Bir an kendinizi 1980 ihtilali sonrası idam cezası almış ve asılma vaktini bekleyen bir ülkücü olarak düşünün…
Yani, kendinizi;
7 Ekim 1980 sabahı Ankara’da darbeci generallerin işkence merkezlerinden, mahkemelerinden geçtikten sonra şehadet şerbeti içmeyi bekleyen Mustafa Pehlivanoğlu’nun yerine kendinizi koyun bir an,
İsterseniz, Cevdet Karakuş olun kısa bir süre ve 4 Haziran 1981 sabaha karşı Elazığ Kapalı Cezaevi'nde idam edilmek üzere olduğunuzu düşünün.
Veya 27 Mart 1982 sabahı, Mamak Askeri Cezaevi'nde Fikri Arıkan;
2 Mayıs 1982 sabahı Elazığ Kapalı Cezaevi'nde Cengiz Baktemur;
31 Ocak 1983 sabahı Gaziantep Cezaevi'nde Ahmet Kerse;
13 Ağustos 1982 sabahı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde Ali Bülent Orkan,
5 Haziran 83 sabahı İzmir Buca Cezaevi'nde Halil Esendağ veya Selçuk Duracık olarak kendinizi düşünün bir an…
İdamınız için görevlendirilen imam ile son namazınızı kıldığınızı son dualarınızı yaptığınızı, uğruna her şeyinizi feda ettiğiniz devletinizin 12 Eylül darbecisi “our boys” generallerince gönderildiğiniz İp’e doğru yürüdüğünüzü hissedin bir an…
Bunlarda yetmezse, ihtilalciler tarafından Malatya’da akşam sorguya alınıp sabah cesedi ailesine teslim edilen Atatürk Eğitim Enstitüsü”nün yiğit dava adamı Aydın Demirkol’un yerine koyun kendinizi…..
Sonra da günümüze gelip 12 Eylül darbecilerinin yargılanması yolunu açan Anayasa değişikliğine “HAYIR” diyenlerin uğruna hayatınızı feda ettiğiniz partinin yöneticileri ve milletvekilleri olduğunu düşünün…
Acaba hayatlarının baharında her zaman var olması için uğraştıkları devletlerinin generallerince kalemleri kırılan bu yiğitler yerinde siz olsaydınız ağzınızdan hangi kelimeler dökülürdü…
Sizleri “faşistleeeeeer” diye sürekli devlet vatan düşmanlarına hedef gösterip 5000 civarında arkadaşınızın kanının dökülmesini sağlayan kişiden “devlet adamlığı” öğrenmeye kalkan,
CHP, BDP, PKK ve diğer tüm sol partilerle aynı çizgide aynı koro içinde Anayasa değişikliğine “HAYIR” diyenler hakkında ne düşünürdünüz…
Düşünün , düşünün , lütfen düşünüm biraz….
Yer imleri