LOBÜLLERİ YA DA SÜT KANALLARINI OLUŞTURAN HÜCRELERİN KONTROLSÜZ ÇOĞALMASIYLA GELİŞİR VE KADINLARDA EN SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRÜDÜR. KADINLARDA KANSERE BAĞLI ÖLÜMLERDE İSE AKCİĞER KANSERİNDEN SONRA İKİNCİ SIRADADIR.


Meme kanseri gerçekten de yıllardan beri kadınların korkulu rüyası olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Çünkü dünyada yapılan istatistikler meme kanserinin ne kadar vahim boyutlarda fazla olduğunu göstermektedir. Meme kanseri kadınların en sık görülen tümörlerinden bir tanesidir.


MEME KANSERİ BİRÇOK ÜLKEDE KADINLARIN EN KORKULU SAĞLIK SORUNU OLMA ÖZELLİĞİNİ TAŞIMAKTADIR. GÜNÜMÜZDE ABD'DE 8 KADINDAN BİRİ AVRUPA ÜLKELERİNDE 10 KADINDAN BİRİ MEME KANSERİNE YAKALANMAKTADIR.


Türkiye’de bu konuda yeterli istatistikler yok. Fakat Avrupa Birliği'nde yapılan istatistiklerde İtalya’yla örnek aldığımızda Türkiye’de her sene 30.000 kadının meme kanseri olacağı istatistikleri doğmaktadır. Dünyada her 11 dakikada bir kadın meme kanseri nedeniyle ölmektedir, her 3 dakikada bir kadın meme kanseri nedeniyle bugün kliniklerde teşhis konulmaktadır.


BAZI ÖZELLİKLERİ TAŞIYAN KADINLARDA MEME KANSERİ DAHA SIK GÖRÜLMEKTEDİR. BU ÖZELLİKLERE RİSK FAKTÖRLERİ DENİR. BU RİSK FAKTÖRLERİNİ TAŞIYAN KİŞİLERİN MUTLAKA MEME KANSERİNE YAKALANACAKLARI SÖYLENEMEZ. SADECE BU FAKTÖRLERİ TAŞIMAYANLARA GÖRE DAHA FAZLA MEME KANSERİNE YAKALANMA OLASILIKLARI VARDIR.


En önemli risk faktörünün yaş olduğunu görüyoruz. Meme kanseri yaşla ilerleyen bir hastalıktır. 40 yaşından sonra risk artmaya başlar 55 yaşlarında bir pik yapar. En sık görülen yaş 55-60 yaş arasındadır. Yine diğer bir risk faktörü yakın akrabalarında özellikle kız kardeşinde, annesinde meme kanseri görülenlerde bu risk 3-4 misli daha fazla artmıştır. Daha önce yine bir memesinde meme kanseri görülen kişilerde diğer memede meme kanseri görülme riski de 4 misli daha fazladır. Hiç doğum yapmamış olmak, hiç emzirmemiş olmak yine meme kanseri riskini artırmaktadır. Bir kadın ne kadar çok östrojen hormonuna maruz kalır ise, o kadar meme kanseri riski yine artmaktadır. Nedir östrojen hormonuna maruz kalmak, âdetini erken görmek veya geç menopoza girmek. Yani ne kadar siklus sayısı artarsa o kadar meme kanserine daha yatkınlığı artar. Özellikle doymuş yağlardan fazla beslenmek, menopoz döneminde aşırı kilo almak, doğum kontrol hapı kullanmak. Aslında doğum kontrol hapı çok tartışmalı bir konu, birçok müellif buna katılmasa da yine de doğum kontrol hapı kullananlarda biraz daha sık görüldüğü bazı yayınlarda belirtiliyor. Yine östrojen hormon tedavisi görmek -ki en çok menopozal kadınlarda- menopoz şikâyetlerinin ortadan kaldırılması için jinekologların kullandığı östrojen destek tedavileri de yine meme kanseri riskini 2 ile 3 misli arasında artırıyor. Ama bir şeyi burada vurgulamak istiyorum, bunlar risk faktörleridir. Bunlar kanser yapıcı nedenler değildir. Bunları kullananlarda kanser biraz daha fazla görülüyor. Dolayısıyla zaten bir korkulu rüya olan meme kanserinde bayanları da bu şekilde korkutmak istemiyoruz. Ama bunların risk faktörü olduğunu da bilmelerinde fayda var.


ŞİŞMANLIĞIN AZALTILMASI, ALKOLDEN UZAK DURMA, DÜZENLİ EGZERSİZ, SEBZE VE MEYVENİN BOL TÜKETİLMESİ GİBİ BASİT ÖNLEMLER İLE MEME KANSERİ RİSKİ %30-40 ORANINDA AZALTILABİLMEKTEDİR.


Maalesef bugün meme kanserini %100 önlemek mümkün değildir. Ama bazı önlemler alarak meme kanseri riskini azaltabiliriz. Bunlar bizim yapabileceğimiz dengeli beslenmek, yağlardan az beslenmek, sebze ağırlıklı, C vitamininden zengin, anti-oksidanlar içeren besinlerle beslenmek, stresi mümkün mertebe azaltmak, spor yapmak, emzirmek. Bunlar sayesinde meme kanseri %30-40 oranında azalır.


MEME KANSERİ İLK ORTAYA ÇIKTIĞINDA HERHANGİ BİR BELİRTİSİ OLMAYABİLİR. ÖRNEĞİN MEME KANSERİ ERKEN DÖNEMDE AĞRIYA YOL AÇMAMAKTADIR. KANSER İLERLEDİKÇE VE KİTLE BÜYÜDÜKÇE BELİRTİLER ORTAYA ÇIKAR.


Meme kanserinin belirtisinde ilk göze çarpan bulgu memede kitle. Bu kitle genellikle ağrısız, sert, birden bire ortaya çıkmış, alttaki dokulara ve yahut da cilde kısmen fikse dediğimiz sabitlenmiş, düzensiz bir kitledir bu. Memede görülen kitlelerin genelde %3-4’ü ancak biz kanser olarak rastlıyoruz. Fakat hastalara özellikle belirtiyoruz, eğer ağrısız, sert, yeni çıkmış bir kitleyle karşılaşırsanız mutlaka bir an önce doktora görünün. Çünkü kitle, gerçekten önemli bir bulgu. Yine bir diğer belirti meme cildindeki değişiklikler. Memenin kızarık, ödemli, noktasal çekilmeler gösterir portakal kabuğu manzarası alması, damarlanmaların artması, morarma gibi belirtiler yine meme kanserin öncü belirtilerinden bir tanesi olabilir. Her iki meme az da olsa simetriktir. Memelerde asimetri meydana gelmesi, birinin diğerine nazaran daha farklı bir şekilde gelişmesi yine meme kanserinin belirtilerindendir. Meme başında tekrar asimetri meydana gelmesi, yukarı kayması, çöküntü meydana gelmesi bunlar da meme kanseri belirtilerinden bir tanesidir. Keza meme başından akıntı olması, koltuk altında kitle tespiti, meme kanseri belirtilerindendir. Ağrı pek olmaz denir meme kanserinde, nispeten doğrudur bu, fakat vakaların %10’nda çok sızı şeklinde, sancı şeklinde bazen ağrı da görülebilir


ERKEN TEŞHİS İÇİN HER KADININ AYIN BELİRLİ BİR GÜNÜ KENDİSİNİ MUAYENE ETMESİ GEREKİR. EĞER HALA REGL OLUYORSANIZ, ADET PERİYODUNDAN BİR KAÇ GÜN SONRA KONTROLÜ YAPMALISINIZ. EĞER MENOPOZA GİRDİYSENİZ HER AY BELLİ ZAMANLARDA KONTROLÜ YAPABİLİRSİNİZ. HER AY DÜZENLİ OLARAK KENDİSİNİ MUAYENE EDEN BİR KADIN, MEMESİNDE ORTAYA ÇIKAN BİR KİTLEYİ ÇOK DAHA ERKEN FARK EDER.


Meme muayenesi ilk önce görsel olarak yapılır, ayna karşısında yapılır ve şahıs her iki memesinin de simetrisini kontrol eder. Meme başında herhangi bir çekilme, kızarma, renk değişikliği, şişlik olup olmadığını görür. Görsel olarak hiçbir şey bulunmadıktan sonra, sol kol yukarıya doğru kalkar, sağ elin içiyle, dairesel hareketlerle meme başından başlayarak bütün memeyi kaplayan bir şekilde ki biz sabun ve ıslak bir temasın daha etkili olabileceğini düşünüyoruz. Bu şekilde dairesel hareketlerle memesinde bir şey var mı yok mu, eline bir şey geliyor mu diye kontrol eder. Aynı şekilde sağ elini yukarıya kaldırarak yine sol memesini bu şekilde dairesel hareketlerle kontrol eder, meme başında bir akıntı olup olmadığını kontrol eder, koltuk altlarını keza bu muayene esnasında kontrol eder. Bunu her ay yaparsa, gelişmeleri çok yakinen ve bir an önce saptamış olur.


