REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/3 123 SonSon
21 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: kıssadan hisseler

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart kıssadan hisseler

    SÜVARİ VE KÖR YOLCU


    Çöl sıcağında atıyla seyahat eden bir süvari bulmuş olduğu bir ağaç gölgesinde, hem atı hemde kendisinin dinlenmesi için bir mola verir. Fakat atını o ağaca bağlayabileceği kadar uzun bir ince halat bulamadı. Çevresine bakındığında işini çözebileceği bir kalın ağaç dalı bulur. O kalın dalı ağacın gölgesine çakarak atını o dal'a bağlar. İhtiyacı kadar dinlendikten sonra, yola devam etmek üzere hazırlanır. Tam atını bağladığı o dalı kumdan sökecekken birerden durup düşünür. Ben bu kadar mesafeden geldim ve yolumda sadece bu ağacın gölgesinden istifadeyi sadece ben değil, atımda dinlendi. İyisimi bu kazığı çıkartmayayımki , belki benden sonra başka bir süvaride atıyla dinlenmek için mola verdiğinde bu kazığı kullanır, deyip o kazığı sökmekten vazgeçer , ve yola devam eder.

    Hikaye bu ya, o çöl sıcağında kendi başına seyahat eden bir KÖR yolcu tamda bu ağacın altında mola için duracakken ayağı o kazığa takılıp birden yere düşer. Hay Allah bu çölün orasındaki bu ağacın altındaki bu kazığın ne işi vardır deyip, benden sonra belki başka bir kör yolcu bu kazığa takılıpta yere düşmesin diye, o kazığı aradan söküp atar.

    Şimdi hangisi doğru olanı yapmış diye kendimize sorduğumuzda , cevabımız hangisi? Acaba o süvarinin ağacın altına kazığı çakan kendisinden sonra gelecek bir başkasını düşünen süvarimi , yoksa bir başka kör bir yolcunun takılıp yere düşüp canını yakmaması için kendinden sonraki başka bir kör yolcuyu düşünene ve oradan söküp atan o kör yolcumu?

    Elbette ikiside haklı , ve kendilerinden sonraki insanları düşünüp vazifelerini yapmış bulunuyorlar.

    Acaba bizler , bizlerden sonra geleceklere neler yapıyoruz ve bırakıyoruz ???

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    yılan hikayesi

    yoksul bir adamın biri dağda ağaç keserek hayatını devam ettirmektedir ve bu yoksul adamın birde oğlu varmış ama hayırsızmı hayırsızmış bir gün adam ağaç kesmek için ormana gider ve ağaç keserken orda bi yılanla karşılaşır ve yılan ona derki korkma ben dostum adamla konuşurlarmış ve ardından yılan deliyine girer ve adama bi altın lira bırakırmış ve adam o altın lira almış ve evine yol almış ve oğluna anlatmış durumu adam birgün rahatsızlanmış ve ayağa kalkamaz olmuş ve oğlunu cağırmış oğluna demiş ki ormanda bi kuyu var demiş tarif etmiş ve oraya git orda karşına bi yılan cıkacak demiş sakın korkma o yılan dosttur yere bi altın lira bırakacak demiş onu alır gelirsin demiş cocuk yola koyulmuş ve yılanın kuyusuna gelmiş ve yılan cıkmış ve yere bi altın lira bırakmış cocuğun aklından hemen şeytanlık gecmiş ve yılanı öldürürsem kuyudaki bütün altınlar benim olur deyip yerden bi altın lira alır ve yılana atar yılanın kuyruğu kopar yılan o acıyla cocuğu sokar ve cocuk ölür aradan zaman gecer ve adam tekrar yılanın kuyusuna gider adam aslında işin bilgesiymiş yılana derki yılan kardeş bizim oğlan bi densizlik yaptı ve cezasını buldu biz dosttuk dost kalabiliriz yılan adama dönerek demişki yok yok bende bu kuyruk acısı sendede bu evlat acısı olduhu sürece biz hiç dost olamayız demiş

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Gerçek Zenginlik
    Başlangıçta Türkistan taraflarında bir bölgenin hükümdarı yani dünya sultanı iken vâkî olan bazı ikazlarla hükümdarlığını bırakıp maneviyat sultanı olmaya azmeden, bunu da gerçekten başaran İbrahim Edhem (VIII. y.yıl) dünya malına karşı o kadar tenezzülsüzdü ki kimseden bir şey istemez ve beklemezdi. Nefsini yokluğa ve mahrumiyete o derece alıştırmıştı ki bir benzerine

    rastlanamazdı. Birgün büyük velilerden çağdaşı ve hemşehrisi Şakik Belhi ile karşılaştı ve ona sordu:

    - Ey Şakik nasıl geçiniyorsun? Şakik Belhi cevap verdi:

    - Bulunca yiyoruz, bulmayınca sabrediyoruz. İbrahim Edhem:

    - Horasan'ın köpekleri de aynı şeyi yapıyorlar, bulunca yiyorlar, bulmayınca sabrediyorlar, diye karşılık verdi.

