Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
3 sonuçtan 1 ile 3 arası

Konu: Yürüyüş yapmanın faydaları

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    New41 Yürüyüş yapmanın faydaları

    Yürüyüş yapmanın faydaları
    Uzmanlara göre, her yürüyüş faydalı değil. Tempolu ve en az yarım saatten sonra devam ettirilen yürüyüşün daha faydalı olduğunu uzmanlar özellikle belirtiyor. Uzmanlar, yürüyüşün faydalarını şöyle sıralıyorlar... DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KURALLAR
    Kilo vermek amacıyla naylon vb. gibi giysiler vücuda sarılmamalı.
    Sağlık sorunları olanlar ve 40 yaşın üstündekiler doktora görünmeden, yürüyüş programına başlamamalı.
    Diyabet, hipertansiyon ve diğer sistematik hastalığı bulunanlar sık sık doktor kontrolünden geçmeli.
    Ciddi bir yemek sonrası hızlı ve ağır yürüyüşler yapılmamalı.
    Yürüyüş öncesi ve sonrasında susuz kalmamaya dikkat etmeli.
    İnce tabanlı ve makosen ayakkabılar ile yürüyüş yapılmamalı.
    Çok sıcak havalarda ve saatlerde yürüyüşten kaçınmalı.
    Bir sıkıntı hissedildiğinde yürüyüşe inatla devam etmemeli.

    YÜRÜYÜŞÜN 23 FAYDASI
    Yürüyüş, kan akımını ve kan damarlarının miktarını artırarak, dolaşımı iyileştirir, kalp-damar ve beynin damarsal hastalıkları riskini azaltır.
    Kalp kası dâhil, vücut kaslarını kuvvetlendirerek, daha etkin çalışmalarını sağlar.
    Her bir kasılmada kalbin pompaladığı kan miktarını artırarak, istirahattaki kalp atım sayısını (nabzı) azaltır.
    Egzersiz ve stres durumunda arteriel kan basıncında (tansiyonda) oluşan yükselmeyi azaltır. 5-Kan basıncını düzenler.
    Kalp kasının yan damarlardan da beslenmesini destekler. Böylece kalbin ana damarlarında oluşacak tıkanıklıkların vereceği zararı azaltır.
    Şişmanlık riskini azaltır.
    Sindirimi kolaylaştırır.
    Beyine oksijen sağlanmasını artırarak, zihinsel keskinlik ve yaratıcı düşünce potansiyelini yükseltir.
    Lenfatik dolaşıma yardımcı olur.
    Egzersiz sırasında ve sonrasında metabolizmayı uyarır.
    Solunumsal kapasiteyi ve aerobik gücü artırır.
    Büyümeyi ve travma sonrası toparlanmayı olumlu etkiler.
    Kan yağlarının (trigliserid) düzeyini düşürür.
    HDL/LDL (iyi huylu-kötü huylu kolestrol) dengesini düzenler.
    Koordinasyona olumlu etki yapar.
    Eklem ve kasların esnekliğini artırarak, bel ve boyun ağrılarını hafifletir.
    Kemiklerin sertleşmesini ve kuvvetlenmesini sağlar.
    Dayanıklılığı artırır.
    Yorgunluk duyumunu engeller.
    Uykusuzluğu azaltır, rahatlamaya yardımcı olur.
    Vücudun doğal ***if verici hormonu olan endorfinin salınımını artırır.
    Yaşlanma sürecini geciktirerek, genç bir görünüm sağlar.
    Moral, özgüven ve iyimserliği artırır.


    NTV


  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Hipertansiyon nedir
    Hipertansiyon basit olarak yüksek kan basıncı demektir. Kan basıncı ya da daha doğru söylemek gerekirse kanı kalpten dokulara taşıyan damarların kan basıncı, hastaya ait özellikler (yaş, cinsiyet, ırk gibi) ve fiziksel durumdan (istirahat, efor gibi) etkilenen bir parametredir. Bu nedenle de normal kan basıncı değerlerini belirlemek gerçekte oldukça güçtür.
    Bugün kabul edilen kan basıncı değeri istirahat halindeki normal bir yetişkinde 120/80 mmHg’dır(milimetre civa). Herhangi bir kişide kan basıncı uyku sırasında düşük, sinirli ya da heyacanlıyken yüksektir. Genellikle de normalin üst sınırı olarak kabul edilen değer 140/90 mmHg’dır (milimetre civa). Kanı kalpten dokulara taşıyan damar kan basıncı devamlı olarak 140/90 mmHg üzerinde seyrediyorsa hipertansiyondan bahsedilir.
    Kan basıncı aynı birey içinde ve bireyler arsında farklılık gösterir. Bu nedenle bireyin kan basıncı (kan basıncının sfigmomanometre ile ayrı ayrı zamanlarda en az 3 kez ölçülmesi) yapılıp ortalaması alınarak belirlenmelidir.
    Hipertansiyon kalp hastalıkları için ana bir risk faktörüdür. Eğer tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar ve böbrek hastalıkları için ciddi hastalık ve ölüm oranlarında artışa sebep olur. Bir kez teşhis yapılıp tedavi başlanırsa artan kan basıncı düşürülebilir, kalp ve kalp dolaşım sistemindeki hastalık riski azaltılabilir.
    Hipertansiyonun Yaygınlığı Nedir?
    Sanayileşmiş ülkelerdeki yetişkin nüfusun %10-20 kadarında hipertansiyon bulunduğu hesaplanmaktadır. Sınırda hipertansiyon vakaları da katılırsa bu oran kuşkusuz daha yüksektir. Kişinin yaşı, cinsiyeti ve ırkı hipertansiyon sıklığı konusunda belirleyici faktörlerdir. Hipertansiyon siyah ırkta ve kadınlarda daha çok görülmektedir.
    Kişi yaşının hipertansiyona olan katkısı öncelikle damarlarda yaşlanmaya eşlik eden anormalliklerdir. Bu durum özellikle de kanı kalpten damarlara taşıyan damarlardaki esneklik kaybı ile açıklanabilir. Ancak yaşla hipertansiyon arasındaki bu bağlantıya bazı ilkel toplumlarda hiç ratlanmamaktadır. Bu durumda etkili faktörün “uygarlaşma” ve bununla bağlantılı yaşam biçimi olduğu söylenebilir: örn. tuz kullanımı, aşırı beslenme, sedanter yaşam (fazla hareket göstermeksizin devamlı oturuşa bağlı), stres, vs.
    Hipertansiyon Riskleri
    Hipertansiyon ciddi bir durumdur. Hipertansiyon, kendi başına öldürücü değildir; fakat tedavi edilmediğinde hipertansiyonun sonuçları öldürücü olabilir. Hipertansiyon kalbi zorlayarak kalp yetmezliğine neden olabilir. Üstelik ateroskleroz ve bunun yol açabileceği iskemik kalp hastalığı (belli bir bölgede kan akımının kesilmesi nedeniyle oluşan geçici kansızlık; bölgesel anemi) rizikosunu önemli ölçüde arttırır. Buna ilaveten, hipertansiyonlu hastalar kanama ve beyindeki kan damarlarının trombozuna (pıhtılaşma®inme) diğerlerinden daha kolay yakalanırlar. Hipertansiyon ayrıca koroner arter hastalığına’da büyük katkıda bulunur ki, bu hastalık sanayileşmiş toplumlarda ölümlerin başlıca nedenlerinden biridir. Bahsettiklerimizin hepsi tedavi edilmeyen hipertansiyonun sonuçları olup hipertansiyona bağlı morbidite (hastalık), mortalite (ölüm) büyük bir bölümünü oluşturur.
    Hipertansiyonun Sınıflandırılması
    Hipertansiyon sıklıkla nedenine göre sınıflandırılır. Buna göre iki tip vardır.
    esansiyel (primer) hipertansiyon
    sekonder hipertansiyon Hipertansiyon vakalarının yaklaşık %90′ı, neden (etiyoloji) bilinmediğinden primer ya da daha doğru bir deyimle “esansiyel” hipertansiyon olarak adlandırılır.