SON YILLARDA MEME KANSERİ TEDAVİSİNDE OLDUKÇA ÖNEMLİ GELİŞMELER OLMUŞTUR. HASTALIK NE KADAR ERKEN SAFHADA SAPTANIRSA, TEDAVİ OLANAĞI VE SEÇENEĞİ O KADAR FAZLA OLMAKTADIR.


Çok sevindirici bir şey var ki, meme kanserini biz %100’e varan oranlarda tedavi edebiliyoruz. Bunu etmemizdeki neden de, birincisi dubling time dediğimiz, tümörün kendisini ikiye katlama zamanı meme kanserinde çok çok yavaş. Bu şu demek, 1 cm.’lik bir tümörün 2 cm. olması için geçen zaman yaklaşık 2 yıl. Başka bir deyişle, 1 cm.’lik bir meme kanseri yakaladığın zaman, bunun en az 2-3 yıllık bir geçmişi var. Dolayısıyla bayanların bu dönem içinde yaptıracakları bir mamografi, evresi ne olursa olsun 2 cm.’in altındaysa biz bunları %100’e varan oranlarda tedavi edebiliyoruz. Tedavi meme kanserinde bir ekip işi, bu ekipte; genel cerrahi, patolog, onkolog, radyasyon onkoloğu, radyolog, fizik tedavici gibi birçok branşın olduğu, multidisipliner bir yaklaşımla yapılıyor.


HASTALIK ERKEN EVRELERDEYKEN AMELİYATLA TÜMÖRÜN ÇIKARILMASI MÜMKÜNDÜR. AMELİYATI TAKİBEN HASTA, YAŞI, MENOPOZAL DURUMU, GENEL DURUMU VE PATOLOJİ RAPORUNDAKİ ÖZELLİKLERİNE GÖRE, KEMOTERAPİ, RADYOTERAPİ VEYA HORMON TEDAVİSİ SEÇENEKLERİNDEN BİR YA DA BİRKAÇINI ALIR.


İki gruba ayrılmış meme kanseri ameliyatları, bunlardan bir tanesi meme koruyucu ameliyatlar, diğeri memeyi almayla yapılan ameliyatlar. Meme koruyucu ameliyatlar sol lüp tümörünün çıkartılması ve yahut da tümörün bulunduğu bölgenin çıkarılması diye kabaca ikiye ayrılabilir. Cerrahi tedaviden sonra, hastanın çıkacak patoloji piyesindeki patoloji sonucuna göre, kemoterapi ve yahut da o bölgeye uygulanan radyoterapi yapılabiliyor. Kemoterapi, bildiğiniz gibi tümör hücreleri üzerine sensitiv, onları yok eden bir takım ilaçlar. Patoloji sonucuna göre demin de söylediğim gibi koltuk altından çıkan pozitif lenf sayısına göre bir takım protokoller vardır, bu protokoller dahilinde ya hasta hiçbir kemoterapi almaz veya sadece radyoterapi görür ki radyoterapi de bu meme bölgesine ve koltuk altına yapılan ışınlamadır. Ve bu şekilde bir protokol dâhilinde takip edilirler.


HORMON TEDAVİSİNİN DE MEME KANSERİNİN TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ BİR YERİ VARDIR. HORMON TEDAVİSİ, KANSER HÜCRELERİNİN BÜYÜMESİNE NEDEN OLAN HORMONLARIN ÇALIŞMASINI BOZARAK ETKİ EDER.


Meme kanseri östrojen hormonu hâkimiyetinde olur. Meme kanserinin içindeki bir takım östrojen resöpterleri dediğimiz algılayıcıların, östrojenle birleşip meme kanseri oluşmasını aktive eder. O zaman biz bu reseptörleri bir takım ilaçlarla bağlarsak, var olan östrojen meme kanserini veya meme öncesi dokulara ulaşamayacak ve meme kanseri oluşmasını engelleyecektir. Bu şekilde tamoksifen adı verilen bir takım ilaçlar da meme kanseri tedavisinde kullanılır.