    Belhi sordu:

    - Peki siz ne yapıyorsunuz?

    - Biz bulunca dağıtıyoruz, bulmayınca sabrediyoruz.

    Bizim İbrahim Edhem Hazretleri hakkında söylemek istediğimiz bu değil. İbrahim Edhem'in, amaç edindiği ve ulaşmayı başardığı yokluk ve mahrumiyeti o derece aşikar, o derece göze batıcı idi ki görenlerde kendisine yardım hissi uyandırıyordu.

    Varlıklı bir kişi İbrahim Edhem'e yardım etmek istedi. İbrahim Edhem:

    - Yardımını gerçekten zenginsen kabul ederim, dedi.

    Adam gerçekten zengin olduğunu, bir şeye ihtiyacı bulunmadığını söyledi. Büyük veli sordu:

    - Ne kadar paran var?

    - Üç bin altınım var.

    - Dört bin olmasını istemez misin?

    - Elbette isterim.

    - Beşbin olmasını?

    - İsterim.

    - On bin altının olsa çok sevinirsin değil mi?

    - Şüphesiz çok memnun olurum.

    - Zengin olduğunu söylüyorsun ama, sen gerçekte züğürdün birisin. Sen, on bin değil yüz bin altının olsa yine kanaat etmez fazlasını istersin. Kanaati olmayan insan zengin sayılmaz. Gerçekten zengin olsaydın yardımını kabul edecektim.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sen Bir Kizini Vermezsin de

    Kufe'de bir adam üçüncü Halife Hz. Osman için "Yahudiymiş" diye tutturmuştu. Herkes bunun asılsız olduğunu, imkansız olduğunu söylüyor ama adam bir türlü ikna olmuyordu. Bu konu İmam-ı Azam'a da duyuruldu. "Adamı bu saçma inancından kimse caydıramadı, sununla bir de siz görüşseniz" dendi. "Hay hay" dedi İmam-ı Azam, bir akşam bu kıza dünürlüğe diye adamın evine gitti. Dereden tepeden konuştuktan sonra sözü esasa getirdi:

    - Biz Allah'ın emri, Peygamberin kavliyle kızına dünür geldik.

    - Kime istiyorsunuz kızımı, öğrenebilir miyim?

    - Kızını istediğimiz kimse son derece ahlâklı, dürüst çok zengin ve alabildiğine cömert, Kur'an'ı ezbere biliyor ve sürekli okuyor... (Bunların hepsi Hz. Osman'ın nitelikleri)

    Adam sözünü kesti:

    - Yeter, bunlardan bir tanesi bile kızımı vermek için yeterli meziyettir.

    - Ama bu damat adayının bir kusuru var, kendisi Yahudi.

    -Adam parladı:

    - Nasıl olur, benim kızımı bir Yahudiye istersiniz?

    İmam-ı Azam için artık taşı gediğine koymanın zamanı gelmişti:

    - Sen bir kızını yahudiye vermezsin de Hz. Peygamber iki kızını birden bir Yahudiye nasıl verir? deyince adamın artık bir inat ve itiraza mecali kalmadı, bilinen gerçeği kabul etti.

    (Hz. Osman peygamberimizin damadıydı, önce bir kızıyla evlenmiş, o ölünce diğer bir kızıyla evlenmişti. Bunun için Hz. Osman'a "Zi'nNureyn'' (İki nur sahibi) denmiştir.)

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Imâm-i Azam ve Kadilik
    Zamanında İmam-ı Azam ile herhangi bir konuda tartışmaya girip de galip çıkan görülmemiştir. Hem derya gibi ilmi, hem de herkese nasip olmayan zeka ve mantığı sayesinde hepsinden kendisi galip çıkıyordu.

    Abbasi Halifesi Me'mun İmam-ı Azam'ı Kufe'ye kadı yapmak istiyordu. İmamı çağırdı ve bu niyetini açıkladı. İmam-ı Azam yönetimin yanlışlıklarına alet olmamak için bu teklifi kabul etmedi.

    - Ben kadılık yapamam, dedi.