    Hipertansiyon vakalarının geriye kalan bölümüne, yani yaklaşık %10′una bu durumun nedeni bilindiğinden “sekonder ” hipertansiyon denir. Böbrek kökenli olan (renal) hipertansiyon bunların en yaygın olanıdır.
    Sekonder Hipertansiyon
    Bu tipte yüksek kanbasıncı, bilinen bir etiyolojiden (hastalıktan) kaynaklanmaktadır. Neden olan hastalık tedavi edildiğinde hipertansiyon düzelir.
    Böbrek hastalığı: Renal hipertansiyon olarak adlandırılır. Varolan bir böbrek hastalığı kan basıncının yükselmesine neden olur.
    Endokrin hastalıkları: Endokrin sistemi etkileyen hastalıklar kan basıncını da etkiler, çünkü adrenal bezler çeşitli kan basıncını kontrol eden mekanizmaları düzenler.
    İlaçlar: Bazı ilaçlar, örneğin kortikosteroidler, oral kontraseptifler (aldosteron sekresyonu ve plazma reninini arttırarak), nazal dekonjestanlar, amfetamin, tiroid hormonları, NSAID, soğuk algınlığı ilaçları, siklosporin, eritropoetin, iştah kesiciler, trisiklik antidepresanlar, MAO inhibitörleri, alkol (günde 70-100 mL civarında alkollü içki alınması hipokalemik alkalozla birlikte hipertansiyona neden olur) kan basıncının yükselmesine neden olurlar. Bu ilaçların bırakılması ile kan basıncı normale döner.
    Diğer Sebepler
    Aort koarktasyonu: aortun doğuştan dar olması
    Gebelik toksemisi: hipertansiyon, albuminüri, ödem ile karakterize, gebeliğin ikinci yarısında oluşan bir hastalık.
    Beyin tümörü ya da lezyonu: intrakraniyel basınca yol açarak kan basıncının hızla yükselmesine neden olur. Esansiyel (Primer) Hipertansiyon
    Hipertansiyonun bu en yaygın şekli, bilinen nedenlere bağlı değildir. Bu hipertansiyonun ortaya çıkış faktörleri hakkında kesin bilgimiz mevcut değildir. Ayrıca hipertansiyonun başlangıcında rolü olan patogenetik faktörlerin sayısıda çoktur. Hipertansiyon, kalp dolaşım sistemi, noröendokrin, renal sistemi içeren multisistem bir bozukluktur ve güçlü genetik faktörleri içerir. Bu faktörlerden birine ya da bir başkasına farklı derecelerde önem veren çok sayıda ve farklı patogenetik teoriler öne sürülmüştür.
    Esansiyel hipertansiyon ayrıca bazı risk faktörleri ile de ilgidir. Bu faktörler hipertansiyonu daha yaygın ve/ya da daha şiddetli yapmaktadır.
    sıvı ve hacim kontrolünde değişiklikle sonuçlanan renal işlev değişikliği
    renin-anjiyotensin-aldosteron sisteminde anormallik
    arteriol duvarlarında artmış sodyum ve tuz
    baroreseptörlerin yeniden düzenlenmesi
    diyetteki tuz miktarının yüksek olması
    anormal psikolojik uyarı
    ırk
    cinsiyet
    yaş
    diabetes mellitus
    aile hikayesinde hipertansiyon
    hiperlipidemi(hiperkolesterolemi)
    sigara içimi
    obesite(şişmanlık) Hipertansiyonun Derecesi
    Hipertansiyon az ya da çok bilinen nedenlere dayanan sınıflandırılmasına ek olarak şiddet derecesine göre de sınıflandırılabilir.
    Arteryel hipertansiyon tipi Kan basıncı düzeyi
    Sınırda 140/90-160/95
    Hafif 160/96-160/105
    Orta Şiddette 161/106-180/115
    Şiddetli 180/115 üzeri
    Buradaki sınıflandırmaya göre en sık karşılaşılan tip sınırda ve hafif hipertansiyondur.
    süper Teklif sende üye ol sende kazan!!!!
    İşte Davet Linkin!!

    http://www.superteklif.com/SuperUye/...9-f6001b6878a1

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    hergün sabah 6.30 7.30 arası spor salonunda 20-25 dak.arası koşu bandında yürüyüş yapmaya çalışıyorum...tabii diğer spor çalışmaları hariç...

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •