Genç Kadın Ve Stres


Almanyada yapılan bir araştırma, genç kadınların genç erkeklere göre strese karşı daha başarılı olduklarını ortaya koydu.

Genç kadınların strese karşı dayanıklılığının, yumurtalık tarafından salgılanan başlıca östrojen hormonu, östradiol sayesinde meydana geldiği kaydedildi. Almanyada yapılan bir araştırma, genç kadınların genç erkeklere göre strese karşı daha başarılı olduklarını ortaya koydu. Araştırmacılar, bir grup kolej öğrencisi üzerinde stres sonrası hafıza testi uyguladı. Stres sırasında erkekte kortizol hormonunun yüksek oranda salgılandığını belirten uzmanlar, bunun erkekteki konuşma mekanizmasını etkilediğine ve stres sırasında genç erkeğin, stres içindeki genç kadından daha az kelime üretebildiğini belirledi.

Daha önceki araştırmalar ise yaşlı erkeğin strese karşı, yaşlı kadından daha dayanıklı olduğunu ortaya koymuştu. Genç kadının strese karşı dayanıklılığının, yumurtalık tarafından salgılanan başlıca östrojen hormonu, östradiol sayesinde meydana geldiği kaydedildi. Menopoz sırasında adet dönemi durduğu için östrojen salgılanmasının da azaldığı belirtildi.

Yaşlı kadının da bu nedenle strese karşı, yaşlı erkekten daha az başarılı olabildiği kaydediliyor.

Her iki araştırma sonucunun, kadınlık hormonu östradiolun, anti-stres hormonu olarak görev yaptığını gösterdiği belirlendi. Uzmanlar, östrojen hormonu tedavisinin, stres içindeki kadınlarda etkili olabileceğini savunuyor.

San Diegoda yapılan Society of Neurosciences genel kurulunda açıklanan araştırma raporunun, ilk kez, kadın ve erkeğin strese karşı dayanıklılığını açıkça ortaya koyduğu kaydedildi.


Kategori: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. [/b]

Pazar, 04 Kasım 2007 Adet kanaması yaklaşırken kadınların %75?inde değişen hormon düzeylerine

bağlı olarak bazı şikayetler ortaya çıkar.Bu kadınların yarısında yakınmalar

hafiftir ve kişinin günlük yaşantısını etkilemez. Diğer yarısında ise

depresyon da dahil olmak üzere çok daha ciddi şikayetler ortaya çıkar.

Premenstrüel şikayetler fizyolojik ya da psikolojik olabilir ve kültürel

farklılıklardan etkilenebilir. PMS hem fizyolojik hem de psikolojik

olayların bileşkesidir. Çalışmalar değişik kültürlerden gelen kadınlarda

farklı şikayetlerin ortaya çıktığını göstermektedir. Uzakdoğulu kadınlarda

en sık rastlanılan şikayet ağrı iken gelişmiş batı toplumlarında depresyon

en sık karşılaşılan bulgudur. Kişinin sosyal yaşamını olumsuz etkileyen ve

her ay görülen yakınmalar kadının kendine olan güvenini yitirmesine dahi

neden olabilir.

Fiziksel belirtiler

PMS bulguları veren kadınların hemen hemen hepsinde memelerde hassasiyet ve

hafif geçici kilo artışı saptanır.Diğer belirtiler ise sindirim sitemi

bozuklukları, baş ağrısı, döküntüler, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, diş

eti kanamaları, çarpıntı, denge bozuklukları, sıcak basmaları, ses ve

kokulara aşırı hassasiyet, ajitasyon, uykusuzluk olarak sayılabilir. Adet

kanamasının ağrılı ya da fazla olması yani dismenore PMS olarak

değerlendirilmez.

Duygusal belirtiler

Duygusal hipersensitivite PMS de çok sık görülür. depresyondan endişeye ve

aşırı sinirliliğe kadar pek çok değişik duygu durumu olabilir. Bazı

kadınlarda hafif hafıza kaybı görülebilir. Konsantrasyon bozukluğu PMS?de

nadir olmayan bir durumdur. Bazı kadınlarda görülen depresyon hali,

huzursuzluk ve gerginlik tablosuna premenstrüel disforik bozukluk (PMDD) adı

verilir.

Nedenleri

PMS nedenlerini bulmaya yönelik çalışmalar bu tablonun altında yatan

faktörleri tam olarak ortaya koyamamıştır.Ancak bazı teoriler mevcuttur.

Ovülasyonu baskılayan bazı hormonların verilmesi halinde PMS belirtilerinde

gerileme olmaktadır. Buna göre üreme hormonları PMS?ye neden olabilir, ancak

bu rolün ne olduğu açıklanamamıştır. PMS?nin bu hormonlar ile sinirlerde

iletimi sağlayan bazı maddelerin ortak hareket etmesi sonucu ortaya çıktığı

yönünde güçlü bulgular vardır. En çok suçlanan maddeler GABA ve serotonin

adı verilenlerdir. Bazı araştırmacılar ise kalsiyum ve magnezyum

dengesindeki bozukluğun PMS tablosuna yol açtığına inanmaktadırlar. Bu iki

mineralin vücuttaki dağılımı sinir hücreleri arasındaki iletişimi

etkileyerek tabloya neden olabilir. Bu araştırmacılar PMS?li kadınlarda

magnezyum eksikliği ya da kalsiyum fazlalığının şikayetleri yarattığını öne

sürmektedirler. PMS etiyolojisinde öne sürülen bir diğer neden de stress

hormonlarıdır.Bu hormonların fazlalığı şikayetlerin daha yoğun yaşanmasına

neden olabilir. PMS etiyolojisinde vücutta salgılanan hemen hemen tüm hormon

ve maddeler suçlanmaktadır. Ancak kanıtlanmış bir neden bulunamamıştır.

Kimlerde görülür

PMS tüm dünyada bütün kültürlerde rastlanılan bir durumdur.Yapılan bir

çalışmada kadınların %88?inde değişik düzeylerde PMS bulgularına

rastlanmıştır. Yaş arttıkça şikayetlerin şiddeti azalmakta ancak çocuk

sayısı ile birlikte şiddet artmaktadır.Annesinde PMS olan kadınlarda da

şikayetlere daha sık rastlanmaktadır. PMS bazı hastalıkların da şiddetini

arttırabilir. Örneğin migreni olan kadınlarda atakların büyük bir kısmı adet

öncesi döneme rastlamaktadır. Yine şeker hastalarında kan şekeri düzeyleri

ve insülin ihtiyacı adet öncesi dönemde değişiklikler gösterir. Astım

atakları daha sık görülür ve pek çok kronik hastalık alevlenmeler gösterir.

Bu dönemde kişinin çevresi ile olan uyumu bozulur işte veya evde ilişkide

bulunduğu kişiler ve çocukları ile arası bozulabilir. Ergenlik dönemindeki

genç kızlarda intihara olan eğilim artabilir. Yeme bozukluklarına

rastlanabilir.

Tanı

PMS tanısı pozitif bulgulara dayanmaz. Tanı için en güvenilir yol 2-3 ay

süre ile şikayetleri kaydetmek ve şiddetlerini skorlamaktır. Şikayetler

fiziksel ve ruhsal olarak ayrılmalı ve ne zaman başlayıp ne zaman bittiği

düzenli şekil de kaydedilmelidir.

Tedavi

PMS nedeni tam olarak bilinmediği için tedavisi de kesin değildir. Bu konuda

çok değişik tedavi yaklaşımları mevcuttur.

Diet: Azar azar ve sık sık yemek yemenin şikayetleri azalttığı yönünde

raporlar vardır.Adet öncesi dönemde taze meyve ve sebze tüketilmesi, kırmızı

et ve donmuş yağlardan uzak durulması, içinde katkı maddesi içeren

besinlerin tüketilmemesi bazen yararlı olabilmektedir. Aynı şekilde kafein

ve alkol tüketiminin azaltılması da faydalı olabilmektedir.

Egzersiz: yapılan bir çalışmada egzersiz yapmayan kadınlarda PMS?ye daha sık rastlandığı bulunmuştur. Her gün yapılan 30 dakikalık bir yürüyüş yararlı olabilir.

Kalsiyum ve Magnezyum: Günlük 1200 mg kalsiyum alımının 3 ay sonunda

şikayetleri yarı yarıya azalttığını bildiren bir çalışma vardır. Bazı

kadınlarda ise magnezyum desteğinden fayda sağlanmıştır. Ancak bu konuda kesin bulgular henüz yoktur.

Vitaminler: A, E ve B6 vitaminlerinin PMS?ye neden olduğu ileri sürülmüş

olsa da kesin olarak kanıtlanmış bir bulgu yoktur.

Diğer tedavi seçenekleri arasında seratonin metabolizması ile ilgili

ilaçlar, hormon ilaçları, antidepresan ve anksiyete gibi psikiyatrik

ilaçlar, idrar söktürücüler, erkeklik hormonları sayılabilir ancak bunlardan

hiçbirinin kesinleşmiş faydası yoktur.

Diğer nadir tedavi yaklaşımları arasında ise psikoterapi ve akupunktur

bulunur