    Halife de herkes de kabul ederdi ki ondan iyi kadılık yapacak bulunamazdı. Bu nedenle Halife sert çıktı:

    - Yalan söylüyorsun, sen kadılık yaparsın!

    İmam-ı Azam akan suları durduracak şu cevabı verdi:

    - Eğer ben yalan söylüyorsam, yalan söylediğim için kadılık yapamam, çünkü yalancıdan kadı olmaz. Eğer "yapamam" dediğim zaman doğru söylüyorsam, sözümün gereği olarak kadılık yapamam. O halde her iki halde de kadılık yapamam,

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kadın ve Vali



    Bir zamanlar vâlilik yapan birisinin çok güzel bir bahçesi vardı. Rengârenk çiçeklerle donatılmış, tam bir zevk ve sefâ yeriydi. Bir gün vâli, bu bahçeye geldi. Vâli, bir bahane ile kadının kocası olan bahçıvanı, bir iş için dışarıya gönderdi. Kadına da dedi ki:
    -Bahçenin kapılarını kapat. Hiç bir kapı açık kalmasın!
    Kadın, akıllı ve namuslu idi. Vâlinin kendisine kötü niyet taşıdığını anladı. Gidip bir ağacın arkasına saklandı ve biraz sonra gelip dedi ki:
    -Kapıları kapattım. Yanlız bir tanesi kaldı. Onu kapatmaya gücüm yetmiyor. Ne kadar uğraşsam da kapatamıyorum.
    -O, hangi kapıdır?
    -Bu kapı, Allahü teâlânın (Basir) sıfatıyla bizi gördüğü kapıdır. Vâli, bu sözü duyunca, pişman olup tövbe etti. Bir daha aklına böyle kötülükler getirmemek için, Allahü teâlânın sevgili kullarından birinin bulunduğu yere gidip, onun sohbetinde yetişti. Allahü teâlânın sevgili kullarından biri oldu

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kısmetini Beklemek






    Öğrencilerinden birinin eline bir testi verip kuşluk vakti çeşmeye gönderir Fakirullah Hazretleri.
    Ne var ki öğrenci çeşmenin başına varınca oradaki çocuklarla oyuna dalar, ta ikindiye kadar oyun sürer. Nihayet gün batarken aceleyle testiyi doldurup döner. Bunca vakittir orada oyuna dalan öğrenciyi bu defa arkadaşları aralarına alıp hırpalamak isterler. Ancak Fakirullah Hazretleri müdahale ederek der ki:

    – Neye suçluyorsunuz arkadaşınızı?

    – Kuşluk vakti gönderdiniz ikindi üzeri döndü, bizi bu kadar bekletmeye hakkı var mı? derler.

    Büyük insan şöyle izah eder geç kalma sebebini.

    – Arkadaşınızın kabahati yoktur bu bekleyişte. Çünkü der, çeşmenin başında oyuna dalmaya mecburdu. Kısmetiniz olan su henüz kurnaya gelmemişti, yoldaydı. Başkalarının kısmetini doldurup ta size getiremezdi. Ne zaman yoldaki sizin kısmetiniz kurnaya geldi, işte o zaman oynamayı bırakıp testiyi çeşmeye tutarak kısmetinizi doldurup getirdi. Onun kabahati yoktur, yoldaki kısmetinizi beklemiştir.

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    KOMŞUNUN ŞİKAYETİ
    Biri, Resul-i Ekrem (s.a.v)'ın huzuruna geldi ve
    - Bana eziyet ederek huzurumu bozuyor' diye komşusunu şikayet etti.
    Resul-i Ekrem (s.a.v):
    - Tahammül et ve komşunun gürültü patırtısına aldırma, belki gidişatını değiştirir, buyurdu.
    Bir müddet sonra ikinci defa gelerek şikayet etti. Resul-i Ekrem (s.a.v) bu kez de tahammül et buyurdu.
    Üçüncü defa geldi. ve
    - Ya Resulallah, benim bu komşum gidişatını düzeltmiyor, beni ve ailemi rahatsız etmek için gerekenlerin hepsini yapıyor' dedi.
    Resul-i Ekrem (s.a.v) bu defa ona
    - Cuma günü, ev eşyalarını dışarı çıkar, yoldan gelip geçen halk görsün. Halk, sana 'niçin ev eşyalarını buraya döktün?' diye soracaktır. 'Kötü komşunun elinden' diyerek şikayetini bütün halka söyle.

    Şikayetçi aynısını yaptı, eziyet eden komşu ise peygamber daima tahammül et diyecek diye, hayal ediyordu. Halbuki zülmün def edilmesi hukukun müdafaası hususunda İslamiyetin, mütecavize saygı göstermeyeceğini bilmiyordu. Böylelikle herkesin huzurunda rezil olacağını sezen eziyetçi komşu, konuyu öğrenince yalvarıp yakarmaya başladı ve adamın, eşyasını evine taşımasını rica etti. Aynı zamanda komşusunu incitecek şekilde bir şey yapmamaya söz verdi.

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hızır ve Gelin
    1930'lu yıllar. Rize. Anzer, halkın kendi tabiri ile Ancer. Dünyaca balı ile meşhur olan Ancer. Binlerce poleni ve şifayı içinde barındıran balıyla meşhur Ancer. Kış. Yaylacılık yapan Ancerlilerin bir kısmı aşağıya Rize'ye şehre inmemiş, kışlamışlar. Yazdan yığdıkları otlarıyla, mallarını kışdan çıkarıp, bahara eriştirmenin çabası içindeler. Evet hepsinin mal tabir ettiği koyunları, sığırları var, tektük birkaç tanesinin de kara kovanı var. Şifa niyetine ilaç niyetine küçük bir kavanozu dolduracak kadar balları olurdu çoğunun. O da kış bitmeden tükenir giderdi.

    Meryem. Lezgilerin kızı Meryem. Yeni gelin, beyini gurbete Samsun'a göndermiş. O da o kış yaylada kışlamış. Sabaha kadar kar yağmıştır. Tam kürekle yolu açayım deyip, kapıya yönelmekte iken, kapısı çalınır. Kapıyı açari. İhtiyar bir adam selam verir ve:
    - Kızım, ben Aşağı Ancerdenim, gelinim aş eriyor, canı bal çekti, Allah rızası için, bir iki kaşık bal verirmisin?
    Meryem gelin düşünmez bile, Allah rızası değil mi der, dibinde üç dört kaşık bal kalmış olan kavonozu getirir , onun da yarısını ihtiyar'a verir. İhtiyar:
    - Allah razı olsun kızım, artsın eksilmesin der.
    Meryem, kavanozu koymak için geri döner. Kavanozun ağzını kapatayım derken birde ne görsün, kavanoz ağzına kadar bal ile dolu. Meseleyi anlar, kapıya koşar, kar ile dolu yaylanın uçsuzluklarına bakar. Ne bir insan vardır ne de kar da bir iz. Gelen Hızırdır.

    Aradan üç dört ay geçer, her gün bal yediği halde kavanoz her seferinde ağzına kadar bal ile doludur. Sırrını hiç kimseye açmaz. Yaza doğru beyi gurbetten gelir. Beyine her öğün bal verir. Bal bitmez, hem ancer balı olacak, bütün kış kalacak birde her öğün kaşık kaşık yenecek, bal bitmeyecek. Beyini merak sarar, sorar, cevap alamaz. Beyi en sonunda:
    - Ne olur beni seviyorsan söyle ne oluyor. bunda bir iş var.
    Meryem dayanamaz ve ağzı kapalı kavonozu da alır ve olayı anlatır. Kavanozu açıp işte bak ağzına kadar dolu demek istediğinde bir de ne görsün?
    Kavonozun dibinde iki kaşık bal kalmış.

    Evet, gerçek yaşanmış bir olay... Belki sizin başınıza da geldi, belki gelebilir. Meryem'in kavonozundaki bal bitmeyecekti. Sizin de belki cebinizdeki araba parasını verdiğiniz bir ihtiyar ardından elinizi her cebinizdeki cüzdana attığınızda tükenmeyecek para... Ama sakın ha. Sakın ha. Hızır ile karşılaştığınızı ve sırrınızı kimseye söylemeyin....

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Azrailin oldurmek istemedigi anne

    Allah Azraili yanina cagrir ve der: Azrailim git ve fatma hanimin canini a.Azrail eve gider ve fatma hanimi bulur.Ama o bir anneydi oun canini alamazdi bebekleri vardi.Allahin huzuruna gidip:ben o kadinin canini alamam o bir anne bebekleri var.Der.Allah:Hemen kadinin canini al sen almazsan ben alirim! der.Azrail uzulup kadinin canini alir. bir kac yil sonra Allah Azraili cagirip bir dereye gitmesini ister.2 cocuk nerdeyse azrailin icinden geciyordu.Azrail hemen Allahin yanina gelr Allah sorar:O cocuklari tanidinmi? diye sorar.Azrail hayir diye cevap verir.Allah:
    onlar canini almak istemedigin kadinin cocuklariydi onlar. Der.Azrail iyiki aldigini soyleyip gider

Sayfa 1/3 123 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •