Dünyamız, kim bilir kaç milyon senedir intizamını hep muhafaza ediyor

Mevsimler zamanında gelip gidiyor. Gece-gündüz yerini ve süresini şaşırmıyor. Güneş etrafında dönen gezegenler, sayısız güneş sistemleri, yıldızlar, sonsuz kâinat ve harika düzen, hep o sonsuz kudretin eseridir.

“Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, korunanlar için ayetler (Allah’ın varlığına deliller) vardır” (Rad: 16). Bakan, ibret alan her akıl sahibi, bu kadar intizam içerisinde işleyen kâintın bir yaratıcısı olduğunu anlar. Zira kâinatta her şey bir yaratıcıya bağlıdır. Kâinat olayları sebepler zinciriyle birbirine eklenmiştir. Bundan dolayı bir ilk sebepte durmak mecburiyetindedir. Bu ilk sebep de ALLAH’tır. Görüyoruz ki şu dünyamız, kim bilir kaç milyon senedir intizamını muhafaza ediyor. Mevsimler zamanında gelip gidiyor. Gece-gündüz yerini ve süresini şaşırmıyor. Tesadüfte böylesine bir intizam olabilir mi? Nice asırlardır hep insanın çocuğu insan, tavuğun civcivi de tavuk oluyor. Buğday başağı yine buğday veriyor. Üzüm teveğinden her zaman üzüm alınıyor. Kimdir bu ince kanunu koyan? Kimdir bu âlemi bu intizama sokan?

“Üstlerindeki göğe bakmıyorlar mı?”

Güneş etrafında dönüp dolaşan gezegenler. Sayısız güneş sistemleri, yıldızlar, nihayetsiz kâinat ve harika düzen... Hep o sonsuz kudretin eseridir. Bu dönüşler, bu gidişler, sanki meleklerin arş-ı ala etrafındaki dönüşlerinin bir temsilidir. İnsan, yalnız bu kâinata ibret nazariyle bakmakla Allah’ı, O’nun birliğini ve sonsuz kudretini anlamakta gecikmez. Kur’ân şöyle diyor: “De ki göklerin ve yerin Rabbi kimdir? De ki Allah’tır” (Yunus: 6). “Üstlerindeki göğe bakmıyorlar mı, onu nasıl yapmış ve onu nasıl süslemişiz? Onda hiçbir çatlak yoktur. Ve yeri nasıl uzatmışız, oraya tespit edici kazıklar atmışız ve orada gönül açan her türlü çifti bitirmişiz. Bütün bunlar, Allah’a yönelen her kul için bir ibret ve öğüttür” (Kaf: 68). Göklerin ve yerin yaratılışı hususunda sadece bir tefekkür, bu kâinatın bir tesadüf eseri olmadığını, bunun bir yaratıcısı olduğunu ispata kâfidir.

Kendi sisteminin en büyük yıldızı

Küre olarak kabul edilebilen güneşin yarıçapı takriben Ekvator yarıçapının 109 katı veya 695.000 kilometredir. Hacmi, yer hacminin 1.300.000 katı, kütlesi ise yer kütlesinin 333.432 katıdır. Güneş yüzeyinden yükselen korkunç alev dilleri, 112 milyon kilometre mesafelere kadar uzanır. Bunlar, uzayda her metre kareye 167.400 beygir gücü kadar enerji yayar. Bu enerjilerin ancak 2 milyonda 1’i dünyamıza ulaşır. Güneş, uzayı dolduran sayısız yıldızlardan biridir.

Kendi sisteminin en büyük yıldızı ve merkezi olmakla beraber, büyük yıldızlar safında değildir. Diğer büyük yıldızlara göre küçük kalan güneş, uzayda her an Allah’ın varlığını gösteren ayetlerden yani O’nun varlığının kanıtlarından biridir. “De ki: göklerde ve yerde olanlara bir bakınız.” “De ki: Gökten ve yerden size kim rızık veriyor? Yahut işitme ve görme melekeleri kimindir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Yaratma) işini kim düzenliyor? Derhal “Allah” diyecekler. O halde (Allah’ın azabından) korunmuyor musunuz? İşte sizin gerçek Rabbiniz Allah budur. Haktan sonra sapıklıktan başka ne var? O halde nasıl (Haktan) çevriliyorsunuz?”

Bizim vazifemiz Allah’a iman etmektir

İşte Kur’ân’da Allah’ın varlığı böylece en açık ve veciz bir şekilde gösteriliyor. Hatta O’nun varlığını anlamak için başka tarafa gitmeye bile lüzum yoktur. İnsanların kendileri, düşünceleri bunun en açık delilidir. İnsan bir varlığa dayanmak, ruhunu sarsılmaz bir köke bağlamak ihtiyacındadır. İnsanlar bir mükemmel, bir ideal düşünürler. Fakat dünyamızda bu mükemmele hiçbir zaman ulaşılamaz. Mükemmeli biz ancak düşünüyoruz. Biz eksik varlığız. Mükemmel değiliz. Çünkü biz de dünyadan bir parçayız. O halde, bize bu mükemmel fikri nereden geldi? Doğuştan.

Demek ki hiçbir şeye benzemeyen, her tasavvurun üstünde, her bakımdan mükemmel bir varlık fikri, insanın yaratılıştan gelen düşüncesidir. İnsan bu varlığa bağlanır. O’na tapar, O‘ndan yardım bekler. Allah’a tapınma, O’na dayanma ihtiyacı insanlık tarihinin başlangıcından beri mevcuttur. Allah’ı inkâr edenler bile, başları darda kaldığı zaman yine Allah’a yönelirler. Bizim vazifemiz, Allah’ın varlığını bilmek, O’nu sıfatları ve isimleriyle tanımak ve O’na öylece iman etmektir.

Peygamberimizin en çok kıldığı nafile namaz 11 rekâttır

BİR rivayete göre Eban ibn Osman ve Ömer ibn Abdulaziz zamanlarında 36 rekât teravih, 3 rekât de vitir kılınmıştır. Şafii’nin de “Medine’de halkın, 39 rekât, Mekke’de 23 rekât kıldığını gördüm. İkisi de olabilir” dediği rivayet edilir. Yine Şafii‘ye göre uzun okuyarak tadil-i erkân ile az kılmak, çok kılmaktan iyidir. Tirmizi’nin rivayetine göre vitirle birlikte 41 rekât kılınmıştır. Hatta 40 rekât teravih, 7 rekât vitir olmak üzere 47 rekât, 46 teravih 3 de vitir olmak üzere 49 rekât kılındığı rivayetleri de vardır.

Nafi’in rivayetine göre 3’ü vitir olmak üzere 39 rekât kılınmıştır (Fethul Bari: 4/253-254). Bu rivayetler Hz. Ömer devrinden başlamak üzere halkın ilavelerle teravih kıldıklarını gösterir. Kimi, teravihi vitirle beraber 21, kimi 23, kimi 39, kimi 41, kimi 47, kimi 49 rekât kılmıştır. Bunlar Peygamberimizin sünneti değildir. Peygamberimiz sadece 8 rekât teravih, bir rekât de vitir kılmıştır ki tamamı 9 rekât eder. Buna 2 rekât olan sabahın sünneti de eklenince tamamı 11 rekât olur. İşte Peygamberimizin, gerek Ramazan’da gerek Ramazan dışında en çok kıldığı nafile namaz rekâtı bu kadardır. Bu kadarını kılan, Peygamber Aleyhisselam’ın sünnetini yerine getirmiş olur. Fazlasının sınırı yoktur. Kişi istediği kadar nafile namaz kılabilir. Teravih, yatsı namazından sonra kılınır. Vitri teravihten önce de sonra da kılmak sahihtir. Teravihi gecenin üçte birine, hatta yarısına kadar tehir etmek müstehabdır.

İki rekâtta bir selam verilir

Gece namazının en üstünü, sonuna doğru kılınan olduğundan teravihi gece yarısından sonraya bırakmakta bir kerahet yoktur. Bununla beraber kılamama ihtimaline karşılık gece yarısından evvel kılmak daha doğrudur. Camide teravihin ortasında gelip namaza yetişen kimse önce yatsıyı kılar, sonra teravihe uyar. İmamla beraber vitri de kılar, geri kalanını sonra tamamlar. 20 rekât olarak kılınması teamül haline gelmiş olan teravih, 10 selamla kılınagelmiştir. 2 rekâtta bir selam verilir. Her çift başında oturmak şartıyla 4 rekâtta bir selam vermek, kasten olursa mekruhtur. 8-10 rekâtta bir selam vermek de caizdir. 2 rekâtta oturmak şartıyla 20 rekâtı bir selamla kılmak da caiz, fakat mekruhtur. Her 4 rekâttan sonra kıldığı rekât miktarınca oturunca, teravihle vitr arasında da yine o miktar oturmak müstehabdır. Otururken dileyen tespih, tehlil ve tekbirle meşgul olur. Teravihi “hatim”le kılmak güzeldir.

Ebu Hanife’nin bir kavline göre her rekâtta 10 ayet (bir sayfa) okumak suretiyle hatmedilir. Şayet teravihi hatimle kıldırmak cemaati usandıracaksa onları bıktırmayacak kadar okunur. İmam, Fatiha’dan sonra kısar-ı mufassaldan 3 ayet veya bir uzun ayet okuyarak teravihi kıldırır. Her oturuşta Resule salavat okunur. Salavattan sonra usanç vermemek için dua kısa kesilir. Her 2 rekât başında “subhaneke” okunur. Teravihte kelimeler belli olmayacak şekilde okumak, tadil-i erkânı terk etmek gibi huşua aykırı şeylerden kaçınmak lazımdır. Yatsıyı cemaatle kılmayanlar, teravihi de cemaatle kılmazlar. Çünkü teravih, yatsının tabiidir. Ama teravihi imamla kılmayan, vitri imamla kılabilir.

İstanbul’da Kadir Gecesi 116 cami sabaha kadar açık

İSTANBUL Müftülüğü, 5 Eylül Pazar’ı 6 Eylül Pazartesi’ye bağlayan gece kutlanacak olan Kadir Gecesi’nde vatandaşların kolay ulaşabileceği ve halkın yoğunlukla ziyaret ettiği 116 cami sabaha kadar açık olacak. Ayrıca Ramazan’ın son 10 günü itikafa (camiye kapanarak ibadet etmek) girmek isteyenler açık tutulacak 131 camiden yararlanabilecekler. İstanbul Müftülüğü’nün Ramazan ayında gerçekleştirdiği din hizmetleri kapsamında 8 camiye mahyalar asılırken İstanbul genelindeki 3 bin 45 caminin tamamına yakınında görevliler teravih namazı öncesinde vaaz veriyor. Sultanahmet Camii’nde Kadir Gecesi programında camilerde okunan mukabeleler ve evlerde okunan hatimlerin ortak hatim duası yapılacak. Geçen yıl iletilen 80 bin hatim sayısının, bu yıl 100 bini aşması bekleniyor. Müftülükten yapılan açıklamaya göre İstanbul genelinde 34 ilçede 77 camide 146 görevli tarafından teravih namazları hatimle kıldırılırken şehrin genelinde 94 camide her akşam iftar yemeği veriliyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla Ramazan’ın 20(nci günü olan 30 Ağustos Pazartesi günü Sultanahmet Camii’nde öğle namazından sonra İstiklal Harbi şehitlerinin ruhları için mevlit okunacak.

HADİSLER

* EBU Zerr’in rivayetine göre Peygamber şöyle buyurdu: “Allah, kıyamet gününde üç kişiye bakmaz, onları temizlemez, yüceltmez, onlar için acı azap vardır.” Bunu üç kez söyleyen Allah Elçisi’ne, “Kaybettiler, ziyan ettiler. Kimdir onlar ey Allah Elçisi?” dedim. Buyurdu ki: “Uzun eteğini sürüyerek böbürlene böbürlene yürüyen, koğucu, eşyasını yalan yere yemin ederek satan kimse. (Müslim, Ebu Davud, Nesai)

* KOMŞULAR üç kısımdır. Bir komşunun bir hakkı, bir komşunun iki hakkı, bir komşunun da üç hakkı vardır. Birincisi müşrik komşudur. Bunun yalnız komşuluk hakkı vardır. İkincisi Müslüman komşudur. Bunun İslâm hakkı ve komşuluk hakkı vardır. Üçüncüsü Müslüman ve akraba komşudur. Bunun komşuluk hakkı, İslâm hakkı ve akrabalık hakkı vardır. (İbn Kesir, Tefsir: 1/495. Hadis, Bezzar’dan aktarılmıştır)

* HER kim kişiyle anasının arasını açmaya çalışırsa Allah da kıyamet gününde onunla en sevdiklerinin, dostlarının arasını açar