Her açıklama ile ele veriyorlar kendilerini..
Parlamenter sistemin artık kendileri için ‘out’
Başkanlık sisteminin ise ‘in’ olduğunu beyan ettiler.
Sonrasındaysa tüm kadro sıraya dizilip ‘başkan’larının elini sıktılar.
Gizleyecekleri bir şey kalmadığı için rahat rahat açıklama yapıyorlar.
Biz buyuz kardeşim var mı yan bakan?
Bunu iyi bir şekilde duyabiliyoruz.
Yalnız dikkatleri çeken başka bir şey var;
Bu ‘ilan’ın yapılması ilginç bir döneme rastlıyor.
Amerika dönüşü, yetke sahibinin ziyaretinden sonraya…
Gerçekten de kendi istekleri mi yoksa hayaller ülkesinin talebi mi?
Bundan çok uzun yıllar önce yapılan söylemde
Başkanlık sistemine ciddi karşı olduklarını belirten kişiler
Şimdi ne oldu da birden Başkanlık sistemine gönül verdiler?
Bizi dar odalara hapseden Amerika buna da mı el attı?
Tabii ileri sürülecek birçok iddia var…
Ama insanın kafası karışıyor.
Başkanlık sisteminin en büyük örneği, Amerika…
Ziyarete gidilen, helallik alınan yer, Amerika…
Tam oradan döndükten sonraya denk gelen bu açıklama
İlginç bir tablo koyuyor ortaya.
Hani bizler de insanız; düşünüyoruz, şüpheleniyoruz…
Acaba diyor insan acaba…
Aslında bunun onlar için çok da fark yaratacağını sanmıyorum.
Çünkü modern dünya düzeninde
Kendi güçlerini daha da pekiştirebilecekleri sistem,
En ağız sulandırıcı olanı; Başkanlık sistemi…
Uzanıp boynunu bükmek için çok çabaladıkları Yargı organı
Ellerinin altında daha da güçsüz bulunacak…
Küreselleşen dünyanın çarklarından birini de kavramak
Egemenliği kanıksatmak için uğraşıyorlar.
Karşılarındaki halk; uykusu bitmeyen
Her daim derin uykularda büyüyen insanlardan oluşuyor.
Nasılsa bazı muhalifler haricinde bu cümlelere de
Tepkiler çok fazla olmayacak…
Nasılsa biz de güç, durmak yok yola devam diyecekler…
Daha neleri koyacaklar fırına,
Neleri ‘sıcak sıcak’ boğazlara indirtecekler?
Tüyleri kırpılan koyun misali…
Daha ne kadar uykuda kalacak halk?
Bugün Başkanlık…
Yarın Sultanlık…
Öteki gün o ya da bu…
Bunun sonu nereye varacak?
Nerede sonlanacak?
Sen uykundan uyanma ahali…
Krallığın sultası altında görüşürüz artık…
Yoksa özledin mi o günleri?