Senaryo

15 milyar yıl önceydi. Ne bitki, ne hayvan, ne insan, ne dünya, ne de evren vardı. ALLAH Teala “Ol!” dedi ve bir anda büyük bir patlama gerçekleşti. Modern fizik tarafından pekçok delille ispatlanan bu patlamanın sonucunda, galaksileri, güneş sistemimizi ve üzerinde yaşadığımız dünyayı içine alan kusursuz bir denge ve düzen oluştu. Fakat patlamaların düzen oluşturması imkansızdır. Hangi patlama incelenirse incelensin, sonuçlarının her zaman yıkıcı olduğu görülecektir. Evrenin başlangıcındaki bu büyük patlamanın da kendi kendine, yani bir Yaratıcı’nın müdahalesi olmadan gerçekleştiğini iddia etmek, bir matbaanın dinamitle patlatılmasıyla, ortaya büyük bir ansiklopedi takımının çıkacağını iddia etmekten daha gülünçtür.

Çünkü bu büyük patlamadan sonra çok muhteşem bir denge ve düzen oluşmuştur. Mesela; dünyamız saatte 1670 km. hızla kendi ekseni etrafında dönmektedir. Eğer Dünyamız biraz daha hızlı dönseydi, Güneşin çekim alanından uzaklaşacak ve uzaya savrulacaktı. Eğer biraz daha yavaş dönseydi, Güneş tarafından çekilecek ve büyük bir patlamayla yutulacaktı. Peki Dünyayı saatte 1670 km. hızda sabit tutan güç nedir? Yoksa 5 milyar seneden beri dünya bu hızını tesadüfen mi korumaktadır? Dünyanın Güneşe olan uzaklığıda olması gereken en ideal mesafededir. Eğer Dünyamız Güneşe şu an bulunduğu mesafeden biraz daha yakın olsaydı, gezegenimiz sıcaktan kavrulacaktı. Biraz uzaklaştığında ise gezegenimiz buzul çağına girecek ve insanlık yok olacaktı. Peki dünyamızla Güneş arasındaki bu hassas mesafe tesadüfen mi oluşmuştur?

Ayrıca Dünyayı diğer gezegenlerle karşılaştırdığımızda insan için özel olarak tasarlandığını görürüz. Mesela dünyamız 23,5 derece açıda eğik olarak dönmeseydi, yazlar canlıların yaşayamıyacağı bir sıcaklıkta, kışlar ise yaşanılmaz bir soğuklukta olacaktı. Atmosferimizde %21 oranında oksijen gazı bulunmaktadır. Eğer oksijen oranı biraz daha düşük olsaydı canlılar solunum yapamayacak, biraz daha yükseldiğinde ise bir şimşek çakmasıyla hava tutuşacaktı. % 21’lik oksijen oranı, canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için en ideal değerdir. Ayrıca havadaki bu hassas oran, bitkilerin oksijen üretmeleriyle her an atmosferde sabit tutulmaktadır. Ay da dünyaya şimdiki mesafede olacağına, mesela sadece 50 bin mil uzakta olsaydı, yeryüzündeki gel git olayları öyle müthiş olurdu ki, bütün kıtalar günde iki defa su altında kalırdı. Dağlar bile kısa zamanda aşına aşına ortadan silinirdi. Peki bu saydığımız dengelerin herbiri nasıl oluşmuştur? Elbette ki bu dengelerin bir tanesinde dahi tesadüfe yer yoktur ve herbiri insanlığın yaşamını sürdürebilmesi için ALLAH Teala tarafından özel olarak tasarlanmıştır.