Venüs ''Dünya'nın İkizi'''in Acılı TarihiGünes ve Ayan sonra en parlak gök cismi olan bu gezegen, tanrısal güzellikle sık sık özdeslestirilmesine karsın, son elli yıldaki bulgularımızın bize sunduğu sonuçlara göre, bircehennemi andırmaktadır. Kütle, boyut ve yoğunluk açısından dünyaya son derece yakın değerlere sahip olan ve bu nedenle kardes gezegen olarak görülen Venüsün hiçbir yasam biçimine olanak vermeyecek biçimde sıcak olusu, yalnızca günese bizden daha yakın olmasından kaynaklanmaz. Günese ondan çok daha yakın olan Merkür bile, hiç değilse gece olduğunda Venüsün yanında serin bir gezegen olarak kalır. Bunun nedeni, Venüsün bütün çevresini yoğun ve kalın bir tabaka halinde saran atmosferidir.
Yoğun ve kalın atmosferi, Venüse yönelen meraklı bakıslardan gezegen
yüzeyini gizleyen bir engel olmakla kalmaz, son derece güçlü bir sera etkisi
yaratarak ısıyı da içerde hapseder. Bu nedenle, gezegende, yüzey sıcaklığı 480 dereceyi bulmaktadır.
Neredeyse yüzde 96 oranında karbondioksitten olusan bu atmosferde
herhangi bir canlı varlığın soluması elbette mümkün değil. Buna anormal yüzey
sıcaklığını da eklediğimizde, Venüse, inceleme amaçlı insanlı bir uzay yolculuğunun simdilik epey uzak bir düs olduğunu söyleyebiliriz.
İlk yüzey fotoğraflarıysa, 1975 yılında yollanan, Sovyet Venera uzay
sondasından geldi. Bildiğimiz anlamda fotoğraf değil, yüzeye gönderilmis radar dalgaları ölçülerek çıkarılan yüzey haritalarıydı. Yoğun atmosfer nedeniyle yörüngede kalarak Venüsün yüzeyini fotoğraflamak mümkün değildi zaten. Elde edilen verilere göre çıkarılan haritalar, Venüste çok sayıda büyük kıta olduğunu ortaya çıkardı; birde, yüzeyde sıra dısı bir volkanik etkinlik olduğunu.
Daha sonra, Magellan uydusu Venüse Ağustos 1990da ulastı. Kalın
atmosfer katmanlarını ve bulutları delmek için radar kullanan uydu, gezegenin bir haritasını hazırladı. Birçok krater, hala lav püskürten volkanlar, birbirinden kilometrelerce uzak ve paralel parlak kırık çizgilerin bulunduğu bölgeleri gören bilim adamları çok sasırdılar. Bu kuvvetli jeolojik aktivitenin kaynağı halen bilinmiyor.
Dönüs hareketi, bütün gezegenlerin tersine, batıdan doğuya doğru değil,
doğudan batıya doğrudur. Yani eğer Venüsün yüzeyinde sabah olmasınıbekleyen biri olsaydınız, günesin ufukta doğusunu görmek için doğuya değil, batıya dönmeniz gerekecekti. Her seyiyle ters, aykırı, garip, ürkütücü bir gezegenden söz ediyoruz yani.
Genel kurama göre gezegenler yaslandıkça dıstan baslayarak soğuma ortaya
çıkar ve kabuk giderek kalınlasıp sertlesir. Bundan 100 milyon yıl önce,
gezegenimizin yüzeyi bugünküne oranla çok daha hareketli ve istikrarsızdı. Bir milyar yıl önceyse, muhtemelen değil görmek, düsünü bile kurmak istemeyeceğimiz kadar dehset verici bir yerdi. Yaslandıkça, dünyamız da görece daha sakin bir gezegen haline geldi tabii yalnızca yüzey hareketleri açısından!
Gezegen, bundan 7300 yıl öncesine dek, bugünkünden oldukça farklı ve çok
daha genis çaplı bir yörünge üzerindeydi ve bu yörünge ekliptikle çakısmıyor, 40 derece kadar sapma gösteriyordu. Konumu, muhtemelen Mars ile Jüpiter arasında, bugünasteroid kusağıolarak bildiğimiz yerdeydi ve olasılıkla, bir de uydusu vardı çevresinde dönen. İ.Ö. 5310da, uzayın derinliklerinden çok uzun bir eliptik yörünge çizerek gelen Onuncu Gezegen, Nibiru/Marduk, oldukça tehlikeli bir yakın geçis gerçeklestirdi ve Venüsün bütün dengesini bozdu.
(Büyük bir olasılıkla bu olay, Nibiru/Mardukun sicilindeki tek sabıka kaydıdeğildir. Merkürün yapısını inceleyen bilim adamları, bu gezegenin milyonlarca yıl önce en az iki kez, kendisi büyüklüğünde bir gök cismiyle çarpıstığını ve bu nedenle yüzeydeki metallerin çekirdeğe gömülerek gezegeninsıvı çekirdekten yoksun kaldığını düsünüyorlar.
Bu çarpısmayı gerçeklestirmeye en uygun adayın, Nibiru/Mardukun uydularından biri olduğu düsünülebilir.)
Diğer yandan, sistemin içlerine doğru baslayan beklenmedik hareket, Venüsü,
ilkin Marsla tehlikeli biçimde yakınlastırdı, ardından da Dünyamızla yakın bir geçise zorladı. Bu sırada gezegen, çarpmanın sonucunda olusan moloz, artık ve toz bulutlarını da birlikte sürüklüyordu göklerdeki garip yolculuğunu sürdürürken. Baska bir deyisle,Tüten Yıldızimgesine son derece uygun bir görünüm veriyordu.
Günesin de yoğun çekim etkisiyle gökyüzünde iki bin yıl kadar süren bir üçler savası yasandı ve sonunda Dünya tarafından itilip Günesin çekim gücüne yakalanan Venüs, Merkür ile Dünya arasında, bugün bildiğimiz konumuna oturdu. Daha önce maruz kalmadığı yoğun bir gelgit etkisini, simdi de Günesten alıyordu ki, bu da jeolojik hareketin hızını yitirmemesine yol açtı.
Çarpmanın ve eski yörüngesinden çıkmanın bir büyük etkisi de, gezegenin
dönüs hareketinde görüldü.Astronomlar Venüsün ters yönde dönüs hareketini oldukça dikkat çekicibuluyorlar. Genellikle kabul edilen açıklama, tarihin belli birnoktasında olasılıkla dev bir asteroid ya da kuyrukluyıldız tarafından- gezegene siddetle çarpıldığı ve bunun etkisiyle dönüsünün bir an için durup, ardından ters yöne doğru devam ettiği yolunda. Bu felaketin milyarlarca yıl önce, günes sisteminin ilk olusum asamalarında yasanıldığı düsünülmekle birlikte, böylesi bir çarpısmanın
çok daha yakın tarihli olduğuna iliskin de isaretler var.
Alıntı


Teşekkur:
Beğeni:




Alıntı

Yer imleri