Bir insanın sekerâta, yani can çekişme haline girmesinden itibaren, yakınlarının ona karşı yerine getirmesi gereken bir takım sorumlulukları vardır:

A- Can çekişene telkin:

1- Hastaya meşekkat vermemek şartıyla hastanın yüzünü Kıbleye çevirmek sünnettir.. Başını yükseltmek suretiyle yüzünü Kıbleye çevirmek de caizdir.

2- Fazla ısrarcı olmadan Kelime-i tevhid telkin edilmelidir. Hasta Müslüman ise sadece “lâ ilâhe illallah” demek yeterlidir.

3- Telkini yapanlar, hastanın ölmesini isteyenler olmamalı, ona hüsn-ü zannı olanlar olmalıdır.

4- Hastaya niyâbeten (onun yerine) tövbe edilmelidir.“Estağfirullahe’l azim’ellezi lâ ilâhe illâ hüve’l hayyü’l kayyum” demek kâfidir.

5- Hastaya karşı haklarını yerine getirebilmeleri için akraba, komşu ve dostlarının yanında bulunmaları müstehabdır.

6- Yanında Yasin veya Ra’d suresinin okunması müstahsen görülmüştür.

7- Vefatında çenesi bağlanmalı ve gözleri yumulmalıdır. Bunu yaparken de, “Bismillahi ve alâ milleti Rasulillahi. Allahümme yessir aleyhi emrehu ve sehhil aleyhi mâ ba’dehu ve es’idhu bilikâike vec’al mâ harece ileyhi hayren mimmâ harece anhu – Allahın adıyla ve Rasulullahın dini üzere. Allahım onun işini kolaylaştır. Sonrasını da kolay kıl. Onu sana kavuşmakla bahtiyar eyle. Ona, yöneldiği âlemi içinden çıktığı âlemden daha hayırlı kıl” demeli.

8- Elleri yanlarına getirilmeli, ehl-i kitabın yaptığı gibi göğsü üzerine konulmamalıdır.

9- Üzerine örtü çekilmeli ve yanında güzel koku bulundurup tütsü yakılmalıdır.

10- Öldükten sonra yıkanıncaya kadar yanında Kur’an okunmamalıdır, mekruhtur.

11- Ölüm kesinleştikten sonra teçhiz, tekfin ve defin işi geciktirilmemelidir.

B- Ölünün yıkanması:

1- Ölü, bir teneşir üzerine veya üzerinde bir tarafından diğerine rahatça döndürülebilecek yüksekçe bir yere arkası üzeri yatırılır, etrafı tek sayı ile tütsülenir.

2- Dizinden göbeğine kadar örtüldükten sonra elbisesi çıkarılır. Avret yeri, ele sarılan bir bezle örtünün altından, bez bulunamazsa üstünden yıkanır.

3- Ölüye abdest aldırılır. Ancak, elleri ayrıca bileklere kadar yıkamaya gerek olmadan yüzünden başlanır. ağza ve buruna su vermek de müşkül olacağından, dudaklarının içi, dişleri, burun delikleri ve göbek çukuru bir bez parçası ile meshedilir. Yüzü, elleriyle beraber kolları yıkanır, başı meshedilir, ayakları yıkanır. Sırasına göre abdest tamamlandıktan sonra üzerine mümkünse ısıtılmış su dökülür. Saçı ve sakalı hatmi ile, o yoksa sabunla yıkanır. Baş ve beden temizlendikten sonra ölü sol tarafına çevrilerek önce sağ tarafı, sonra da öbür tarafa çevrilerek sol tarafı yıkanır. Karnı yavaşça meshedilerek bir şey görülürse yıkanır. Görülse bile abdest ve gusül tekrarlanmaz.

4- Yıkamanın her defasında üçten az olmaması sünnettir. Gerekirse daha fazla olabilir fakat israfa gidilmemelidir.

5- Dağılma derecesinde şişmiş ve dokunulması güç olan ölüye, üzerine su dökmekle yetinilir.

6- Cenaze kapalı bir yerde yıkanmalı ve yıkayıcı ile yardımcısından başka kimse ölüyü görmemelidir.

7- Yıkayıcı, yıkama niyetiyle besmele ile işe başlar, yıkamanın bitiminde de “Ğufraneke ya Rahman” diyerek bitirir.

8- Ölü ile ilgili, duyulması ve bilinmesi hoş olmayan durumlar varsa gizler, kimseye söylemez.

9- Ölüyü, kendisine en yakınlarından birisi veya takva ve emanet ehli birisi parasız olarak yıkamalıdır. Kendisinden başka bir yıkayıcının bulunması durumunda ücret alınabilir ise de mürüvvet olarak almamak daha uygundur.

10- Erkeği erkek, kadını da kadın yıkar. Ancak iddeti devam ettiği için bir kadın kocasını yıkayabilir, kocası karısını yıkayamaz.

11- Yıkayıcının, kadın olsun erkek olsun büyük hades (guslü gerektiren) halinde olması mekruhtur.

12- Su bulunmadığı zaman ölüye teyemmüm verilir. Mahremi bulunmadığı zaman erkekler içinde ölen kadına erkek, kadınlar içinde ölen erkeğe kadın teyemmüm verebilir. Eline bir bez dolayarak ve gözlerini yumarak bunu yapmaya çalışır. Mahremi ise beze de, göz yummaya da gerek yoktur.

13- Büluğa ermemiş erkek çocuğunu kadın, müştehat olmamış (erkek için elverişli hale gelmemiş) kız çocuğunu erkek yıkayabilir.

C- Ölünün kefenlenmesi:

1- Ölü yıkandıktan sonra, kefenin ıslanmaması için kurulanır. Kefen gömleği giydirilir, ondan sonra kefenin geri kalanı yayılarak, başına, sakalına ve secdeye gelen yerlerine hanût ve kâfur gibi kokulu nesneler konur.

2- Kefen üç çeşittir:

a) Sünnet olan kefen: Erkek için gömlek, izar ve lifafeden ibarettir. Gömlek boyun kökünden ayaklara kadar olur. Yeni ve yakası olmaz, etrafı dikilmez. İzar ile Lifâfe baştan ayağa olur. Lifâfe en üste geleceği, baş ve ayak tarafından düğümleneceği için izardan daha uzun tutulur.

Kadın için ise sünnet olan kefen beş kattır. Diğerlerine başörtüsü ile göğüs örtüsü de dâhil edilir.

b) Kifayet kefeni: Erkeğe göre izar ve Lifâfe, kadına göre ise bir de başörtüsü olarak üç kattır.

c) Zaruret kefeni: Erkek ve kadın, ne bulunursa ona sarılır. Zaruret yokken böyle tek kat kefen yapılmamalıdır.

3- Kefenin beyaz pamuk bezinden olması tercih edilir. Yenisi ve yıkanmışı müsavidir.

4- Kefenler içine ölü konulmadan önce, tek sayı ile tütsülenir. Bu sayı beşi geçmemelidir.

5- Kadın kısmının saçları iki örgü yapılarak, gömleği üstünden göğsü üzerine konur. Onun üstüne yüzüyle beraber başörtüsü örtülür.

6- Ölünün teçhizi, Müslümanların umumuna nazaran farz-ı kifayedir.

7- Herkesin kefeni hayattaki elbisesi gibi kendisine ait olup borcundan da önce gelir. Kadının kefeni ve defin zahmeti ise kocasına aittir. Malı olmayanın kefeni, nafakası kime aitse ona aittir. Bu da yoksa masraflar Beyt’ül maldan karşılanır.

8- Müslüman’ın ölüsü, bedeninin çoğu veya baş ile beraber yarısı mevcut ise yıkanır, kefenlenir, namazı kılınır ve defnedilir. Bu kadar yoksa yıkanmaz, kefenlenmez, namazı da kılınmaz. Bir beze sarılarak defnedilir.

D- Cenaze namazı:

Cenaze namazı da farz-ı kifayedir. Bunda cemaat da şart değildir, bir kişi bile olsa kılması gerekir. Büyükler için kılınması daha önemlidir. Bir insan namazı kılınmaksızın defnedilmiş olsa, yıkanmamış bile olsa kabri üzerine cenaze namazı kılınır. Ancak bu da, ölünün çürümüş ve dağılmış olmadığı bir süre takdirine göredir. Yoksa kılınmaz. Definden sonra kabri açmak haram olduğu için ölünün taharet şartı sakıt olmuş olur. Definden önce ise, yıkanmadan kılınan namaz iade edilir. Cenaze namazı içi de diğer namazlar için geçerli olan şartlar geçerli olmakla beraber, şu şartların da bulunması gerekir:

1- Ölünün Müslüman olması gerekir.

2- Yıkanmış olması gerekir.

3- Ölünün tamamı veya başı ile beraber bedeninin çoğu mevcut olması gerekir.

4- Ölü cemaatin önünde olmalıdır.

5- Namazı kılanlar, özürsüz olarak hayvan üzerinde veya oturur vaziyette olmamalıdırlar.

6- Cenaze yere konulmuş olmalıdır. Omuzlarda veya bir binek üzerinde iken namaz kılınmaz. E- Cenaze namazının rükünleri: Tekbirler ve kıyamdır.

F- Cenaze namazının sünnetleri:

1- Ölü erkek olsun, kadın olsun imama onun göğsü hizasında bulunmalıdır.

2- İlk tekbiri takiben “Sübhaneke” okumak.

3- İkinci tekbirden sonra “salâvat” dualarını okumak.

4- Üçüncü tekbirden sonra, hem ölü için, hem kendisi için, hem de Müslümanlar için dua okumak. Burada okunması sünnet olan duayı bilmeyenler, her hangi bir dua okuyabileceği gibi, kıraat niyetiyle değil fakat dua niyetiyle “Fatiha”yı da okuyabilirler. Tekbirler açık söylenir, dualar gizli okunur. İlk tekbirden sonra el kaldırılmaz ve son tekbirden sonra dua edilmez.

G- Ölünün defni:

1- Ölüm tahakkuk ettikten sonra cenazeyi bekletmek mekruhtur. Cuma günü bile ölmüş olsa, Cuma namazını kaçırma gibi bir korku yoksa yine bekletilmemeli, cumadan önce defnedilmelidir.

2- Cenazenin taşınması da diğerleri gibi farz-ı kifayedir. Taşımada sünnet olan, dört kişinin dört tarafından tutarak taşımasıdır. Mazeret olmadıkça onu bir binekle veya sırtlanarak taşımamalıdır. Taşıyıcının dörtten az olması da mekruhtur. Çocuk cenazesini ise, bir kişi ellerine alarak taşır.

3- Uygun olan, herkesin cenazeyi kırkar adım taşımasıdır. Tabutun sol yanından ve baş tarafından başlanılmalı, sonra da sağ baş tarafından başlanılarak tekrar edilmelidir.

4- Cenazeye katılmak gibi, arkasından yürümek de sevabdır. Arkasından yürümek önde yürümeden daha sevablıdır. Hep beraber öne geçilmesi ise mekruhtur.

5- Cenazenin arkasından kadınların yürümesi tahrimen mekruh olduğu gibi, götürülürken sesli olarak zikir veya Kur’an okumak da tahrimen mekruhtur.

6- Cenazeyi gören kişinin, ona refakat etmeyecekse ayağa kalkması mekruhtur. Bu konudaki hüküm neshedilmiş olup cenazeye kıyam mekruhtur.

7- Kabristanda cenaze indirilmeden oturmak mekruh olduğu gibi, indirildikten sonra ayakta durmak da mekruhtur.

8- Cenazenin arkasından “Her nefis ölümü tadıcıdır” nidalar bid’at olduğu gibi, feryat edip bağırmak da mekruhtur.

9- Defnin gündüz yapılması müstehab, fakat gece yapılması mekruh değildir.

Ğ- Kabir:

Dünya hayatına nazaran insanın ikinci durağı kabir olup, kabirlerle ilgili bilinmesi ve yapılması gereken kurallar şunlardır:

1- Kabirler, bir boy derinliğinde ve yarım boy genişliğinde kazılır.

2- Torak dayanıklı ise, kabrin içinde kıble tarafına lahit yapılır. Yani kabir tamamıyla kazıldıktan sonra, kıble tarafı cenaze sığacak kadar oyularak adeta bir ev haline getirilir. Yer gevşek olup bu mümkün değilse, kabrin ortası oyularak şakk yapılır veya cenaze tabutuyla gömülür.

3- Ölü mümkünse kıble tarafından alınır ve onu kabre koyan kimse, “Bismillahi ve alâ millet-i Rasulillahi sallallahü aleyhi vesellem – Allahın adıyla ve Rasulüllah aleyhisselamın dini üzere” diyerek kabre indirir.

4- Kadın cenazesinde kabre inen veya inenler onun mahremlerinden olmalıdır. Kadının kabre inmesi caiz değildir.

5- Ölü, yüzü kıbleye gelecek şekilde sağ tarafına yatırılır. Ters yatırılmış olması durumunda, şayet üzeri toprakla kapatılmamışsa tekrar düzeltilir, sonra örtülür.

6- Kefenin düğümü çözüldükten sonra, orada bulunanlar ölünün baş tarafına üçer avuç toprak atarken “Minhâ haleknâküm – Sizi ondan yarattık”, ikincide, “Ve fihâ nuîdüküm – Ve sizi yine ona iade edeceğiz”, üçüncüde ise, “Ve minhâ nuhricüküm târeten uhrâ – Ve sizi son defa yine ondan çıkaracağız” demek müstehabdır.

7- Bir kabre içinden çıkan toprak atılmalı, daha fazla toprak atılmamalıdır.

8- Toprak atıldıktan sonra üzeri deve hörgücü gibi yapılmalı ki, buna tensim denir.

9- Kabrin yerinin kaybolmaması içi üzerine ağaç dikilir, ufak bir taş dikerek isim yazmakta da beis yoktur. Onları dümdüz yapmak veya kireçlemek doğru değildir. Keza hem gösteriş, hem de israf ifadesi olan görüntüler olmamalıdır.

10- Ölüler, zaruret yoksa mutlaka mezarlığa gömülmeli ve bir kabre birden fazla ölü konulmamalıdır. Bir mezara birden fazla ölü konulması durumunda da aralarını toprakla ayırmak gerekir. Cinsiyetleri aynı olan ölüler bir kabre konulduğu takdirde değişik açılardan üstün olan öne, yani kıble tarafına alınır. Cinsiyetler ayrı ise önce erkek, sonra erkek çocuk, sonrada kadın sırasına göre defnedilir.

11- Ölü tamamen çürüyüp toprak olduktan sonra o kabre başka bir ölü defnedilebilir.

12- Ölüleri öldüğü yerin mezarlığına defnetmek müstehabdır.

13- Ölü defnedildikten sonra başka bir yere nakli caiz değildir. Ancak gömülen yer başkasının mülkü ise ve ölünün naklini isterse o zaman caiz olur.

14- Bir kimsenin kendisi için hazırladığı yere başkasının gömülmesi mekruhtur. Ancak yer geniş ise mekruh olmaz. Daha ölmeden kendine kabir hazırlamak yerine, kendisini kabre hazırlamanın daha yerinde olacağında ise şüphe yoktur.

15- Ölü gömüldükten sonra kabrin tekrar açılması haramdır. Bir zaruretten dolayı olursa caiz olur. Ölü yanlışlıkla ters gömülmüş olsa bile bu açmayı gerektirmez.

H- Telkin:

Defin işi bittikten sonra bir deve boğazlanıp paylaşacak kadar bir süre mezarlıkda oturup Kur’an okumak müstehabtır. Yasin, Tebâreke, on bir İhlâs, Muavvizeteyn, Fatiha, Bakara suresinin baş ve son kısımları okunarak ölünün ruhuna bağışlanarak dua edilir, dinleyenler âmin deyip Fatiha okuduktan sonra dağılırlar. Herkes dağıldıktan sonra salih bir kimse mezarın başında kalarak, ölünün yüzüne dönük bir vaziyette ona ismiyle hitabederek, “Ya filan, ya ibn-i filane, mesela ya Mehmed, ya ibn-i Gülsüm” diye üç kere nida ettikten sonra, “Üzkür mâ künte aleyhi min şehadet-i eşhedü en lâ ilâhe illallah, ve enne Muhammeden Rasulüllah –s.a.v- ve enneke razîte billahi Rabben ve bil-islami dinen ve bi Muhammedin nebiyyen ve bil-Kur’ani imâmen : Hayatında olduğu gibi hatırla ve de ki; Şehadet ederim ki Allahtan başka ilâh yoktur, Muhammed Allahın rasulüdür. Ve yine sen, Rab olarak Allahtan, din olarak islamdan, nebi olarak Muhammed –a.s- den ve imam olarak Kur’andan razı olduğunu söyle” der. Bu telkin meşru olup ne emredilir, ne de yasaklanır.

İ- Taziyet:

1- Bir müslümanın öldüğü işitildiğinde önce yapılması gereken istirca’da bulunmak, yani “innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn” demektir.

2- Türkçemizde başsağlığı dileme dediğimiz taziyet, kadın erkek her Müslüman’a müstehabdır. Taziyetin definden sonra olması daha uygundur. Kabir yanında olması da mekruhtur.

3- Ölünün velisine sünnet olan, definden sonra bir gece geçmeden onun adına tasaddukta bulunmak, bir şey bulamazsa iki rekât namaz kılıp ruhuna bağışlamaktır.

4- Ölü sahiblerinin yemek yapıp ziyafet vermesi mekruhtur. Akraba, komşu ve yakınlara düşen de, hem ölü sahipleri, hem de misafirler için yemek hazırlayıp bu yükü onlardan almalarıdır.

J- Gemide ölen Müslüman:

Gemide ölen bir Müslüman’ın cenazesi, karaya taşınıncaya kadar bozulmasından korkulduğu takdirde, yıkanıp kefenlendikten ve namazı kılındıktan sonra, sağ yanı üzere ve kıbleye karşı denize bırakılır. Denizin dibine inmesi için de ağır bir şey bağlanır. Bir sahile ulaşırsa belki onu bulan Müslümanlar tarafından defnedilir ümidiyle, iki tahta arasına sıkıca bağlanıp denize bırakılması da doğru olur.

K- Kabir ziyareti:

1- Kabir ziyareti ahreti hatırlattığı için mendubtur. Fitne korkusu bulunmadığı takdirde bu kadınlar için de geçerlidir. Kabirlere gelindiğinde, “Esselâmü aleyküm dâre kavmin mü’minin. Ve innâ inşââllhü biküm lâhikûn. Es’elüllahe lî ve leküm’ül âfiyete.” Demek sünnettir

2- Defin ve ziyaret gibi gerçek bir ihtiyaç bulunmadıkça kabirleri çiğnemek günahtır.

3- Kabir ayakta da, oturarak ta ziyaret edilebilir. Müstehab olan oturarak Yasin okumaktır. Ayakta durarak yapılan ziyarette on bir İhlâs okunur.

4- Kabirlerin ağacını kesmek ve yeşilliğini yolmak mekruhtur. Kuruları kesilebilir.