Büyük İmtihan
Düşünün ki bir gün eve geldiniz ve televizyonu açtınız; TRT 1 de haberleri izliyorsunuz. Haberlerde devletin büyük bir imtihan yapacağı belirtildi. İmtihanı kazanan herkese 100 katrilyon ödül verilecekmiş. İlk olarak aklınıza ne gelir? Her halde ilk başta bir şaka olduğunu zannedersiniz. Sonra ise devletin şaka yapma ihtimalinin düşük olduğunu hatırlayarak, ikinci ihtimal üzerinde yoğunlaşır ve büyük olasılıkla kendi kendinize: “Devlet halkından birini memur yapacağı zaman bile yaklaşık 15 sene eğitim görmesini şart koşuyor ve bu arada en az 500 tane sınavdan geçiriyor. Tek sınavla 100 katrilyon verecekse ihtimal sınav çok zor olmalı, dinlemeye bile gerek yok.” diye düşünürsünüz.
Fakat ertesi gün işe giderken bir öğreniyorsunuz ki devletimiz uzun bir zamandan beri çok zengin maden yatakları keşfetmiş ve bunları işleterek halkından herkese 100 katrilyon verse dahi hazinesinden bir şey eksilmeyecek kadar akıl almaz bir kar elde etmiş.
Ve zaten açılan sınav da bir formaliteden ibaretmiş. Çünkü zaten sınav sorularının cevabı salona giren herkese verilecekmiş. İsteyen, en yakın okula gidip hemen sınava girebilir ve çıkışta da ödülünü alabilirmiş.
Şok olmuş bir şekilde en yakın okula koşuyorsunuz. Bakıyorsunuz ki haberi duyan gelmiş, herkes sevinç içinde; siz de sevinç içinde sıraya giriyorsunuz. Ve öğreniyorsunuz ki sınav salonuna yardımcı bir öğretmen bile konmuş, isteyen cevapları ondan bile öğrenebilecekmiş. Ve hatta güvendiğiniz kişilerden sınavda kopya çekmek bile serbestmiş. Hemen salona girip boş bulduğunuz sıraya oturuyorsunuz. Ve yardımcı öğretmen sınav şartlarını okumaya başlıyor;
1. Kazanan herkese 100 katrilyon ödül
2. Kaybedenlere ömür boyu hapis cezası
3. Öğretmenden yardım almak serbest
4. Güvendiğiniz kişiden kopya çekmeniz de serbest
5. Sınav süresi 60 dakika. İlk 15 dakika düşünme süresidir.
“Kurallar bu kadar. Sadece dikkat etmeniz gereken husus şudur: Düşünme süresinden sonra kağıdınızın ne zaman alınacağı belli olmadığından hemen cevapları yazmaya başlamalısınız. Herkesin kağıdı farklı zaman aralıklarıyla alınacaktır. Yani kimisinin 25. dakikada, kiminin 30. dakikada, kiminin de 59. dakikada kağıdı alınabilir. Fakat yazabileceğiniz kadar bir süre muhakkak verilecektir. Yeter ki akılsızlık edip, nasıl olsa daha 45 dakika var deyip yazmayı sona bırakmayasınız. Şimdi isteyen sınava girmeyip çıkabilir” der.
Acaba böyle basit bir sınava girmek istemeyen olur mu? Olursa o insana akıllı denir mi? Ya bu sınava girip de cevapları son dakikaya bırakma riskine giren olur mu?
Peki bizler şu anda anlattığım imtihandan daha büyük bir imtihandayız desem ne dersiniz?
Allah Teala insanları dünyada bir imtihandan geçirmiyor mu? Dünya biz insanların imtihan salonu değil midir? Kazanan herkese ebedi bir Cennet mükafat olarak verilmeyecek mi? Kaybeden herkes ebedi bir azaba düçar olmayacak mı? Soruların cevabı yani ebedi cenneti nasıl kazanacağımız sınav salonuna gönderilmiş bir kitapçık hüviyetinde olan Kur’an’ı Kerim’de tek tek yazmıyor mu? Hz. Muhammed Aleyhissalatu Vesselam bu sınav salonuna gönderilmiş bir öğretmen değil midir? Sınav sorularının cevaplarını bize açıklamıyor mu? Dünya sınavının çalışkanları olan sahabeden ve evliyaullahtan kopya çekmek serbest değil mi?
Peki niçin bu büyük imtihan önemsenmemektedir? Dünya hayatını bir oyun mu zannediyoruz? İmtihanda olduğumuza inanmıyor muyuz? Cennet gibi; yüz katrilyon ödülden sonsuz kat daha büyük bir mükafatı mı önemsemiyor, yoksa cehennem gibi, ömür boyu hapisten sonsuz kat daha dehşetli bir cezayı mı küçümsüyoruz. Yoksa daha önemli bir işimiz mi var da, cevapları yazmayı son dakikaya bırakıyoruz? Bir dakika sonra Hz. Azrail “Süreniz doldu!” diyerek kağıdımızı alırsa ne yaparız? Kime itiraz ederiz? “Birazdan yazacaktım” dersek ek süre temin edebilir miyiz ?
Değerli kardeşim! Madem bu imtihanın tekrarının olmadığını biliyorsun, niçin bir an evvel cevapları yazmıyorsun? Niçin, Hz. Muhammed’in ifadesiyle dünyanın saltanat içindeki bin senesi bir saatine karşılık olmayan ebedi saadet diyarı olan Cenneti kaçırıyor ve böyle basit bir imtihanı kaybederek ebedi bir cezayı hak ediyorsun? Niçin sana bunca nimetleri ile kendini sevdirmeye çalışan Rabbini tanımaya çalışmıyor ve O’na itaat etmiyorsun?
Madem hala kağıdın alınmamış, kaybetmiş sayılmazsın. Hemen tövbe ederek cevapları yazmaya başlamalısın. Hangi namaz vakti girdiyse onu kıl ve o vaktin sorusunu cevaplamış ol. Zira diğer vakit girmeden kağıdın alınabilir. Üzüntünden masaya yığılıp kalmayasın. Senin sınavı kaybetmen için uğraşan şeytanın sesine de kulak verme ve günahlardan da uzak dur ki, bu BÜYÜK İMTİHANI kaçırmayasın...
ALLAH yardımcın olsun…
Yer imleri