Çok mu ağır kaçtı bu ifade? Üstelik pazar pazar! Yoo hayır, pazar keyfinizi bozmak istemezseniz, başka yazara lütfen… Diyebileceğim tek şey; herkes üzerine alınmasın ancak Siirt’te 13-15 yaşlarındaki iki kız kardeş çocuğa karşı gerçekleştirilen alçakça tecavüzler karşısında, bu soruyu sormak hafif kalır.
Bilenler ve susanlar, pusuya yatanlar, duyanlar, yayanlar ama kıllarını kıpırdatmayanlar, hepsini toplasanız acaba Meclis’e bir milletvekili göndermişler midir?
Hadi herkesin demeyelim ama epey büyük bir çoğunluğun bildiği ve sessizce işbirliği yaptığı bu olay, yoksulluk denen alçaklığınbağlamında düşünülmeli öncelikle… Baba hamallıkla kıt kanaat ailesini geçindirmeye çalışıyor. Kızlar bu anlamda oldukça sahipsiz. Üç kuruş, beş kuruş ve 70 yaşında utanmazlık abideleri!
Yoksulluğun üç aşağı beş yukarı eşit ölçüde dağıldığı toplumlarda, ortak bir ahlak paydası oluşur. Herkes bu ahlaklılık sınırlarına yakın ölçülerde davranır.
Herkesin göreceli olarak zengin olduğu topluluklar düşünün. Temel ihtiyaçların ötesinde, büyük çoğunluk, hemen her şeye sahip olabilir, arasında göreceli kalite farkı olsa bile! Led TV’den tutun, Hawaii’de tatile kadar… Göreceli pahalı bir araba almak, ev sahibi olmak dahil..
Ama varlıklılıkla yoksulluğun derin ve iç içe yaşadığı toplumlarda durum farklıdır. O zaman, ahlaklılık davranışları arasındaki mesafe çok açılır!
***
Bizim toplum bu toplumlara iyi bir örnektir, 1950’den beri bu ülkenin başına örülen, her mahallede bir milyoner yaratacağız Amerikan zevzekliğinin (yoksa alçaklığının mı?) bizi getirdiği yerde duruyoruz! Siirt’te çocuklara tecavüzler karşısındaki büyük sessizliğe geldik… Bilge köyünde onlarca kişiyi topluca yok etmenin canavarlığına ulaştık.
Kültürümüz, çocuk istismarı üretiyor durmadan! Cinayet, katliam üretiyor…
Kültür bileşenimiz sizce kötüleşiyor mu, yoksa nurlu ufuklara doğru yol aldıkça, gelişiyor iyileşiyor, saygıdeğer mi oluyor?
Kültür bileşenimizin ortaya konduğu toplum davranış ve yaşam biçimi çok önemli… Bu bileşenler nelerden oluşur ve topu birden bir araya geldiğinde bugün ortaya çıkan ve bizi kuşatan nedir? Kültürümüzü oluşturan bileşenlerin her birinde iyileşme mi var, yoksa kötüleşme mi?
Türkiye Psikiyatri Derneği ve Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türkiye’de 16 bin çocuk üzerinde yapılan bir çalışmayı anımsatıyor:Çocuklarda herhangi bir istismar biçimine maruz kalma oranı yüzde 33!!
Merak ediyorum: Acaba, kültür bileşenimizin iyiliğini ve kötülüğünü, çocuklara karşı toplumsal davranış ölçeğine vurup anlayabilir miyiz?
***
Yoksulluk ve zenginliğin uçurumları açısından, incelenecek bir laboratuvar ülke Türkiye! Bu sadece tecavüz ve cinayet üretmiyor. Her şey üretiyor! Hırsızlıkların alıp başını yürümesinden tutun, donmuş kafalara kadar…
Pardon, hırsızlık derken, geniş bir yoksul çoğunluğun çalıp çırpmasını kastetmiyorum. Bu, bugün de iktidarda olan siyasal ve ideolojik sülalelerin, yönetimlerinyarattığı doğal bir olgudur. Açlık, işsizlik, ailesini geçindirememek, en temel biyolojik ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi nedenlerle gerçekleştirilen hırsızlık ve gasp olaylarını masum karşılarım. Düzenin yarattıklarıdır! Bunu polisle önlemenin imkânsızlığını da herkes bilir.
Bunlar, ekonomik ve siyasal olarak, düzenin yönetimlerince (iş, siyaset ve diğer kaymak tabaka vb.) gerçekleştirilen büyük çalma çırpmaların yanında, son derece ahlaklı ve insanidir!
***
Yoksulluğun ve zenginliğin arasındaki büyük farklılık, insan(lığ)ı çok yönlü baştan çıkarır! Buna ideolojik ve dinsel kışkırtmaları da katarsanız Sıvas katliamlarına varırsınız. Etnik ve mezhepsel çatışmaları da eklerseniz Maraş katliamları, Kürt-Türk çatışmaları ortaya çıkar.
Varlıklılık ve yoksulluk parasal ifadelerdir ama salt parasal ifadeler de değildir. Yoksulluk, örneğin büyük cehalet, istismar, kıyam örnekleri yaratabilir. Ama bunları zenginlikler de yaratabilir, körükleyebilir..
İnsanlığı, etik ölçütler, sosyal bir yaratık derecesinde tutun; tutamadınız mı, bugünkü Türkiye’ye varırsınız.
Bakmışsınız bu kültürel değer ifadeleri, milli irade olarak tecelli ediyor.
İrili ufaklı, büyük küçük ama sonuçta milli irade…
Yoksulluk-zenginlik arasındaki büyük farklılıklar, düzenlerin ürettiği en büyük insan dışılıktır. İnsana neler yaptırmaz! Neleri kabul ettirmez, nelere boyun eğdirmez! Orhan Bursalıdan alıntı
Yer imleri