REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/3 123 SonSon
26 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Zaman İçinde Bediüzzaman

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Zaman İçinde Bediüzzaman

    İlk kez sitemizde, 9 Temmuz günü, Said-i Nursi’nin hayatının anlatıldığı “Hür Adam” filminin (Minyeli Abdullah’ın da yapımcısı olan Mehmet Tanrısever’in yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği) çekilmeye başlandığını okudunuz. Sonraki günlerde filmin detaylarıyla ilgili haberleri aktardık size.

    Ardından 17 Temmuz’da, Said-i Nursi’nin hayatının anlatıldığı belgesel haberi geldi. Yönetmenliğini Yusuf Kenan Beysülen, metin yazarlığını Cemalettin Canlı’nın yaptığı “Yolcu” adlı bu belgesel şu an satışta.

    4 Ağustos’ta bu kez haber Said-i Nursi’nin doğduğu Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı Nurs köyünden geldi. Yıllar sonra ilk defa devletin bir valisinin katılımıyla Nurs’ta “Bediüzzaman Küliyesi” resmen açıldı.

    “BİLDİKLERİMİZ YOK HÜKMÜNDE”
    Ve şimdi de çok kapsamlı bir Said-i Nursi kitabı piyasaya çıktı. İletişim Yayınları tarafından yayımlanan “Zaman İçinde Bediüzzaman” adlı kitabın yazarları da Yolcu belgeselini hazırlayan iki isim; Beysülen ve Canlı.

    Yazarlar, “Bediüzzaman Said Nursi hakkında hazırlanacak belgeselin araştırmalarını yaparken biriktirdiklerinin tahrik ettiği bir merak”la kitabı hazırladıklarını söylüyor:

    “Belgesel için araştırmaya başladık, yazılı kaynakları okuduk, tanıklarla görüştük, cemaatin “Nur menzilleri” dediği coğrafyayı –ki Urfa, Mardin, Bitlis, Siirt, Van, ağrı, Kastamonu, Denizli, Budur, Isparta, Afyon, İstanbul ve Kostroma gibi ana durakları kapsayan geniş bir coğrafyadır- dolaştık. Arşivleri karıştırdık. Ve ulaştığımız her aşamada konu hakkında bildiklerimizin aslında yok hükmünde olduğu çarptı yüzümüze.”

    İRTİCA TEHLİKESİNİN TİMSALİ Mİ?
    Zaman İçinde Bediüzzaman kitabı, Türkiye’deki Kürt ve İslamcı hareketler açısından ciddi ve derinlikli bir yaklaşımla ele alınması gereken Said-i Nursi ve Nur(cu) hareketle ilgili başarılı bir sınav veriyor. Said-i Nursi gibi çok tartışmalı bir tarihi karakter ve Nurculuk gibi çok konuşulan bir hareket sözkonusu olmasına rağmen terazinin iki tarafını da dengeleyen ama resmi tarihi de yıkan bir çalışma bu.

    Kitaba bir sunuş yazan Ömer Laçiner, resmi ideolojinin özellikle 1940-1950’lerden itibaren Nurculuğu gericiliğin başat akımı, Said-i Nursi’yi de irtica tehlikesinin timsali olarak gösterdiğini söylüyor: “Canlı ve Baysülen’in kitabı bu çerçeveyi kaale almayan bir biyografi sunuyor bize.”

    BİR HAYLİ TOLERANSLI…
    Ancak bu, kitabın bir Said-i Nursi savunusu olduğu anlamına da gelmiyor. Zira Nur hareketi tarafından yapılan yakıştırmalarda da yanlışlıklar var. Bir örnek:

    “Her ne kadar tek parti diktatörlüğü, Said Nursi’yi ölümüne kadar sürecek “mecburi ikamet”e mahkum etmiş, hakkında birkaç kez soruşturma başlatmış, kısa süreli hapsetmiş olsa da kitapta da işaret edildiği üzere- “recmi” Nurcu söylemin iddia ettiği gibi ağır bir zulüm, baskı uyguladığı söylenemez. Cumhuriyet’in kurucu kadrosunun diğer muhalefet hareketlerini ve önderlerini nasıl bir şiddetle tasfiyeye çalıştığı dikkate alınırsa, “devrim yasaları”nı ve uygulamalarını gayrımeşru saydığını ilan etmiş, bunlara uymamak için de inzivaya çekildiğini belirtmiş bir Said Nursi’ye, bir hayli toleranslı davrandığı bile pekâla söylenebilir.”

