Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 3/7 İlkİlk 1234567 SonSon
63 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: "Ananızı da alın sandığa gidin!"

  1. #21

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı belontis Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    siteye bakiyorum da admin moderator hepsi akepe yalakasi olmuslar.belki size biseyler duser recepin kapisinda kulubede yer bulursunuz.bu forum acaba akepe yalakasi bir site mi diye icimden geriyodum supheler netlesti.tayyip gibi camur at izi kalsin hesaplari icinde bogulmus forum.tayyipin sehitler icin soyledigi zalim sozler pkk nin basina sayin diyen sozleri hic gormeyen moderator admin arkadaslar siz nerde yasiyorsunuz.bunlar akepenin kandirmacalari.bu kandirmacalara kanma ey halkim.HAYIR HAYIR HAYIR
    arkadaşım bir konuda yanılıyorsun, kendi adıma ben akp savunucusu değilim , ama tamamende karşı değilim yaptıkları olumlu şeylerde var, fakat körde değilim, olay recep tayip erdoğanla sınırlı değil akp içlerinde sonradan görmeler olduğu için bu parti artık bitmiştir, kısaca yağmur dinene kadar akp yandaşları ve yalakaları çeplerini doldurmuştur, çalıp çırpmıştır müslümanlıkta hırsızlık yoktur ama götüren götürene , yüzeysn memleket meseleleriyle ilgileniyorum,onun için neyin ne olduğunu idrak etmiş bulunan biri olarak , sandıkta gerekeni yapacam , zıt fikirli olanlarada saygım var , ama sole bır gecmışe çok değil 15-20 seneye kadar bir kafamızdan gçirelim , bir dikili ağaçımız yok deyip saltanat sürenlere yüce türk halkı en iyi cevabı vermıştır bundan sonrada böyle olacaktır,

    onun için 12 eylül de 12 eylülden beter anayasa değişikliğine HAYIR
    Konu gacvokem tarafından (11-07-2010 Saat 13:04 ) değiştirilmiştir.

  2. #22

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ''Hayır''da hayır vardır. ŞANTAJ PAKETİ
    AKP, vatandaşı köşeye sıkıştırıyor: Paketteki hakları elde etmek istiyorsan HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin tamamen benim kontrolüme girmesine “Evet” diyeceksin!
    Asıl hedefi Anayasa Mahkemesi ve ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu (HSYK) ele geçirmek olan AKP iktidarı, Anayasa değişiklik paketini şantaj aletine çevirdi. Toplumun değişik kesimlerini ilgilendiren maddeleri paketin içine serpiştiren AKP, bu yolla halkın referanduma ’evet’ demesini istiyor İşte referanduma sunulacak “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”daki düzenlemeler ve satır aralarına gizlenen gizli ayrıntılar:
    ŞANTAJ MADDESİ 1
    Yaşlı ve özürlülere

    Kadın-erkek eşitliği konusunda alınacak tedbirler, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacak. Çocuklar, yaşlılar ve özürlüler ile harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacak.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 2
    Kişisel veriler

    Herkes kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacak. Bu hak, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsayacak. Kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızası ile işlenebilecek.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 3
    Yurt dışı yasağı

    Yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması nedeniyle ve hakim kararıyla sınırlandırabilecek.
    ŞANTAJ MADDESİ 4
    Çocuk istismarı
    Her çocuk, ana ve babası ile kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olacak. Devlet, her türlü istismara karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacak.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 5-6-7
    Memura sendika

    Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunabilecek. Memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınacak. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde, taraflar Kamu Görevlileri Kuruluna başvurabilecek. Kurul kararları, kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacak. Toplu sözleşme emeklilere de yansıtılacak. Greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan iş yerinde neden oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, iş yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılacak.
    ŞANTAJ MADDESİ 8
    Ombudsmanlık

    “Kamu Denetçiliği Kurumu” (ombudsmanlık) oluşturulacak. Kurum, TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikayetleri inceleyecek. Kamu başdenetçisi TBMM tarafından gizli oyla ve 4 yıl için seçilecek.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 9
    Milletvekilliğinin düşmesi Milletvekilliğinin düşürülmesi uygulaması kaldırılacak.
    ŞANTAJ MADDESİ 10
    Başkanlık Divanı

    TBMM Başkanlık Divanı 2. dönem sonuna kadar görev yapacak.
    ŞANTAJ MADDESİ 11
    YAŞ kararları

    Yüksek Askeri Şuranın (YAŞ) terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç, her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılacak.İdari yargı, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacak, “yerindelik denetimi” yapılamayacak.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 12-13-14
    Hakim ve savcı denetimi

    Memurlara verilen uyarma ve kınama cezaları yargı denetimine açılacak. Adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişlerince yapılacak.
    ŞANTAJ MADDESİ 15
    Askere sivil yargı yolu

    Askeri yargının görev alanı yeniden belirlenecek. Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülecek. Askeri mahkemeler, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek. Siviller, savaş hali dışında askeri mahkemelerde yargılanamayacak.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 20
    Yüce Divan

    Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanacak. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilecek. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucu verdiği kararlar kesin olacak.
    ŞANTAJ MADDESİ 21-22
    Askeri Yargıtay

    Askeri Yargıtay üyelerinin disiplin ve özlük işlerinde hakimlik teminatı esas olacak.
    Bu hakları elde etmek istiyorsan Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın AKP’nin kontrolüne girmesine EVET diyeceksin
    ŞANTAJ MADDESİ 24-25-26
    Darbecilere yargı yolu

    “Ekonomik ve Sosyal Konsey” Anayasa kapsamına alınacak. 12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi’nde görev alanların yargılanmasını önleyen geçici 15. maddesi yürürlükten kaldırıldı. Anayasa değişikliği halkoyuna sunulurken tümüyle oylanacak.
    İşte dayatılan 2 madde
    ŞANTAJ MADDESİ 16-17-18-19
    Anayasa Mahkemesi

    Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılacak. Halen 11 asil 4 yedek üyeli Anayasa Mahkemesi, 17 asil üyeden oluşacak. TBMM, 2 üyeyi, Sayıştay Genel Kurulunun gösterdiği 3’er aday arasından, 1 üyeyi ise baro başkanlarının avukatlar arasından göstereceği 3 aday arasından gizli oyla seçecek. Anayasa Mahkemesi’ne kişisel başvuru yapılabilecek.
    ŞANTAJ MADDESİ 23
    HSYK’nın yapısı

    Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yeniden yapılandırılacak. HSYK’nın halen 7 olan üye sayısı 22’ye, 5 olan yedek üye sayısı ise 12’ye çıkarılacak. HSYK, 3 daire halinde çalışacak. HSYK’nın Başkanı, Adalet Bakanı olmaya devam edecek. Adalet Bakanlığı Müsteşarının Kurulda yer alması uygulaması da sürecek.
    Türkiye için dönüm noktası
    Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa Değişikliği Paketi’ni “kısmi iptalle” onaylamasının ardından referandum süreci başladı. Türkiye 12 Eylül’de sandık başına gidecek. Elmayla armudu aynı sepete koyan iktidar, vatandaşın kafasını karıştırarak saklı emellerine ulaşmaya çalışıyor. Bu amaçların başında Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın siyasallaştırılması geliyor... Araya sıkıştırılmış sözde demokratik haklar üzerinden asıl hedefe varılmak isteniyor. MHP ve CHP’den yapılan açıklamalarda referandumda “hayır” kampanyası yapılacağı duyuruldu... Çok sayıda sivil toplum kuruluşu da “hayır” kampanyasına destek vereceğini açıkladı. Bu itibarla, YENİÇAĞ da vatandaşın sesini yansıtmak için referandum süresince tepki ve görüşlere geniş yer verecek. Türkiye için dönüm noktası olan bu referandumun, Türk milletine “Hayır”lar getirmesini temenmni ediyoruz...
    Hayır diyorum ÇÜNKÜ
    Kurumları ele geçirmeye çalışıyorlar

    12 Eylül tarihinde gerçekleştirilecek olan referandum sürecine girilirken kamuoyundan şimdiden “Hayır” sesleri çıkmaya başladı. Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Anayasa tartışmalarında AKP iktidarının kendini ve hazırladığı pakette en çok savunduğu ve paketin olumlu olarak gösterilmeye çalışıldığı “Memura toplu sözleşme hakkı” ve “sosyal haklar” konularının da birer kandırmaca, memurlar için tuzak niteliğinde olduğunu söyledi. Adıbelli, sendika olarak anayasa paketine hayır diyeceklerini belirterek, “Meclisteki siyasi partilerle birlikte oturulup hep birlikte, uzlaşma ile en iyi anayasa hazırlanabilirdi. Ama bu tek partinin tek kişinin anayasası durumundadır. Anti demokratik düzenlemelere hiç dokunulmadı”
    Sadece yargıyı, kurumları ele geçirme mantığı ile bir Anayasanın hazırlandığını anlatan Adıbelli, şunları söyledi: “Kamu emekçilerini ilgilendiren ’toplu sözleşme. ‘Diyorlar ki değiştirdik fark var. Anayasa değişikliği ile toplu sözleşme gelecek anlaşma olmazsa uzlaştırma kuruluna gidilecek ve onun verdiği karar kesin olacak. Vahim olan da bu! Örneğin mali ve sosyal haklar dediğinizde, memurların fazla mesaisi, öğretmenlerin ek dersi olur. Uzlaştırma kurulu ‘öğretmenlerin ek dersini ödemiyorum, memurların fazla mesaisini ödemiyorum’ dediğinde bizim yargıya gitmemiz mümkün değil. Yargı yolu kapatılıyor. Eskiden yargıya gidebiliyorduk. Yeni düzenlemede ise uzlaştırma kurulunun kararı son karar. Peki uzlaştırma kurulunu kim seçecek? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Tıpkı YÖK’te yaşananlar gibi nasıl ki 2 oy alanları rektör seçiyorlarsa; burada da Başbakanın seçtiği başkan hükümetin isteği doğrultusunda karar verecek ve biz bu kararları yargıya götüremeyeceğiz. Yani kamuoyuna olumlu sunulan şeyler de kandırmaca. Makyajlıyorlar. Memura tuzak kuruluyor.”
    Olumlu adım yok
    AKP iktidarının kamu çalışanlarının sosyal haklarına yönelik yaptığını söylediği değişikliklerin hiç birinin gerçekçi ve yeni olmadığını, bu değişikliklerin göz boyamaya yönelik olduğunu ifade eden Adıbelli, “Memurlara düzenleme gibi yansıtıyorlar ama asıl amaç hükümetin yargıyı ele geçirme çabası. Yargıyı da diğer kurumlar gibi kendilerine bağlayacaklar” şeklinde konuştu.
    Hayır diyorum ÇÜNKÜ
    Şehit aileleri hainlerin korunmasını istemiyor
    Şehit Aileleri Federasyonu Başkanı Hamit Köse, şehit aileleri olarak AKP iktidarının hazırladığı referanduma “hayır” diyeceklerini söyledi. Köse, özellikle parti kapatılması durumunda milletvekilliklerinin düşürülmemesi düzenlemesine karşı olduklarını ve terörle mücadele için hazırlanan pakette hiçbir yenilik olmadığını belirterek, “Bir insan suç işliyorsa cezasız kalmamalıdır. Bugün ettiği yemine sadık kalmayarak ülke aleyhine çalışarak teröristlerin yanında yer alan, terörist cenazelerine katılan bir milletvekilinin bence ettiği yemine sadık kalmadığı bir gerçekken bunların dokunulmazlığının kaldırılması, milletvekilliğinin düşmesi gayet doğal. Ama bugün bunları yapacaklarına tam tersine bu milletvekillerinin partisi kapatılsa dahi meclis çatısı altında vekilliklerinin devam etmesi isteniyor. Bu nedenle ülkenin geleceği için anayasanın bu şekliyle kabul edilmesine kesinlikle karşıyız ve hayır diyeceğiz. Anayasada ül***e ihanet eden kişiler için tekrar idam cezasının getirilmesi, idam konusunun yer almasını isterdik” diye konuştu.

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

  3. #23

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    kılıçtaroğlu yalakalıktan ve iftirada başka bişe bilmez önce baykalı yaladı sonrada tekme vurdu bu adam türkiyeyi satar bugüne kadar gelmiş gecmiş en iyi siyasetciler adnan menderes onu astılar devletın parasını halka verdi diye birde ecevit vardı onuda son zamanlarda kullandilar

  4. #24

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı comex99 Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    kılıçtaroğlu yalakalıktan ve iftirada başka bişe bilmez önce baykalı yaladı sonrada tekme vurdu bu adam türkiyeyi satar bugüne kadar gelmiş gecmiş en iyi siyasetciler adnan menderes onu astılar devletın parasını halka verdi diye birde ecevit vardı onuda son zamanlarda kullandilar
    sen herlde satanları karıştırdın , ben sana yardımcı olayım istersen

  5. #25
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı belontis Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    siteye bakiyorum da admin moderator hepsi akepe yalakasi olmuslar.belki size biseyler duser recepin kapisinda kulubede yer bulursunuz.bu forum acaba akepe yalakasi bir site mi diye icimden geriyodum supheler netlesti.tayyip gibi camur at izi kalsin hesaplari icinde bogulmus forum.tayyipin sehitler icin soyledigi zalim sozler pkk nin basina sayin diyen sozleri hic gormeyen moderator admin arkadaslar siz nerde yasiyorsunuz.bunlar akepenin kandirmacalari.bu kandirmacalara kanma ey halkim.HAYIR HAYIR HAYIR
    Bir an kendinizi 1980 ihtilali sonrası idam cezası almış ve asılma vaktini bekleyen bir ülkücü olarak düşünün…

    Yani, kendinizi;

    7 Ekim 1980 sabahı Ankara’da darbeci generallerin işkence merkezlerinden, mahkemelerinden geçtikten sonra şehadet şerbeti içmeyi bekleyen Mustafa Pehlivanoğlu’nun yerine kendinizi koyun bir an,

    İsterseniz, Cevdet Karakuş olun kısa bir süre ve 4 Haziran 1981 sabaha karşı Elazığ Kapalı Cezaevi'nde idam edilmek üzere olduğunuzu düşünün.

    Veya 27 Mart 1982 sabahı, Mamak Askeri Cezaevi'nde Fikri Arıkan;

    2 Mayıs 1982 sabahı Elazığ Kapalı Cezaevi'nde Cengiz Baktemur;

    31 Ocak 1983 sabahı Gaziantep Cezaevi'nde Ahmet Kerse;

    13 Ağustos 1982 sabahı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde Ali Bülent Orkan,

    5 Haziran 83 sabahı İzmir Buca Cezaevi'nde Halil Esendağ veya Selçuk Duracık olarak kendinizi düşünün bir an…

    İdamınız için görevlendirilen imam ile son namazınızı kıldığınızı son dualarınızı yaptığınızı, uğruna her şeyinizi feda ettiğiniz devletinizin 12 Eylül darbecisi “our boys” generallerince gönderildiğiniz İp’e doğru yürüdüğünüzü hissedin bir an…

    Bunlarda yetmezse, ihtilalciler tarafından Malatya’da akşam sorguya alınıp sabah cesedi ailesine teslim edilen Atatürk Eğitim Enstitüsü”nün yiğit dava adamı Aydın Demirkol’un yerine koyun kendinizi…..

    Sonra da günümüze gelip 12 Eylül darbecilerinin yargılanması yolunu açan Anayasa değişikliğine “HAYIR” diyenlerin uğruna hayatınızı feda ettiğiniz partinin yöneticileri ve milletvekilleri olduğunu düşünün…

    Acaba hayatlarının baharında her zaman var olması için uğraştıkları devletlerinin generallerince kalemleri kırılan bu yiğitler yerinde siz olsaydınız ağzınızdan hangi kelimeler dökülürdü…

    Sizleri “faşistleeeeeer” diye sürekli devlet vatan düşmanlarına hedef gösterip 5000 civarında arkadaşınızın kanının dökülmesini sağlayan kişiden “devlet adamlığı” öğrenmeye kalkan,

    CHP, BDP, PKK ve diğer tüm sol partilerle aynı çizgide aynı koro içinde Anayasa değişikliğine “HAYIR” diyenler hakkında ne düşünürdünüz…

    Düşünün , düşünün , lütfen düşünüm biraz….

  6. #26

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kenan Evren'i ...dünya gözüyle mahkeme salonlarında sanık sandalyesinde görmek istemez misiniz....?

    belki yeterli değil ama.....sivil olmayı içinize sindiremiyor musunuz....?

    Bir Ferhat Sarıkaya vardı, hatırlar mısınız....? Kendisi bu değişikliklerden sonra tekrar savcı olabilse fena mı olur...?

    12 Eylül'den en çok mağdur olmuş tabana sahipken(bdp...mhp...chp...dsp...) bu kayıtsızlığınızı seçmeninize anlatabileceğinize inanıyor musunuz...?

    ben değişikliği yetersiz buldukları için "hayır" diyecekleri... açlıktan ölmek üzere olan adamın bi parça ekmek verildiğinde ben bunla doymam deyip almamasına benzetiyorum....komik....

    bu ne yaman çelişkidir ki...işkence görenler...işkence yapanlara acaip aşık...
    ve umarsızca...utanmazca darbe anayasasına evet....sivil anayasaya ...hayır diyorlar....

    herşeyi geçtik.....insanlık adına....yeni...sivil anayasaya...."EVET"...

  7. #27

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı gacvokem Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    erdal kardeşim onu bil hasaa süpriz olsun diye sakladım, bende çok merakla okudum bu yazıyı sonra kaynağa tıklayınca yazıyı yazan yazarı görünce apışıp kaldım dedim ya şu dünyanın işine bak , şaşırdım açıkcası, onun için sende çok merak etiysen kaynak yazan kısma tıkla bak bakim kim yazmış
    kaynağına tabiki baktım gacvokem arkadaşım...bu yazıyı sen yazacak değildin ya....
    ama sana bi sır vereyim...adı geçen kaynak....daha önce gandi kemal için...."adam sandım eşşeği ...alnıma değdi da...ğı...." kabilinden de yazılar yazdı...
    ve hatta ..."biz gandi kemali tayyibin karşısında tutunacak dal olarak görüyoduk...sen umutlarımızı kırdın" meyilli...yağmur gibi mailler aldığını da yazmıştı....
    o camiadan.....bol bol küfür yediğini de tabi ki....

    anadınnn...

  8. #28

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Burada kimsenin yalakalıgını yapmıyorum durun bende bi haber paylasayım..

    Kemal Kılıçdaroğlu Ermeni dönmesi mi?



    Atatürk karşıtı Kılıçdaroğlu

    Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim isyanı tartışmaları sırasında Atatürk’e sahip çıkan Onur Öymen’i istifaya davet ettiğinde belki bir kısım Atatürkçüler şaşırmıştı. Atatürk’ün kurduğu partinin Genel Başkan Yardımcısı nasıl olurdu da Atatürk’ün Dersim isyanını bastırmasını eleştirebilirdi?
    Ancak zamanla ortaya çıktı ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun öne çıkan kimliği Atatürkçülüğü değil, Dersimli olmasıydı. Dikkat edin Tuncelili demiyoruz, Dersimli diyoruz.
    Neden mi?
    Kılıçdaroğlu’na bir röportajda soruyorlar, emekli olunca ne yapmayı düşünüyorsunuz. Yanıtı şu:
    “Ben tarihe çok meraklıyım, özellikle Dersim tarihine. Bu konuda çok sayıda kaynak bilgi doküman var. Emekli olunca Dersim tarihini yazmak istiyordum, maalesef buna hiçbir zaman olanak olmadı.”
    Her şeyden önce Türkiye’de Dersim diye bir bölge yok. Öyle bir ilimiz de... Atatürk Dersim’in ismini 1935’te Tunceli olarak değiştirmişti...
    Bu klasik bir PKK söylemidir. Onlara göre Tunceli Dersim’dir, Diyarbakır Amed, Kars ise Serhad...
    Tunceli’ye ısrarla Dersim demek Atatürk karşıtlığından başka bir anlama gelmez.
    Tabii Kılıçdaroğlu’nun Atatürk karşıtlığı bununla sınırlı değil. Dersim isyanıyla ilgili şunları da söylemişti:
    “Dersim coğrafyasında yaşanan olay, bir insanlık dramıdır. Bu bölgede yaşayan insanlar, o dönemin acılarını, o dönemin kaybolan hayatlarını, o dönemin ağıtlarını dinleyerek bugünlere geldiler. O dönemde yapılan çok ciddi, insanlıkla bağdaşmayan olaylar oldu.”
    Yine klasik PKK söylemi değil mi?
    Ancak bu söylemin ardında Kılıçdaroğlu’nun siyasal bir tercihinin değil, tarihsel bir kininin olduğunu ortaya koymamız gerekiyor.
    Çünkü kısa bir araştırma gösteriyor ki, Kılıçdaroğlu’nun akrabaları bizzat Dersim isyanına katılmış insanlar...

    Kılıçdaroğlu önderin kim: Seyit Rıza mı Atatürk mü?

    Dersim isyanı 21 Mart 1937 gecesi Harçik köprüsünün yakılmasıyla başlar. İsyanı başlatan Dersim aşiretlerinden biri olan Kureyşandır.
    Kureyşan, Kılıçdaroğlu’nun ailesinin de bağlı olduğu aşiret. Dersim isyanı lideri Seyit Rıza da aşiretin mensuplarından...
    Bu aşiretin birkaç kolu var. Birisi Haydaran. Kemal Kılıçdaroğlu işte bu kola bağlı.
    Haydaran Dersim isyanına en başından beri katılan 3 aşiretten biri. Ve iki yıl süren Dersim isyanını bastırma harekatında en son teslim olan aşiret. Yani en azılı devlet düşmanı olanları...
    Hatta isyan bastırıldıktan sonra elebaşı Seyit Rıza ile birlikte asılan aşiret liderlerinden Hasan, Kureyşan aşiretinin reisi Ulkiye’
    nin oğlu. Yani Kılıçdaroğlu’nun akrabası. Çok yaşlı olduğu için idamdan kurtulan Kamer Ağa da Haydaran aşiretinin reisidir. Yani o da Kılıçdaroğlu’nun akrabası...
    Anlayacağınız, Kılıçdaroğlu “insanlık dramı” derken bunu hümanist duygularla değil, akrabaları isyan ederken öldüğü için söylüyor.
    Kılıçdaroğlu kendi köklerine sahip çıkıyor. “Atatürk mü Seyit Rıza mı” deseniz yaşananların bir insanlık dramı olduğunu söyleyerek Seyit Rıza’yı tercih ediyor...
    Öyleyse CHP’lilere soruyoruz: Kökünü Atatürk’te bulan birisi mi CHP Genel Başkanı olmalı yoksa Seyit Rıza’da arayan biri mi?

    Kılıçdaroğlu soyadını niye değiştirdi?

    Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir şey daha var. Karabulut olan soy isimlerini değiştirmişler. Gerekçe olarak ise “Köyümüzde Karabulut soyisimli yedi aile vardı” diyor. Ama gerçeği daha sonra ağzından kaçırıyor. Dedesinin dedesinin Osmanlı döneminde ünlü bir eşkıya olduğunu söylüyor.
    Anlayacağınız soylarındaki eşkıyalığı unutturmak için soy isimlerini değiştirmişler. Babası memur olmaya karar vermiş, bu yüzden de “eşkıya” geçmişlerini saklamak istemiş.
    Burada “eşkıyalığı” biraz açalım. “Eşkıya” bazen sempatik gelebiliyor Türk insanına. Sonuçta Köroğlu gibi halk kahramanı haline gelmiş eşkıyalar da var. Ege’de pek çok çete reisi de Kuvayı Milliye’ye katıldı.
    Ancak Kılıçdaroğlu’nun dedesi “olumlu” olarak görülebilecek bir eşkıya ya da sıradan bir kanun kaçağı değil. Çünkü bağlı bulunduğu Haydaran aşireti, devlete karşı sürekli ayaklanan bir aşiret. Ve Kılıçdaroğlu’nun bahsi geçen dedesinin dedesi de bu ayaklanmalara katılan, belki de liderlik yapan bir eşkıya... Yani Seyit Rıza’dan bir farkı yok...
    Peki neler olmuş bu ayaklanmalarda?
    1937 Dersim isyanı Dersim aşiretlerinin tek isyanı değildir. 1847’den itibaren Osmanlı devletine karşı defalarca ayaklanmışlardır.
    Bunların en zor bastırılanı 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rusların da yardımını alarak başlattıkları isyandır. Kılıçdaroğlu’nun mensubu bulunduğu Haydaran aşireti de bu isyanın elebaşıdır.
    Haydaranlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında da rahat durmamış, Rus Ordusu Erzincan’a kadar geldiğinde Dersim’i de Ruslara bağlayabilmek için 1915 ve 1916’da iki kez ayaklanmıştır!
    Anlayacağınız Kılıçdaroğlu’nun “eşkıya” dediği dedeleri, sıradan kanun kaçakları değil, vatan hainidir. Osmanlı’ya karşı Rus Ordusu’yla işbirliği
    yapmıştır!



    Tunceli’deki Kürtleşen Ermenilerden bahsettiği için bölücü çevrelerin büyük tepkisiyle karşılaşan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Halaçoğlu sözlerinin arkasında durmuş ve şöyle demişti: “Elimde bir liste var. Resmi belgelere göre dönmelerin listesi. Kimlerin dönme oldukları, Ermeni ismi, Türk ismi hepsi var. Hangi evde oturduklarına kadar var.”
    Halaçoğlu’nu şimdi çok önemli bir görev bekliyor. Madem Ermeni dönmelerinin listesi elinde var, bunu yayınlasın. Görelim bakalım Kılıçdaroğlu’nun anne tarafı Ermeni dönmesi miymiş, değil miymiş...

    Kılıçdaroğlu’nun annesi Ermeni dönmesi mi?

    Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra Soner Yalçın Hürriyet’te şeceresiyle ilgili bir yazı yazdı. Ve Kılıçdaroğlu’nun ailesinin köklerinin Horasan’a kadar dayandığını anlattı.
    Ancak Kılıçdaroğlu’nun baba tarafından köklerini bu kadar titizlikle araştıranlar, yüzlerce yıl öncesine gidebilenler, ne hikmetse anne tarafı üzerine bir şey yazmıyor.
    Biraz karıştırınca bu konuda ilginç şeyler ortaya çıkıyor.
    Kılıçdaroğlu’nun annesinin ismi Yemuş. Bir Ermeni ismi. Bu konuda doğal olarak pek çok soruya da muhatap oluyor Kılıçdaroğlu. Ancak hiçbirini “Hayır, annem Ermeni değildir” diye yanıtlayamıyor.
    Örneğin Rıza Zelyut, Kılıçdaroğlu’yla bir röportaj yapıyor Akşam gazetesinde. Annesinin ismini gündeme getiriyor:
    “Annenizin ismi Yemuş imiş. Ermeni misiniz, diye soran birileri varmış.”
    Ancak Zelyut’un amacı Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırmak değil, rahatlatmak. Soruyu şöyle devam ettiriyor:
    “O ismin aslı Yemiş olmalı, değil mi Türkçe...”
    Gerçekten de Kılıçdaroğlu, nüfus memurunun azizliğine uğramışız gibi kaçak bir yanıt verebilir bu soruya. Ama o “Evet, haklısınız” diyeceğine şu yanıtı veriyor:
    “Böyle soranlar var. Biz hiçbir zaman gocunmadık, annemizin ismi niye öyle diye. Telefon açıp kendisini gazeteci olarak tanıtan kişi ‘Siz Ermeni misiniz?’ diye soruyor. Telefona ablam çıkmış. Cevap verirken ‘Hayır, biz Müslümanız’ diyor. Ablam zaten kırsal bağlamdaki o kıyaslamayı bilmiyor zaten. Gayet saf, hayır biz Müslümanız diyor. Annemin Ermeni, Kürt veya Çerkez olması bizlerin ona olan sevgisini azaltmaz ki sonuç olarak o bizim annemiz.”
    Yani annem bir Ermeni değildir diyemiyor. Ermeni olsa bile önemi olmamalı diyor!

    Kürtleşen Ermeniler

    Kılıçdaroğlu’nun anlattıklarında önemli bir gerçek gizli. Ablası Müslümanız diyor. Türk’üz demiyor. Bu aslında utangaç bir şekilde biz Müslümanlaşan Ermeniyiz demekten başka bir şey değil. Yani “Ermeni dönmesi.”
    Nereden biliyorsunuz demeyin. O bölgede çok yaygın bir olgudur bu. Tehcir sırasında pek çok Ermeni çocuğun, özellikle Tunceli’de Kürt aşiretleri tarafından evlat edinildiği biliniyor. Bu çocuklar Müslümanlaştırılmış.
    Bu konu birkaç ay önce Türk Tarih Kurum Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından da dile getirilmişti:
    “Araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların aslında yapısal olarak ‘Türkmen asıllı’ olduğunu, Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların ise ‘Ermeni kökenli’ olduğunu gördük.”
    Halaçoğlu bu açıklamasından sonra bölücü çevrelerin büyük tepkisiyle karşılaşmış, adeta linç edilmişti. Halbuki, bu yalnız Halaçoğlu’nun bir iddia değil, pek çok tarihçinin kabul ettiği bir olgu.
    Mesela Prof. Dr. Hasan Köni şöyle diyor:
    “Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan yani Müslümanlığa dönen Ermeniler de var. Bunların kim olduğunu bilemiyoruz. Sayıları 300-400 bin kişi. Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var. Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş, Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.”
    Hrant Dink bile kabul ediyor bunu. Tehcire kaç kişinin tabi olduğunun tartışıldığı bir toplantıda şöyle diyor:
    “Aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştur.”
    Batılı tarihçi Hans Lukas Kieser ise şöyle diyor:
    “Pek çok ipucu, Kürt Aleviliğinin beşiği olan Dersim’in en azından bir bölümünün Kürtleşmiş Ermeni asıllı halklardan oluştuğunu gösterir.”

    Halaçoğlu, Ermeni dönmelerinin listesini açıklasın

    Kürtleşen Ermenilerden bahsettiği için bölücü çevrelerin büyük tepkisiyle karşılaşan Halaçoğlu sözlerinin arkasında durmuş ve şöyle demişti:
    “Elimde bir liste var. Resmi belgelere göre dönmelerin listesi. Kimlerin dönme oldukları, Ermeni ismi, Türk ismi hepsi var. Hangi evde oturduklarına kadar var. Tehdit olarak söylemiyorum. Bunları açıklamıyorum, açıklamayacağım da. Şimdi ben bunları öğrenince ne yapayım? Paylaşmayım mı? Bunları Ermenileri kötülemek için söylemiyorum. Bazı Ermenilerin tehcirden kurtulmak için kendilerini Kürt Alevi gösterdiklerini söylüyorum.”
    Halaçoğlu, bu sözlerinden ötürü Türk Tarih Kurumu başkanlığından alındı. Suçu Türkleri koruması ve tarihsel gerçekleri ortaya koymasıydı. Ancak Halaçoğlu’nu şimdi çok önemli bir görev bekliyor. Madem Ermeni dönmelerinin listesi elinde, bunu yayınlasın.
    Görelim bakalım Kılıçdaroğlu’nun anne tarafı Ermeni dönmesi miymiş, değil miymiş...

    Yanıtla Kılıçdaroğlu: Türk müsün değil misin?

    CHP’nin Genel Başkanı olmuş bir siyasetçiye Türk milletinin “Türk müsün değil misin?” diye sorması kadar doğal bir şey olamaz. Sonuçta CHP Türk’ü yok olmaktan kurtaran Kuvayı Milliye’nin partisi. Türk’ün Cumhuriyetini kuran parti. Türk’ün atası Atatürk’ün partisi...
    Ama Türk olmanın Kılıçdaroğlu için önemli olmadığını üzülerek görüyoruz. Rıza Zelyut röportajında bu konuyu da gündeme getiriyor:
    “Size ‘Alevi-Kürt’ göndermesi de yaptılar. Peki siz kendinizi Alevi mi görüyorsunuz, Kürt mü görüyorsunuz?”
    Soru burada bitmiyor. Annesinin Ermeniliği sorusunda olduğu gibi Zelyut bu konuda da Kılıçdaroğlu’na bir çıkış noktası bırakıyor: “Yoksa bir Türk veya cumhuriyetçi mi görüyorsunuz?”
    Kılıçdaroğlu:
    “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşıyım ama Tunceli’de doğdum babam memurdu. Anadolu’nun değişik şehir ve ilçelerinde bulundum. 21. yüzyıla giren Türkiye’de bu konuları gündeme getirmemeliyiz. İnsanlar yeni bir boyuta girmiş. İnsanları üzmemek, insanları sevmek temel konu bu olmalıdır.”
    Gördüğünüz gibi “Türk müsünüz” diye soruluyor, evet diyemiyor... İnsanları sevmekten bahsediyor.
    Şimdi diyeceksiniz ki Kılıçdaroğlu’nun etnik kökeninden size ne. Bizim için Türklüğün tanımı Atatürk’ün koyduğu şekildedir: “Ne mutlu Türk’üm diyene.”
    Yani biz Atatürkçüler için Türklük etnik bir kökeni tanımlamaz. Türklük bir tarihsel kimliktir. Bir karakterdir. Bir medeniyet anlayışıdır.
    Bu yüzden “Ben Türk’üm” diyen birisinin etnik kökenini araştırmayız, karıştırmayız.
    Ancak Kılıçdaroğlu gibileri için etnik kökenleri önemli. Dersim isyanı tartışmalarında aldığı tavır tamamen etnik kökeninin bir yansıması. CHP’li kimliğini de bir kenara itip CHP’yi ve Atatürk’ü bir anda eleştiriveriyor.
    Öyleyse bizim de Kılıçdaroğlu’nun etnik kökenini ortaya koymamız kadar doğal bir şey olamaz.

    Genel Başkanı Türk olmayan bir parti Türk’ü savunabilir mi?

    “Kılıçdaroğlu kim” basında en çok sorulan soru bu sıralar. Bu sorunun yanıtını bir de bizden duyun:
    – Annesinin Ermeni dönmesi olduğu söylenen,
    – Kendisine bir türlü “Türk’üm” diyemeyen,
    – Dersim İsyanında Atatürk’e başkaldırmış ve Türk askerine kurşun sıkmış bir aşiretin mensubu,
    – Rus işbirlikçisi eşkıyaların torunu.
    Böyle birisine Türk diyebilir misiniz?
    Kendisi bile demiyor ki!
    Kılıçdaroğlu çıksın annesinin Ermeni dönmesi olmadığını kanıtlasın, en azından “Ben Türk’üm” desin, o zaman Türkleri yönetmeye aday olsun.
    Bunu yapamıyorsa, etnik kökenine göre kararını versin. Ya Ermenilerin yanına gitsin ya da ABD’nin kucağındaki Kürtlerin...
    Ama Türkleri rahat bıraksın.

    NOT : BU YAZI NE ZAMAN NE YENİ ŞAFAK NE VAKİT NE BUGÜN NE DE KANALTURK UN HABERİDİR BİZZAT TÜRKSOLU SİTESİNİN HABERİDİR KİMLERİN NEYİN GOYGOYCULUGUNU YAPTIGINI İYİ GÖRMENİZ İCİN PAYLASIYORUM
    Konu HCakir tarafından (11-07-2010 Saat 15:34 ) değiştirilmiştir.

  9. #29
    Users Awaiting Email

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı HCakir Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Burada kimsenin yalakalıgını yapmıyorum durun bende bi haber paylasayım..

    Kemal Kılıçdaroğlu Ermeni dönmesi mi?



    Atatürk karşıtı Kılıçdaroğlu

    Kemal Kılıçdaroğlu, Dersim isyanı tartışmaları sırasında Atatürk’e sahip çıkan Onur Öymen’i istifaya davet ettiğinde belki bir kısım Atatürkçüler şaşırmıştı. Atatürk’ün kurduğu partinin Genel Başkan Yardımcısı nasıl olurdu da Atatürk’ün Dersim isyanını bastırmasını eleştirebilirdi?
    Ancak zamanla ortaya çıktı ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun öne çıkan kimliği Atatürkçülüğü değil, Dersimli olmasıydı. Dikkat edin Tuncelili demiyoruz, Dersimli diyoruz.
    Neden mi?
    Kılıçdaroğlu’na bir röportajda soruyorlar, emekli olunca ne yapmayı düşünüyorsunuz. Yanıtı şu:
    “Ben tarihe çok meraklıyım, özellikle Dersim tarihine. Bu konuda çok sayıda kaynak bilgi doküman var. Emekli olunca Dersim tarihini yazmak istiyordum, maalesef buna hiçbir zaman olanak olmadı.”
    Her şeyden önce Türkiye’de Dersim diye bir bölge yok. Öyle bir ilimiz de... Atatürk Dersim’in ismini 1935’te Tunceli olarak değiştirmişti...
    Bu klasik bir PKK söylemidir. Onlara göre Tunceli Dersim’dir, Diyarbakır Amed, Kars ise Serhad...
    Tunceli’ye ısrarla Dersim demek Atatürk karşıtlığından başka bir anlama gelmez.
    Tabii Kılıçdaroğlu’nun Atatürk karşıtlığı bununla sınırlı değil. Dersim isyanıyla ilgili şunları da söylemişti:
    “Dersim coğrafyasında yaşanan olay, bir insanlık dramıdır. Bu bölgede yaşayan insanlar, o dönemin acılarını, o dönemin kaybolan hayatlarını, o dönemin ağıtlarını dinleyerek bugünlere geldiler. O dönemde yapılan çok ciddi, insanlıkla bağdaşmayan olaylar oldu.”
    Yine klasik PKK söylemi değil mi?
    Ancak bu söylemin ardında Kılıçdaroğlu’nun siyasal bir tercihinin değil, tarihsel bir kininin olduğunu ortaya koymamız gerekiyor.
    Çünkü kısa bir araştırma gösteriyor ki, Kılıçdaroğlu’nun akrabaları bizzat Dersim isyanına katılmış insanlar...

    Kılıçdaroğlu önderin kim: Seyit Rıza mı Atatürk mü?

    Dersim isyanı 21 Mart 1937 gecesi Harçik köprüsünün yakılmasıyla başlar. İsyanı başlatan Dersim aşiretlerinden biri olan Kureyşandır.
    Kureyşan, Kılıçdaroğlu’nun ailesinin de bağlı olduğu aşiret. Dersim isyanı lideri Seyit Rıza da aşiretin mensuplarından...
    Bu aşiretin birkaç kolu var. Birisi Haydaran. Kemal Kılıçdaroğlu işte bu kola bağlı.
    Haydaran Dersim isyanına en başından beri katılan 3 aşiretten biri. Ve iki yıl süren Dersim isyanını bastırma harekatında en son teslim olan aşiret. Yani en azılı devlet düşmanı olanları...
    Hatta isyan bastırıldıktan sonra elebaşı Seyit Rıza ile birlikte asılan aşiret liderlerinden Hasan, Kureyşan aşiretinin reisi Ulkiye’
    nin oğlu. Yani Kılıçdaroğlu’nun akrabası. Çok yaşlı olduğu için idamdan kurtulan Kamer Ağa da Haydaran aşiretinin reisidir. Yani o da Kılıçdaroğlu’nun akrabası...
    Anlayacağınız, Kılıçdaroğlu “insanlık dramı” derken bunu hümanist duygularla değil, akrabaları isyan ederken öldüğü için söylüyor.
    Kılıçdaroğlu kendi köklerine sahip çıkıyor. “Atatürk mü Seyit Rıza mı” deseniz yaşananların bir insanlık dramı olduğunu söyleyerek Seyit Rıza’yı tercih ediyor...
    Öyleyse CHP’lilere soruyoruz: Kökünü Atatürk’te bulan birisi mi CHP Genel Başkanı olmalı yoksa Seyit Rıza’da arayan biri mi?

    Kılıçdaroğlu soyadını niye değiştirdi?

    Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir şey daha var. Karabulut olan soy isimlerini değiştirmişler. Gerekçe olarak ise “Köyümüzde Karabulut soyisimli yedi aile vardı” diyor. Ama gerçeği daha sonra ağzından kaçırıyor. Dedesinin dedesinin Osmanlı döneminde ünlü bir eşkıya olduğunu söylüyor.
    Anlayacağınız soylarındaki eşkıyalığı unutturmak için soy isimlerini değiştirmişler. Babası memur olmaya karar vermiş, bu yüzden de “eşkıya” geçmişlerini saklamak istemiş.
    Burada “eşkıyalığı” biraz açalım. “Eşkıya” bazen sempatik gelebiliyor Türk insanına. Sonuçta Köroğlu gibi halk kahramanı haline gelmiş eşkıyalar da var. Ege’de pek çok çete reisi de Kuvayı Milliye’ye katıldı.
    Ancak Kılıçdaroğlu’nun dedesi “olumlu” olarak görülebilecek bir eşkıya ya da sıradan bir kanun kaçağı değil. Çünkü bağlı bulunduğu Haydaran aşireti, devlete karşı sürekli ayaklanan bir aşiret. Ve Kılıçdaroğlu’nun bahsi geçen dedesinin dedesi de bu ayaklanmalara katılan, belki de liderlik yapan bir eşkıya... Yani Seyit Rıza’dan bir farkı yok...
    Peki neler olmuş bu ayaklanmalarda?
    1937 Dersim isyanı Dersim aşiretlerinin tek isyanı değildir. 1847’den itibaren Osmanlı devletine karşı defalarca ayaklanmışlardır.
    Bunların en zor bastırılanı 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rusların da yardımını alarak başlattıkları isyandır. Kılıçdaroğlu’nun mensubu bulunduğu Haydaran aşireti de bu isyanın elebaşıdır.
    Haydaranlar, Birinci Dünya Savaşı sırasında da rahat durmamış, Rus Ordusu Erzincan’a kadar geldiğinde Dersim’i de Ruslara bağlayabilmek için 1915 ve 1916’da iki kez ayaklanmıştır!
    Anlayacağınız Kılıçdaroğlu’nun “eşkıya” dediği dedeleri, sıradan kanun kaçakları değil, vatan hainidir. Osmanlı’ya karşı Rus Ordusu’yla işbirliği
    yapmıştır!



    Tunceli’deki Kürtleşen Ermenilerden bahsettiği için bölücü çevrelerin büyük tepkisiyle karşılaşan Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Halaçoğlu sözlerinin arkasında durmuş ve şöyle demişti: “Elimde bir liste var. Resmi belgelere göre dönmelerin listesi. Kimlerin dönme oldukları, Ermeni ismi, Türk ismi hepsi var. Hangi evde oturduklarına kadar var.”
    Halaçoğlu’nu şimdi çok önemli bir görev bekliyor. Madem Ermeni dönmelerinin listesi elinde var, bunu yayınlasın. Görelim bakalım Kılıçdaroğlu’nun anne tarafı Ermeni dönmesi miymiş, değil miymiş...

    Kılıçdaroğlu’nun annesi Ermeni dönmesi mi?

    Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra Soner Yalçın Hürriyet’te şeceresiyle ilgili bir yazı yazdı. Ve Kılıçdaroğlu’nun ailesinin köklerinin Horasan’a kadar dayandığını anlattı.
    Ancak Kılıçdaroğlu’nun baba tarafından köklerini bu kadar titizlikle araştıranlar, yüzlerce yıl öncesine gidebilenler, ne hikmetse anne tarafı üzerine bir şey yazmıyor.
    Biraz karıştırınca bu konuda ilginç şeyler ortaya çıkıyor.
    Kılıçdaroğlu’nun annesinin ismi Yemuş. Bir Ermeni ismi. Bu konuda doğal olarak pek çok soruya da muhatap oluyor Kılıçdaroğlu. Ancak hiçbirini “Hayır, annem Ermeni değildir” diye yanıtlayamıyor.
    Örneğin Rıza Zelyut, Kılıçdaroğlu’yla bir röportaj yapıyor Akşam gazetesinde. Annesinin ismini gündeme getiriyor:
    “Annenizin ismi Yemuş imiş. Ermeni misiniz, diye soran birileri varmış.”
    Ancak Zelyut’un amacı Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırmak değil, rahatlatmak. Soruyu şöyle devam ettiriyor:
    “O ismin aslı Yemiş olmalı, değil mi Türkçe...”
    Gerçekten de Kılıçdaroğlu, nüfus memurunun azizliğine uğramışız gibi kaçak bir yanıt verebilir bu soruya. Ama o “Evet, haklısınız” diyeceğine şu yanıtı veriyor:
    “Böyle soranlar var. Biz hiçbir zaman gocunmadık, annemizin ismi niye öyle diye. Telefon açıp kendisini gazeteci olarak tanıtan kişi ‘Siz Ermeni misiniz?’ diye soruyor. Telefona ablam çıkmış. Cevap verirken ‘Hayır, biz Müslümanız’ diyor. Ablam zaten kırsal bağlamdaki o kıyaslamayı bilmiyor zaten. Gayet saf, hayır biz Müslümanız diyor. Annemin Ermeni, Kürt veya Çerkez olması bizlerin ona olan sevgisini azaltmaz ki sonuç olarak o bizim annemiz.”
    Yani annem bir Ermeni değildir diyemiyor. Ermeni olsa bile önemi olmamalı diyor!

    Kürtleşen Ermeniler

    Kılıçdaroğlu’nun anlattıklarında önemli bir gerçek gizli. Ablası Müslümanız diyor. Türk’üz demiyor. Bu aslında utangaç bir şekilde biz Müslümanlaşan Ermeniyiz demekten başka bir şey değil. Yani “Ermeni dönmesi.”
    Nereden biliyorsunuz demeyin. O bölgede çok yaygın bir olgudur bu. Tehcir sırasında pek çok Ermeni çocuğun, özellikle Tunceli’de Kürt aşiretleri tarafından evlat edinildiği biliniyor. Bu çocuklar Müslümanlaştırılmış.
    Bu konu birkaç ay önce Türk Tarih Kurum Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından da dile getirilmişti:
    “Araştırmalarımızda Kürt diye bildiğimiz insanların aslında yapısal olarak ‘Türkmen asıllı’ olduğunu, Kürt Alevi olarak bilinen vatandaşların ise ‘Ermeni kökenli’ olduğunu gördük.”
    Halaçoğlu bu açıklamasından sonra bölücü çevrelerin büyük tepkisiyle karşılaşmış, adeta linç edilmişti. Halbuki, bu yalnız Halaçoğlu’nun bir iddia değil, pek çok tarihçinin kabul ettiği bir olgu.
    Mesela Prof. Dr. Hasan Köni şöyle diyor:
    “Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan yani Müslümanlığa dönen Ermeniler de var. Bunların kim olduğunu bilemiyoruz. Sayıları 300-400 bin kişi. Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var. Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş, Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.”
    Hrant Dink bile kabul ediyor bunu. Tehcire kaç kişinin tabi olduğunun tartışıldığı bir toplantıda şöyle diyor:
    “Aynı dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştur.”
    Batılı tarihçi Hans Lukas Kieser ise şöyle diyor:
    “Pek çok ipucu, Kürt Aleviliğinin beşiği olan Dersim’in en azından bir bölümünün Kürtleşmiş Ermeni asıllı halklardan oluştuğunu gösterir.”

    Halaçoğlu, Ermeni dönmelerinin listesini açıklasın

    Kürtleşen Ermenilerden bahsettiği için bölücü çevrelerin büyük tepkisiyle karşılaşan Halaçoğlu sözlerinin arkasında durmuş ve şöyle demişti:
    “Elimde bir liste var. Resmi belgelere göre dönmelerin listesi. Kimlerin dönme oldukları, Ermeni ismi, Türk ismi hepsi var. Hangi evde oturduklarına kadar var. Tehdit olarak söylemiyorum. Bunları açıklamıyorum, açıklamayacağım da. Şimdi ben bunları öğrenince ne yapayım? Paylaşmayım mı? Bunları Ermenileri kötülemek için söylemiyorum. Bazı Ermenilerin tehcirden kurtulmak için kendilerini Kürt Alevi gösterdiklerini söylüyorum.”
    Halaçoğlu, bu sözlerinden ötürü Türk Tarih Kurumu başkanlığından alındı. Suçu Türkleri koruması ve tarihsel gerçekleri ortaya koymasıydı. Ancak Halaçoğlu’nu şimdi çok önemli bir görev bekliyor. Madem Ermeni dönmelerinin listesi elinde, bunu yayınlasın.
    Görelim bakalım Kılıçdaroğlu’nun anne tarafı Ermeni dönmesi miymiş, değil miymiş...

    Yanıtla Kılıçdaroğlu: Türk müsün değil misin?

    CHP’nin Genel Başkanı olmuş bir siyasetçiye Türk milletinin “Türk müsün değil misin?” diye sorması kadar doğal bir şey olamaz. Sonuçta CHP Türk’ü yok olmaktan kurtaran Kuvayı Milliye’nin partisi. Türk’ün Cumhuriyetini kuran parti. Türk’ün atası Atatürk’ün partisi...
    Ama Türk olmanın Kılıçdaroğlu için önemli olmadığını üzülerek görüyoruz. Rıza Zelyut röportajında bu konuyu da gündeme getiriyor:
    “Size ‘Alevi-Kürt’ göndermesi de yaptılar. Peki siz kendinizi Alevi mi görüyorsunuz, Kürt mü görüyorsunuz?”
    Soru burada bitmiyor. Annesinin Ermeniliği sorusunda olduğu gibi Zelyut bu konuda da Kılıçdaroğlu’na bir çıkış noktası bırakıyor: “Yoksa bir Türk veya cumhuriyetçi mi görüyorsunuz?”
    Kılıçdaroğlu:
    “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşıyım ama Tunceli’de doğdum babam memurdu. Anadolu’nun değişik şehir ve ilçelerinde bulundum. 21. yüzyıla giren Türkiye’de bu konuları gündeme getirmemeliyiz. İnsanlar yeni bir boyuta girmiş. İnsanları üzmemek, insanları sevmek temel konu bu olmalıdır.”
    Gördüğünüz gibi “Türk müsünüz” diye soruluyor, evet diyemiyor... İnsanları sevmekten bahsediyor.
    Şimdi diyeceksiniz ki Kılıçdaroğlu’nun etnik kökeninden size ne. Bizim için Türklüğün tanımı Atatürk’ün koyduğu şekildedir: “Ne mutlu Türk’üm diyene.”
    Yani biz Atatürkçüler için Türklük etnik bir kökeni tanımlamaz. Türklük bir tarihsel kimliktir. Bir karakterdir. Bir medeniyet anlayışıdır.
    Bu yüzden “Ben Türk’üm” diyen birisinin etnik kökenini araştırmayız, karıştırmayız.
    Ancak Kılıçdaroğlu gibileri için etnik kökenleri önemli. Dersim isyanı tartışmalarında aldığı tavır tamamen etnik kökeninin bir yansıması. CHP’li kimliğini de bir kenara itip CHP’yi ve Atatürk’ü bir anda eleştiriveriyor.
    Öyleyse bizim de Kılıçdaroğlu’nun etnik kökenini ortaya koymamız kadar doğal bir şey olamaz.

    Genel Başkanı Türk olmayan bir parti Türk’ü savunabilir mi?

    “Kılıçdaroğlu kim” basında en çok sorulan soru bu sıralar. Bu sorunun yanıtını bir de bizden duyun:
    – Annesinin Ermeni dönmesi olduğu söylenen,
    – Kendisine bir türlü “Türk’üm” diyemeyen,
    – Dersim İsyanında Atatürk’e başkaldırmış ve Türk askerine kurşun sıkmış bir aşiretin mensubu,
    – Rus işbirlikçisi eşkıyaların torunu.
    Böyle birisine Türk diyebilir misiniz?
    Kendisi bile demiyor ki!
    Kılıçdaroğlu çıksın annesinin Ermeni dönmesi olmadığını kanıtlasın, en azından “Ben Türk’üm” desin, o zaman Türkleri yönetmeye aday olsun.
    Bunu yapamıyorsa, etnik kökenine göre kararını versin. Ya Ermenilerin yanına gitsin ya da ABD’nin kucağındaki Kürtlerin...
    Ama Türkleri rahat bıraksın.

    NOT : BU YAZI NE ZAMAN NE YENİ ŞAFAK NE VAKİT NE BUGÜN NE DE KANALTURK UN HABERİDİR BİZZAT TÜRKSOLU SİTESİNİN HABERİDİR KİMLERİN NEYİN GOYGOYCULUGUNU YAPTIGINI İYİ GÖRMENİZ İCİN PAYLASIYORUM
    :45::45::45::45:

  10. #30

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    adam zaten inkar etmiyorki bunlar bilinen şeyler , bende ozaman bişe soracam zamında diyanet işleri başkanıda ermeni kökenliydi bunu biliyormusunuz.
    birde o yazıda bir yanlışlık var kars için serhat denilmiş buda pkk taraftarlarınca kulanılıyormuş, o yazıya dayanarak bu bir düzmece yazı diye bilirim , tamamen karalamak adına yapılmış bir kere kars eskiden beri serhat kars olarak bilinir, bunu eskiside bilir yeniside, ne yazıkı yukardaki yazıyı yazan yazar bunu göremeyecek kadar çahil kalmış , zaten haberin kaynagıda yeni şafak yazıyor başkada bişe beklenemez yeni şafaktan çok şaşırmadım.. yandaş media , dmekki kılıcdar oğlu baya kuvetli geliyorki , bu kadar karalama kampanyası başladığına göre

Sayfa 3/7 İlkİlk 1234567 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •