a Esma-i Hüsna’sıyla dua etmek çok ehemmiyetlidir. Mesela ALLAH Teala’dan ilim isteyen biri “Ya Alim(Ey herşeyi hakkıyla bilen!) İlmimi artır!” demeli, Cenab-ı Hak’ın bu ismini günde pekçok kere zikretmeli ve “Ya Alim, ya Alim, Ya Alim” şeklinde tesbih çeker gibi bu ismi tekrarlamalıdır.
İşte Cenab-ı Hak’kın bu güzel isimleri arasında İsm-i Azam (En büyük isim) olarak rivayet edilen isimler vardır. Ve Efendimiz (s.a.v.) İsm-i Azam ile yapılan duaların kesinlikle kabul edileceğini beyan buyurmuşlardır. İmam-ı Gazali ve Bediüzzaman Hazretlerine göre İsm-i Azam“Ferdün, Hayyün, Kayyumun, Hakemün, Adlün, Kudüs” isimleridir. ALLAH, Vahid, Ehad, Samed, Zü’l-Celali ve’l-İkram, Rahman ve Rahim isimlerinin de İsm-i Azam olabilme ihtimalleri vardır. Bu yüzden bu isimlerin hepsini zikrettikten sonra duaya geçmek daha hayırlı olur.
EFENDİMİZ VE DUA: Efendimiz (a.s.) otururken, kalkarken, yatarken, göğe baktığında, hilali gördüğünde, eve giriş ve çıkışlarda ve hatta tuvalete giriş ve çıkışlarda dahi dua etmiştir. Efendimiz aleyhissalatü vesselamın dua etmediği vakitler yok denecek kadar azdır. Mesela aynaya baktığında o meseleyle alakalı olarak şöyle dua etmiştir: “ALLAH’ım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir ve yüzümü ateşe haram kıl!” Bizlerin de her işimize özellikle Efendimiz Aleyhissalatü Vesselamın yaptığı dualarla başlamaya çalışmamız hem Sünnete ittiba yönüyle, hem de işlerimizin hayırla neticelenebilmesi adına çok önemlidir.


Teşekkur:
Beğeni:

Alıntı

Yer imleri