    Şimdi lafı fazla uzatmadan, 600 sayfalık “Zaman İçinde Bediüzzaman” kitabından, bir kısmı yerleşik algıları yıkacak çarpıcı bölümleri aktaralım. Said-i Nursi'nin hayatından karelerle birlikte.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    ÇOCUKLUĞUNDA GEÇİRDİĞİ CİNNET ONU NASIL ETKİLEDİ? 1886 yılında Abdurrahman Taği’nin ölümünden sonra da Said, bölgedeki medreselere devam eder. Hemen hepsinden kısa sürede ayrılır ve yeni bir merkeze gider. Siirt’te, Norşin’de, Hizan’da ve daha başka yerlerde bulunur. Bu yolculuklar sırasında, Siirt’te bir cinnet/kriz hali yaşadığı anlatılmaktadır. Bu cinnet halinden Tarihçe-i Hayat’ta söz edilememektedir. Bu durum Said’in akıl sağlığına ilişkin olarak hayatının kalan dönemlerinde de izleri sürülen bir tartışmanın başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Fiziki nedenlerden dolayı yaşanan bir sorun olabileceği gibi, basit bir asabiyet hali de olabilecek bu rahatsızlığın arkasından Said’in eğitim arayışına son verdiği görülmektedir

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    ÇOCUKLUĞUNDA GEÇİRDİĞİ CİNNET ONU NASIL ETKİLEDİ? Böylesi durumlar sonraki aşamalarda da ortaya çıkacak, Bediüzzaman’ın etkinlikte bulunmasını zaman zaman engelleyecektir. Her ne olursa olsun bazı dönemlerde yaşamını sürdürmesine geçici bir süre engel oluşturan bir sorunu bulunduğu ortadadır, Abdurrahman (kardeşi), cinnet sonrasında Siirt’ten ayrıldığını, Gayda’ya geldiğini, orada bir kavgaya karışarak evine döndüğünü yazmaktadır

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    ONU ‘UYANDIRAN’ NAMIK KEMAL MİYDİ? Molla Said’in Mardin günlerinde haberdar olduğu Namık Kemal, Osmanlı merkez yöneticileri ile inişli çıkışlı bir ilişkisi olan, siyasal bir eylem adamı, Müslüman bir düşünür, bir edebiyatçıdır. Eylem adamı kimliği edebiyatçı kimliğinin kurucusudur. Ancak eylem adamı kimliği de İslam’ın yaşadığı gerilemeden kaynaklanan bunalımın derin izlerini taşır. Modernist olmaktan kaçınan bir moderndir. Bir kurtuluş projesi peşindedir. Molla Said, tam adı 1289 Seferinin Ondördüncü Gecesi Görülmüş Bir Rüya olan, kısaca “Kemal’in Rüyası” adıyla anılan eserle uyandığını söylemektedir. “Uyanmak” ifadesinin köklü bir değişimi, eşik atlamayı vurguladığı açıktır.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    HALİFEYE VE OSMANLI’YA BAĞLILIK 1909 Mart başlarına kadar, Şuray’ı Ümmet’te, Kürt Teavün ve Terakki ve Şark ve Kürdistan gazetelerinde çıkan yazılarının tamamında Kürtlerin durumu ve Osmanlı bütünlüğü içindeki yeri ağırlıklı tartışma konularıdır. Bu dönem İttihatçılar’la Kürtler arasındaki ilişkiler kısa bir bahar gibi geçmiştir. Said-i Kürdi’nin de içinde olduğu ekip Halife’ye ve Osmanlı’ya mutlak bir bağlılık göstermiş, Kürtlerin ilerleyebilmesi için bir yol aramışlardır. Bahar ikliminde Said-i Kürdi’nin din adamından öte işlevleri olduğu açıktır.

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    HALİFEYE VE OSMANLI’YA BAĞLILIK Bu sonuç, yazılarına sinmiş olan politik ağırlıktan izlenebileceği gibi, fiilen girilen etkinliklerden de izlenebilir. Bu etkinliklerin tipik örneği Avusturya’nın Bosna Hersek’i ilhak etmesi üzerine yaşanan tepki ve eylemlerde görülür. 5-6 Ekim 1908’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek’i ilhak etmiş, bunun üzerine geniş çaplı protestolar yapılmıştır. Avusturya mallarına yönelik boykot etkin bir silah olarak kullanılmıştır. Kürt hamalların boykota katılmalarında Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin ve gazetesinin önemli bir rol oynadığı anlaşılmaktadır. Bu hamalların boykota verdikleri desteğin sağlanmasında ve sürdürülmesinde Molla Said-i Kürdi’nin de etkisi olduğu anlaşılmaktadır.

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    İHANETLE SUÇLANMASI HAKSIZLIK MI? …Bediüzzaman bu dönüşüm sonrasında Teali İslam Cemiyeti’ne katılmayanlardan birisidir. Ancak, resmi tarih yazımı açısından Kurtuluş Savaşı’na muhalif İslamcı gericilik efsanesinin mızrak ucu olan Teali İslam Cemiyeti’ne kesilen bütün faturalardan Bediüzzaman da hissedar kılınmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nda İslami çevrelerin ortak bir tutum içine girmedikleri ne kadar kesin ise, Kurtuluş Savaşı’nın en büyük destekçilerinden birinin de ulema olduğu ve bizzat Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nı İslami referanslarla meşru kılmaya çalıştığı o kadar kesindir. Bütün bunlar bir yana, dönem içinde hiçbir yazdığında Anadolu hareketine karşı tek söz sarf etmemiş bir insanın bir yerde bulunmasının gericiliğine karine olarak sunulması gerçekçi değildir

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    İHANETLE SUÇLANMASI HAKSIZLIK MI? Resmi tarih açısından bu değerlendirme neredeyse standartlaşmış, Bediüzzaman’ın İslam Teali Cemiyeti içinde yer alıp almadığına bakılmaksızın cemiyetin üyesi kabul edilmiş ve bu kurgudan hareketle mahkum edilmeye çalışılmıştır. Bu ilişkiler içinde Bediüzzaman’ın mahkum edilmesine delil olarak sunulan en önemli veri ise Teali İslam Cemiyeti imzasıyla basılan ve Yunan uçakları tarafından Anadolu’ya atılan bildiridir. Teali İslam Cemiyeti’nin bildirisine katılmak bir yana, Anadolu hareketini cihat olarak gören ve bunu açıkça beyan eden bir kişinin neredeyse ihanetle suçlanmasının haksızlık olduğu açıktır

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    ONU ANKARA’YA MUSTAFA KEMAL Mİ ÇAĞIRDI? Bediüzzaman’ın Ankara’ya gelişi 1922 Kasımı’nın ikinci yarısıdır. Ankara’ya gelmesi için kendisine davet yapıldığı bilgisi eserlerinde yer almaktadır. Davetin bizzat Mustafa Kemal tarafından yapıldığı bilgisinin yanında, başkalarının da davetlerinden söz edilmektedir. Böyle bir davetin yapılması için Anadolu hareketine verdiği destek iyi bir gerekçe kabul edilebilir. Kasım ayının ikinci yarısında Ankara’ya gelen Bediüzzaman için 22 Kasım 1922 günü Büyük Millet Meclisi’nde hoş geldin töreni düzenlenmiştir.

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    ONU ANKARA’YA MUSTAFA KEMAL Mİ ÇAĞIRDI? Bediüzzaman’ın Ankara’ya gelirken birtakım beklentiler içinde olduğu ve beklentilerinin boşa çıkması dolayısıyla hayalkırıklığı yaşadığı anlaşılmaktadır. Kurtuluş Savaşı’nın muzaffer kadrolarının ilk büyük yol ayrımı ve tasfiye süreci onun Ankara’da kaldığı günlere denk gelmektedir. Müdafaayı Hukuk kadrolarının ikiye bölünmesinden sonra, Mustafa Kemal kendi grubunu partileşerek denetimini sağlamlaştırma yolunda ilerlemektedir. Ankara kadrolarının yolları ayrılırken Bediüzzaman’ın Mustafa Kemal karşıtı grupla birlikte ya da en azından karşıt gruba yakın bir tutum aldığına ilişkin net bir veri bulunmamaktadır.

Sayfa 1/3 123 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •