Meþhur Ýslâm kumandanlarýndan:

ÝKRÝME BÝN EBÝ CEHÝL




Ýkrime, o gün Yemen’e kaçmak için gemiye bindi. Yolda fýrtýna çýkýp, gemi batmak üzereyken, “Kurtulursam Muhammed’in ayaklarýna

kapanacaðým” diye niyet etti. Kurtulup, Yemen’e varýnca, Müslüman olmaya karar verdi.

Ona taarruz etmeyin!

Hanýmý ve amcasýnýn kýzý olan Ümmü Hakîm, Mekke’nin fethedildiði gün îman edip, onun için de Peygamberimizden emân (af) almýþtý. Yemen’e giderek ona müjdeyi verdi:

- Ýnsanlarýn en üstünü, en halimi ve en kerimi olan zat tarafýndan sana emân getirdim. Senin için Resûlullahtan emân istedim. Eshâbýna, “Allahü teâlânýn emânýnda olsun, kimse ona taarruz eylemesin!" buyurdu.

Ýkrime, hanýmý ile Mekke’ye dönüp, Resûlullahýn huzûruna geldi. Resûl-ý ekrem, Ýkrime’nin geldiðini görünce, ona doðru gelerek ayakta karþýladý, kucaklaþtýlar. Sonra Peygamber efendimiz oturdular. Emir buyurunca, Ýkrime ve hanýmý da oturdular. Zevcesinin yüzü kapalýydý.

Bundan sonra Ýkrime, Peygamberimize dedi ki:

- Zevcem, benim için sizden emân aldýðýný söyledi. Bu sebeple geldim. Resûl-ý ekrem efendimiz buyurdu ki:

- Zevcen doðru söylemiþ, sen emniyettesin.

Ýkrime bunun üzerine dedi ki:

- Yâ Resûlallah! Önceki yaptýklarýma piþman oldum. Bana Ýslâmiyeti öðretir misiniz?

Resûlullah efendimiz ona Ýslâmi öðrettiler. Ýkrime de, “Allahtan baþka ilâh olmadýðýna, Peygamberimizin de Allahýn kulu ve elçisi olduðuna þehâdet ediyorum” diyerek Müslüman oldu. Peygamber efendimiz de Cenâb-ý Hakka duâ ederek, onun için af ve maðfiret talebinde bulundu.

Hz. Ýkrime, Müslüman olduktan sonra, Resûl-i ekrem ile beraber Medîne’ye gitti. Oraya yerleþti. Hicretin onuncu yýlýnda Resûlullah efendimiz tarafýndan Hevazin’e zekât toplayýcý olarak gönderildi.

Mürtedleri temizledi

Hz. Peygamberin vefâtýnda Hz. Ýkrime, Yemen’in Tebâle þehrinde bulunuyordu. Bu sebeple Resûl-i ekremin vefâtýnda Medîne’de bulunamamýþtý.

Hz. Ebû Bekir devrinde Ýkrime, bir ordu ile Yemâme’de bulunan ve yalancý Peygamberlik dâvâsýna kalkýþan Müseylemetül-Kezzâb üzerine gönderildi. Fakat yardýmcý kuvvetleri beklemeden Müseyleme’ye hücum edince maðlup oldu.

Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir, onu, önce Umman tarafýnda bulunan Huzeyfe’nin yanýna yardýmcý kuvvet olarak gönderdi. Burada vazifesini yaptýktan sonra Mehre’ye yolladý. Mehre halkýnýn Ýslâmiyeti kabûlünden sonra, Hz. Ýkrime ordusu ile birlikte Yemen’e gönderildi. Yemen’deki bütün mürtedleri ortadan kaldýrdý. Daha sonra Medîne’ye geri döndü.

Hz. Ebû Bekir, Yemen’deki mürtedleri temizleyen Hz. Ýkrime’yi, bir ordu ile birlikte Suriye tarafýna gönderdi. Burada Ecnadýn’de Bizanslýlarla savaþtý. Bu savaþta aðýr yaralandý. Sonra Medîne’ye geri döndü. Daha sonra 636 yýlýnda, Yermük savaþýna katýldý.

Hz. Huzeyfe þöyle anlatýyor:

“Yermük muharebesinde idi. Çarpýþmanýn þiddeti geçmiþ, ok ve mýzrak darbeleri ile yaralanan Müslümanlar, düþtükleri sýcak kumlarýn üzerinde can vermeye baþlamýþlardý. Bu arada ben de, güçlükle kendimi toparlayarak, amcamýn oðlunu aramaya baþladým. Son anlarýný yaþayan yaralýlarýn arasýnda biraz dolaþtýktan sonra, nihayet aradýðýmý buldum.

Su istiyor musun?

Bir kan seli içinde yatan amcamýn oðlu, göz iþaretleri ile bile zor konuþabiliyordu. Daha evvel hazýrladýðým su kýrbasýný göstererek dedim ki:

- Su istiyor musun?

Belli ki, istiyordu. Çünkü dudaklarý hararetten âdeta kavrulmuþtu. Göz iþareti ile, "Çabuk, hâlimi görmüyor musun?" der gibi bana bakýyordu. Ben kýrbanýn aðzýný açtým, suyu kendisine doðru uzatýrken, biraz ötede yaralýlarýn arasýnda Hz. Ýkrime’nin sesi duyuldu:

- Su! Su! Ne olur, bir tek damla olsun, su!

Amcamýn oðlu Hâris, bu feryâdý duyar duymaz, göz ve kaþ iþaretleriyle suyu hemen Hz. Ýkrime’ye götürmemi istedi.

Kýzgýn kumlarýn üzerinde yatan þehitlerin aralarýndan koþa koþa, Hz. Ýkrime’ye yetiþtim ve hemen kýrbamý kendisine uzattým. Ýkrime hazretleri elini kýrbaya uzatýrken, Hz. Iyas’ýn iniltisi duyuldu:

- Ne olur bir damla su verin! Allah rýzâsý için bir damla su!

Bu feryâdý duyan Hz. Ýkrime, elini hemen geri çekerek suyu Iyas’a götürmemi iþaret etti. Suyu o da içmedi.

Hepsi þehit oldular

Ben kýrbayý alarak þehitlerin arasýndan dolaþa dolaþa, Hz. Iyas’a yetiþtiðim zaman, son nefesini Kelime-i Þehâdet getirerek tamamladý. Derhal geri döndüm, koþa koþa Hz. Ýkrime’nin yanýna geldim. Kýrbayý uzatýrken bir de ne göreyim? Onun da þehit olduðunu müþâhede ettim.

Bâri dedim, amcamýn oðlu Hz. Hâris’e yetiþtireyim. Koþa koþa ona geldim, ne çâre ki, o da ateþ gibi kumlarýn üzerinde kavrula kavrula rûhunu teslim eylemiþti.

Hayatýmda birçok hâdise ile karþýlaþtým. Fakat hiçbiri beni bu kadar duygulandýrmadý. Aralarýnda akrabalýk gibi bir bað bulunmadýðý hâlde, bunlarýn birbirine karþý bu derece fedakâr ve þefkatli hâlleri gýpta ile baktýðým en büyük îman kuvveti tezâhürü olarak hâfýzama âdeta nakþoldu!” Hz. Ýkrime þehit olduðunda, üzerinde 70’den fazla kýlýç ve mýzrak yarasý vardý.

Hz. Ýkrime, Ýslâmiyetle þereflenince, çok samimi bir Müslüman olmuþtur. Bu ihlâsinin niþânesi olarak, savaþtan savaþa at sýrtýnda yýldýrým gibi koþmuþtur. Cesâretli ve çok iyi bir kumandandý. Müslümanlýða gönülden baðlanmýþtý. Kur’an-ý kerimi eline alýnca, önce alnýna koyar, sonra aðlamaya baþlardý.