Bâki olana teveccüh İşte, kendisi gibi olmak, aynı duygu, düşünce ve davayı kendisiyle paylaşmak istediğim bir yiğit düşündüğümde Habeşli genç: “Ben buradayım” deyip hayal dünyama misafir oluyor.. oluyor da “sağlam bir inanç sahibi” ve “ulvî bir gayeye bağlı” ideal gencin -üçüncü vasfı sadedinde- “gönül kıblesini fânî varlıklara değil ebediyete çevirmiş” olması gerektiğini vurguluyor.Maalesef, günümüz gençliğinin en büyük felaketlerinden biri aşk oyunlarıdır; kalbi fânî şeylerle, geçici heveslerle ve soysuz arzularla meşgul etmedir. Kendisi gibi aciz insanlardan fıtrat ve mahiyetlerinin kifayet etmeyeceği hususlarda beklentilere giren bugünün delikanlısı, gönlünü kaptırdığı mecazî sevgililerden dolayı sürekli azap içre azap çekmektedir. Zaten, nefis hesabına olan sevmelerin ve sevgililerin boş elemleri, sevapsız acıları, ecirsiz bela ve sıkıntıları pek çoktur. Tabii ki, muhabbet, ihtiyarî değildir; kalb, mutlaka birşeylere meyledecektir. Sevmek ve meyletmek fıtratın gereğidir. Bununla beraber, sevginin yüzü başka bir cihete döndürülüp hedefi tayin edilebilir. İnsan, iradesinin hakkını vererek yokluğa mahkum, solup giden çiçekler yerine solmayan güllere bülbül olabilir. Zaten asıl bahtiyar kişi de, mecazdan kurtulup hakikate eren, Leyla’dan geçip Mevlâ yoluna giren ve ahirette de beraber olmaktan hoşlanacağı sevgililer arkasına düşendir.Rasûlullah’ın (aleyhi ekmelü’t-tehâyâ) ashâbından Hz. Sevban (r.a.) da bu kutlulardan biri ve sevenin sevdiğiyle beraber olacağı müjdesinin veriliş vesilesiydi. Peygamberimiz bir cihada çıkmıştı. Hz. Sevban O’nu bir kaç gün göremeyince ilk karşılaştıklarında yanaklarından gözyaşı incileri dökerek şöyle demişti: Ey Allah’ın Rasûlü! Seni kendimden, çoluk çocuğumdan daha çok seviyorum. Evimde iken hatırlayınca sabredemiyor, hemen huzuruna gelip Seni görmekle teselli buluyorum. Fakat bir şey var ki... Sen cennette peygamberlerle beraber yüce makamlarda olacaksın, ben ise cennete girsem bile ihtimal senden çok uzaklarda bulunacağım.” İki Cihan Serveri, bu samimi ifadelere cevap vermemiş, bir müddet beklemişti de sonunda şu mealdeki ayet-i kerime nazil olmuştu: “Kim Allah’a ve Rasûl’e itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu peygamberler, şehidler ve salihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa 4/69). Böylece, daha dünyadayken, ahirette sevdikleriyle edediyyen beraber olacağı müjdesini alan Hz. Sevban, arkadan gelecek nesillere sevgi ve aşkla alakalı şu üç mesajın verilmesine sebep oluyordu: 1- Kişi ötede sevdiğiyle beraberdir. 2- Allah ve Rasulü’nden daha çok sevilecek kimse yoktur. 3- Seven, sevdiğine itaat eder.


Teşekkur:
Beğeni: 


Alıntı

Yer imleri