Obama ile yaptığı baş başa görüşme Başbakan Erdoğan’ı çok hırpalamıştı.
Özellikle İsrail ile olan ilişkiler ve İran’ın nükleer çalışmalarında Türkiye’nin tutumu, Obama’nın çok sinirlenmesine ve bu durumun ikili konuşma sırasında Obama’nın üslubuna yansıması, görüşmenin sinir katsayısını epey yükseltmişti. Bu asap bozucu görüşmeden sonra eli-ayağı boşalan ve aynen Mercedes arabada yaşadığını tekrar yaşayan Tayyip Bey, eşi-çocukları-akrabala rı ve 200 kişiye yaklaşan koruma ordusu ile tatile çıkma kararı almıştı.
Göcek civarında bir ada’da bir hafta dinlenen Başbakan’a tatil oldukça yaramış, yüzüne renk gelmiş, cildi pırıl pırıl olmuş.
Nasıl olsa ilk seçimlerden sonra, önce Yüce Divan yargılamaları daha sonra ise uzun yıllar süreceğini tahmin ettiğimiz bir tatil gelecek. Çok sayıda Bakan arkadaşı, akrabalar, Kürtçü danışmanlar, yandaş işadamları, yandaş yazarlar kendisine bu zorunlu tatilde eşlik edecekleri için canları da sıkılmayacak.
Başbakan tatildeyken, bizim de kendisine soracağımız çok sayıda soru birikti. Canını sıkmadan teker, teker soralım;
*Genelkurmay Başkanınız, terörün geldiği durum için “Sözün bittiği yerdeyiz” dedi. Bu söz, “daha ötesinde söz olmayan yer” , “son noktaya gelinen yer” , “kelimelerin yetersiz kaldığı durumlar” için kullanılır. Ayrıca “Kuzey Irak, PKK için güvenli sahadır” dedi.
Sizce, Genelkurmay Başkanınız ne demek istedi?
Hükümetin terörle mücadelede, TSK’nin elini-kolunu bağladığı doğru mudur?
Sizin eski dostunuz ve Dışişleri Bakanınızın “Kak’ı” yani “ağa’sı” Barzani Bey, Türk Askerini şehit eden, PKK terör örgütüne kucak mı açıyor? Onları besleyip, büyütüp üzerimize mi salıyor? Acaba, “Barzani Bey ile daha fazla ticaret yaparsak, terörü önleriz” diyen Bakanınız Zafer Çağlayan’ı ve “Kuma alırsak terörü çözeriz” diyen Rize Belediye Başkanınızı devamlı olarak, Kuzey Irak’ta bıraksak, Barzani Bey’i ikna edebilir miyiz?
*Genelkurmay Başkanınız, “İrtica Eylem Planı” adlı sahte belgeler, Taraf Gazetesine Polis tarafından sızdırıldı, dedi.
Yasemin Çongar ise “Balyoz” davası ile ilgili belgelerin, bizzat Başbakan ve Devlet İstihbaratı tarafından teşvik edilerek kendilerine verildiğini açıkladı. Size iftira edip, hakaret eden bu gazeteciye, haddini ne zaman ve nasıl bildireceksiniz?
Bu belgelerin hepsinin kendisine de geldiğini ve hepsinin sahte olduğunu söyleyen zamanın ABD Büyükelçisi Edelman, acaba Ergenekon gizli örgütünün üyesi olabilir mi?
*Söz Polisten açılmışken, sizin de imzanızla, Başkent Ankara’nın Emniyet Müdürü olan Polis Müdürünüzün tutuklanmasına, AKP Kayseri İl Başkanının görevden alınmasına sebep olan ihale yolsuzluğu nedir? Bu ihalelerin tutarı ne kadardır? Bu olaylarda hangi tarikat, hangi tarafta yer almıştır ve savaşı hangi tarikat kazanmıştır?
Neden sizin en yakınlarınız hep bu yolsuzluk olaylarının tam ortasında yer alıyorlar ve hiç utanmadan sizi üzüyorlar?
*Sayın Başbakan, sizin Devlet Bankalarını çok sevdiğiniz, onları kendi malınız gibi görüp, sevip okşadığınız, koruyup kolladığınız hepimizin malumudur! Fakat özellikle “Vakıfbank”ı, oğlunuz Bilal Bey kadar sevdiğinizi daha yeni öğrendik.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınızdan beri, belediyenin ve iştiraklerinin tüm paralarının bulunduğu “Vakıfbank Valide Sultan Camii Şubesi” müdürlerinin aniden “Süpermen” olup uçmalarının sebebini anlamış değiliz!
İlk müdür Maksut Serim; şube müdürlüğünden, Başbakanlık Örtülü Ödeneğinin başına uçtu.
İkinci Müdür Bilal Kahraman; şube müdürlüğünden, Vakıfbank Genel Müdürlüğüne uçtu.
Şimdi de başımıza “Ömer Elmas” olayı çıktı. Bu elmas gibi çocuk gencecik yaşında, stajı dahil üç yıllık avukat, Vakıfbank Baş Hukuk Danışmanı oldu.
Fakat, elmas çocuğun askerlik belgesi teneke çıkınca(sahte) önce görevinden alındı, 1,5 ay sonra Vakıfbank Genel Müdür Yardımcılığına atandı. Müfettişler, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ve 6 yöneticiyi bu atamadan sorumlu tuttu ve haklarında dava açtı.
Ömer Elmas, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın “Kartal İmam Hatip Lisesinden” arkadaşı!
Başbakan’ın ve çocuklarının, yakınlarına ve arkadaşlarına karşı ne kadar vefalı olduklarını da yeni öğrenmiş olduk. Gerçi vefalarını devlete ödetiyorlar ama, olacak o kadar. O kadar kusur kadı kızında bile olur.
Başbakan’a sorumuz şu; Belediye Başkanlığından beri, gerek belediyenin, gerek belediye şirketlerinin, gerekse sizin kontrolünüzdeki yardım kuruluşlarının hesapları niçin hep, Vakıfbank Valide Sultan Camii Şubesinde tutuldu ve bu şubenin müdürleri nasıl bu kadar yükseltildi?
Şu an Vakıfbank Genel Müdürlüğünde en kıymetli evrak çeşidi, bu konulardaki evraklar ve damat medyasına verilen usulsüz krediler ile ilgili evraklar. Bunlar bir ortaya döküldü mü, inanın sadece bu dosya bile bazılarına ömür boyu tatil yaptırmaya yeter de artar bile. Bakarsınız Silivri Kampüsü gerçek misafirlerini bünyesinde seve seve ağırlar. Ne demiş büyüklerimiz; Neye niyet, neye kısmet…
ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIĞIN BEDELİ ÇOK
AĞIRDIR. AKIL, BİLİM VE UYGARLIK YOLUNDAN
SAPMA GAFLETİNE DÜŞEN TOPLUMLAR, BU
BEDELİ YOK OLUŞLARI İLE ÖDERLER...
Yer imleri