Show TV'nin 25 Ekim 2009 tarihli ana haber bülteninde; "Domuz Gribi'nden İlk Ölüm Vakası" olarak kanal kanal "reklamı" yapılan vatandaşımızın acılı eşi mealen şöyle konuştu :
"Bize eşimle ilgili bu konuda bir şey söylenmedi. Eşim ; öldüğü ana dek hep üç yataklı bir yerde, başka hastalarla beraber yattı. Biz de hep yanındaydık, bize de maske felan verilmedi. Domuz gribi idiyse niye ayrı odaya alınmadı"
Bunlar eşinin domuz gribinden öldüğünden kuşku duyan bir kadının sözleri. Vatandaşlar da, son günlerde "domuz gribi" furyası üzerinden koparılan yaygaradan şüphelenmiş olacaklar ki; medyada yeralan anketler halkın %85'inin "domuz gribi" aşısına güvenmediği ve yaptırmayı düşünmediği yönünde.
Türkiye'de de; dünya ile birlikte yaşanan/yaşatılan domuz gribi paniği ilaç üreten bir kaç küresel firmaya üç yönlü yarıyor.
"Domuz gribi" aşısını üreten firmalar aynı zamanda , ABD gibi fabrika mantığı ile işletilen büyük domuz çiftliklerinin bulunduğu ülkelerde, domuzların tutuldukları sağlıksız şartlarda hastalık kapmamaları için bolca verilen antibiyotiklerin üreticileri. Hem antibiyotiği , hem de aşıyı üreten Baxter ve Novavax gibi firmalar aynı zamanda "domuz gribi" üzerinden yaratılan kamuoyu sayesinde yükselen hisse senetleri sayesinde de kazançlı çıkıyorlar.
27 Nisan'da Novavax'ın hisseleri 2.55 dolardan satıyordu. Ağustos itibarı ile bu rakam 5.21 dolara çıktı. Şirketin hisseleri şu sıralar 4.04 civarında işlem görüyor. Bir kaç ay içinde ikiye katlanan hisse senetleri sözkonusu.
Türkiye bir kalemde 1 milyon 800 bin doz aşıyı satın alarak, panik havasının her türlü aşırılığı örtbas ettiği bir ortamda, bu tarz yeni üretim/teknolojilerin en önemli maliyet kalemi olan "ilk üretim maliyeti"ni karşılar bir pozisyona kendisini sokmuş durumda. İktidara oturduğu günden beri küresel sermayeyi mutlu eden yüzlerce karara imza atan AKP hükümeti; bizzat Sağlık Bakanı aracılığı ile halk üzerinde yaratılmaya çalışılan panik ortamına malzeme sağlıyor.
Her gün "Domuz Gribi Paniği" gibi başlıklarla haber yapan medyayı da bu resme eklediğinizde; Türkiye , bir kez daha "barış teknolojilerinin" laboratuvar ülkesi haline dönüştürülmüş durumda.
Açık İstihbarat; yıllardır, dünyanın belli ülkelerinin savaş ve barış teknolojileri adına "laboratuvar" olarak seçildiğini ve Irak, Afganistan gibi coğrafyaların her türlü savaş teknolojisinin test edildiği coğrafyalar olarak kullanılırken; Türkiye'nin de barış teknolojilerinin (gözetleme teknolojileri, toplumsal mühendislik teknolojiler, kitle kontrol teknolojileri , gıda teknolojileri, sağlık teknolojileri, v.s.) laboratuvarı olarak konuşlandırıldığının altını çiziyor. "Domuz Gribi" operasyonu , Türkiye'nin bir kez daha birileri tarafından laboratuvar olarak görüldüğünün bütün emarelerini taşıyor.
Bu sağlıksız sağlık tartışması ortamında, sağlıklı ve dengeli bilgi akışı sağlanamadığı için de, "komplo teorileri" ve çeşitli iddialar ortalığa yayılmış durumda. Güvenilir kaynaklardan bizzat tarafımıza ulaşmış bir kaç iddiayı Sağlık Bakanlığının dikkatine sunuyoruz:
1) İllerdeki ilgili makamlara şifahi emirler vererek, hastanelerdeki normal grip vakalarının belirli oranlarda "domuz gribi" vakası olarak tanımlanarak, kayda geçirilmesi yönünde talimat verdiniz mi?
2) Bu şifahi emirlerinizi haber yapan bazı sağlık muhabirlerinin haberlerine müdahale edilerek, gazetelerde yayınlanması engellendi mi?
3) Bazı eczanelere normal grip aşısı için başvuran vatandaşlara, "normal grip aşısı verilmemesi, başvuranların domuz gribi aşısına yönlendirilmesi yönünde talimat var. O yüzden satamıyoruz" mealinde açıklamalar yapılıyor. Bu bir kaç eczanenin işgüzarlığımı , yoksa Bakanlığınızın bu yönde de şifahi bir yönlendirmesi mevcut mu?
Sağlık Bakanı'nın dünyada hiç bir ülkede görülmeyecek bir şekilde, "ülkede yaşayan 100 kişiden 33'ünün domuz gribi olabileceği" yolunda demeç verdiği;
medyanın, kendi paniğini yaratıp, sonrada bunu haberleştirdiği bir ülkede bu tarz iddiaların bir an önce cevaplanarak; virüs paniğinin virüsten daha hızlı yayılmasının önüne geçilmesi gerekir.
Aksi takdirde Oktar Babuna vakası ile başlatılan Türkiye'yi laboratuarlaştırma sürecinde küresel güçler yeni bir cephe kazanacaktır.
Açık İstihbarat
Yer imleri