Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 3/10 İlkİlk 12345678910 SonSon
98 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: ATATÜRK'e Dair

  1. #21

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart tarihlerle Atatürk'ün hayatı

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    1881:
    Selanik'te doğdu.

    1893:
    Askeri Rüştiye'ye girdi ve Kemal adını aldı.

    1895:
    Selanik Askeri Rüştiyesi'ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi'ne girdi.

    13 Mart 1899 :
    İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.

    1902:
    Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çıkardı.

    11 Ocak 1905 :
    Harp Akademisi'ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayı'nda staj yapmak için atandı.

    Ekim 1906 :
    Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Şam'da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu

    23 Temmuz 1908 :
    Meşrutiyet'in ilan edilmesi için çalışmaları.

    31 Mart 1909 :
    31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.

    13 Eylül 1911 :
    Mustafa Kemal, İstanbul'a Genelkurmay'a naklen atandı.

    1911 Kasım 27:
    Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.

    9 Ocak 1912 :
    Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta Tobruk saldırısını yönetti.

    27 Ekim1913:
    Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği'ne atandı.

    1 Mart 1914 :
    Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.

    2 Şubat 1915 :
    Mustafa Kemal, Tekirdağı'nda 19. Tümeni kurdu.

    25 Şubat 1915 :
    Mustafa Kemal'in Maydos'a gidişi.

    25 Nisan 1915:
    Mustafa Kemal, Arıburnu'nda İtilaf Devletleri'ne karşı koydu.

    1 Haziran 1915 :
    Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.

    9 Ağustos 1915 :
    Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandı.

    10 Ağustos 1915 :
    Mustafa Kemal, Anafartalar'dan düşmanı geri attı.

    1 Nisan 1916 :
    Mustafa Kemal'in Tuğgeneralliğe yükselişi.

    6 Ağustos 1916 :
    Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş'u düşman elinden kurtardı.

    20 Eylül 1917 :
    Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı.

    Ekim 1917 :
    Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.

    26 Ekim 1918 :
    Mustafa Kemal, Halep'in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.

    31 Ekim 1918 :
    Mustafa Kemal'in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'na atanması.

    13 Kasım 1918:
    Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı'nın kaldırılması ve Mustafa Kemal'in İstanbul'a dönüşü.

    30 Nisan 1919:
    Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettişliği'ne atanması.

    1919 Mayıs 16:
    Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul'dan ayrıldı.

    19 Mayıs 1919 :
    Mustafa Kemal, Samsun'a çıktı.

    15 Haziran 1919:
    Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.

    21 Haziran 1919 :
    Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çağırdı.

    8 / 9 Temmuz 1919 :
    Mustafa Kemal, askerlikten çekildi.

    23 Temmuz 1919 :
    Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Erzurum Kongresi'nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması.

    4 Eylül 1919 :
    Mustafa Kemal'in başkanlığı altında Sivas Kongresi'nin toplanması.

    11 Eylül 1919 :
    Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı'na saçildi.

    22 Ekim 1919 :
    Amasya Protokolü'nün imzalanması.

    7 Kasım 1919 :
    Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.

    27 Aralık 1919 :
    Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.

    20 Mart 1920 :
    İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal'in protestosu, Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.

    19 Mart 1920 :
    Mustafa Kemal tarafından Ankara'da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.

    23 Nisan 1920 :
    Mustafa Kemal, Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.

    24 Nisan1920 :
    Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.

    5 Mayıs 1920:
    Mustafa Kemal'in başkanlığında ilk Hükümet'in toplantısı.

    11 Mayıs 1920 :
    Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.

    24 Mayıs 1920:
    Mustafa Kemal'in cezası Padişah tarafından onaylandı.

    9 / 10 Ocak 1920 :
    Birinci İnönü Savaşı.

    20 Ocak 1921:
    İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü.

    30 Mart / 1 Nisan 1921 :
    İkinci İnönü Savaşı.

    10 Mayıs 1921 :
    Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulması ve Mustafa Kemal'in Grup Başkanlığı'na seçilmesi.

    5 Ağustos 1921 :
    Mustafa Kemal'e Başkumandanlık görevinin verilmesi.

    22 Ağustus 1921 :
    Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı'nın başlaması.

    13 Eylül 1921 :
    Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılması.

    19 Eylül 1921 :
    Mustafa Kemal'e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanını alması.

    26 Ağustos 1922 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.

    30 Ağustos 1922 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı'nı kazanması.

    1 Eylül 1922:
    Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, İleri !" emrini vermesi.

    9 Eylül 1922 :
    Türk Ordusu'nun İzmir'e girmesi.

    10 Eylül 1922:
    Gazi Mustafa Kemal'in İzmir'e gelişi.

    11 Ekim 1922 :
    Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması.

    1 Kasım 1922 :
    Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.

    29 Ocak 1923 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanım'la evlenmesi.

    24 Temmuz 1923 :
    Lozan Antlaşması'nın imzalanması.

    9 Ağustos 1923 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Halk Fırkası'nı kurması.

    11 Ağustos 1923 :
    Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na seçilmesi.

    29 Ekim 1923 :
    Cumhuriyet'in ilan edilmesi.

    29 Ekim1923 :
    Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaşkanı olması.

    1 Mart1924:
    Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.

    3 Mart 1924 :
    Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanlığıyla), Erkanıharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi.

    20 Nisan 1924:
    Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi.

    17 Şubat 1925 :
    Aşarın kaldırılması.

    24 Ağustos 1925 :
    Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da şapka giymesi.

    25 Kasım 1925 :
    Şapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.

    30 Kasım 1925 :
    Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.

    26 Aralık 1925 :
    Uluslararası takvim ve saatin kabulü.

    17 Şubat 1926 :
    Türk Medeni Kanunu'nun kabulü.

    1 Temmuz 1927:
    Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul'a gitmesi.

    15 / 20 Ekim 1927 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı'nda tarihi Büyük Nutku'nu söylemesi.

    1 Kasım1927 :
    Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.

    9 Ağustos 1928 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.

    3 Kasım 1928 :
    Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi.

    15 Nisan 1931 :
    Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu'nun kurulması.

    4 Mayıs 1931 :
    Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.

    12 Temmuz 1932 :
    Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu'nun kurulması.

    29 Ekim 1933 :
    Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.

    24 Kasım 1934 :
    Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.

    1 Mart 1935:
    Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi.

    1 Mayıs 1937:
    Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi'ne bağışlaması.

    31 Mart 1938 :
    Atatürk'ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'nin ilk resmi duyurusu.

    15 Eylül 1938 :
    Atatürk'ün vasiyetnamesini yazması.

    16 Ekim 1938 :
    Atatürk'ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.

    10 Kasım 1938:
    Atatürk'ün ölümü. (Perşembe, saat: 09.05)

    21 Kasım 1938 :
    Atatürk'ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulması.

    10 Kasım 1953 :
    Atatürk'ün cenazesinin Anıt-Kabir'e nakledilmesi.

  2. #22

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Atatürk'ün Uluşmak Istediği Hedef Ilkeleri

    Atatürk'ün Uluşmak Istediği Hedef Ilkeleri

    Ulusal Egemenlik

    "Ulusal egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur. Ulusların tutsaklığı üzerine kurulmuş olan kurumlar her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar." ( 1924 )

    Ulusal egemenlik; dışa karşı özgür ve bağımsız yaşamayı, içeride ise ulusun kendi kendini yönetme esasına dayanır.

    Prof. Dr. Hamza Eroğlu, ulus ve egemenlik kavramlarını; "Ulus, kendisini oluşturan kişilerin toplamından farklı ve ayrı olarak onların bir sentezinden ortaya çıkmış bağımsız bir kişiliktir. Egemenlik ise ulus denilen varlığın, toplumun genel iradesidir. Bu irade üstün iktidar ve güç olarak ulusa aittir. Egemenlik, ilâhi iradeye dayanmaktadır. Ulus iradesi ise, bireysel iradelerin biraraya gelmesinden, kaynaşmasından, sentezinden oluşmuştur. Bu itibarla ulusal egmenlik, ulusun bölünmez iradesidir." diye tanımlamaktadır.

    Türk Ulusu, kendisini oluşturan bireylerden ayrı bir manevi kişiliğe sahiptir. Türk Ulusu denilen bu manevi kişilik ve onun "ulus" sözcüğü ile ifade olunan kendisine has bir iradesi vardır. Ve bu ulusal iradedir ki, ifadesini ulusal egemenlik prensibinde bulmaktadır.

    Türk Ulusu'nun yüce kişiliğine yaraşan ve onun özgür yaşama isteğini en güzel şekilde ifade eden bu düşünceyi Atatürk, "Hakimiyet bilakaydışart (kayıtsız şartsız) milletindir." demiştir. Bunun anlamı şudur:

    Egemenlik denilen kuvvetin hiçbir bağımlılık, hiçbir taksim, hiçbir eleştiri, hiçbir sınıf kabul etmeyecek şekilde ulusa ait oluşudur.

    Atatürk'e göre; "Toplumda en yüksek özgürlüğün, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve gerçek manasıyla ulusal egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan ötürü özgürlüğün de, eşitliğin de dayanak noktası ulusal egemenliktir."



    Ulusal Bağımsızlık


    "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben, ulusumun ve atalarımın en değerli miraslarından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım."

    Atatürk ulusçuluğunun temelinde yatan bir kavram, "tam bağımsızlık" düşüncesidir. Türkiye'de bağımsızlığa dayanmayan ulusçuluktan söz etmek elbette yetersizdir. Bu konuda Atatürk: "Tam bağımsızlık denildiği zaman doğal olarak siyasi, mali, ekonomik, adli, askeri, kültürel ve diğer hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksun kalmak, ulus ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksun kalması demektir."

    Ulusal Birlik ve Beraberlik



    "Türk Ulusu, ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir."

    Ulusal Birlik ve Beraberlik, Türk Ulusu'nu oluşturan insanların birbirlerini seven, birbirlerine inanan ve güvenen yurttaşlar olarak yurdun ve ulusun yükselmesi amacı etrafında toplanması demektir. Kurtuluş Savaşımız ulusal birlik gücümüzün tılsımından kuvvet bularak başlamış, gelişmiş ve kesin zafere ulaşılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarından itibaren Atatürk'ün üzerinde durduğu konulardan en önemlisi "Ulusal Birlik" ilkesidir.

    "Biz esasen ulusal varlığın temelini, Ulusal Şuurda ve Ulusal Birlik'te görmekteyiz." ( 1936 )

    Yurtta Barış - Dünyada Barış "

    Eğer sürekli barış isteniyorsa insan toplumlarının durumlarını iyileştirecek uluslararası önlemler alınmalıdır. İnsan toplumlarının mutluluğu, açlık ve tazyikin yerine geçmelidir. Dünya yurttaşları haset, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir." ( 1937 )

    Atatürk 20 Nisan 1931 günü, seçimler dolayısıyla Türk Ulusu'na bir bildiri yayınlamıştı. Dünyanın da yakından izlediği bu bildiri, kendisinin 1931 yılına kadarki düşüncelerini, işlem ve eylemlerin ileriye dönük yüzünü açıkladığı kadar, dünya ulusları için de yol gösterici bir nitelik taşıması bakımından tarihi bir belgedir. Bu bildiride ifadesini bulan "Yurtta Barış, Dünyada Barış için çalışıyoruz" tümcesi, sadece o yıl için söylenmiş bir söz değildi.

    Musatafa Kemal mavi gözlerini Ege'nin ötesine çevirerek: "Yunanistan'la nasıl dost olacağımızı düşünüyorum. Savaş bitti. İki yakın komşu düşmanca yaşayamayız. Dostluk ilişkilerini başlatmak için nereden başlamalı diye düşünüyorum." demiştir. ( İşte sevgili dostlar, bugün bile hâlâ düşman olduğumuz Yunanistan ile büyük acılar yaşadığımız Ağustos depremini vasıtasıyla bir birliktelik kurduk. Atatürk bunu 1923 yılında görmüş ve Yunanistan ile dost olmamızın gerekliliğini o zamanlarda görmüştür.)

    Çağdaş Uygarlık Düzeyine Ulaşmak

    "Uygarlık öyle kuvvetli bir ışıktır ki, O'na aldırış etmeyenleri yakar ve yok eder."

    Atatürk için asıl amaç "Çağdaş Uygarlıktır." Uygarlık kavramı, Atatürk'ün bütün fikir ve eylemlerinin hareket noktası olmuştur.

    "Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti'ni, halkını tamamen modern ve bütün anlam ve şekilleriyle uygar bir sosyal toplum haline ulaştırmaktır."

    Müspet Bilimin Rehberliği

    "Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni izlemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar."Üstün zekâ ve dehasıyla kurduğu Cumhuriyetimizin en kısa zamanda çağdaş uygarlık düzeyine yükseltmesinin, bilimin öncü ve yol göstericiliğiyle mümkün olabileceğini göstererek "Hayatta en hakiki mürşiti, ilim" kabul eden bir yöntemle, bilime büyük değer vermemizi ve ondan gereği gibi yararlanmamızı istemiştir.

  3. #23
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart AtatÜrk İÇİn Ne Dedİler:

    ATATÜRK İçin Ne Dediler.



    AMERİKA

    Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi
    başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern
    dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak
    kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.
    Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye' nin
    doğması, yeni Türkiye' nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli
    bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk' ün Türk
    halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye' de giriştiği derin ve
    geniş inkilaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini
    daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.

    John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963)


    Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun
    gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.

    Franklin D. ROOSEVELT (A.B.D. Başkanı, 10 Kasim 1963)


    Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi.
    Kendisi, Türkiye' nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında
    hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir
    milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine
    güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.

    General Mc ARTHUR


    Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine
    onun fikrince bütün Avrupa' nın en kıymetli ve en ziyade
    dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana
    Avrupa' nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı
    Mustafa Kemal olduğunu söyledi.

    Franklin D. ROOSEVELT A.B.D. Başkanı, 1928


    Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli, çekici adamlarından biri
    geçti.

    Chicago Tribune


    Savaş sonrası döneminin en yetenekli liderlerinden biri.

    New York Times


    İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O,
    tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.

    Gladys Baker(Gazeteci)


    ALMANYA

    O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil,
    gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir
    kahramandı.

    Prof. Walter L. WRIHT Jr.


    Atatürk Türkiye' yi tek düşman kalmaksızın bırakmıştır. Bu
    zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.

    Alman Volkischer Beobachter Gazetesi


    Almanya, ATATÜRK' ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda,
    tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol
    olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.

    Berlin, Alman Ajansı


    Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve
    insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak
    isteyenler Atatürk' ün iman verici ve yön göstericiliğinden
    örnek ve kuvvet alsınlar.

    Profesör Herbert MELZIG(Tarihçi)


    Kendisinin tarihi büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye' ye
    bakılarak bu günden ölçülebilir.
    Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle
    birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu
    dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir
    ruh aşılamıştır.

    Illustrierte Dergisi


    O, kendi milleti ve beşeriyet alemi için beslediği muhabbetle,
    bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı
    bir sahne seyrettirmektedir.

    Herbert MELZIG


    FRANSA

    İnsanlığın bütün belirtileri Onda kendini hemen gösteriyor.

    Noelle Gazetesi


    Eski Osmanlı İmparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken,
    milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı
    başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya
    koymuştur. Atatürk' ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir
    örnek olmuştur.

    Maurice BAUMANT(Profesör)


    Çok büyük bir adamdı...bir siyasi dahiydi.

    Excelsior Gazetesi


    Dünyanın, çağdaş, en büyük kişilerinden biri.

    Le Jour-Echo de Paris


    Atatürk' ün yurt kurtarıcı olduğunu, milletlerin en vefalısı
    olan Türkler asla unutmayacaklardır.

    Noell Roger Gazetesi


    Karşımdaki bu büyük adamda, keşfettiğim bu büyük meçhulde
    maharet ve karakter o kadar iyi işlenmişti ki, sözlerinde
    hiçbir şüphe aranamazdı.

    Claude Farrer (Yazar)


    Bu günün Türkleri, yüzyıllar önce Avrupa' yı titreten canlı
    millet durumuna erişmiştir. Ve bu aksam O büyük ulunun başında
    bekleyen Türkiye, güçlü ve dipdiri Türkiye' dir.

    Pierre Dominique(Gazeteci)


    Asırları asan adam !..

    Fransa, Paris Basını

    Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların
    tarihinde izlerini bırakacaktır.

    Albert LEBRUN

    Fransız Cumhurbaşkanı


    Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette, bu adam,
    bütün rütbeleri, kazanmıştır. O memlekete, bulabilecek en
    şerefli isim Ona verilmiştir.

    Mercel Sauvage(Gazeteci)


    Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir.
    Atatürk yüz yıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı.

    Gerrad Tongas(Yazar)


    Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık
    evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet
    adamları; O' nun 1930'da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri
    dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş
    felaketinin içine sürüklemişlerdir.

    SANERWIN Gazetesi


    Atatürk, bir milleti, birkaç yılda asrileştirmek mucizesini
    göstermiştir.

    Paris-Le Temps


    Yeni Türk Devleti ile Ankara Antlaşması' nın imzalanması
    nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla,
    Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının
    Mecliste verdiği cevap:
    Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman
    Mustafa Kemal ve O' nun tüm askerleri burada olsalardı teker
    teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir
    antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum. (1921)

    Fransız Başbakanı BRIAND


    Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan
    olan "Türklerin babası" Yeni Türkiye' yi yarattı, sultanları
    kovdu, kadınlara hürriyet verdi fesi kaldırdı, ülkesinde
    radikal bir inkilap yaptı.

    Paris-Soir' den


    Denilebilir ki onsuz, İslam alemi yolunu bulabilmek için elli
    yıl daha bekleyecekti.

    Berthe Georges-Gaulis


    O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark
    edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, Ona çok
    uzaklardan bakmak gerekir.

    Claude FARRER / Fransız Edibi


    Türkiye tarihi, bugün her zamandan çok Batı ve Avrupa
    tarihinden ayrılmaz bir haldedir. Ve Atatürk' ün bu yöndeki
    gayretleri sonuçsuz kalmamıştır.
    Memleketlerimiz arasındaki yüzyılları aşan dostluk, bu
    gelişmenin temel öğelerinden biridir.

    Charles De GAULLE


    Kemal Atatürk' ün karakterinin bir cephesini göstermek
    itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini
    anlatıyordu.
    Birdenbire durdu: Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat
    bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında
    ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.
    Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle
    bir Şef' in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?

    George BENNES

    Vu Gazetesi-1938


    Devrin yüksek şahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda
    Türkiye' nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden öleceğini ilan
    etmişlerdi. Halbuki ölmeden değişti. Hem de kökünden ve baştan
    aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son
    döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi
    memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu değiştirmişti.
    Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduğu kadar.

    Raymond CARTIER

    Le Nouvelliste Gazetesi


    İNGİLTERE

    Savaş sonrasının en ileri gelen devlet adamlarından biri.
    Kendi başına bir klas oluşturuyordu ve hemen her açıdan tekti.

    The Fortnightly, Londra


    Avrupa, savaştan sonra belirmiş az sayıdaki yapıcı devlet
    adamlarından birini kaybetti.

    Spectator


    Çağımızda hiçbir isim Atatürk' ün adı kadar büyük saygı
    yaratmamıştır.

    Observer


    İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir
    dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.

    Sunday Times


    O, benzeri olmayan bir devlet adamı idi. Diktatörlerin tahammül
    edemediği serbest bir nizamla, başaramadığı ve
    başaramayacağı işler yapmıştır. Tarihte böyle adamlar
    devirlerine kendi adlarını vermişlerdir.

    Word Price


    O, Türkiye' nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan
    özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları,
    Türkiye' nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun
    tarihini değiştirdi.

    Times Gazetesi


    Savaş Türkiye' yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini
    yeniden dirilten Atatürk' ün ölümü, yalnız yurdu için değil,
    Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O' nun ardından
    döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern
    Türkiye'nin Ata' sına değer bir görünümden başka bir şey
    değildir.(1938)

    Winston CHURCHILL İngiltere Başbakanı


    Atatürk, Türk Milleti'nin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanan
    bir baştı.

    Daily Telegraph


    Cumhuriyet Türkiye' sinin Devlet Başkanı Kemal Atatürk, diğer
    önderlerde görmeye alışmadığımız şu değerli nitelikleri
    kişiliğinde toplamış bulunuyor: alçak gönüllülük, yeterlik ve
    başarı.

    The Truth Dergisi


    O genç ve dahi Türk Şefi'nin o esnada Çanakkale de bulunması,
    müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden biridir.

    Alan Moorehead (Yazar)


    Atatürk, eskimiş bilimlerle boş yere kafasını yormamış
    olduğundan daha taze ve cesur düşünen bir önderdir.
    Kendisi için, bugünkü Avrupa' nın en güçlü Devlet Adamıdır
    diyebileceğimiz Atatürk, hiç şüphesiz devlet adamlarının en
    cesur ve orijinalidir.

    Herbert Sideabotham (Yazar)


    Herhangi bir olayı derinliğiyle kavramak, çıkar yolu görüp
    birdenbire harekete geçmek iktidarı, O' nun eşsiz otoritesinin
    başlıca kaynaklarından biridir.(1923)

    Grace Ellison (Gazeteci)


    AFGANİSTAN

    O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri
    için de en büyük önderdi.

    Emanullah HAN

    Afgan Kralı


    ARNAVUTLUK

    Bu Türk Milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye' nin yaratıcısı
    olan eşsiz şefini kaybetmiştir.

    Stipsi Gazetesi


    AVUSTURYA

    Büyük düşüncelerin adamı, bir devlet mimarıydı.

    Neue Freie Presse, Viyana


    Atatürk öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini
    bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.

    Avusturyalı Heykelci KRIPPEL


    BELÇİKA

    Atatürk, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır.

    Kopenhag-Nasyonal Tidende


    Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek
    devlet adamı Atatürk' tür.

    Libre Belgique gazetesi


    BULGARİSTAN

    Hiçbir memleket, yeni Türkiye' nin Ata' sı tarafından başarılan
    kadar güçlü, hızlı ve kökten bir yenilik hamlesine
    erişmemiştir.

    Bulgar Dness Gazetesi


    ÇİN

    Mustafa Kemal yeni Türkiye' nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir
    toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz
    kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi
    kendine inandırmıştır.

    Ma Shao-Cheng (Yazar)


    DANİMARKA

    Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi, O,
    yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı.

    National Tidence Gazetesi


    FİNLANDİYA

    Atatürk, olağanüstü nitelikte bir devlet adamı, savaş sonrası
    dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi.

    Hufvud Stadbladet Gazetesi


    HİNDİSTAN

    Dünyanın yetiştirdiği en büyük insanlardan biri.

    Star of India


    Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna
    savaşan bütün milletlerin önderiydi. O' nun direktifleri
    altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan
    yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.

    Bayan Sucheta KRIPALANI Hint Parlamento Heyeti Başkanı


    İRAN

    Atatürk gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli
    bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca
    milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.

    Tahran Gazetesi


    Atatürk yalnız kahraman milletinin büyük bir Şef'i olmakla
    kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı
    olmuştur.

    Iran Gazetesi


    İSRAİL

    Dünya, çağımızın en dikkati çekici adamlarından birini
    kaybetti.

    Palestine Post


    Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından
    önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete
    nasip olmayan cesur ve büyük bir inkilapcı olmuştur.

    Ben Gurion İsrail Başbakanı (1963)


    İSVEÇ

    O olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O' nun sayesinde Türkler,
    O' nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek
    yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir.

    Nya Dagligt Gazetesi


    İSVİÇRE

    Türkiye' yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam' ını başımı en
    derin hürmetle eğerek selamlarım.

    Profesör MORRF


    Yalnız bir asker değil, aynı zamanda yüzyılımızın bir daha
    göremeyeceği bir dahi idi.

    Profesör SEKRETAN


    İTALYA

    Hayatının sonuna kadar milleti' nin mutlak güveni ile kurduğu
    devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi
    görülmemiş bir karakter örneğidir.

    C.C.SFORZA


    Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz sezişi ile
    hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda
    memleketine yalnız askeri değil, aynı zamanda tam ve doyurucu bir
    siyasi zafer kazandırdı.

    F.Perrone Di San Martino (Yazar)


    Atatürk'ün ölümü ile Yakın Doğu' nun gelişmesine birinci
    derecede etken olan son derece kuvvetli bir şahsiyet
    kaybolmuştur.

    Tribuna Gazetesi


    JAPONYA

    Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet
    adamı olarak daha büyük.

    Japon Times


    Yüzyıldan beri Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider.

    The Japon Chronicle


    LÜBNAN

    Büyük adamlar, kuşaklarının başındadır. Türk Milleti'nin
    başındaki büyük ve dahi Atatürk, politika ve savaş alanlarında
    yılmayan büyük ve yurtsever bir insandı.

    KERAMA

    Lübnan Başbakanı, (10 Kasim 1963)


    Kelimenin tam anlamıyle bir yapıcı ve yaratıcı olan Atatürk,
    dünya haritasında memleketine yepyeni bir sınır çizmiştir.

    Loryan Gazetesi (1938)


    Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. O,
    bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir.

    Ennehar Gazetesi (1938)


    Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin
    gidişini değiştirmiştir.

    An Nahar


    MACARİSTAN

    Yüzyılımızda, "olmayacak hiçbir şey yoktur" şeklindeki tarihi
    gerçeği ıspatlayan ilk adam olmuştur.

    Esti Ujsag.Macar.


    Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile
    yoksul düşmüştür.

    Pester lioyd Gazetesi


    Türkiye'yi bir arı kovanına ve bütün Türkleri de bal aramağa
    çıkmış çalışkan arı' lara benzetiyorum. Nasıl arı' lar beylerinin
    etrafında toplanıp çalışırlarsa bütün Türk Milleti bu gün
    büyük dahi Mustafa Kemal etrafında toplanmışlardır.

    Prof. M. Zaajti Franes


    MISIR

    Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri.

    Egyptian Gazete


    NORVEÇ

    Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri
    olarak kalacaktır.

    Le Morgen Bladet Gazetesi


    PAKİSTAN

    Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri
    değildir. Biz Pakistan'da, Onu geçmiş bütün çağların en
    büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha,
    doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever.

    Eyüp Han, Pakistan Cumhurbaşkanı


    Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O' nun bakışı ile
    cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.

    İkbal (Şair)


    POLANYA

    O' nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete
    geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur.

    Gazeta Polska


    ROMANYA

    Atatürk, tarihte teşkilatcı bir dahi, bir milletin harikalar
    yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak
    kalacaktır.

    Independance Romaine Gazetesi (12 Kasım 1938)


    Bir milleti, uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran,
    kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk, en
    birincisidir.

    Timpul Gazetesi (12 Kasım 1938)


    RUSYA

    Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi
    herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milleti'nin milli
    bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni
    milli yapısını yaratmıştır.

    Sovyet Başbakanı Kalinin


    SURİYE

    Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak devlet
    gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden
    bir taht istemedi. O, kelimesinin bütün anlamıyla bir insan,
    eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi...

    Elifba Gazetesi


    Atatürk'ün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir.
    Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkilaplar, birkaç
    yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.

    El Tekaddum Gazetesi


    YUGOSLAVYA

    Atatürk'ün dehası, tarihte Türk Milleti'nin taşıdığı ruhun
    faziletine en yüksek örneklerinden birini teşkil edecektir.

    Branko Aczemovic (Elçi)


    Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamının ismini
    hak edecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin
    zekası ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne
    getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur.

    Politika Gazetesi


    YUNANİSTAN

    Türkiye, dost ve düşmanlarının hayran olduğu bir deha adama,
    malik bulunmak bahtiyarlığına erişmiştir.

  4. #24
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Evet bunları söyleyenlerin hepsi yabancı.. ve tarih bizi kıskanmaktadır...
    Ama ne yazık ki , bizde hala bazı şeyleri idrak edemeyenler, etmeyenler ve etmek istemeyenler mevcuttur.

  5. #25
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Atatür'ün hayatıyla ilgili bilgierin çoğu burada..
    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

  6. #26

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Atatürk Hakkında...

    ATATÜRK'ÜN HAYATI

    SOYU, AİLESİ VE KARDEŞLERİ

    Mustafa Kemal Atatürk,1881(Rumi 1296) yılında Selanik'te Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan üç katlı bir evde dünyaya geldi.Babası o sırada kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi, Kızıl Hafız Ahmet Efendi; anne tarafından dedesi ise, Sofu-zade (Sofi-zade) Feyzullah Efendi'dir.

    Mustafa Kemal'in hem baba, hem de anne tarafından soyu Rumeli'nin fethinden sonra buraların Türkleştirilmesi için Anadolu'dan göçürülerek iskân edilen "Yörük" (Yürük) veya "Türkmenler"den gelmektedir

    Mustafa Kemal Atatürk'ün baba soyu, Karaman'dan gelerek Manastır Vilayeti'nin Debre-i Balâ Sancağı'na bağlı Kocacık'a yerleşmişlerdir. Kocacık, bugünkü Makedonya Cumhuriyeti'nde Arnavutluk sınırına yakın olan Debre şehrine bağlı bir nahiyedir. Aile sonradan (muhtemelen 1830'larda) Selanik'e göç etmiş; Ali Rıza Efendi de muhtemelen 1839'da Selanik'te dünyaya gelmiştir. Dedesi Ahmet ve dedesinin kardeşi Hafız Mehmet Emin'in taşıdığı "Kızıl" lâkabı ve yerleştikleri nahiyenin adı olan "Kocacık"ın da gösterdiği üzere, Mustafa Kemal'in baba tarafından soyu Anadolu'nun da Türkleşmesinde önemli roller oynayan "Kızıl-Oğuz" yahut "Kocacık Yörükleri, Türkmenleri"nden gelmektedir.

    Mustafa Kemal Atatürk'ün anne soyu da, Konya/Karaman'dan gelerek Selanik ile Manastır'ın arasında bulunan Vodina Sancağı'na bağlı "Sarıgöl" de denilen "Kayalar" Nahiyesine yerleştiler. Aile, sonradan Selanik yakınlarında bugün de kaplıcaları ile meşhur olan Lankaza'ya yerleşmiştir. Dedesi Feyzullah Efendi'in taşıdığı "Sofu-zade" (Sofular) lâkabı, yerleştikleri Sarıgöl bölgesindeki yer adları ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, Atatürk'ün anne soyu Konya/Karaman'dan Rumeli'ye gelen ve bundan dolayı da "Konyarlar" olarak Rumeli'de anılan Yürük, Türkmenlerdendir. Zübeyde Hanım, 1857'de Lankaza'da dünyaya gelmiştir.

    1857 doğumlu Zübeyde Hanım ile 1839 doğumlu Ali Rıza Efendi 1870 veya 1871 yılında evlendiler. Bu evlilikten altı çocukları olmuştur: Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901). Bu çocuklardan Fatma dört, Ahmet Dokuz, Ömer sekiz yaşlarında o senelerde Rumeli'yi kasıp kavuran salgın kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler En küçükleri Naciye Mustafa Kemal Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşında hayata gözlerini kapadı. Ailede çocuklardan en uzun yaşayan Makbule Hanım olmuştur.

    Babası Ali Rıza Efendi'nin hastalanarak 28 Kasım 1893 tarinde vefat etmesi üzerine 12 yaşında yetim kalan Mustafa Kemal ve iki küçük kardeşin (Makbule ve Naciye) büyütülmesi ve yetiştirilmesi görevi, büyük Türk kadını Zübeyde Hanım'a düştü.

  7. #27

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ÖĞRENİM HAYATI


    Küçük Mustafa, Haziran 1887'de başladığı ilk öğrenimine bir süre annesinin arzusuna uyarak Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde devam etti; fakat çok geçmeden babasının isteği ile Selanik'te çağdaş eğitim yapan Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti ve ilkokulu burada bitirdi. Şemsi Efendi, yeni öğrencisinin yeteneklerini ve zekâsını takdir ettiğinden, küçük Mustafa'nın kendi okulunda bulunmasından son derece memnundu.

    Küçük Mustafa, bu okulda okurken babası öldü. Ali Rıza Efendi'nin ölümü üzerine, Zübeyde Hanım üç çocuğu ile bir süre Selânik yakınlarındaki Lankaza'da bulunan Rapla çiftliğinde subaşılık yapan kardeşi Hüseyin Efendi'nin yanına yerleşti. Çiftlik hayatı nedeniyle küçük Mustafa'nın öğrenimi ister istemez bir süre aksamıştı. Fakat, çok geçmeden Selanik'e dönerek halasının yanında, bıraktığı yerden öğrenimine devam etti.

    Küçük Mustafa, Şemsi Efendi İlkokulundan sonra bir süre Selanik Mülkiye Rüştiyesi'ne devam etti ise de Kaymak Hafız adlı Arapça öğretmeninin kendisine haksız yere sopa ile vurması üzerine bu okuldan ayrıldı ve 1894 yılının Temmuz-Ağustos aylarında kendi kararı ile Askerî Rüştiye'ye müracaat ederek öğrenimine burada devam etti. Yazları, dayısı Hüseyin Efendi'nin yanına gider, okul zamanına kadar çiftlikte kalırdı. Mustafa, bu okulu gerçekten sevmişti. Arkadaşları arasında zekâsı ve üstün yetenekleri ile kısa zamanda kendisini gösterdi ve öğretmenlerinin sevgisini kazandı; öğretmenleri neredeyse kendisine bir arkadaş muamelesi yapma gereğini hissetmişlerdi.

    Bu okulda matematik öğretmenliği yapan Yüzbaşı Mustafa Efendi, genç öğrencisinin yetenekleri ve zekâsı karşısında sınıftaki diğer Mustafa'larla aralarındaki farkı belirtmek üzere öğrencisinin adının sonuna "Kemal" ismini ilâve etti. Artık genç öğrenci Mustafa Kemal olmuştu

    Mustafa Kemal, Selanik Askerî Rüştiyesini bitirdikten sonra 13 Mart 1896'da Manastır Askerî İdadisine girdi. Burada Ömer Naci ile arkadaşlık etti. İlerde ünlü bir hatip olarak tanınacak olan bu kişi, Mustafa Kemal'in hitabet ve edebiyat sevgisinde etkin rol oynadı. Yakın arkadaşlarından biri olacak Ali Fethi (Okyar) de bu okulda öğrenci idi. Genç Mustafa Kemal, askerî öğreniminin yanı sıra yabancı dil öğrenimini de ihmal etmiyor; yazları izinli olarak Selânik'e döndüğü zaman Fransızca dersleri alıyordu

    Genç Mustafa Kemal, Manastır Askerî İdadisini de başarı ile bitirerek 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi. 3 senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902'de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisinde devam etti.1903 yılında Üsteğmen olmuştu.11 Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun oldu.

    Harp Okulunda ve Harp Akademisinde de zekâsı, yetenekleri ve üstün kişiliği ile kendisini arkadaşlarına ve hocalarına tanıtmış, onların içten sevgi ve saygısını kazanmıştı. Askerlik derslerine büyük ilgisi yanında matematiğe, edebiyata ve güzel söz söylemeye karşı da merakı ve eğilimi vardı. Harbiye'de ve Harp Akademisi'nde, memleket ve millet davaları ile ilgilenmesi, düşüncelerini cesaretle ifadeden çekinmemesi sebebiyle aydın ve inkılâpçı bir subay olarak tanınmıştı. Devir istibdat idaresi idi ve bu davranışları aleyhine olabilirdi; ancak çevresince gerçekten çok sevilişi, düşüncelerinde samimî oluşu, onun herhangi bir tertibe kurban gitmesini önlemişti. Bununla beraber Harp Akademisi'nden mezuniyetini izleyen günlerde istibdat ve padişahlık rejimi aleyhindeki düşünceleri ve durumu, şüphe çekerek birkaç ay İstanbul'da tutuklu kaldı; sonra bir nevi sürgün olarak vazife ile 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine, Şam'a atandı.

  8. #28

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ASKERÎ GÖREVLERİ

    Şam'da 5. Ordu'nun emrinde kaldığı üç yıl içinde Suriye'nin hemen her yerini görevle dolaşmış, memleket idaresindeki aksaklıkları, ordunun eğitim ve öğretimindeki eksiklikleri daha da yakından görmüştü. Mustafa Kemal, burada 1906 yılı Ekim ayı içinde güvendiği bazı arkadaşlarıyla gizli olarak "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu. Bu arkadaşlarıyla beraber Beyrut, Yafa ve Kudüs'te de kurdukları cemiyeti genişletti. Bir ara gizli olarak Mısır ve Yunanistan yoluyla Selânik'e geçerek burada da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"nin bir şubesini açtı ve tekrar Şam'a döndü. Şam'dan uzaklaşışı hükûmetçe duyuldu ise de âmirleri kendisini koruduğundan bir ceza yoluna gidilmedi. Bir süre daha Şam'da kaldı. Bu sıralarda 20 Haziran 1907 tarihinde Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve Şam'daki Ordunun Kurmay Başkanlığında bir göreve getirildi.
    Mustafa Kemal, 13 Ekim 1907'de merkezi Manastır'da bulunan 3. Ordu Karargâhına atandı. Bu Karargâhın Selânik'teki şubesinde çalışmak üzere Selânik'e geldi. Bu sıralarda Selânik'teki "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti" üyelerini de içine almış olan Îttihat ve Terakki Cemiyeti" faaliyet halinde idi. Mustafa Kemal de Selânik'e gelişini takiben bu cemiyete dahil olarak hizmet görmeye başladı. Memleketin istibdat idaresinden kurtarılması, yapılacak yenilikler Onun da baş düşüncesiydi. Selânik'e gelişini takiben kısa bir süre sonra 22 Haziran 1908 de Üsküp-Selânik arasındaki demiryolu müfettişliği de 3. Ordu Karargâhındaki görevine ek olarak kendisine verildi.

    O, II. Meşrutiyet'i takiben Ordu'nun "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile sıkı alâkasının ve siyasete karışmasının tehlikelerini sezinlemeye başlamış, bu görüşlerini 22 Eylül 1909'da Selânik'te toplanan "İttihat ve Terakki Bûyük Kongresi"nde açıkça dile getirmişti. Fâkat, cemiyetin önde gelenleri onun bu görüşlerini paylaşmadılar. Mustafa Kemal de kendisini cemiyetten uzak tutarak doğrudan doğruya askerî vazifesine verdi. "İttihat ve Terakki Cemiyeti" ile anlaşmazlığı ve aralarının açılması böyle başladı.
    Mustafa Kemal, Selânik'teki görevini başarı ile yürütürken 1910 yılı Eylül ayında Pikardi manevralarını izleme amacıyla Fransa'ya gönderildi. Burada Fransız Ordusunu ve komutanlarını yakından tanıdı. Selânik'e dönüşünden kısa süre sonra 1911 Mart'ında Arnavutluk'ta bir isyan çıktı. Bu isyanı bastırmak üzere düzenlenen harekâtta Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın yanında görev aldı.
    Mustafa Kemal, 15 Ocak 1911'de 3. Ordu Karargâhındaki görevinden alınarak evvelâ 5. Kolordu Karargâhında, daha sonra yine Selânik'te bulunan 38. Piyade Alayı'nda görevlendirildi. Bu atamadan amaç, kendisine kıta hizmeti gördürerek onu başarısızlığa sürüklemek; bu suretle şevk ve hevesini bir ölçüde kırmak idi. Ama O, bu görevde de büyük başarılar gösterdi; eskiden olduğu gibi yine kumandanlarının, arkadaşlarının sevgi ve saygısını kazandı. Selânik garnizonundaki subaylar gittikçe onun etrafında toplanıyorlardı. Bu durum 3. Ordu Müfettişliğinin hoşuna gitmedi. O'nu Selânik'teki vazifesinden ayırarak 27 Eylül 1911 tarihinde İstanbul'da Genelkurmay Başkanlığında bir göreve tayin ettiler. Mustafa Kemal, bu atama üzerine İstanbul'a gelerek bir süre Genelkurmay Başkanlığında çalıştı.


    5 Ekim 1911'de İtalyanlar Trablusgarp'a hücum ederek istilâ hareketlerine başlamışlardı. Mustafa Kemal, bu bölgede görev almak üzere 15 Ekim 1911'de İstanbul'dan ayrıldı. Trablusgarp'a gelişini takiben bir süre Tobruk ve Derne Bölgelerinde gönüllü mahallî kuvvetlerin başında bulundu.12 Mart 1912 de Derne Komutanlığına getirildi. Bu sıralarda 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi etti.

    1912 yılı Ekim ayında Balkan Harbi başlamıştı. Mustafa Kemal, 24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan hareket ederek İstanbul'a geldi. 21 Kasım 1912'de Gelibolu'da bulunan Bahr-i Sefîd (Akdeniz) Boğazı Kuvay-ı Mürettebesi Komutanlığı Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı. Bu atama üzerine Gelibolu'ya geldi. Olaylar süratle gelişmiş, baba memleketi Selânik düşmüş, Bulgar Ordusu ilerleyerek Çatalca'ya kadar gelmişti. Bu elim vaziyet kendisini çok üzdü. Bu cephede bir süre sonra Bolayır Kolordusu Kurmay Başkanlığına getirildi. Bu görevde iken Dimetoka ve Edirne'nin düşmandan geri alınışında büyük hizmetler gördü.

    ..............................

    Mustafa Kemal, Balkan Harbi'nden sonra, 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliğine atandı.11 Ocak 1914 tarihinden itibaren Belgrat ve Çetine Ataşemiliterliklerini yürütme görevi de kendisine verildi. Sofya Ataşemiliterliği'ne atandığı günlerde yakın arkadaşı Ali Fethi (Okyar) de Sofya Elçiliği'ne atanmıştı. Mustafa Kemal Sofya Ataşemiliterliği esnasında 1 Mart 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etti.1915 yılı Ocak sonlarına kadar Sofya'da kaldı.

    Bu sıralarda 1 Ağustos 1914'te Almanya'nın Rusya'ya harp ilânı ile I. Dünya Savaşı başlamıştı. Mustafa Kemal, gelişen siyasî ve askerî olayları büyük bir dikkatle izlemekte; bir taraftan da görüş ve düşüncelerini Harbiye Nezaretine bildirmekte idi. Ona göre katılma zorunlu hale gelmedikçe Osmanlı Devleti bu büyük savaşın dışında kalmalıydı. Ancak olayların süratle gelişmesi 29 Ekim 1914'te Osmanlı Devletini de ister istemez İttifak Devletleri yanında harbe girmek mecburiyetinde bıraktı. Mustafa Kemal, bu gelişmeler üzerine Başkumandanlıktan kendisine faal bir hizmet istedi ise de uzun süre bu isteği yerine getirilmedi. Nihayet ısrarı üzerine, kendisini 20 Ocak 1915, tarihinde, Tekirdağ'da teşkil edilecek 19. Tümen Komutanlığına tayin ettiler. Mustafa Kemal, bu tayin üzerine Sofya dan ayrılarak İstanbul'a döndü; derhal yeni görev yerine hareket ederek tümenini kurdu. Bu tümen, kısa süre sonra görülen lüzum üzerine 25 Şubat 1915'te Tekirdağ'dan Maydos (Eceabat)'a nakledildi. Mustafa Kemal, burada 19. Tümene ilâveten 9. Tümenin 2.Piyade Alayı ve bazı topçu birlikleri de emrine verilerek Maydos Mıntıkası Kumandanı olarak görev yaptı.
    Gelibolu Yarımadası'nda önemli olaylar oluyordu. İngiliz donanması 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı'nı geçmeye teşebbüs etti ise de kıyı topçusunun başarılı savunması karşısında, muvaffak olamayarak ağır zayiat verdi. Donanması ile Boğaz'ı geçemeyen düşman, bu defa Gelibolu Yarımadası'nı çıkarma ile zorlamaya karar verdi. Olaylar bu şekilde gelişirken, Genelkurmay Başkanlığı da 23 Mart 1915 tarihinde Gelibolu'da 5. Ordu kurulmasına karar vermiş, Komutanlığına da Alman Generali Liman von Sanders'i atamıştı.
    Liman von Sanders, muhtemel düşman taarruzuna karşı kuvvetlerini üç gruba ayırarak plânını yapmış; Mustafa Kemal'in başında bulunduğu kuvvetleri ordu ihtiyatına almıştı. Mustafa Kemal, bu plân gereğince 18 Nisan 1915 günü tümeniyle Bigalı'ya geçti.

  9. #29

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Düşman birlikleri 25 Nisan 1915 günü Seddülbahir ve Arıburnu bölgesinden ilk çıkarma hareketine başladı. Ancak çıkarma hareketi ilk gün karşısında Mustafa Kemal'i buldu. Mustafa Kemal, çıkarmanın başladığını görür görmez, kuvvetlerini süratle Bigalı'dan Conkbayırı'na sevk etmişti. Arıburnu'ndan Conkbayırı'na ilerleyen İngiliz kuvvetleri, o gün, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen kuvvetlerinin taarruzu ile geri çekilmeye mecbur edildi.
    Conkbayırı taarruzunda Türk askeri görülmemiş bir inanç ve cesaretle savaşıyor, tarihin en büyük kahramanlık sahneleri sergileniyordu. Dâhi komutan, kumandanlara verdiği emre şu cümleleri de ilâve etmişti: "Ben, size taarruz emretmiyorum; ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir !"

    25 Nisan 1915 günü başlayan çıkarma, kuvvetlerimiz tarafından kıyıya kadar itilmesine rağmen, düşman, 26 ve 27 Nisan 1915 günleri de çıkarma harekâtına devam etti. İlerlemek isteyen İngilizler'le yer yer şiddetli çarpışmalar oldu; ancak her taarruz Türk askerinin kahramanca savunması karşısında başarısız kaldı. Mustafa Kemal, Çanakkale Cephesîndeki bu üstün başarıları üzerine 1 Haziran 1915'de Albaylığa terfi etti.


    .........................


    Düşman, Çanakkale'de başarı sağlayamamasına, ilerleme gösterememesine rağmen, yeni bir çıkarma yapmada kararlıydı. Düşünülen çıkarmanın gerçekleşebilmesi için, her şeyden önce ilk direnç hatlarını oluşturan Arıburnu ve Seddülbahir'deki Türk kuvvetlerinin yerlerinden sökülmesi gerekiyordu. İngilizler, bu amaçla 6 ve 7 Ağustos l9l5 günleri, takviyeli kuvvetlerle yeni bir taarruz daha denediler; düşman kuvvetleriyle, kuvvetlerimiz arasında şiddetli muharebeler oldu. Ancak, Mustafa Kemal'in aldığı önlemIer sayesinde düşmanın bu taarruzu da gelişme imkânı bulamadı. Arıburnu ve Seddülbahir'deki taarruz devam ederken İngilizler, 6 Ağustos 1919 akşamı Çanakkale'nin güney kıyılarına da asker çıkararak ilerlemeye başladı. Bu suretle, Anafartalar Bölgesi de ansızın kritikleşti.

    Gelişen bu buhranlı durum üzerine Liman von Sanders'in emri ile komuta değişikliği yapılarak, "Anafartalar Grubu Komutanlığı'na 8 Ağustos 1915 tarihinde Albay Mustafa Kemal getirildi. 9 Ağustos 1915 günü komutayı ele alan Mustafa Kemal, beklemeksizin aynı gün yaptığı taarruz ile ilerleyen İngiliz kuvvetlerini tekrar çıkarma yaptıkları kıyılara itti. Aynı günün akşamı Conkbayırı bölgesine geçerek buradaki kuvvetleri de 10 Ağustos 1915 sabahı taarruza geçirdi. Böylece düşmanın ilerlemesine imkân verilmemiş; aksine tutunduğu mevzilerden tamamen çıkarılarak Anafartalar bölgesine tam anlamıyla hâkim olunmuştu.

    Mustata Kemal, 25 Nisan 1915 taarruzunda olduğu gibi 9 ve 10 Ağustos taarruzlarında da bizzat ateş hattında bulunmuş, ateş hattından emirler vermiş, bu davranışı yanındaki subay ve erler için ifadesi imkânsız cesaret kaynağı olmuştu.
    Conkbayırı'nda kalbini hedef alan bir kurşun, cebindeki saate çarpıp geri döndüğünden mutlak bir ölümden kurtuldu. Bu muharebeler esnasında gösterdiği kahramanlık, azim ve yüksek kumanda kudreti, kendisine memleket içinde ve dışında büyük ün sağladı. Artık O, "Anafartalar Kahramanı" olarak anılıyordu. Aylarca süren çıkarma ve savaşlar sonucu ilerleme kaydedemeyen İngilizler; nihayet 1915 yılı Aralık sonunda müttefikleriyle beraber Çanakkale'den çekildiler. Düşmanların Çanakkale Boğazı'nı geçememesi, İstanbul'un işgalini önlemiş; İngilizlerin, Marmara ve Karadeniz üzerinden müttefikleri Rusya ile bağlantı kurma hayallerini söndürmüştü. Bütün bu olaylar, bir anlamda, I. Dünya Savaşı'nın akışını da etkiliyor, dünya tarihinin yönünü değiştiriyordu. Bu savaşlarda İngilizler insan, araç ve gereç yönünden Türklerden şüphesiz ki çok fazla idi; ancak onların unuttukları nokta, Türk askerinin tarihsel kahramanlığı ve bu kahramanlığı yönlendiren Mustafa Kemal faktörü idi.

  10. #30

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Mustafa Kemal, Çanakkale Muharebelerinin eski şiddetini kaybettiği 1915 yılının son aylarında, son bir taarruzla düşmanı tutunduğu kıyılardan da sökerek onu tam mağlûp duruma düşürmek görüşünde idi. Ancak bu teklifi, Ordu Komutanı Liman von Sanders tarafından, düşmanın da kıyıdan yapacağı topçu ateşinin ağır zayiat verdirebileceği endişesiyle benimsenmedi. Artık bu cephede yapacak bir şey kalmamıştı. Mustafa Kemal,10 Aralık 1915'te "Anafartalar Grubu Komutanlığı"nı, Fevzi (Çakmak) Paşa'ya bırakarak izinli olarak Çanakkale den ayrıldı; İstanbul a döndü.
    Mustafa Kemal, 27 Ocak 1916'da karargâhı Edirne'de bulunan Onaltıncı Kolordu Komutanlığına atandı. Kısa süre sonra bu Kolordu'nun aynı isimle Diyarbakır'da kurulması kararı üzerine yine Kolordu Komutanı olarak 11 Mart 1916'da Diyarbakır-Bitlis-Muş Cephesi'ne tayin edildi. Mustafa Kemal, 26 Mart 1916'da Diyarbakır'a gelerek komutayı ele aldı.1 Nisan 1916 da Generalliğe yükseltildi. Diyarbakır'a gelişini takiben kısa bir hazırlıktan sonra 3 Ağustos 1916 sabahı emrindeki kuvvetleri, Bitlis ve Muş yönünde taarruza geçirdi; Ruslar'la iki tümenimiz arasında taarruz ve karşı taarruz şeklinde şiddetli çarpışmalar oldu. Nihayet 8 Ağustos 1916 sabahı Muş, aynı günün akşamı Bitlis, kuvvetlerimiz tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. Muş; ne yazık ki 25 Ağustos 1916'da tekrar Rusların eline düşmüştü. Mustafa Kemal Paşa, 2. Ordu Komutanlığı sırasında, 14 Mayıs 1917'de Muş'u ikinci defa Rus işgalinden kurtardı.
    Mustafa Kemal Paşa, Aralık l9l6'da Ahmet İzzet Paşa'nın izinli olarak bir süre İstanbul'a gitmesi üzerine vekâleten 2. Ordu Komutanlığı'na tayin edildi. Karargâhı Diyarbakır'da olan bu ordunun Kurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Bey'di. Büyük Komutan'ın, İnönü ile yakından tanışması, emir-komuta zinciri içinde çalışması bu tarihlere rastladı.


    .........................


    Mustafa Kemal Paşa,14 Şubat 1917'de Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına atanması üzerine Şam'a giderek Sina Cephesi'ni teftiş etti ise de 5 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır'da 2. Ordu'ya vekâleten komutan atandı. Tekrar Diyarbakır'a dönen Mustafa Kemal Paşa,16 Mart 1917'de asaleten 2. Ordu Komutanlığına getirildi. Fakat bu görevde de çok kalmayarak 5 Temmuz 1917 tarihinde Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına bağlı olarak Halep'te kurulması kararlaştırılan 7. Ordu'nun başına getirildi. Bu cephenin umumî idaresi Falkenhein adlı bir Alman generaline verilmişti. Mustafa Kemal Paşa,15 Ağustos 1917 günü Halep'e gelerek göreve başladı. Fakat bir süre sonra General Falkenhein ile aralarında askerî görüşler ve uygulanacak harekât bakımından anlaşmazlık çıktı; bu anlaşmazlık sonucu Mustafa Kemal Paşa,1917 Ekim başlarında istifa mecburiyetinde kaldı. Kendisine tekrar Diyarbakır'daki eski görevi teklif edildi ise de kabul etmeyerek İstanbul'a geldi. 7 Kasım 1917'de Genel Karargâh'ta görevlendirildi. Ancak kısa süre sonra Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Alman Umumî Karargâhını ve Alman Cepheleri'ni ziyaret etmek üzere Almanya seyahatine iştirak etti.15 Aralık 1917 - 4 Ocak 1918 arasını kapsayan bu seyahat esnasında Mustafa Kemal, Alman askerî çevrelerinde incelemeler yaparak, Alman İmparatoru II. Wilhelm ve devrin tanınmış komutanlarıyla görüştü. Onlara -hoşlanmasalar da- I. Dünya Harbi'nin muhtemel sonuçları hakkındaki görüşlerini açıkça ve belirgin şekilde anlatıyordu.
    Mustafa Kemal Paşa, 20 gün süren Almanya seyahatinden İstanbul'a döndükten bir süre sonra böbrek rahatsızlığı nedeniyle Viyana ve Karlsbad'a giderek tedavi gördü. 13 Mayıs 1918 - 4 Ağustos 1918 arasını kapsayan bu seyahat dönüşü General Falkenhein'in yerine Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına getirilmiş olan General Liman von Sanders'in emrindeki 7. Ordu'ya Ağustos 1918'de tekrar komutan oldu ve 15 Ağustos 1918 günü Halep'e geldi. Mustafa Kemal, bu cephede İngilizlere karşı başarılı müdafaa savaşları yaptı. Takviyeli İngiliz kuvvetleri karşısında, O'nun maharet ve dirayeti sayesinde, bu bölgedeki Türk Ordusu dağılmaktan kurtarılmış; büyük bir düzen içinde Halep'e kadar çekilme başarısını göstermişti. Fakat I. Dünya Savaşı Almanya ve müttefikleri aleyhine gelişiyordu. 29 Eylül 1918 tarihinde Bulgaristan savaştan çekilmiş, 4 Ekim 1918 tarihinde de Almanya mütareke istemişti. İstanbul'da Talat Paşa kabinesi istifa etmiş, yeni kabineyi Ahmet İzzet Paşa kurmuştu. Bu gelişmeler karşısında Mustafa Kemal Paşa, yetkili makamlara, askerî ve siyasî önerilerine devam etti ise de yine kabul ettiremedi. Nihayet 30 Ekim 1918 tarihinde de Osmanlı Devleti, itilâf devletleri ile Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak l. Dünya Savaşı'ndan çekildi

Sayfa 3/10 İlkİlk 12345678910 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •