Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
10 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Komplo Teorileri

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Komplo Teorileri

    Komplo teorisi, kamuoyu tarafından belli bir şekilde algılanmış herhangi bir olay hakkında geliştirilmiş, kamuoyundan saklandığı iddia edilen bilgilerle, gizli bilgilere veya olayın arkasındaki görünmeyen güçlerle ilişkilendirilen alternatif açıklamalara verilen addır. Bazı kişiler komplo teorileri üreten kişileri paranoyak, ilgi çekmeye uğraşan ya da yanlış yönlendirmelerle toplumu yanıltarak bundan politik, ekonomik (ya da medyatik) çıkar sağlamaya çalışan kişiler olarak görür ve iddiaları gülünç ve önemsiz kabul ederler. Öte yandan bu tip iddialar popüler kültür alanında her zaman kendisine yer bulabilmiş, ilgi çekmeyi başarabilmiştir.

    Bilim adamlarına göre komplo iddialarına yatkın toplumlar uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan veya kendilerine karşı önemli bir tehdit yöneldiğini düşünen insanlar. Öte yandan, İngiliz sosyolog Mark Fenster'e göre belgelendirilebilen pek çok komplo teorisinin fos çıkması, bunların hepten önemsiz olmaları anlamına gelmiyor. Fenster, bu teorilerin ortaya koyduğu gerçeğin, toplumda varolan sisteme karşı genel güvensizlik ve özellikle her şeyin yüzeyde şeffaf ve özgür gözüktüğü demokratik sistemlerde aslında alttan alta süre giden başka mekanizmaların varolduğuna dair inançtır.
    En Taze Komplo Teorileri
    Bizim çok güzel bir atasözümüz vardır Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!. Komplolar denince akla gelen ilk 5 isim; Aytunç Altındal, Erol Mütercimler, Sinan Aygün, Nihat Genç ve Mahir Kaynak. Ve bu kişilerin ilginç ve favori komplo teorileri şunlar:

    Aytunç Altındal (Araştırmacı – yazar)
    1.Amerika'da AIDS hastalığı bizzat devlet tarafından Afrikalıları yok etmek için çıkarıldı.
    2.Los Angeles'te “*****”olarak bilinen uyuşturucu hap bizzat devlet ajanları tarafından dağıtılıyor ve çoğu homo****üel kişilerin uyuşturulması sağlanıyor.
    3.Türkiye'de sistematik olarak her 3-4 ayda bir borsada büyük panik başlatacak bir komplo ortaya atılıyor ve bu arada birileri 7-8 milyar dolar parayı toz ediyor.
    Dr. Erol Mütercimler (Yazar – televizyon yapımcısı)

    1.General Mustafa kemal'i Samsun'a çıkaran gemi aslında yepyeni bir transatlantikti.
    2.Türkiye'de de faaliyet gösteren bir bankanın arması aslında St. Andrew Haçı'dır. Bu haç, İskoçların milli sembolü olmasının dışında 29. masonluk derecesine verilen makamdır.
    3.Dünyanın en zengin petrol yatakları, Türkiye'nin tam altında 6 bin metre derinlikte yatıyor.
    Sinan Aygün (Ankara Ticaret Odası Başkanı)

    1.Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir sonraki ayağı, Karadeniz olacak. ABD, daha önce de Karadeniz'i ele geçirmeyi denemiş; ama Türkiye, Rusya ile işbirliği yaparak bunu önlemişti. Bu süreç yeniden yaşanacak.
    2.Üst kademedeki devlet memurlarına suikast girişimleri olacak. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri hedef alınacak.
    3.Türk tarımı iflas ettirilecek. Topraklarımız kullandıktan sonra kendini imha eden ve kaynağı İsrail olan genetiği değiştirilmiş tohumlarla işleniyor. İsrail tohum satışını sıfırlayacak ve büyük bir açlık tehlikesi doğacak.
    Prof. Dr. Mahir Kaynak (Araştırmacı – yazar)
    1.1980 öncesinde var olduğuna inanılan sağcı ve solcular… Bunların hepsi aynı kaynaktan besleniyorlardı. Yıllar sonra doğruluğu da ortaya çıktı zaten.
    2.Yahudiler, dünyayı idare ediyorlar. Bu işin kolay tarafı… Ama El Kaide'yi bir türlü yok edemiyorlar. Çünkü bu çok zor.
    3.SSCB'nin dağılması, Komünist Parti'nin intihar etmesi ile gerçekleşen son derece bilinçli bir tercihti. Dışarıdan hiçbir müdahale söz konusu değildi.
    Nihat Genç (Yazar)
    1.Türkiye'yi Sabetaycılar yönetiyor (Bunun 20. yüzyıldaki versiyonu da dünyayı Siyonistlerin yönettiğiydi.)
    2.Adnan Menderes, idam edildi; çünkü Ardahan'ı Ruslar'a satmıştı.
    3.Türkiye'nin elinde kimsenin bilmediği öyle bir bomba var ki, onunla dünyayı dize getirebilir.

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    11 Eylül Saldırıları, İstanbul'da Mı Planlandı‏?


    Batı dünyasında tayy-ı mekan ve fizik olaylarını araştıran birimler var. Bu konuları araştırmak içinde her yıl büyük bütçe ayırıyorlar.Bu sadece İslam'a özgü bir durum değil. Bilmeyenler için şunu söylemekte yarar var. Allah insanı en güzel şekilde yarattı. Bugün yazdığınız bir mesaj göze görünmeden bir yerden başka yere transfer ediliyorsa, aradan bir vasıta olmadan canlı yayın yapılabiliyorsa bunlar niye olmasın. Şimdiki bu olayları 100 sene önce söylence herkes deli saçması diyebilirdi. Ama bugün artık normal. Dünyadaki bazı devletler bunları ortaya çıkartmak için hala uğraşıyorlar.Bu hadiseleri batı medeniyeti de inkar etmediği için hala araştırma safhasında

    Batı medeniyeti gizli ilimler ile mi uğraşıyor?

    Evet. Dünya yönetimleri şu an bu ilimlerin üzerine oturtularak yönetilmekte. Birçok gizli servis parapsikoloji ve gizli ilimler üzerine çalışmalar yapmakta. Bununla ilgilenen örgütler Dünya üzerindeki her türlü çalışmayı incelemekte.Bunlarla uğraşan kişileri de toplayıp birçok deneyler yaptırıyorlar. Metafizik olaylar ile denemeler yapıyorlar. Mevlana'nın dediği gibi Baş gözü ile görülebilecek bir bilim dalı var. Buna mana alemi de denilebilir. Bunu çok fazla deşifre etmek istemiyorum. Gelecek yıllarda bu konuların gündeme geleceğini söylemek ile yetineyim. Birçok ülkede bu tür sansasyon olayların olacağına Allah'ın izni ile eminim.

    Bunlar ile ilgili bir örnek var mı hiç

    Bunlarla ilgili örneklerimi ikinci kitabımda yazdım. Ama bir örnek vermek gerekirse şunu söyleyeyim. İnsanların beyinleri ile çok oynamalar var.Bizde gizli ilimler diye söylenen batıda ışınlanma olarak söylenen olayını da çok demode olduğu için kullanmak istemiyorum.Bu konularla MOSSAD'ın ve Batılı birkaç ülkenin istihbarat servisinin uğraştığını biliyorum.

    Hiç örnek yok mu verebileceğiniz

    O zaman şu örneği vereyim..Dünyada herkes analizciler stratejisiler birçok düşünce atıyor ortaya.İşte bir ülkenin asıl amacı petrol için buraya geldi diyor. Kimide olayların daha derinine giderek ABD'nin asıl amacının petrol değil Dünya hakimiyetini kurmak olduğunu söylüyor. Benim bildiğim ise bunların hepsinin zahir de görünen olaylar olduğudur. İşin aslında temelinde üç tane unsur var. Birincisi Şeytaniler dediğimiz grup, ikincisi haçlı konseyi üçüncüsü de hilaliler dediğimiz grup arasında meydana gelen olaylardır. Şimdi dünyadaki tüm olaylar bu iki akımdan meydana gelmektedir. Şeytaniler başta olmak üzere

    Şeytaniler kimdir ?

    Herkesin duyduğu Evanjelistler, kara örgütler vb örgütler değildir. En temelde bulunan bir kuruluştur. Bunlar Tevrat ve kabala üzerine dünyayı ele geçirmeye çalışan tarihten bu yana yaşayan bir örgüttür.Zahirde gördüğümüz birçok olay bunların bir parçasıdır aslında.ABD'nin Irak'a gelişi şimdide işte İran'ı vuracak mı vurmayacak mı tartışmaları hep bunların bir çalışmasıdır.Asıl sebep kainat kurulduğundan bu yana olan Hak ve Batılın savaşıdır.Şeytaniler denilen grup birçok medyayı yönetmektedir. Kabalacılar bunların bir alt birimidir.

    Şeytaniler ile kimler var?

    Bunlarla birlikte Haçlı konseyi bulunuyor. Bunlarda gizli bir cemiyettir. Zamanında Haçlı ordularını da bu konsey yönetmiştir. Yeryüzündeki tüm siyasi olayların gelişimi bunlar yapmaktadır.

    Hilaliler diye bahsettiğiniz grup kimdir ?

    Hak tarafını temsil eden bir mensubiyettir bu. Hilal bildiğiniz gibi İslam'ın simgesidir?

    Şeytanilerin yapılanmaları nasılsıdır

    Şeytanilerin kurdurduğu bir ülke vardır dünyada

    Hangi ülkedir bu ?

    İsrail'dir.

    Nasıl yani ?

    Bakın vaat edilmiş toprakları ülkü haline getirilmiş ülke kimdir.İsrail'dir bildiğimiz gibi.İsrail'in dini kitabında sözde Tanrı onlara vaat edilmiş toprakla vermiştir. Ve bu bir büyük bir savaş sonucu olacaktır. Yani Armagedon. İsrail'deki bir takım kimseler ise bunu beklemektense biz bir savaş çıkaralım ve vaat edilmiş toprakları alalım demektedir.

    Amaç ne peki şeytanilerin

    Dünya hakimiyetidir tek amaç.Kendi içlerinde bir takım mistik yerlerde karalar alıp uygulamaya sokarlar bunları

    Mistik yerlerden kast ettiğiniz nedir ?

    Çok gizemli, metafizik ilmini de kullanarak yaparlar bu işleri.bunların yapılanması şöyledir. Birincileri şeytaniler ikincisi hahamlar üçüncüsü kabalacılar dördüncü Mossad beşincisi Siyonistler altıncısı da İsrail'dir. Bunların diğer Musevilerden farklı bir anlayışları bulunmaktadır. Tanrının vaat ettiği günü beklemeyecekler. Kendileri Tanrı rolüne sahip olmak istiyorlar. Böylece Dünyayı ele geçirmek istiyorlar. Bir takım hahamları kullanıyorlar. Hahamlarda Tevrat'ın farklı efsaneleri ile hareket ediyorlar.Tanrıyı kıyamete zorlamak isteyen görüşlere sahipler. Bunların amaçlarından biride dünyayı psikolojik olarak ele geçirmek için çalışıyorlar. İşte bugün sihir, büyü ile yapılan programların finansörleri bunlardır.Bu tür zihniyetli kişilerin gözünde kendilerinden olmayan herkes hayvan ve köledir zaten. Diğer bir faktör ise Mossad'dır. Mossad gizli servis olmanın çok ötesindedir. Görevi dünya krallığını ve İsrail egemenliğini kurmak amacı ile kurulmuştur.

    MOSSAD kabala şeriatı mı yönetiyor ?

    Evet. Mossad kabaladan aldığı direktifler ile yönetilir. Diğer faktör ise Siyonistlerdir. Onlar sadece Siyon ırkından gelen kişilerdir. Elit halkı oluşturur. İsrail'de tüm söylediklerimizi bir yapılanmasıdır.İsrail bir elbise ve kılıftır.Çünkü bunların bir devlete ihtiyacı vardır.Bunu kurmadan önce kendi aralarında ve haçlılar ile çok büyük savaşlar yapmışlardı. Fakat sonunda İsrail devletinin yaptıkları çalışmalar için uluslar arası alanda bir elbise olarak kullanmaktalar. Meselenin özü budur.

    İsrail şeytani güçlerin dünyaya yansıması mı yani

    Evet kesinlikle. İsrail herhangi bir devlet değildir.Ben bunu koyu İslamcılık veya şeriatçılık ile kast ederek söylemiyorum. Gerçek manada bu böyle. Şimdi düşünün uluslararası platforma birisi şeytan ülkesi olarak çıksa kim kabul eder veya dinler. Ama İsrail ile bir elbise bulunmuştur. İsrail de kendi metinlerinden ve şeriatında hüküm sürmek ister.

    İsrail'in kuruluş amacı nedir Peki?

    İşte kendi kutsal kitaplarında vaat edilen kutsal toprakları ele geçirmektir. Bununda büyük bir bölümü Türkiye'dedir.Güneydoğu bölgesindedir. Bu görünen devlete de uluslararası alanda korumacı bir devlet gerekmektedir.Buda ABD'dir.ABD büyük İsrail veya küçük İsrail'dir. Fakat şeytanilere de bir gölge devlet gerekmektedir. O da İsrail'dir. İsrail şeytanilerin elindedir.

    Peki gölge devlet kim İsrail'in yanında

    İsrail vaat edilmiş kutsal toprakları ele geçirmek için çalışıyorlar. Gerekirse savaşırız diyorlar. İsrail-Arap ordusunu ikinci derecede kale alırlar. Çünkü orduları yok. Onların karşısında direnecek bir güç olarak görmezler. Fakat Türkiye'de onların iddia ettiği topraklar bizdedir. Bunlarda biz ile direkt karşı karşıya gelebilecek nitelikte değildirler. Cesaretleri yoktur. Daha çok politikaları saman altında su yürütmek üzerinedir. O yüzden buradaki gölge devleti Kürdistan'dır. Gölge devletin amacı tamamı ile İsrail'e hizmet etmek amacı ile kurdurulmuştur. İşte ABD ve AB bölgede Kürt devletini kurdurmak istiyor bu tür iddialarının temelinde de şeytaniler bulunmaktadır. Kürdistan'ın kuruluşunda İsrail büyük faaliyet içindedir. Birçok kürdü İsrail vatandaşı olarak göstermektedirler.

    Barzani ailesi hakkında da bu tür iddialar ortaya atılmıştı

    Evet onlar yakında yok olacaktır.

    Neden.

    Çünkü İsrail kuracağı Kürdistan için kendi kadroları ile gelecektir. Kürtlerin Yahudiliğin bir kolu olarak gösterme faaliyetleri içersindeler. Zaten Yahudileşmiş Kürtler ile çalışacaklardır. İsrail, birde asla misyonerlik yapmaz. Kendi dinlerine bir insan sokmak gibi bir dertleri yoktur. Çünkü İsrail oğullarına göre kendi ırkından olmayan tüm insanlar hayvan ve köle olarak görülmektedir.

    Birde haçlı konseyinden bahsettiniz nedir O ?

    Bunlarda Hz.İsa'nın dinini yeryüzüne hakim kılmak için uğraşmaktadırlar. Ama asıl Hıristiyanlık yerine kendilerinin uydurduğu Hıristiyanlığı yaymak istemektedirler. Getirmek istedikleri anlayış Bugünkü Katolik ve proteston anlayışı bile değildir.

    Evanjelist bir düşüncemi

    Hayır bunlar en tepedekiler. Benim anlattığımda zahirde gözükmeyenlerdir. Örneğin Bunların da amaçları yeryüzündeki amaçları Hz İsa'yı yeryüzüne hakim kılmak istiyorlar. Çok çeşitli yerlerde adamları vardır. Bunun yanı sıra Vatikan'da kontrol etmek isterler.Vatikan'da kendi başına hareket etmesine rağmen oda haçlı konseyinin içinde yer alır. Bunların aralarında devamlı bir rekabet söz konusudur.

    Şimdi papanın bunlarla ilişkisi nedir

    Bir konuyu es geçtik şeytanilerin en büyük hedeflerinden biriside Vatikan'ı da tamamı ile el geçirmektir.

    Şu anda ele geçirilmedi mi peki

    Benim kanaatimce bugünkü papa Hıristiyan bile değil. Ben Yahudi olduğunu iddia ediyorum.Şeytanilerin amacı yeryüzünde egemenliği sağlamak, haçlı konseyin amacıda kendi getirdikleri sahte İsalarını yeryüzüne hakim kılma projeleri vardır. Bu konuda da bir projeler bitmiştir.

    Nasıl bir proje

    Somut bir İsa adını verdikleri birisini çıkarıp. Kitleleri arkasına takmak istiyorlar. Haçlı konseyinin de kollamacı bir devlete ihtiyacı vardır. Özellikle Vatikan'ın amaçlarından biriside Bizans'ı hortlatmak ve eski Bizans topraklarını ele geçirmek niyeti vardır.Onların amacı da İstanbul ve Türkiye'nin topraklarını almaktır. Onları dan kollamacı bir devlete ihtiyaçları vardır. O da Birleşmiş devletlere karşı AB'dir.

    Peki AB'nin gölge devleti kimdir.

    Onlar Türk ordusu ile direkt karşı karşıya gelme cesaretleri yoktur. Gölge devlet Ermenistan'dır.Burada hem Kürdistanın ve Ermenistan'ın haritalarına bakın ikisinin de gözleri Bizim topraklarımızı da sanki veren var gibi. Bu topraklar için kendi aralarında hep mücadele yapmaktadırlar. Bütün bunlar bölgedeki sistemler hep insanlar içindir. Üstte görünen ABD işgali veya Kürdistan'ın haritasının hep amaçları bunun içindir. Bunlarla mücadele edenler ise Hilâlîlerdir.Bunların oyunlarını bozarlar hep.

    Buna verebileceğiniz bir örnek var mı

    Evet şeytanilerin 1996 yılında İstanbul toplantısını örnek verebiliriz.Yerebatan Sarnıç'ındaki Medusa Heykeli'nin yanında yapılan toplantısın da bir karar aldılar.Yeryüzünde bir insan modeli yaratılacak. İslâmî bir insan modeli oluşturulacak ve hafızalara kazanacak. Dünyayı yeni bir İslam motifi sunma kararı aldılar. Bu proje genelge olarak sunuldu. İslam'a öyle bir tip yapacaklardı herkes bu tipler ile Müslümanlardan iğreneceklerdir.

    Peki niye Medusa ve niye İstanbul

    Bu karar alındığı zaman mekanizma çalıştı. Bu emir kabalacı hahamlar ile Mossad ve Siyonistlere ulaştırıldı. Dünyada bunların para finansörleri ve sahip oldukları medya ve film sektörü,tıp dünyası ile uygulamaya başladılar. Bundan 10 yıl önce.Öyle bir senaryo ortaya çıktı ki adı da 'Usame Bin Ladin' oldu.Sarıklı ve sakallı bir tip çıkardılar herkesin karşısına.Müslüman denilince herkesin aklına bu gelmeye başladı. Bunu yaparken çocuktan başlıyorlar ise yedikleri yiyeceklere kadar bunun için uğraşıyorlar. İslam eşittir terörist algısını herkese yapmaya çalışıyorlar. Benim anlatmak istediğim kişinin isminden ziyade taşıdığı misyon adına konuşmak istiyorum ben.11 eylülde bunun için yapılmıştır zaten. Müslümanlar teröristtir imajı gerçekleştirilmiştir.

    Bunları ABD mi yaptı

    Hayır bunları tamamı ile şeytaniler diye adlandırdığımız grup yaptı. ABD zaten bunların elindedir. Şeytaniler oturup bir sürü karar almıyorlar. Oturup iki tane karar alıyorlar ve onlar uygulamaya başlanıyor. 11 eylül kararı İstanbul da alınmıştı zaten. Haçlıların inecek bir İsa'sı var peki bunların Deccal olarak ortaya koyacakları neyi olacak diye düşünürken bu proje ortaya çıktı. Kulelerin yıkılması İstanbul da alındı. Projelerinden biriside şu idi. İnsanlığı ele geçirmek. Beklenen Deccal'i bunlar yetiştiriyorlardı. Şeytanilerin amacı dünya efendisi olarak adlandırdıkları kişiyi yani Deccal'i getirmek istemekteler. 2000 senesinde bu kişi öldürüldü. Bu kişiyi çocukluktan bu yana yetiştirildi. Dünyayı bilmiyordu. Farklı bir boyutta bilgiler yüklendi ona. Kavramları farklı yaklaşıyordu. 2000 senesinde 5-6 yaşlarındayken bu çocuğu Hz Hızır öldürdü. Hilallilerin bunda parmağı vardı. 2000 senesinde bu plan güme gitti.

    Şimdi hangi konular üzerinde çalışıyorlar.

    2000 senesindeki olayın bitmesi üzerine bu şeytani dediğimiz gruplar gen teknolojisi üzerinde çalışmalar yapmaya başladı. Bu konuda daha sonra birileri tarafından sızdırıldı. Onlarda koyun kopyalama olayları yapıyoruz dediler. İşin aslı ırkı manada genler ile bir insan yaratmak idi amaç. Çünkü bunların ellerinde çok ünlü bilim adamları var. Hatta dana da iddia edeyim Nobel ödülü alan bilginler acaba o adamlar orijinalimi. Birçok bilim adamı bunların elinde bir odada çalıştırılıyor.Bunların amacı kalpsiz bir insan yapmak.Yani duygusuz bir insan yapmaya çalışıyor. Kalbi olmayan insanlar yapmaya çalışıyor.

    Peki karşı taraf bu çocuğu kimin öldürdüğünü biliyor mu ?

    Onlara göre de karşı tarafta bulunan Hz Hızır onlara göre kötü birisi. Şeytan. Dünyada şu anda üç savaş var. Her şey rical-ül gaybın karıştığı işler ile yapılmakta. Her şey Allah'ın nizamı ile gerçekleşmektedir.

    Peki bu bilgiyi siz nerden biliyorsunuz.

    Şimdi bunlar belki bazıları için deli saçması gelebilir ama ben bunların toplantısını Medusa başının yanında gördüm.Bunu kimiler rüya veya deli saçması olarak görebilir.Herke kendine göre karar versin. Bunların hepsini de ben iddia ediyorum.

    Ricâlül gayb ve gayb erenlerine günümüzde deli saçması olarak görülüyor.

    Evet bunu da bilinçli olarak yapıyorlar zaten.

    İstanbul'un önemi nedir ?

    Benim bu bilgiyi söylemem hilaliler, hak tarafı, kimselerin çalışmaları devam ediyor. İstanbul vaat edilmiş topraklarının giriş noktasıdır.Dünyada Mekke'nin zâhirî temsilcidir. Mekke, mânevî bir başkent İstanbul ise başlı başına bir başkenttir. Şeytaniler İstanbul'u aldıkları vakit Mekke yi almış gibi olurlar. Türk ordusunu da son zamanlarda yapılan yıpratma davalarında da bu sistem gelmektedir.Hıristiyanlık gözü ile yaklaşırsanız kutsal toprakları burada. Megola iddiaları burada. Şu günlerde birçok global toplantı burada yapılıyor. Çünkü global birçok olaylar yavaş yavaş İstanbul da yapılmaktadır. Kültür başkenti olması için uğraşıyorlar. İstanbul'u ele geçirilirse Türkiye'yi ele geçirirler zaten. Zamanında da birçok İslam kentinin başkenti İstanbul'du.

    Medusa toplantılarını biraz açar mısınız ?

    Medusa toplantıları senede bir defa yapılır. Bunların elinde bir kitap vardır. Şeytanilerin kitabında sayfayı acarlar ve konuşma sırasında sonu söylerler. Yaptıkları başarılı işleri kendilerine göre kitapta işaretlerler ve durumlarını konuşurlar. 11 eylül oyunları onları ileriye atmıştır. Bunlar 7 kişi gelirler. Biri kitabı tutar. İki kelimelik bir söz söyleyip herkes ayrılırlar.

    İstanbul ile ilgili başka neler var ilginç

    Bugün patrikhane gizli gizli tüneler kazmaktadır. Haliç'e doğru kazılan eski Bizans tünelleri bulunmaktadır.Patrikhanenin de Vatikan'a yaptığı hazırlıkları vardır. Medusa Bizans daha ortada yokken yine burada eski toplantılara sahne olmuştur. Bu toplantılar yapıldığı vakit ilginçtir. İstanbul'da uluslararası çapta toplantılar yapılır ve çok ünlü kişiler gelir.Bill Gates, NATO Habitat Türkiye gelir veya başka birileri.Bunların gelme anlarında toplantılar yapılır. Bu toplantılarda sonuçlar alırlar. Bunların daha önce bir devletleri yoktu İsrail ortaya çıkması ile bunlar dünyada bir devlet görünümüne girdiler. Uluslararası platformda söz sahibi oldular. Bu bir kılıftı zaten. Yahudiler hep hacı ve misyonerleri öne sürerler. Kendilerinin en önemli sorunu olarak ta Filistin ile toprak sorunun gösterirler. Yani İslam ile bir sorunları olmadığını göstermek isterler hep. Bunlar şimdi metafizik alanını da kullandıkları için hep bir çatışma yaşanır.

    Havas ilmi ile mi olayı.

    Biz ona sema ilmi diyoruz. Gizli ilimler veya mistik vb havas ilmi ile bu güçler kimsenin ilgilenmesini istemezler. Bu konular ile ilgilenenlere de deli saçması olarak bakarlar.

    Havas öğrenmeli mi ?

    Her kişi bu ilmi istese de öğrenemez zaten. Sema ilmidir. Bu metafiziksel varlıkların Bilinen bilimlerin dışlında bir ucu Allah'ın ilmi- ledün bilgisine dayanan bir ilimdir. Havasın yarısını kişi çalışarak öğrenir.Diğer ledün kısmı ise elde edilmez Allah tarafından verilir.

    Havas ilmini öğrenmek gerek mi?

    Her Müslüman'ın böyle bir bilim dalı olduğunu bilmesini gerek. Eski mistik semboller metinler ahir zamanda bir imtihan aracı olarak kullanılacaktır. Bunu karşı tarafta kullanacaktır.Bu manada bir metafizik bir ilimdir.Bir insanın teknolojik gelişmelerden haberi olmasa nasıl tedbir alabilir. Müslümanlar bunlardan bilgi sahibi olurlarsa kendilerini geliştirirler.

    Bunları öğrenenler neye vakıf oluyorlar.

    Bazı bilgileri yutmuyoruz. Türbelerde ne olduğu belli olmayan insanlar dolaşıyor. Besinlerimize ne olduğu belli olmayan bir şeyler atılıyor. Örnek vermek gerekirse birileri size kanserojen yapan maddeler üzerinize atıyor. Eğer sizin enferruj gözlükleriniz yoksa bunlara maruz kalırsınız. Eğer var ise. Kendinizi kenara çekersiniz. Müslüman da kendin dışındaki diğer insanları da düşündüğü için korumak için diğer insanları da yanına çekerek herkesi bu saldırılardan korur.Havas ilmi işte aynen buna benziyor.


    Yani görünmeyen saldırılara mı maruz kalıyoruz ?

    Öyle bir şey yapılarak hissedilerek yapılıyor ki. Gülerek güldürülerek bu topraklardaki insanların maneviyatlarını alıyorlar. Artı İstanbul'un siluetini değiştirmek istiyorlar. İstanbul'da New York'taki gibi yüksek binalar yapmaktadırlar. Bir dönem camilerin türbe ve alemlerini kim kırıyor. Mezarların kimler yıkıyorlar. Bunların arkasında manevi değerleri yok etmek isteyenler var.

    Hilalliler kimdir

    Hilal malumunuz İslam temsil etmektedir. Haçlı sembolü haçın altında görev yapar. Şeytanilerde İsrail yıldızının altında toplanmışlardır. Melami birliği Ricâlül gayb birliğinin içindedirler. Bunlar şeytaniler ile metafizik boyutlarda ve zahir alemde de devam eder. Bu devletler boyutuna da şu sıralar inmektedir. İnsanları ele geçirmek demek ülkeleri ele geçirmek demektir. Bir insanın beynini ele geçirdiniz mi iş bitmiştir zaten. Savaş ortadan artık kalktı cephe artık her yerde olabiliyor. Şimdi Afganistan'da veya Irakta savaş var. Oradaki ölenlerin rakamına bakınız birde Afrika'da açlıktan ölenlerin rakamlara bakın. Bunların hepsi bir savaştır. Türkiye'de yılda 20 bin kişi trafikten ölüyor. Ama biz PKK terörü için 30 bin şehit verdik. Dünyada savaş devam ediyor.

    Büyük Ortadoğu projesi nedir

    Bu projenin adı devletler arasındaki ismidir Büyük Ortadoğu projesi ismi.BOP adı altında bir program yapıyorlar.Büyük İsrail projesinin karşısındaki en büyük engel Türkiye'dir. Bu proje Türkiye'yi tamamı ile bölmek amacı ile işletilecektir. Türk ordusunun neye hizmet ettiğini bilmemiz gerek. Ordumuzu yıpratmağa çalışanlarının amacı da budur. Türk ordusu Bölgenin en büyük ordusudur. Türkiye'den direkt güneydoğuyu alamazsın. Kardeşi kardeşe kırdırarak iç savaş çıkartarak bölgeye gelip yerleşmek isteyenler var.Onlar silahını dahi kullanmadan buraya gelebilirler. Ermenistan ve Kürdistan da bu amaçla kurulmuştur. Biri şeytanilerin biride haçlıların kurdurttuğu devletçikleridir.

    Ne gibi kavram yıpratmaları oluyor.

    Bakın birileri çıkıp şehitlik kavramını yıpratıyor. Türkiye şehitlik ve gazilik kavramı ile bir bütündür. Var ise bu kavram ile vardır. Eğer bunları yok sayarsanız Türkiye büyük tehli***e girer. Eğer Çanakkale o zamanlar geçilseydi bugün ne orta doğudan ne Felluce'den ne Bağdat'tan bahsedilecekti. Dünyanın en büyük projesi idi.Çanakkale savaşı bugünkü İslam aleminin varlık sebebidir. Çanakkale geçilseydi Ne Türkiye ne ırak ne Suudi Arabistan olacaktı. Çanakkale savaşında kırklar ve yedilerde vardı.Onlarda bir fiil Çanakkale de savaştı. Rica-ül gayb erenlerinin hepside oradaydı. Hatta Efendimiz Peygamberimizde oradaydı.

    Çanakkale'de başka sırlar var mı

    Evet. Müttefikler Çanakkale'den geçmek niyetleri yoktu. Daha çok Trakya üzerinden gelmek istiyorlardı. Ama Tüm Avrupa donanmasını boğazın girişinde toplayanda Hızır As dır.İç karışık çıkartmak istemişlerdir. Allah onları oraya mezarlarını kazmasını istedi. Ricâlül gayb erenlerinin çok büyük marifeti vardır. 100 sene öncesinde Mehter marşlarımızda dile gelen kırklar, yediler kavramları maalesef birileri tarafından bilinçli olarak bizim dilimizden çıkarılmıştır. Osmanlıda bunların duası edilmeden sefere çıkarılmazdı. Şimdi aynı oyun şehitlik ve gazilik kavramları için oynanmaktadır. Şehitlere ölü dememek gerek onlara hala canlı ve dirilerdir. Bunlar ordunun kökünde vardır.Ordunun paşaları Bektaşi duaları ile kılıç kuşanırlardı. Mustafa kemalde bu dualar ile kılıç kuşanmıştır.

    Rica-ül gayb Erenleri kimdir

    Eskiden ABDAL adlı kavramlar vardı.Bunlar daha sonra aptal anlamına bilerek sokuldular. İsmi bir zamanlar abdest alınarak alınan Abdal kavramı bilinçli olarak aptal anlamına çevrildi. Daha sonra Budela kelimesi budala olmuş. Rica-ül gayb erenlerinin manaları ortadan kaldırmak istenmiştir. Bunlar kesinlikle Allah dostlarıdır. Ayette söylediği gibi.'Ben gören gözü duyan kulağımdır'. Der ayet ile sabittir.Demek her sözü duyan ve işitenler var. Allah dostları Allah'ın planının yapan memurlarıdır. Demek ki dağların arkasında ve gizli yerlerde konuşulanları duyan Allah dostları var.

    Yani Dünya üzerinde görünmeyen bir savaş mı yaşanıyor

    Rica-ül gayb bir savaş içindedir. Mekke manevi başkent bütün meselelerde İstanbul üzerine oynamaktadır. Vaat edilmiş topraklara ulaşmak için İstanbul almak zorundadırlar ama veren yok ki. Eski tarihlerde Ad kavmi vardı kendileri gitti adları kaldı şu anda insanlar her şeye adi kelimesini getiriyorlar bugünün belli toplumları da yarın bu şeklide yok olacaktır.Biz İsrail düşmanı değiliz biz insanlığa düşmen olanla düşmanız Bu sistem şudur aslında. Derler ya kırklar ,yediler belli gecelerde toplanırlar.Bunu anlattığınız zaman bunun delillerini de anlatmanız gerekmektedir.Allah meleklerden de üstün nurani insanlar yarattığını söylemektedir. Öyle melekler onlara gıpta ederler der. Biz insan-ı kamilden bahsediyoruz. Dünya üzerindeki meleklerin yaptığı bazı görevler vardır. Allah Kuranı kerimde bahsettiği Bedir savaşında görev yapan meleklerden bahseder. Kuran her çağı kapsar ve meleklerin görevleri her zaman devam etmektedir.Yani Allah için yapılan her savaşlarda meleklerin bu şeklide yardımı devam etmektedir.Savaşlarda korkmayın,Allah sizden yardımını kesmez diyor ayetler.Allah yolunda savaşanlar yalnız değildir denilir. Sizle savaşanlar ile savaşın denmez. Sizde Allah yolunda savaşın denilir.Rica-ül gayb Allah'ın planının bir parçasıdır.Kimisi bu hayatın içindedir. Kimi ise hayatın başka birimindedir.

    Şehitler içinde geçerli mi bu ?

    Evet şehitler mesela. Hayat sadece bizim nefes aldığımız alanın adı değildir. Farklı alem ve boyutlarda Allah dostları vardır.Bakın mesela cep telefonları buradan tüm Dünya ülkeleri ile konuşabiliyor uzay mekiğindeki astronot ile insan konuşuyorsa teknik olarak Allah dostları bunlardan daha ötesini yapabilir.Gönül gözü açık olan insanlar Aklın sınırını zorlayan birçok iş yapabilir

    Dünyadaki her gelişme bir plan içinde mi oluyor

    Evet.Dünyada daha önce iki kutuplu bir sistem vardı.Bunlarda şeytanilerin bir planı idi. İki sistem vardı ve bunlar birbirleri ile çatıştırılıyordu.Komünizm çöktü emperyalizm kaldı sanki şu anda tek olarak. Ama ikisini de yapan aynı sistem mühendisleri idi.İnsanlara bunu denettirler.Birçok insan bu sistemler için öldü ve hayatlarını verdi. Bunlar kimin için hayatlarını verdiler. Söyle bir uzaya çıksak ve Dünyaya baksak nasıl bir senaryo biçilmiş görebiliriz. Bizde bu sistemde yaşadığımız için birçok olayı göremiyoruz. Bu senaryonun dışına çıkan Allah dostları rica-ül gayb ve erenler zahir alemin ötesine çıkabilirler.Onlar içindeyken dışardan bakarlar.Önemli olan bir sistem içindeyken batıl olan sistemi çökertebilmektir. Hak ile batılın savaşı devam etmektedir. Dünyada son rica-ül- gayb kişisi kalmadan da kıyamet kopmaz.

    Dünya dışına çıkalım dediniz.Peki Uzayda yaşam var mı?

    Kuranda semalardan bahsedildiğine göre bizim onlar ile yer gibi bir ilişkimiz vardır.bunu çözmüş veliler vardır. Uzayda da varlıklar vardır. Kuran 7 yer 7 gökten bahseder.Ve ikisi arasındaki Dabbe'lerden bahseder Allah .Biz sema olarak bildiğimiz toprak gibi bir ilişkimiz vardır. İnsan şimdi yerdedir. Bir günde gök'ü çözecektir. Kainatın her yerinde hayat vardır. Bizler gibi insanlardan bahsetmiyorum. Nitekim Aziz Mahmut Hüdâî ve Erzurumlu İbrahim hakkı gibi veliler uzaydaki varlıklar hakkında bilgiler vermişlerdir. Orda sizin gibi Mehmetler ve Ahmetler çoktur denilmektedir. İnsan gökyüzü ile alakalıdır. Kainat ve insan gibidir.Mesela cinler vardır.İnsan gibi şuura vakıftırlar. Cinlerin dünya ile ilişkileri olduğunu nerden biliyoruz. Biz kendi kafamızdaki bir cine kavramı çıkarmıştır. Hayat sahibi varlıklardır.

    ABD'nin uzay araştırmalarının amacı ne peki ?

    Şimdi bakın NASA marsa gitmektedir.Başka gezgenler ede gitmektedir.Jüpiter'in uydusu ve başka gezegenlerde suda var.Suyun olduğunu olduğu yerde hayatta vardır. Tırtılda bir canlıdır insanda. Suyun olduğu yerlerde farklı canlılar söz konusudur.NASA, uzayda bir hayatın olabileceğini keşfettiler.Şeytanilerin amacı kainata ve Dünyaya sahip olmaktadır. Bunu yaparken kıyameti koparacaklar ve var olan insan neslini kırıp kendilerinin planına boyun eğecek yeni bir insan nesli ortaya çıkarmak isteyecekler. Daha sonrada uzay krallığını kurmak isteyecekler. Nükleer patlamalar, virüslü hastalıklar ve buzların erimesi ile insanlara kırma planları vardır.

    Zamanda yolculuk mümkün mü peki ?

    Zamanda yolculuk mümkündür. Bu bilgileri de birtakım ülkeler saklıyorlar. Zamanda yolculuğun sırlarına ulaşmak için hala çalışmaktalar. ABD uzay bütçesinin büyük bir bölümü buna gitmektedir. Bunun varlığını önce keşif etmek daha sonrada müdahale etmek istiyorlar. Kuranı kerimde ayette bahseder .Zülkarneyn'in yaptığı duvardan bahseder. Zülkarneyn o dönemden bu günlere müdahale etmiştir. Yecüc Mecüc kavminin yollarını kapatmıştı. Geçici süre hapsolunmuştur. Hapis olmasaydı Dünya tarihi acaba böyle mi gelişecekti. Unutmayalım ki Allah indindeki zaman hep şimdiki zamandır. Geleceği ve gaybı Allah bilir ama Allah Kuran'da diyor ki ben ben istersem o kulumun gören gözü işiten kulağı olurum diyor. Ama her sırda deşifre edilmez. Allah Dünyayı başıboş bırakamamıştır. En büyük plan yapıcıda Allah'tır. Herkesin bir planı var ise Allah'ında bir planı vardır.

    Zamana müdahale her zaman var yani

    Evet. Kehf suresini düşünelim. Hz Hızır Gelecek zamana yaptığı müdahaleleri okuruz orda

    Teşekkürler

    İşte Oktan Keleş'in diğer iddiaları

    ABD başkanı Bush'un haçlı savaşı ile ilgili beyanatları vardır. Bunu bilerek söylemişlerdir.

    Bir dönem Türkiye'de ezanın Türkçe yaptılar. Amaç tamamı ile ezan kavramını yok etmek idi. O dönemde birçok bedeller verildi ve tekrar ezan geri geldi.

    Türk ordusunun çok büyük bir vazifesi vardır. Ordumuz gerçektende peygamber ocağıdır. Ortadoğu'nun Asya'nın ve Balkanların kaderi Türk ordusunu bağlıdır. İslam aleminin ahir zamandaki kaderi Ay yıldıza bağlıdır.

    Evliyalık ve Allah dostlarını halkın gözünde düşürmek için cinci hocaları ortaya çıkardılar bir dönem. Amaç bu kavramları alaşağı etmek ve bu kavramları yok etmekti. Bunları söyleyenler için ise insanlara paranoyak olarak bakmaya başladırlar.

    Bugün koku nakli yapıldı. Önümüzdeki zamanlarda ışınlanma ile eşya naklide yapılacaktır. Bunu nitekim kuranı kerimde işaret etmektedir. Bunların deneyleri yapılmaktadır. Biz bunları söylediğimiz vakit meczup olarak adlandırılmaktayız

    *Sultanahmet'in altında bir saray bulunmakta

    *Turgut Özal'a kalp pili takanlar pilin ne zaman biteceğini biliyorlardı ona göre koydular.

    *ABD Türkiye'yi olası bir deprem ile yardım amacı ile girip işgal etme planı var.

    *ABD'nin asıl amacı İran ve Türkiye. Ama bunları gerçekleştirmek isterken ABD ardarda iki deprem meydana gelecek.Bunlardan dolayı ABD Türkiye projesini askıya alacak.

    *Evanjalistler aslında bir hikayedir. Arkasındaki asıl çekirdek teşkilatın 'yeni Dünya Krallığı için uğraşmakta.

    *Gizli bir örgüt İsrail finanslı kalpsiz insan yaşatma modeli gerçekleştirildi.

    *Pizza kulesi toprağa kavuşacak

    *İsrail yakın zamanda Süleyman Krallığını bulduğunu iddia edecek

    *ABD Nükleer santral faciası meydana gelecek

    *Hindistan'da bu güne kadar hiç bilinmeyen bir medeniyet bulunacak

    *Yine Hindistan'da dipsiz bir kuyu bulunacak

    *Uzaydan bir göktaşı ayın yakınında geçecek...

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    11 Eylül Saldırıları'nın Şeytani Yüzü



    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    CNN haber televizyonunun video görüntülerinden alındığı öne sürülen tatsız bir fotoğraf büyük ilgi gördü. 11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin dumanları arasında şeytana benzediği öne sürülen bir yüz görülüyordu. Oysaki bu fotoğraf basit bir grafik yazılımıyla bile hazırlanabilecek olan bir foto hilesinin eseriydi. Ancak böylesine açık bir şaka bile çok sayıda insanın kandırılmasına ve internette bir anda büyük ilgi görmesine neden oldu.

    Bu örneğimiz de aslında yanıltıcı e-postaların en sık karşılaşılan özelliğini göstermek için ideal bir durum: Bir zamanların meşhur Ericsson-Nokia haberi diğer yanıltıcısı iletilerden farklı olarak duygusal bir etki bırakmamasına rağmen iletiyi en azından sekiz farklı e-posta adresine daha göndermenize neden olabiliyordu.

    Böylelikle e-postada adı geçen şirketler için istenmeyen bir durum ortaya çıkar: Şirketin e-posta kutusu (ortada hedef gösterilen bir e-posta adresi olmamasına rağmen) bir anda binlerce e-posta ile bombardıman edilir ve sözü edilen iletiyi arkadaşlarına ileten kullanıcılar cep telefonlarının gönderilmesini talep ederler. Bu durumda firmaların imajında dolaylı olarak zedelenme oluşur ve son olarak da bu mesajlara cevap verilmesi için bir takım maliyetler ortaya çıkar.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    11 Eylül Saldırısı Bir Komplodur


    Lyndon LaRouche
    ABD başkan adayının kriz değerlendirmesi
    Lyndon LaRouche, 2004 ABD başkanlık seçimleri için Demokrat Partiden (DP) aday adayı. 24 Temmuz günü, yani 11 Eylül saldırılarından 48 gün önce, Birleşmiş Milletler (BM) ve Washington'da 250 kişi önünde verdiği video-konferansta çok önemli açıklamalar yapan LaRouche olaylara ışık tutacak şu açıklamaları yapıyordu:

    "Malî kriz içindeyiz. ABD, Carter'dan beri kötü yönetiliyor. Sistemimiz, iflas etmiş durumda. Ulaşım, enerji, eğitim, sağlık sistemlerimizin tamamı, altyapı ve sanayimiz çöküş halinde. Halkın % 80'ini dar gelirliler oluşturuyor ve bunların durumu 1977'dekinden çok daha kötü. IMF ve hâlihazır politikalar devam ettiği, Wall Street ve Federal Rezerv sistemi mevcut hâkimiyetini sürdürdüğü sürece, ABD'de kimse kendisi için bir tırmanma beklemesin. Böyle giderse, belki Bush bile, başkanlık süresini tamamlayamadan çekilmek zorunda kalabilir. Çöküş, kendini birden hissettirmez; kötü politikalar devam eder ve kriz aniden gelir."

    "Sadece ABD değil, Batı Avrupa da, İngiltere'si, Almanya'sı, Fransa'sı ve İtalya'sı ile iflasın eşiğinde. 1930'larda Roosevelt, dünyada düşmanlıkları bitirmek ve koloniyalizmin izlerini silmek istiyordu. Ama bunu başaramadan öldü. Truman, Churchill ve arkadaşları, İngiliz, Fransız ve Hollandalılar koloniyalizmi dirilttiler. Oysa, dünyada ABD'nin, Avrupa'nın da kalkınması, diğer ülkelerin de kalkınmasına bağlıydı. Şimdi de aynı. Fakat biz ve Avrupa iflasın eşiğine geldiğimiz gibi, Güney Amerika'yı da mahvettik. Meksika eskisi gibi değil; Panama, Ekvator artık yok; Kolombiya mahvoldu. Venezuela yıkımın eşiğinde. Peru aynı şekilde; Arjantin, Brezilya bölünüyor. Şili'de malî çöküş kapıda; Bolivya, Paraguay, Uruguay, hepsinde büyük problemler var."

    "Afrika, ABD'nin gözleri önünde, İngilizler ve ABD'deki bazıları tarafından kitle ölümleriyle resmen ortadan kaldırılıyor. Meselâ, başkanın babası Bush, Kanada'nın önceki başbakanıyla birlikte, Barrick Gold adlı firmalarıyla Kongo'ya yerleşmiş durumda ve buranın zengin altın ve elmas yataklarını sömürüyorlar. Bunlar ve çokuluslu şirketler, Afrika'nın her tarafında özel ordular kuruyor ve Afrika halkını birbirine kırdırıyor. Bu şekilde, hem Afrika'nın zenginliklerini çalıyor, hem de nüfusunu azaltıyorlar."

    "Öte yandan, Asya'da yeni oluşumlar var. Rusya, Çin, Hindistan, hattâ bunlarla birlikte Japonya yeni oluşumlar içinde. Şanghay İşbirliği Örgütü kuruldu. Burada, Çin'den başlayıp, Asya'dan Avrupa'ya uzanacak ulaşım hatları üzerinde çalışılıyor. Güneydoğu Asya ülkeleri benzer tarzda işbirliği planlıyor. Asya'da çok büyük bir nüfus var. Biz de, Güney ve Kuzey Kore'yi barıştırıp, burada başlayacak bir ulaşım hattıyla, Sibirya üzerinden Avrupa'ya bağlanabiliriz. Bu hattaki ve diğer ülkelere borç değil, kredi vererek onları kalkındırabilir ve bu şekilde mallarımıza daha geniş ve zengin pazarlar açabiliriz. "

    "Fakat böyle dönemlerde dünya savaşları çıkarılır. I. Dünya Savaşı'nı Asya'daki benzer oluşumların önünü kesmek isteyen İngilizler çıkardı. Önce Balkanları tutuşturdular, sonra dünyayı. II. Dünya Savaşı'nı aynı maksatla Almanlar çıkardı. Şimdi, ABD ve İngiltere içindeki güçler, Brzezinski bunlara dahildir, Asya'daki oluşumları engellemek için dünya savaşı çıkarmak istiyorlar. Ağustos, bunun için en uygun aydır. Bu savaşın adını da, Batı ile İslâm'ın savaşı olarak koyacaklar. Bu savaşı engellemeliyiz; bunun için önce İsrail'deki Şaron'u durdurmalıyız. Bu adam savaş sevdalısı, başka bir derdi yok, onu durdurmalı, Orta Doğu'da barışı sağlamalı ve sistemimizi ihya ile, Roosevelt'in usulünce ekonomik kalkınmaya geçmeliyiz."

    LaRouch, 24 Temmuz'da bunları söylüyor. 11 Eylül hadisesinden bir hafta sonra ise, kendisi ile yapılan röportajda şu değerlendirmeleri yapıyor:

    "11 Eylül hadisesi, bir makyaj operasyonudur ve tam da uluslararası malî ve parasal çöküşün yaşandığı dönemde yapılmıştır. Bunu yapan, katiyen ABD dışındaki güçler değildir. Başka ülke insanları kullanılmış olabilir. Fakat bunu yapanlar, ABD içindeki güçlerdir. Hedef, ABD'de yönetim darbesi yapmak, olur veya olmasa da, ABD'yi bir savaşa sürüklemektir. Bunu yapanlar, hedeflerine ulaşmak için ileri hareketlerine devamla, başka operasyonlar da yapacaklardır. Halk kışkırtılacak, hükümet savaşa sürüklenecektir. Bunu durdurmalıyız. CNN'nin, Fox TV ve benzerlerinin yayınlarına katiyen kapılmayın. Bunlara kapılmak ve ül***i savaşa sürüklemek, operasyonu yapanların maksatlarına alet olmaktır. Afganistan'a müdahale gibi şeyleri asla düşünmemeliyiz. Ayrıca, ABD ve daha pek çok ülke için tehdit oluşturan İsrail'i durdurmalı ve Orta Doğu'da barışı sağlamalıyız. Çünkü buradaki kriz de, Asya'da verilmesi planlanan savaşın bir parçasıdır."

    LaRouche, uyardı ama nafile. "Kazan kaynadı" ve dünya yeni bir şekillenmeye gidiyor.

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    AB - Çin - İsrail - ABD

    ABD seçimlerinde Evangalist-Yahudi-Şeytan ortaklığı seçimleri kazanarak ikinci kanlı dönemi başlatırlar.Amerikan doları İsrail'e akacak ve İsrail vaat edilmiş topraklara ulaşmak için 3-5 ülke daha işgal edip birkaç kukla devlet yaratıp yüz binlerce kişiyi öldürecek..İsrail Filistin'i ortadan kaldırarak Filistin sorununu çözecek ve Filistinlilerin büyük bir bölümü Kuzey Amerika'ya yerleşecektir.Amerika Irak'ta ki 200 bin askeri için gereken yıllık 50 milyar dolarlık ek bütçe tarihe karışır Irak petrolü savaşın masraflarını karşılamamakta günlük 2 milyon varil Suudi petrolüne bağımlılığından sırada Suudi Arabistan vardır Suriye ve Lübnan'ı işgalinde 10 bin coninin ölümünden Vehhabileri sorumlu tutar ve Vehhabilerin Suudi yönetiminin desteğinde olduğunu ve tüm kaynaklarının kraliyet ailesinden karşılandığını açıklar ve Bush Suudi Arabistan'a savaş açar önce Amerika'da bulunan 4.5 trilyon dolar Arap sermayesine el konulur Suud kraliyeti devrilir ABD Irak'ta olduğu gibi seçimle yönetimi devretme sözü verir ancak aşiret savaşlarından ve intihar saldırılarından bu hiç bir zaman olmaz Kabe'nin işgali ve kutsal toprakların çiğnemesi tüm Müslüman aleminde büyük Amerika nefreti oluşturur ve İran Çin ve Rusyacın yardı ile yaptığı atom bombasını Tel Aviv'e atar İsrail jetleri İran'ı vurmak için yola çıkar hedef 20 milyonluk tahrandır Bush'un uyarısı ile bombalar Kum ve İsfahan kentlerine atılır Amerika 2007-2010 arası İran'a savaş açar ve Tahran'a atılan atom bombası ile İran teslim olur İran petrolü de Amerikan kontrolüne geçer ve İsrail'in üzerinden İran tehdidi kalkmış olur Amerikan ekonomisini ayakta tutan Japonya ya artık gerek yoktur petrol ihtiyacının yüzde 90 İran'dan karşılayan Japonya ekonomik krize sürüklenir 2008 de yapılan seçimleri Amerika doğumlu olamayan Avusturya asıllı filim yıldızı Arnold kazanır (Adolf Hitler de Avusturyalıydı ve inanılmaz bir şeklide yükselerek Alman imparatorluğunu süper güç haline getirip savaş sırasında açtığı yanlış cephelerle Alman imparatorluğunun çöküşünü yaratmıştır Arnold un sonu da aynı olacak) 2005 de kotaların kalkmasıyla Çin 2010 yılında dünya ekonomisini allak bullak etmiş Amerika başta olmak üzere tüm dünyadaki işsizlik yüzde 35-40 seviyelerine dayanmıştır Amerika sars ve yeni hastalıklar üretmiş ancak Çin tehdidini durduramamıştır üçüncü kanlı dönem Arnold'un Yahudi danışmanları tarafından Hollywood senaryosu gibi Arnold'a benimsetilmiştir Amerika dünya petrolünün yüzde 80 eline almıştır Venezüella da darbe ile bir amerikan vatandaşı göreve getirilmiş Meksika da Amerika'dan izinsiz petrol ihracatı yapmayacağını açıklamıştır Rusya ve Amerika petrol fiyatlarını 30 dolardan 50 dolara çıkartarak petrol ithal eden ülkelere iki kat daha fazla fatura ödeterek ekonomilerinde çöküş yaşatacak Amerika direnen tek ülke Çin olacak ve Amerika Çin'deki sosyalizmi devirerek yerine Amerikan güdümlü kapitalist bir yönetim için doğu Türkistan Tibet Şanghay ve Aşağı Moğolistan da azınlık hakları ve mezhep ayrılıkları için çalışan sivil toplum örgütlerine Gürcistan da Balkanlarda ve bunun gibi birçok yerde olduğu gibi George Soros gibi Yahudi oligarklar ile bu bölgelerdeki sivil toplum örgütlerine dolar aktarılacak Çin 2010-2020 yılları arasında Amerika ve Avrupa birliği ekonomisinin yüzde 40-50 eline elemesi Yahudi sermayesi için hiç iyi bir senaryo değil.amerikanın orta Asya ve uzak doğudaki etkisi gittikçe azalmaktadır(tezkere geçse 150 bin amerikan askeri Adana'dan Hakkari'ye kadar her yerde cirit atacaktı)Kabe'nin işgalinden sonra tüm Müslümanlar Kürtler de dahil olmak üzere birleşerek Amerika'yı bölgede istenmemektedir.buradaki amaç alevi-Sünni provokasyonu çıkartmak Kürtleri ayaklandırmak Yunanistan'ın Kıbrıs'ı işgaline izin vermek bunlardan dolayı Türk ordusu sıcak savaşa sokulacak İran da ki 20 milyon Azeri'ye güneyde bir kukla Azeri devleti kurulacak İran'daki 5 milyon Kürt Kürdistan'la birleşecek ve amerikanın büyük orta doğu projesinin çöküşü ve amerikanın sonunun başlangıcı olacak 2010-2020 arasında kusursuz işleyen plan İran Türkiye ve Çin deki milliyetçilik akımlarıyla sekteye uğrayacak Amerika'daki Yahudi lobisi teşhir edilmeye başlayacak ve amerikan kamuoyu baskıları ile 6 milyon Yahudi İsrail'e göçe zorlanacak 2015 yılında amerikanın Uygur Türklerini Afganistan, üzerinden yardım ettiğini bahane eden Çin Afganistan'a girer sırayla Kazakistan, Türkmenistan ,Kırgızistan, Özbekistan'ı işgal eder ve dananın kuyruğu kopar 5-10 yıl sürecek Amerika-Çin savaşı başlar ve milyonlarca kişi ölür Çin Hindistan ile ittifak kurup uzak doğudaki Pakistan, Bangladeş, Endonezya Filipinler deki amerikan karakollarını ortadan kaldırır amerikanın İran'ı işgalinden kuyruk açısı olan Japonya Çin ve Rusya'ya destek verir Amerika İran'da tam bir fiyasko yaşayıp İran'ı terk eder İran-Türkiye-Rusya-Çin arsında imzalanan güvenlik paktı Avrupa birliği ve Amerikacı şok eder Irak,Suriye,Lübnan,Ürdün Katar,Suudi Arabistan,Mısır PAN-ARAP devletini kurarak birleşirler Türkiyecin Arap dünyasıyla diyalogları artmış ve İsrail'in İran,Irak,Suriye üzerinden gerçekleştirdiği terör politikaları sekteye uğramıştır Türkiye Arap birliğine yakınlaşmaya bu arada Amerika ve İsrail'den uzaklaşmaya başlamıştır ve Araplar Türkleri Müslüman olduğunu görmüş ve Arap sermayesi ile Türkiye arasında ticari bağlar oluşmuştur amerikanın orta doğudan çekilişi başlayacak 2025 yılında Avrupa Birliğinde büyük bir ekonomik krize girer Almanya'daki yükselen ırkçılık ve Almanların siyasi üstünlük çabaları birliği bozar amerikanın Truva atı İngiltere petrol krizinde Avrupa birliğine sırtını döner 2010- 2015'te tam üye olması gereken Türkiye kabul edilmemektedir bunun nedeni de Avrupa birliği bölgesel bir güç haline gelmiş olan Müslüman Türkiye yi dinsel ve kültürel farklardan dolayı kabul etmeyecektir Amerika ise ül***i terk eden Yahudilerden oluşan ekonomik boşluğu doldurma peşindedir dünya üzerindeki tüm Yahudi sermayesi İsrailci taşınmış 6 milyonluk İsraillin nüfusu 13 milyona çıkmıştır İsraillin artık tek düşmanı vardır Amerika.Artık Amerika da çöküş başlamış ve tek başına kalmıştır 2000'lerin gelişmiş ve çağdaş Avrupa ülkeleri yeterli nüfus gücü bulamamaktan onlarda da çöküş başlamıştır Türk ve Müslüman dünyası düzenli aile kurumları ile 2000'lerin Avrupa devletleri seviyesini yakalamıştır 2030-2040 yılında İsrail Kabe'yi yıkmak için intihar saldırıları düzenlemektedir artık İsraillin karşısında 2000-2010 yılında Kabe'nin işgaline boyun eğen Müslüman alemi yoktur Amerika kendi iç meseleleri ile uğraşmaktadır Avrupa birliği dağılmıştır Çin dünyaya bela olmuş

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ABD'li Gazeteciden İstenilmeyen Irkları Kısırlaştırma Planı İddiası




    Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci Frederick William Engdahl'ın istenmeyen ırkları kısırlaştırma planının ayrıntılarını açıkladığı ürpertici iddialar!

    "Norveç'teki Tohum Deposu, Dünyayı Ele Geçirme Planının Bir Parçası"
    Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci Frederick William Engdahl (August 9, 1944 in Minneapolis), tarım sektörünü elinde tutan GDO devlerinin insanlık için gerçek bir kıyamet yaratacağını söylüyor. İddialarıysa son derece ürkütücü. Norveç'teki küresel tohum deposuyla amaçlanan Arî üstün ırk yaratmak mı, yoksa istenmeyen ırkları yiyeceklerle kısırlaştırmak mı? "Kıyamet tohum deposu" olarak da bilinen Svalbard hariç, dünyadaki diğer tohum depolarını bekleyen "kıyamet"i kim koparacak? Engdahl, sorularımızı yanıtladı.

    Yeni Aktüel Dergisini 29 Kasım - 5 Aralık 2007 tarihli 125. sayısında "Kıyamet Kapısı" başlığıyla kapak konusu olarak işlediğimiz ve 26 Şubat 2008'de tamamlanacağını duyurduğumuz "proje", tamamlandı. Norveç'in kuzeyindeki Spitsbergen adasında "Svalbard Küresel Tohum Deposu" adı verilen o ambar, Mart 2008 itibariyle resmen faaliyete başladı. Donmuş bir dağın 130 metre altına inşa edilen ambarda şu anda dünyanın dört bir yanından yaklaşık 3 milyon farklı tohum, özel ambalajlarda saklanıyor. Kuzey Kutbu'na 1100 kilometre uzaklıkta olan buzdağı ambarında bazı dayanıklı tohumlar, 1000 yıl kadar bozulmadan kalabilecek. Her türlü nükleer saldırıya, patlamaya ve depreme dayanıklı olan bu tohum deposuna "kıyamet tohum deposu" da deniyor. Dünya üzerindeki tüm tohum çeşitlerini bir araya getirmeyi hedefleyen ambarın amacı, gelecekte dünyanın başına gelebilecek nükleer savaş, meteor düşmesi veya iklim değişimi gibi bir felaket durumunda, tohum çeşitliliğinin korunmasını sağlamak.

    Buraya kadar her şey, gayet iyi niyetli görünüyor. Ancak Alman asıllı Amerikalı araştırmacı-gazeteci Frederick William Engdahl'ın bu projeyle ilgili dehşet verici şüpheleri var.

    Engdahl, tarım sektörünü ellerinde tutan GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) devlerinin bizim bilmediğimiz bir şeyler bildiklerini düşünüyor. Spitsbergen'in buzlaşmış kayalıklarının altında "dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme" planlarının yattığını iddia eden Engdahl, teorisini ambar projesi finansörlerinin kimlikleri ve geçmişleri hakkında ayrıntılı hatırlatmalar yaparak ispatlıyor. İlk baskısı 2007'de yapılan, Nisan 2009'da Türkçe'ye çevrilen "Ölüm Tohumları/ Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar" adlı kitabın da yazarı olan Engdahl ile "kıyamet muhafızları" dediği finansörlerin kimlikleri, neler yaptıkları ve Svalbard Küresel Tohum Deposu üzerindeki hedefleri hakkında konuştuk.

    Kıyamet Muhafızları
    - Svalbard Küresel Tohum Deposu'nun finansörleri kimler?

    Öncelikle, bu ambarın Global Crop Diversity Trust (GCDT- Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü) aracılığıyla işletildiğini söylemeliyim. Nisan 2009 rakamlarına göre 123 milyon dolarlık bir finansmanları var. Roma'da kurulan bu örgütün başında Kanadalı Margaret Catley-Carlson bulunuyor. 1998'e dek New York merkezli Nüfus Konseyi'nin de (Population Council) başkanıydı. Bu konsey, John D. Rockefeller'in nüfus popülasyonunu düşürmek amacıyla 1952'de kurduğu, aile planlaması adı altında gelişmekte olan ülkelerde kısırlaştırma çalışmaları yürüten bir konsey. Diğer GCDT üyeleri arasında "Hollywood Dream Works Animation"a başkanlık eden Lewis Coleman da var. Coleman, ABD'nin en büyük Pentagon anlaşmalı askeri endüstri şirketi olan Northrup Grumman Corporation'un da kurul başkanıydı.

    Örgütün finansörleri ise;

    - Geçen yıl şirketin aktif yönetiminden çekilerek kurduğu Bill-Melinda Gates Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrika'daki çiftçilere yardıma adayacağını beyan eden Microsoft'un kurucusu Bill Gates!

    - Dünyanın en büyük patentli GDO tohum ve tarım kimyasalları devi ABD'li DuPont / Pioneer Hi-Bred!

    - Yine bir ABD'li GDO devi Monsanto!

    - İsviçre menşeli GDO tohum ve tarım kimyasalları şirketi Syngenta!

    - 1970'lerde 100 milyon dolarlık bir kaynakla "Yeşil Devrim" diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan ve tarımsal değişim ile ideal genetik saflığı sağlama çalışmalarını yürütmek üzere dünyanın en büyük vakıflarından birini kuran petrol devi Rockefeller!

    - ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada'dan da devlet fonları aktarılıyor.

    Yani özetle, GDO tohumları az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yayarak tarlalardan orijinal tohumların kökünü kazıyan şirketler, şimdi dünya üzerindeki tüm orijinal tohumları olası bir kıyamet günü için kutuplarda buzdan bir adaya saklıyor.

    Dünyanın pek çok ülkesinde "zaten var olan" tohum depolarına ne gibi bir felaket gelecektir ki, Svalbard'a muhtaç kalınacaktır?

    Ebu Garib tohumları nerede?

    - Nükleer savaş, iklim değişimi veya meteor düşmesinin dışında bir felaketten mi söz ediyorsunuz?

    Evet, planlı bir felaketten söz ediyorum. Bunu anlamak için yalnızca 2003 Amerikan bombardımanından sonraki Irak'a bakmak yeterli. Irak medeniyetlerin beşiği ve binlerce yıl önce buğday tarımının doğduğu yerdir. Ebu Garib'de yüzlerce yılda geliştirilen buğday tohumu çeşitlerinin yer aldığı bir tohum bankası bulunuyordu. Amerikan bombardımanından sonra o tohum mahzeni tarihe karıştı. Artık kimse o tohumların nerede olduğunu bilmiyor. Düşünün, dünyadaki tüm tohum çeşitleri NATO destekli Svalbard'da biraraya getirilip kontrol altına alındığında, dünyadaki diğer paha biçilmez tohum bankalarını savaşlar ve terörist eylemler ile yok etmek çok kolay olacak! Sonrasında da Monsanto ve DuPont gibi devler kendi GDO tohumlarını tüm dünya çiftçilerine tek elden sunabilecekler. Yani tüm tohum çeşitlerini ele geçirdikten sonra dünyanın diğer tohum bankalarını, tekel oluşturabilmek amacıyla yok edebilirler.

    "Arî Irk Yaratma Projesi"
    - Peki tekel olma arzusunun temelinde yatan tek sebep ekonomik mi?

    Hayır. Bunu açıklamak için önce kıyamet muhafızlarının kimliklerinden ve geçmişte neler yaptıklarından biraz söz edelim. Rockefeller 1971'de Uluslararası Tarım Araştırmalarında Küresel Danışmanlık Grubu olan CGIAR'ı kurdu. CGIAR, üçüncü dünya ülkelerinin bilim adamlarının ve agronomistlerinin (tarım uzmanı) "modern tarım ürünü" kavramlarında uzmanlaşmaları ve ABD'de öğrendiklerini ülkelerine götürmeleri ile yakından ilgilendi. GDO'lu "Gen Devrimi"nin yaygınlaşması için paha biçilmez bir etki şebekesi oluşturdular. CGIAR, daha etkin olabilmek için BM Gıda ve Tarım Örgütünü (FAO), BM İlerleme Programı'nı ve Dünya Bankası'nı da işin içine dâhil etti.

    "Rockefeller, Hitler'in de Finansörüydü"
    - Üstün ırk yaratma projesi tanı olarak nasıl bir şey?

    Rockefeller Vakfı'nın ve zengin finans kurumlarının 1920'lerden beri genetik olarak üstün ırk yaratmayı meşrûlaştırmak için kullandıkları öjenik bilimi daha sonradan genetik mühendisliği olarak değiştirilmiştir. Hitler ve Naziler, buna Arî üstün ırk diyorlardı. Hitler'in öjenik çalışmaları da bugün Svalbard'a milyonlarca dolar akıtan Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmişti. Rockefeller Vakfı, Third Reich's Kaiser Wilhelm Instilutcs'un Arî ırk öjenik çalışmalarını finanse ediyordu. 2. Dünya Savasında ABD resmi olarak savaşa Hitler Almanya'sının karsısında olarak girerken, Rockefeller Standard Oil Group, illegal olarak Alman Luftwaffe ve Wehrmacht birliklerine petrol nakline devam etti. Bununla ilgili ABD Senato araştırması da yapıldı.

    Rockefeller Vakfı, insanı "gen dizilimlerine" indirgemeye çalışan sözde moleküler biyoloji bilimini yaratmıştı ve sonunda insan (özelliklerini istenen şekilde değiştirmeyi amaçlıyorlardı. Hitler'in Öjenikçi bilim adamları, 2. Dünya Savasından sonra sessizce ABD'ye götürülmüş ve Çeşitli yaşam formlarının genetik olarak tasarlanması konusun* da ilk adımları atmışlardır.

    Gıdalar ile Negatif Öjenik
    - Amaç tarım yani gıdalar üzerinden üstün ırk yaratmak mı?

    Aslında daha da kötüsü. Rockefeller, Carnegie, Harriman ve diğer zengin elit aileler tarafından fonlanan öjenik (üstün ırk yaratma) lobisinin 1920'den beri biricik amacı "negatif öjenik"tir. "Negatif öjenik", istenmeyen soyların sistemli bir şekilde yok edilmesidir. Aile Planlaması Enternasyonali'nin kurucusu, koyu öjenikçi ve Rockefeller ailesinin yakın dostu Margaret Sanger, 1939'da Harlem'de "Negro (Zenci) Projesi" adı altında bir proje başlattı. Bu projenin ne olduğunu bir arkadaşına yazdığı mektupta açıkça dile getiriyordu: "Negro (Zenci) nüfusu ortadan kaldırmak istiyoruz".

    20 Yıllık Kısırlaştırma Projesi
    - Negatif öjenik, bir kısırlaştırma projesi mi?

    Örnekler üzerinden gidelim. Küçük bir Californiya biyoteknoloji şirketi olan Epicyte, genetik mühendisliği marifetiyle, yendiğinde erkeği kısırlaştıran bir mısır geliştirdiklerini açıkladı. Epicyte, Svalbard'ın iki sponsoru olan DuPont ve Syngenta ile teknolojilerini yaymak için ortaklık kurmuştu. Çok ilginçtir ki Epicyte, genetiği değiştirilmiş sperm öldürücülü mısırı ABD Tarım Bakanlığından (USDA) aldığı araştırma fonuyla geliştirmişti. Bir başka örnek; 1990'larda BM Dünya Sağlık örgütü, Nikaragua, Meksika ve Filipinler'de 15 ila 45 yaşları arasındaki milyonlarca kadının tetanosa karşı aşılanması için bir kampanya başlattı. Erkekler de tetanos olabilirdi; ama aşı erkeklere yapılmadı. Bu şüphe uyandırıcı durumdan ötürü Katolik bir kilise organizasyonu olan Comite Provida de Mexico (Meksika Yaşam Komitesi), aşıları test ettirdi. Test sonuçları ile, Dünya Sağlık örgütü'nün (WHO) yalnızca çocuk doğuracak yaştaki kadınlara dağıttığı aşıların Chorionic Gonadotrophin (hCG) içerdiği ortaya çıktı.

    Doğal bir hormon olan hCG, tetanos toksoid taşıyıcılarıyla birleştiğinde kadınların hamile kalmasını engelleyen antikorları üretiyordu. Daha sonradan ortaya çıktı ki Rockefeller Vakfı, Rockefeller Nüfus Konseyi, Dünya Bankası ve ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri, Dünya Sağlık örgütü (WHO) için tetanos taşıyıcın bir kısırlaştırma aşısı üretmek için 1972'de 20 yıllık bir proje başlatmışlardı. Ayrıca Svalbard Kıyamet Tohum Deposu'nun ev sahibi Norveç hükümeti kısırlaştırıcı aşının üretilmesi için 41 milyon dolar bağış yapmıştı!

    Hibrid Tohumlarla Tekel Tuzağı
    - Rockefeller'in gelişmekte olan ülkelerde yürüttüğü "Yeşil Devrim" çalışmalarına bu açıdan bakınca korkunç görünüyor…

    Rockefeller Vakfı, 1946'da sadece adı yeşil olan "Yeşil Devrim"i başlattı. Neydi Yeşil Devrim? 60'larda Rockefeller'in çalıştığı Meksika, Hindistan gibi ülkelerde daha çok ürün veren ıslah edilmiş tohum çeşitleriyle açlık sorununu büyük ölçüde çözmeyi vaat ediyordu. Yıllar sonra. Yeşil Devrim'in aslında Rockefeller ailesinin ileride tekelleştirebilecekleri bir tanın ısı geliştirme planı olduğu ortaya çıktı; tıpkı yarım yüzyıl önce petrol endüstrisi işinde yaptıkları gibi.

    Nasıl Tekelleştiler?
    "Yeşil Devrim", gelişmekte olan piyasalarda yeni hibrid tohumların üretilmesine dayanıyordu. Hibrid tohumlar üreyemedikleri için çiftçilerin her sene tohum alması gerekiyordu. Hibrid tohum patentlerinin DuPont / Pioneer Hi-Bred'in ve Monsanto'nun başını çektiği bir avuç dev tohum şirketinin elinde toplanması daha sonra GDO'lu tohum darbesi için yolu açtı. Hibrid tohumlar ve bu tohumların ihtiyaç duyduğu kimyasal gübreler, çiftçileri tarım ve petro-kimya şirketlerine bağımlı hale getiriyordu. Bu gübreler, Rockefeller kontrolündeki büyük petrol şirketlerinin ürünüydü. Ot ve böcek ilaçlan da petrol ve kimya devleri için ek pazarlar oluşturuyordu.

    Yeşil devrim, aslında bir "kimyasal darbeydi". Gelişmekte olan ülkelerin yüksek miktardaki gübre ve ilaç girdisini finanse etmeleri mümkün değildi. Bu nedenle Dünya Bankasından kredi notu alarak ve ABD hükümetinin garantisi altındaki Chase Bank ve diğer New York bankaları aracılığıyla özel borçlar aldılar.

    - Sonuç?

    Bankalara ve tefecilere borçlanan çiftçiler, genellikle topraklarını kaybettiler, iş aramak için şehirlere göç ettiler; fabrikaların ucuz işçi açığı da kapanmış oldu.

    Patentli biyolojik silah. Peki ya bugün?

    Bugün de Gates ve Rockefeller, Afrika'da Yeşil Devrim adı altında bir projeye daha milyonlar yatırıyor. Amaç yine GDO tohumların ve kimyasalların yaygınlaştırılması. Bunun için pek çok teşvik ve kampanyalara başvuruyorlar.

    Büyük bir tekelleşme tehdidiyle karşı karşıyayız...

    Plan işlerse; tüm dünya, birkaç tohum devinin kölesi olacak. Washington'dan gelen emirler doğrultusunda Washington'un siyasetlerine karşı olan üçüncü dünya ülkelerine tohum vermeme olasılığı da var. Ayrıca pirinç, mısır, buğday ve soya gibi dünyanın temel gıda üretimi için patentli tohumların üretimi korkunç bir biyolojik silah olarak da kullanılabilir. Genetik müdahalelerle öldürücü gıdalara çevrilebilirler.

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Amerika ve Usame Bin Ladin


    CIA ve ABD Usame Bin Laden'i öldürtmek istiyormuş. Başına konan ödülü arttırmış. Usame Bin Laden ve Bin Laden ailesi 50 milyon doların on katını onları yakalamak isteyecek kişiye yakalamaması' için verir. Usame Bin Laden ve ailesinin şu anda kayıtlı olarak Amerikan Bankalarında 873 milyar doları mevcut, bu paranın kayıtsız paralarla birlikte MOSSAD'ın edindiği bilgiye göre, 2 trilyon dolar olduğu düşünülüyor. Bu Amerikan ekonomisi ve bütçesinin kaçta kaçıdır, biliyor musunuz? BİN LADEN AİLESİNİN AMERİKA'DAKİ AKTİF PARASI TOPLAM BÜTÇENİN % 15.5'dir. Ladin ailesinin toplam mal varlığı ise 7 trilyon dolara, yani Amerikan ekonomisinin nerdeyse yarısına yakındır.

    Öyleyse soru sormaya başlayalım:

    Soru: Usame Bin Laden kimin ortağıdır?

    Yanıt: George Walker Bush.

    Soru: Usame ailesi başka kimle ortaktır?

    Yanıt: George Walker Bush'un destekçilerinden Donald Rumsfeld

    Soru: Rumsfeld başka kimle şirket hisselerini 1990lı yıllarda paylaşmıştır?

    Yanıt: Saddam Hüseyin.

    Soru: Sudandaki bombalama olayının yapılmasından sonra, binaların inşaatını kim almıştır?

    Yanıt: Usame Bin Laden'in kardeşi.

    Soru: 11 Eylül konusunda kim suçlanmıştır?

    Yanıt: Usame bin Laden.

    Soru: 11 Eylül'de Bush'un babası eski CIA direktörü George Bush bile uçağına binemezken ve tüm uçak seferleri iptal edilmişken, kim Amerika'yı terk etmeyi başarmıştır?

    Yanıt: Usame bin Laden'in ailesi. Toplam 140 kişi 13 Eylül 2001'de gizli kalkan uçaklarla ABD'yi terk etmişlerdir.

    Soru: CIA, 2001 yazında kiminle ABD'de görüşmüş ve pazarlık yapmıştır?

    Yanıt: Usame bin Laden ve bin Laden ailesinin fertleriyle.

    Soru: 11 Eylül'ü kimin yaptığı söylenmektedir?

    Yanıt: Usame bin Laden.

    Soru: Bir tiyatro mu oynanmaktadır?

    Yanıt: Macbeth'in cadıları!

    Soru: Usame bin Laden ve ailesinin ABD'deki aktif parası ne kadardır?

    Yanıt: 2 Trilyon dolar olduğu düşünülmektedir.

    Soru: Bu para bir anda çekilmeye kalkılırsa ne olur?

    Yanıt: ABD ekonomisi çöker, kriz başlar, devalüasyon gerçekleşir.

    Soru: CIA'nın bütçesi ne kadardır?

    Yanıt: Yaklaşık 30 milyar dolar

    Soru: NSA'nın bütçesi ne kadardır?

    Yanıt: Yaklaşık 50-70 milyar dolar.

    Soru: Bin Laden ailesi isterse ABD'de kaç CIA örgütü satın alabilir.

    Yanıt: Tam 666 tane CIA örgütü satın alabilir.

    Soru: Bir tiyatro mu oynanmaktadır?

    Yanıt: Macbeth'in cadıları.

    Soru: Usame bin Laden 11 Eylül olayını gerçekleştirdiyse, intikam için nereye saldırılmıştır?

    Yanıt: Afganistan.

    Soru: Afganistan'a kaç ABD askeri yollanmıştır?

    Yanıt: 11 bin.

    Soru: Irak'a kaç ABD askeri yollanmıştır?

    Yanıt: 150-170 bin civarında.

    Soru: Afganistan kontrol altına alınıp, bin Laden yakalanmış mıdır?

    Yanıt: Hayır.

    Soru: Laden Irak'ta hayatında hiç saklanmış mıdır?

    Yanıt: Hayır.

    Soru: Peki Irak'ta Bağdat'ta, lokal direnişçilerin haricinde, bir
    direnişle karşılaşılmış mıdır?

    Yanıt: Hayır.

    Soru: Saddam Hüseyin'in 150 bin kişilik özel eğitimli Cumhuriyet muhafızlarına ne olmuştur?

    Yanıt: Pulverize olup, toz haline gelerek, aynı ikiz kuleler gibi
    havaya savrulmuşlardır.

    Soru: Bir tiyatro mu oynanmaktadır?

    Yanıt: Macbeth'in cadıları.

    Soru: Afganistan'daki petrol ve doğalgaz boru hattını kimin hisselerinin en yüksek olduğu şirket almıştır?

    Yanıt: George Walker Bush ve Wolfowitz.

    Soru: Orada iş yapan Enron şirketinde başka kimin hissesi vardır?

    Yanıt: Dışişleri bakanı C. Rice.

    Soru: Rice şu anda nerdedir?

    Yanıt: Ortadoğu'da barış görüşmeleri yapmaktadır.

    Soru: Evrensel barışı sağlamak için, bundan sonra nereye saldırılacaktır?

    Yanıt: İran ve Suriye.

    Soru: Daha sonra.

    Yanıt: Türkiye.

    Soru: Olur mu canım. Biz Amerika'nın stratejik müttefikiyiz.

    Yanıt: Zaten Amerika da barış ve demokrasi yaymak için bize saldıracaktır. Türkiye ikinci derecede Serseri Devlet (Rogue State) kategorisindedir. Yakında birinci düzeyde serseri devlet kategorisine geçecektir.

    Soru: Olur mu canım. Biz Amerika'nın stratejik müttefikiyiz.

    Yanıt: ABD, PKK'yı kurup desteklerken, ekonomimizi IMF'ye bağımlı hale getirip çökertirken, askerlerimizin kafasına çuval geçirirken, Org. Eşref Bitlisi bir sabotaj ile yok ederken, tarımımızı- ekonomimizi-ilaç, stratejik madde ve savunma sanayimizi çökertirken de stratejik müttefikimizdi.

    Soru: Yoksa biz ABD'nin stratejik müttefiki değil miyiz?

    Yanıt: Bir tiyatro mu oynanmaktadır?

    Soru: Macbeth'in cadıları!

    Yanıt: Macbeth'in cadıları!

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Atatürk'ü Kim Öldürdü?

    HASAN DEMİR - YENİÇAĞ GAZETESİ
    33 dereceli Mason'un itirafı,

    Yıl 1948, Ağustosun 1'i. Yunan Komünist Halk Cumhuriyeti (ELD)'nin "Laiki Foni"; yani "Halkın Sesi" isimli gazetesinin 685'inci nüshasında, Bulgar Yahudilerinden 33 dereceli farmason Avram Beneraoysan şunları yazar: "Mefkûremizi imha edici darbe vuranların akıbeti, feci şartlar altında ölümdür!."

    33 dereceli komünist mason, hangi darbeden bahsetmektedir ve "akıbeti feci şartlar altında ölüm" olan kimdir? Bırakalım onu da kendi söylesin:

    "(..) Mustafa Kemal Atatürk, 10.10.1935 tarihinde Ankara'da Çankaya köşkünde doktor Mim Kemal Öke"ye hitaben, "Mason cemiyetinin faaliyetini inkılaplarıma muarız gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. Bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz. Ve bir daha diriltmeğe teşebbüs etmeyiniz." demişti..

    (…) O zannetti ki; bütün muhalif ve muarızlarını tasfiye ve bertaraf ettiği gibi masonları da tasfiyeye tabi tutmaya muvaffak olacaktır. Fakat asla! Türkiye"deki mason cemiyetinin Kemal Atatürk tarafından kapatılarak faaliyetinin durdurulduğunu Moskova"da tarihi bir yerde yoldaşlar arasında yapılan bir toplantıda işittiğim zaman, beynimden okla vurulmuş gibi sersemledim. Heyecandan şaşırmış bir halde, oradakilere şaşkınlık içinde haykırdım: "- O sarı lider ortadan suret-i katiyetle kaldırılacaktır!"

    İşte böyle.. 1948 yılı Ağustos ayının 1'inde Yunan Komünist Halk Cumhuriyeti örgütünün yayın organı "Laiki Foni"nin 685 sayılı nüshasında Ege ve Balkanların kıdemli komünistlerinden 33 derece mason Bulgar Yahudi Avram Benaroyas"ın itirafları. Bu itiraflar General Cevat Rıfat Atilhan tarafından çevrilmiş, "Atatürk"ün Ölümündeki Sır Perdesi" alt başlığı ile gazeteci Ogün Deli tarafından kaleme alınan "Agoni" isimli derlemeye de alınmıştır.
    Biz oradan aktarıyoruz.Evet, Atatürk, Türkiye'deki mason derneklerini, "Kökü dışarıda Yahudi uşakları" diyerek kapatıyor ve dünya masonları bunun üzerine Moskova"da gerçekleştirdikleri bir toplantıda, "O sarı lider, suret-i katiyetle ortadan kaldırılacaktır!" kararı alıyorlar. Sonrasını zamanın kıdemli komünistlerinden 33 dereceli mason Avram Benaroyas'ın kaleminden okumaya devam edelim:

    "- Atatürk"ün âni bir dönüşle mason cemiyetini kapatması bizi pek derin bir düşünceye sevk etmişti. İlk anlarda Kemal Atatürk"ü silahla ortadan kaldırmayı düşündük. Çünkü o, felsefemizin Türkiye"de yerleşme imkânlarını ortadan kaldırmıştı. Bu sebeple kendisinin de ortadan kaldırılması son derece elzemdi."

    Localarını kapattığı için Atatürk'ü "ortadan kaldırma" kararı alan mason-komünist ittifakı silahla öldürme riskini başarı şansı yüzde 10′larda olduğu için tercih etmez. O zaman şu kararı alırlar:

    "- Onun ölümü, esrarengiz olacaktır!"

    Balkanların kıdemli komünisti, 33 derece mason Avram Benaroysan'ın 1948'de kaleme aldığı itiraflarında Atatürk'ü esrarengiz ölüme götüren yol haritası şöyle anlatılıyor:

    "- Mason cemiyeti Atatürk tarafından kapatıldıktan sonra; mason biraderler, cemiyet sanki kapatılmamış ve Atatürk"le aralarında hiçbir ihtilaf yokmuş gibi vaziyet aldılar. İmkân buldukça onun her hareketini alkışladılar ve zamanla onun etrafında bir çember vücuda getirdiler ki; Sarı lider kendiliğinden bu çemberin içine girip hayatını bize teslim etti…"

    Ve devam ediyor üstat mason Benaroysan:

    "- Doktorlarımız Atatürk"ün ölümünün ani oluşunu tehlikeli gördüklerinden;1937 ortalarında,ismini açıklayamayacağım bir doktor, bazı şöhretlere dayanarak Atatürk"e ilk darbeyi sinir organlarını zaafa düşürmek suretiyle indirdi.."

    İşin özü bu..Detayları Lazer Yayınları arasında çıkan "Agoni"den öğrenebilirsiniz. Yunanistan'da yayınlanan 1 Ağustos 1948 tarih ve 685 sayılı "Laiki Foni" gazetesine ve zamanın kıdemli komünisti 33 derece mason Benaroysan'ın hayatına ulaşmak Atatürkçü bir Genelkurmay için, TBMM için, Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan emekli generaller, mesela Çevik Bir için hiç de zor olmasa gerek… Adamlar, mason derneklerini kapattığı için Atatürk'ü biz öldürdük. Önce vurmayı düşündük, sonra başaramamaktan korktuk, onun çevresini kuşattık, güvenini sağladık, sonra da hedefimize ulaştık diyor………. Anlatılanlar hakikatse, yedi düveli yenen Atatürk, üç buçuk masonun elinde can çekişe çekişe can vermiş ve onun canını alanlardan hesap sorulmamış…. Ya sonra?.. Mason dernekleri 1948 yılında "İnönü"nün emri ve Celal Bayar'ın desteği ile tekrar faaliyete geçtiler. Halkevlerine devredilen mallarını da geri aldılar…

    Peki, burada bitti mi?.. Hayır, bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor…Atatürk"ün bedenini ortadan kaldıranlar oklarını onun ilkeleri ve felsefesine, onun çok sevdiği milletine ve milletinin değerlerine tevcih ettiler… Üzülerek ifade edelim ki bu bahiste de başarılı oldular… Lütfen, "Atatürk"ten, milli devletten, Lozan'dan vazgeçin" diyen ve "Şehitlik ve gazilik kavramları kaldırılsın." diyenlerle, "Türkiye mozaiktir,millet değil, halklardır" diyenlere dikkatle bakınız… Pek çoğunun yüksek dereceli masonlar olduğunu göreceksiniz… Ben daha ne diyeyim!…

    Kaynak: Yeniçağ Gazetesi

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    AVRUPA'NIN YENİ FİRAVUNU SARKOZY

    Aylar önce Ramses'in Sakalı isimli bir yazı yazmıştım netpano.com`da. Çıkacak olan üçüncü kitabımdan bir alıntıydı bu yazı. Merak edenler, Ramses'in Sakalı yazısını Netpano'da bulabilirler. Şimdi ise burada bu yazıda geçen konuya bazı yeni bilgiler ilave etmek istiyorum.

    Yazıda, Ramses'in sakalının çalınarak Firavun'un gensel psikolojik analizinin yapıldığı belirtilmiş; bununla ilgili şehir ve mekanın ismi de verilerek konunun esrar perdesi aralanmaya çalışılmıştı. Pensilvanya'daki bir göl kenarında yaşayan, Mossad'ın güdümünde olan Yahudi asıllı ve iş adamı görünümündeki Amerikalı bir adamdan bahsetmiştik. Ayrıca bir hahamdan ve ilişkisinden söz etmiştik. Bu yazıdan birkaç ay sonra Pensilvanya'da göl kenarındaki bir malikanede Sarkozy'nin malikane sahibi Mike Appe ile tatili bütün dünyayı karıştırdı. Tabi başta Fransa'yı da.

    İŞTE GÖL KENARINDAKİ ÜNLÜ MALİKANE
    Nasıl olur da Fransa'nın Cumhurbaşkanı Pensilvanya'da, bir göl kenarında ve Bush'un evine yakın bir mevkide böyle bir tatil yapar. (Tabi sözde bir tatil) Gazetecilere yakalanan Sarkozy'nin çok sinirli olduğu ve kızgın bir şekilde bağırıp çağırdığı yansıdı medyaya daha sonra. Melami savaşları kitabımda Şeytanîlerden (Yahudi ırkına mensup), Haçlı konseyinden, Vatikan'dan ve bunlarla mücadele eden Hilalîlerden bahsetmiştim.

    Kısaca: - Bu insanlık düşmanı İsrail finanslı Şeytanîler ve Haçlı konseyi, yeryüzünde İslam ve insanlık düşmanı fitnelerin, savaşların ve projelerin sahibidir. - Kürdistan İsrail'in; Avrupa birliği ise Vatikan ve Haçlı konseyinin projesidir. - Kürdistan haritaları Türkiye'nin de büyük bir bölümünü almış şekilde, dünyada hemen hemen her yerde yayımlanır. - Aynı şekilde Haçlı konseyinin de emeli olan Büyük Ermenistan Projesi tıpkı sözde Kürdistan haritaları gibi aynı bölgeleri kendi toprakları olarak gösterir. Ayrıca :- Gözler Türkiye'de, Türk ordusunda ve İstanbul'da... - Şeytanîler (İsrail'in) ile Haçlı konseyi arasında da bir rekabet vardır; hem insanlık üzerindeki emellerinde hem de yurdumuz üzerinde. Bizim için küfür, tek millettir. Fakat bu rekabeti; yani aralarında olan mücadeleyi de anlamazsak gardımızı iyi alamayız. Katıldığım bazı program ve gazete röportajlarında bütün bunlardan bahsetmeye çalıştım. Gelelim ana konuya: İsrail tarih boyunca dünya sahnesine sembolik birer proje olarak bazı şahsiyetler çıkardı. Bunlardan biri 2007 versiyonu olan Sarkozy'dir.

    Tıpkı Hitler'in ayrı bir versiyonu gibi. Fakat amacı Hitler'inkinden farklı. Planı, Avrupa Birliği'ni Yahudileştirmek ve yönetmek. Burada 1O Temmuz 2007 Salı tarihli Millî Gazete'sinden Avraam Burg İsrail'in ölümü ve Süt Kovası başlıklı yazıdan kısa bir alıntı sunmak istiyorum: Haber şöyle:" İsrail'de yayınlanan bir gazeteye açıklama yapmış. Biz Türkiye Yahudilerinin yayın organı Şalom'dan aldık. Açıklamasında çok önemli ayrıntılar var. Birincisi, Avrupa Birliği'ne ilişkin. Bakın Ünlü Yahudi siyasetçi Avraam Burg ne diyor: Avrupa Birliği Tevrat Kaynaklı bir ütopyadır. Birliğin ne kadar zaman sonra sağlanabileceğini bilmiyorum ama tümüyle Yahudi temellere dayandığı kesin. Hukukta bir tabir vardı; En kuvvetli şahitlik, Hasmın şahitliğidir. Bu şahitliğin üzerine başka ayrıntılarda ekleyebiliriz.

    Avrupa Birliği'nin 12 yıldızlı bayrağını Paul Levi adındaki Musevi asıllı bir Belçikalı'ya ait olması, 12 Yıldız'ın da İsrail'in dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış İsrail'in 12 Kabilesini simgelemesi gibi Avrupa Birliği Hıristiyan-Yahudi işbirliğinin en büyük örneklerinden biridir. Ortak düşmanları ise İslam Dünyasıdır. Hasmın şahadeti ortadadır. . İsrail öldü! diyor Burg. Henüz haberi bize ulaşmadı ama ne yazık ki öldü. İsrail'in artık bir Yahudi ülkesi olmadığını söylüyor ve İsraillilere kendisinin yaptığı gibi ikinci bir ülkenin vatandaşlığını almalarını öğütlüyor. Kendisi de Fransız vatandaşlığı almış. Bu haber çok şey anlatıyor. Bu projenin baş kahramanı dünya sahnesine çıkarılmış 2007 model Sarkozy. Aynen daha önce çıkarılmış diğer figüranlar gibi.

    Mesela: Che Guevara. Desek ki bu şahıs İsrail kasabı Ariel Şaron'un akrabasıdır ve Şaron da Che Guevara'nın dayısının oğlu. Che'nin annesi Rus asıllı Yahudi Celia de la Serna Arjantin'e göç eder ve ismini değiştirir.( Theodor Herzl'e bir Yahudi devleti'nin nerede kurulacağı sorusuna karşılık Herzl, iki öneride bulunur: Filistin yada Arjantin.) Arjantin�in başkenti Buenos Aires'te mühendis Ernosto Guevara Lynch ile evlenir. Bu evlilikten Che doğar. Che'nin annesi 1965 tarihinde ölürken bu aile sırrını Che'ye verir belgelerle. Che'nin dayısı Samuel, Filistin'de hayatını sürdürmüş. Ayrıca Che'nin annesi Şaron'la birlikte yaşamıştır.

    Che 1960'lı yıllarda İsrail'e sık sık gizlice isim değiştirerek giriyor. Ariel Şaron kontrolünde buradaki dinî Yahudi okullarında eğitim alıyor. Sonrası malum: Dünya sahnesi'ne çıkarılıyor. Tıpkı daha önce çıkarılan onlarca figüran gibi. Neyse dönelim filmin karesine: AB'nin iki lokomotif ülkesi: Almanya ve Fransa. Yahudiler AB'yi ele geçirme planlarında bir adım öndeler. Angela Merkel bir Yahudi. Papa Benedikt Yahudi. Sarkozy'de Yahudi. Yani 'Şeytan üçgeni' kuruldu. Haçlılar bundan rahatsız. Aralarında çetin bir mücadele başladı ve ileride sonuçlarını göreceğiz. Buraya bir not düşmek istiyorum:

    Sarkozy'nin babası değil, annesi Yahudi'dir ve Yahudilik anneden geçer. Bilmeyenler varmış hâlâ. Dikkat edin: Sarkozy daha cumhurbaşkanı seçilir seçilmez .Akdeniz birliği projesi'ni sundu. Haydaa... AB'yi daha tam kuramadan Akdeniz bölge devletlerini birleştirecek ve lütfedip Türkiye'yi de bu birliğe önerecekmiş (!) Ben de diyorum ki: Sarkozy Bey! Akdeniz'in hakim ülkesi biziz. Böyle bir birlik kurulacaksa onu ancak biz kurarız. Lütfetme! Tabi bu işin sırrı da şu: Sunulan bu Akdeniz projesi, sekteye uğramış.

    Büyük Ortadoğu projesi'nin farklı bir isim altında yeni sürümü; yani bir B PLANI bu proje. Tabii yersek... Sarkozy, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tüm propagandasını Türkiye üzerine yaptı. Problemi Türkiye ile. Çünkü o da biliyor ki, Türkiye engellenmezse ahir zaman'da Dünya Hakim Devleti olacak. Şimdi gelelim göl kenarındaki malikanedeki muhabbete: Tarih:8. 08. 2007 Saat:15.00 suları Yer:Pensilvanya'da bir göl kenarı. Mike Appe'nin malikanesi

    GÖL KENARINDAKİ BÖLGE WOLFEBORO`NUN GÖRÜNTÜLERİ
    CIA ve Mossad kuş uçurtmuyor. Ama bizim kuş bir yolunu bulmuş ve içeri çoktan girmiş bile... Seçilmiş Şeytanîler ayinlerini yapıyor.

    Sarkozy'ye Firavun3. Ramses unvânı veriliyor. Gecede sapık bir ayin gerçekleştiriliyor. Kafası kesilmiş yeni doğmuş bir bebeğin kanı içiliyor. Tabi bütün bunlar Şeytanîler tarafından belli karelerle gizlice filme çekiliyor.İleride bir arıza çıkarılırsa şantaj amacıyla saklanacak. 3. Ramses Sarkozy'ye telkinler yapılıyor. Bu arada küçük bir ameliyat yapılacağı söyleniyor ve Sarkozy Avrupa'daki görevine hazırlanıyor. Yakında Paris gettoları yanar da isyan çıkarsa, yeni terör olayları Avrupa'da İslam ve göçmenler adına olursa şaşırmayın. Yakında Avrupa'nın kaynadığını görebiliriz. Burada yine AB hayranlarına küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum: AB diye bir şey yok. Ne olduğu belirsiz projeler var. İngiltere pusuda. Herkes kendi oyununu oynuyor. Örneğin bir haberin analizi:- Rusya Gürcistan'a bomba atmış; ama patlamamış.

    Gürcistan'ın ismi Corciya'dır.(Georgia). Ayrıca ABD'de bulunan Georgia eyaleti de ABD'ye ilk katılan koyu Hıristiyan bir eyalettir. Gürcistan Kafkasya'nın barutu ve ajan yuvasıdır. - Bu arada Azerbaycan da Karabağ'ı geri almak için fırsat kolluyor. - Kafkasya kaynar kazan; adeta kıvılcım bekliyor. Yani Ortadoğu, Irak derken buralar unutuluyor. - Gürcistan; yani Corciya'da Şeytaniler ve Haçlılar projeler hazırlıyorlar. - ABD Kafkasya'ya adım atmak için burayı seçti. Rusya bu işe ne der; bunu da Stratejistler cevaplasın. Tüm bu yazdıklarım belki de bir masaldan ibaret. Bizden sadece anlatması. Ayrıca - 2. Abdülhamit'i tahtan indiren altı kişiden biri olan Emanuel Karasu kimdir? - Sarkozy ile akrabalığı ne boyuttadır. - Sarkozy'nin İstanbul'daki akrabaları kimlerdir. Araştırın ve bakın! Ne sürprizlerle karşılaşılacak...

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    [B]Selam,
    kusuruma bakma, fakat kendin dediğin gibi sadece bir teori!
    Lütfen iyi araştırmanı tavsiye ederim.

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •